Vergilendirmede safi
kazanç tespiti
Vergilendirme tekniği açısından gelir ve kazançlarda
safi kazanç dikkate alınmaktadır. Bu bağlamda da Gelir
Vergisi Yasası'nın birinci maddesi hükmü gereği olarak
ticari kazanç safi tutarıyla gelire dahil edilmektedir.
Buna paralel olarak da Kurumlar Vergisi Yasası'nın 6.
maddesi hükmü uyarınca da "Kurumlar Vergisi,
mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri
safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır."
Safi kazancın saptanmasında ise yapılan giderlerin elde
edilen brüt gelir veya kazançtan indirilmesi
gerekmektedir. Bununla birlikte, ticari kazançta veya
kurum kazancının belirlemesi aşamasında işletme veya
işletme sahibince yapılan bütün giderlerin indirim
konusu yapılmasına vergi yasaları izin vermemektedir.
Genel ilke olarak vergi yasalarında safi kazancın
tespiti sırasında indirim konusu yapılmasına izin
verilen giderler; "İndirilecek giderler" (Gelir Vergisi
Yasası Madde:40, Kurumlar Vergisi Yasası Madde: 8)
olarak tanımlanmış olup, buna karşılık indirim konusu
yapılmasına müsaade edilmeyen gideler ise "Gider kabul
edilmeyen ödemeler" (Gelir Vergisi Yasası Madde: 41),
"Kabul edilmeyen indirimler" (Kurumlar Vergisi Yasası
Madde: 11) olarak belirlenmiştir.
Gerek Gelir Vergisi Yasası ve gerekse Kurumlar Vergisi
Yasası'nda indirilecek giderler ile indirim konusu
yapılmasına müsaade edilmeyen (kanunen kabul edilmeyen)
giderler sayılmak suretiyle (tadadi) olarak hüküm altına
alınmıştır. Türk vergi sisteminde yer alan bu
sınıflandırma ve yapılandırma uluslararası ayırıma tam
olmasa bile uyumlu kabul edilmektedir.
Çok gelişmiş ülke vergi yasalarında özellikle indirim
konusu yapılmasına müsaade edilen giderlerde her şeyden
önce ülkemizde yapılan giden işle ilgili ve işin gereği
oluşması koşulu dikkate alınmıştır.
Bir başka anlatımla yapılan bir giderin indirim konusu
olarak dikkate alınabilmesi için söz konusu gider ile
kazancın elde edilmesi veyahut da sürdürülmesi arasında
açık bir ilişkinin yani bağın bulunması gerekmektedir.
Gelir ve/veya gelirin elde edilmesi veyahut da söz
konusu gelirin sürekli elde edilmesine yönelik olarak
yapılacak giderlerin indirim konusu yapılması vergi
hukukçuları tarafından da olumlu kabul edilmektedir.
Ticari yaşamda, bazı giderlerin sürekli yapılması işin
gereği zorunlu olabilmektedir. Ancak yine bazı hallerde
bazı giderler, ortaya çıkan olağanüstü durumla veyahut
da işin niteliğinden kaynaklanan özel hallerle ilgili
(bağlı) olmaktadır. Bu gibi durumlarda, yapılan
harcamaların giderleştirilmesinde söz konusu giderlerin
indirim konusu yapılabilmesi için işle ilgisi
(bağlantısı) ön plana çıkmaktadır.
Uygulamada bu tür olağanüstü veyahut da istisnai
nitelikteki giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için
özel nitelikte yasal düzenlemeler dahi
yapılabilmektedir.
Yapılan giderin işle ilgili (bağlantılı) olması koşulu,
mükellefle idare arasında devamlı sorun yaratan bir
özellik olarak dikkatleri çekmektedir. Çünkü, Gelir ve
Kurumlar Vergisi yasalarında sayılmak suretiyle
belirlenen gider unsurlarında aranan işle ilgili olma
koşulunda genellikle idare "dar anlamda" yorum yöntemini
dikkate almasına karşılık vergi mükellefleri konuyu daha
"geniş anlamda" yorumlama eğiliminde olmaktadır.
Gerçekte giderek gelişen teknolojik ve ekonomik koşullar
çerçevesinde özellikle ticari yaşamın sürdürülmesine ve
bu bağlamda da yine ticari kazancın elde edilmesine
yönelik giderlerin çeşitlenmesine neden olmaktadır. Bu
gelişmeye paralel olarak işletmelerde yapılan bazı
giderlerin vergi yasalarının giderleştirmeye yönelik dar
tanımlamaları ile örtüşmemesi vergilendirme açısından
duraksama konusu olabilmekte ve bu duraksamalar her
geçen gün artmaktadır.
Ticari yaşamda güven sağlanabilmesi için Gelir Vergisi
Yasası'nın 40/3 üncü maddesi gereği işle ilgili olmak
şartıyla mukavelenameye veya ilama veya yasa emrine
istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların
giderleştirilmesi kabul edilmiştir. Bu bağlamda Kurumlar
Vergisi Yasası'nın uygulanması açısından da
sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatların
giderleştirilmesine olanak sağlanmıştır. Kurumlar
açısından bu olanak, söz konusu tazminatların kabul
edilmeyen indirimler dışında tutulması suretiyle
belirlenmiş bulunmaktadır. (Kurumlar Vergisi Yasası
Madde: 11/g).
Gelir ve Kurumlar Vergisi Yasalarının uygulaması
açısından mukavelenameye, ilama veya yasa emrine
istinaden ödenecek olan zarar, ziyan ve tazminatların,
bu bağlamda da iş ilişkisinin şahsi nitelikte olmaması,
ticari kazancın veyahut da kurum kazancının elde
edilmesine yönelik bulunması zorunlu olmaktadır.
Veysi Seviğ
referans / 22.08.2008
|