Serbest bölgeler 1985 yılında
3218 sayılı kanun ile kurulan ve Türkiye'nin
ihracatını artırmanın yanı sıra aşağıda belirlenen
hedeflere ulaşmak için kurulan özel bölgelerdi:
" Türkiye'de ihracat için
yatırım ve üretimi artırmak,
" Yabancı sermaye ve
teknoloji girişini hızlandırmak,
" Ekonominin girdi
ihtiyacını ucuz ve düzenli şekilde temin etmek,
" Dış finansman ve ticaret
imkânlarından daha fazla yararlanmak.
6 Şubat 2004 tarihinde
yapılan değişikliğe kadar serbest bölgelerde vergi
kanunları geçerli değildi.
Vergi kanunlarının serbest
bölgelerde geçerli olmaması sonucu sınırlı sayıda
firma bu serbestliği kötüye kullandı.
Tabii biz de her zaman
yaptığımız gibi sistemi kötüye kullanan firmaları
yakalayıp cezalandırmak yerine tüm sistemi
değiştirip sistemi iyi yönde kullanan dürüst
firmaları da cezalandırdık.
Hatta daha da ileri giderek
firmaların geçmişte elde ettikleri hakları
ellerinden almaya kalktık.
Şu an çoğu firmanın umudu
Maliye Bakanlığı'nın kısa süre içerisinde harekete
geçerek özellikle 6 Şubat 2004 öncesi Serbest Bölge
Faaliyet Ruhsatı almış olan firmaların ruhsat
sürelerince istihdam ettikleri personele ödenen
ücretlerin gelir vergisinden istisna olarak devam
edeceği yeni bir düzenlemeye gidilmesidir.
Bugün sizlere serbest
bölgelerde katma değer vergisi uygulaması ve yaşanan
sıcak problemler hakkında bilgi vermek istiyorum.
Katma Değer Vergisi Kanunu
uyarınca serbest bölge uygulamalarını ikiye
ayırabiliriz:
" Mal hareketleri:
Serbest Bölgeler Kanunu'nun
6'ncı maddesi uyarınca serbest bölgeler, gümrük
bölgesi dışında kabul edilirler ve bu bölgelerde
gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine dair mevzuat
uygulanmaz.
Katma Değer Vergisi
Kanunu'nun 12'nci maddesi uyarınca da bir teslimin
ihracat olarak kabul edilebilmesi için yurtdışındaki
bir müşteriye veya serbest bölgedeki bir alıcıya
yapılması gerekir.
Yine Katma Değer Vergisi
Kanunu'nun 17'nci maddesi uyarınca Serbest Bölge
Rejimi'nin uygulandığı mallar katma değer
vergisinden istisnadır.
" Hizmetler
Katma Değer Vergisi
Kanunu'nun yine 17'nci maddesi uyarınca serbest
bölgelerde verilen hizmetler katma değer vergisinden
istisnadır.
Yukarıdaki mevzuat
hükümlerine baktığınızda serbest bölgelerdeki
firmaların katma değer vergisi ve gümrük vergisi
yükü taşımamasının amaçlandığını görebilirsiniz.
Ancak biz yine kayıt
altında olan mükelleflere olan ilgimiz gereği,
buradaki firmaları da hiç beklemedikleri zamanlarda
ve hiç tahmin edemeyecekleri konularda
yapabildiğimiz çok ince yorumlarla onları sıkıntıya
sokmayı başarabiliyoruz.
Bunlardan birkaç tanesinden
kısaca bahsedeceğim:
" Serbest bölge
firmalarının işin doğası gereği Türkiye'den
aldıkları belirli hizmetler vardır. Örneğin; firma
çalışanları için taşıma hizmeti, avukatlık hizmeti,
gümrük müşavirliği hizmeti, danışmanlık hizmetleri
gibi.
İlk bakışta bu tür
hizmetlerde katma değer vergisi ile ilgili ne tür
bir sıkıntı olabilir diye düşünebilirsiniz ki
haklısınız. Yukarıda da belirttiğim gibi serbest
bölgelerdeki firmaların katma değer vergisi ve
gümrük vergisi yükü taşımaması amaçlandığından
normal şartlarda burada bir sorun olmamalıdır.
Ancak Maliye Bakanlığı
verdiği görüşlerde, kanun metnini dar bir biçimde
yorumlayarak istisnadan faydalanılması için hizmetin
fiilen serbest bölgede verilmesi gerektiğini iddia
etmektedir. Yukarıda örneklerini verdiğim birçok
hizmetin fiilen serbest bölge dışında verildiğini ve
bu nedenle katma değer vergisine tabi olması
gerektiğini iddia etmiştir.
" Serbest bölgelere yapılan
teslimlerin özel tüketim vergisinden istisna olup
olmadığı ise ayrı bir yazı konusudur.
" Serbest bölgelerde bu
kadar sıkıntı varken ve çözülmesi beklenirken geçen
hafta çıkan sıcak bir sorun daha var. Gümrük
Müsteşarlığı geçen hafta yayımladığı bir yazı ile
serbest bölgelere Türkiye'den çıkarılacak eşyanın
serbest bölge firmasının üretiminde ve ticari amaçla
alım satım işleminde veya tüketiminde kullanılmak
üzere gönderilmesinin mümkün olduğunu beliriltmiştir.
Yine aynı yazıda ihracat
istisnası kapsamında, ihracat beyannamesi ile
serbest bölgelere çıkarılan eşyanın serbest
bölgelerde tüketilmesi veya kullanılmasının mümkün
bulunmadığı belirtilmiştir.
Bunun bir anlamı da serbest
bölge firmalarının Türkiye'den temin edecekleri çoğu
eşyanın artık katma değer vergisi istisnasından
faydalanamayacağıdır.
Bu noktada kendimize şu
soruyu sormalıyız. Kanunda bu sıralar bir değişiklik
oldu da bu nedenle mi artık bu teslimler katma değer
vergisine tabi olacak?
Bu sorunun cevabı ise
maalesef hayır. Maalesef diyorum çünkü yine kanunda
bir değişiklik olmadan idare yorum değiştirerek
serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalarının
üzerinde baskı oluşturmaktadır.
Bu değişikliğin farklı bir
anlamı da bulunmaktadır. Değişikliğe göre serbest
bölge firmaları, bölge içerisinde tüketilecek
ürünleri Türkiye'den alırsa katma değer vergisine
tabi olacak ancak yurtdışından alırsa olmayacak.
Diğer bir anlatımla,
serbest bölge firması üretim yaparak istihdam
sağladığı işlemleri için, serbest bölge içerisinde
tüketilecek ürünleri Türkiye'den tedarik ederse
katma değer vergisine tabi olacak ancak komşumuz
Yunanistan'dan alırsa katma değer vergisine tabi
olmayacak.
Neredeyse her yazımda
belirttiğim gibi ticari hayatı etkileyecek kararları
almadan veya yorumlar yapmadan önce mutlaka sektör
temsilcileriyle görüşmek gerekir. Akşamdan sabaha
yapılan değişiklikler hem yerli hem yabancı
yatırımcıları zor durumda bırakmakta ve bir daha
ülkemize yapma yatırım kararı alırken iki kere
düşünme durumunda bırakmaktadır.
Bu gün de yazımı İngiliz
yazar Aldous Huxley'in güzel bir sözüyle bitirmek
istiyorum:
"Tecrübe başınıza gelen
şeyler değildir, başınıza gelen şeyler karşısında
yaptığınızdır."
Cenk Ulu
cenk.ulu@dunya.com
Dünya online / 30.01.2008 |