Anonim Şirketlerde azınlık hakları
Anonim şirketlerde pay
sahiplerinin hakları incelenirken ticaret kanunumuzun
sistemine paralel olarak ikili bir ayrım yapılabilir.
Şöyle ki, kanunda bazı haklar tüm pay sahiplerine
tanınmıştır. Pay sahibinin bu haklardan yararlanabilmesi
için, belirli bir oranda payın maliki olması aranmaz.
Tek bir payın sahibi olan pay sahibi dahi, söz konusu
haklardan istifade edebilir. Bunlara pay sahiplerinin
"bireysel hakları" denilebilir. Buna karşılık kanun bazı
haklardan yararlanabilmek için esas sermayeye oranla
belirli bir miktar payın maliki olma şartını
aramaktadır. Bu halde ise "azınlık hakları" denilen
haklar söz konusu olmaktadır.
Ticaret Kanunu'nda "azınlık pay" kavramı, esas
sermayenin (en az) onda birini oluşturan payları ifade
etmek üzere kullanılmaktadır. Kanunda pay için öngörülen
bireysel korumanın yanı sıra azınlık oluşturan payların
sahiplerine daha nitelikli bir koruma sağlanmıştır.
Bir pay sahibi tek başına esas sermayenin onda birini
oluşturan paylara sahip olduğu takdirde, azınlık payları
için öngörülen hakları da tek başına kullanabilir. Buna
karşılık pay toplamı ancak birden fazla pay sahibinin
paylarını birleştirmesi sonucunda esas sermayenin onda
birine ulaşıyorsa, azınlık paylarına tanınan haklar, bu
pay sahiplerinin tümü tarafından (birlikte)
kullanılacaktır.
Azınlık payları için
TK'da öngörülen haklar şunlardır:
1. Yönetim kurulu üyelerinin, şirkete verdikleri
zararlar için dava edilebilmeleri, kural olarak, şirket
genel kurulunun bu yolda bir karar alması ile mümkündür.
(TK md. 341/1). Ancak azınlık oluşturan pay sahipleri,
dava açılması yönünde oy kullanırlarsa, şirket
tarafından bir ay içinde yönetim kurulu üyeleri aleyhine
dava açılması zorunludur. (TK md. 341/1)
2. Kural olarak, şirket genel kurulunu toplantıya davet
etmek yetkisi ilk olarak yönetim kuruluna ve şartların
gerçekleşmesi durumunda da denetçilere aittir. (TK md
365 ve 355) Ancak azınlık pay sahipleri, yazılı olarak
gerektirici sebepleri bildirerek yönetim kuruluna
başvurup, genel kurulun toplantıya çağrılmasını
isteyebilirler. Bu talebin yönetim kurulunca
karşılanmaması halinde azınlık, aynı talep ile
denetçilere başvurabilir. Denetçilerden de bir sonuç
elde edilemediği takdirde azınlık, ticaret mahkemesine
başvurmak suretiyle genel kurulun kendileri tarafından
toplantıya davet edilmesi hususunda yetkili
kılınmalarına karar verilmesini isteyebilir. (TK md.
366, 367)
3. Şirket genel kurulu toplantısında görüşülecek
konuları (gündemi) tespit etmek yetkisi de yönetim
kuruluna aittir. Ancak azınlık talepte bulunursa,
yönetim kurulu onların istedikleri hususları da gündeme
koymak zorundadır. Yönetim kurulunun bu husustaki bir
ihmali üzerine azınlık pay sahipleri, mahkemeden,
gündeme ilave yapmak için yetkili kılınmalarını talep
edebilirler. (TK md. 366, 367)
4. Bilançonun onaylanması hakkındaki genel kurul
görüşmeleri esnasında, azınlık talepte bulunduğu
takdirde, bu görüşmenin (en az) bir ay sonraya
ertelenmesi gerekecektir. (TK md. 377) Doğal olarak,
bilanço ile ilgili diğer gündem maddelerinin (örneğin
ibra, kâr dağıtımı) görüşülmesinin de ertelenmesi
zorunludur.
5. Şirket genel kurulu toplantısından en az altı ay
önceden beri esas sermayenin en az onda birine sahip
olan pay sahipleri son iki yıl içinde şirketin
kuruluşuna veya yönetim işlemlerine ilişkin bir
suiistimalin vuku bulduğunu veya kanun yahut ana
sözleşme hükümlerine önemli surette aykırı
davranıldığını iddia ettikleri takdirde bunların
incelenmesi için genel kuruldan "hususi murakıp" (özel
denetçi) tayin etmesini isteyebilirler. Bu isteğin genel
kurul tarafından reddedilmesi durumunda ise azınlık pay
sahiplerinin, mahkemeye başvurarak, özel denetçi tayin
ettirme hakkı mevcuttur. (TK md. 348)
6. Azınlık pay sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri
veya müdürler aleyhinde denetçilere şikâyette
bulunabilirler. Bu takdirde denetçiler, şikâyet konusu
hakkında incelemede bulunmak, sonuçlarını genel kurula
sunacakları raporlarında belirtmek ve gerekli gördükleri
takdirde genel kurulu derhal toplantıya çağırmak
zorundadırlar. (TK md. 356)
Azınlık pay sahiplerine bu haklar, şirket içi
demokrasiyi sağlamak adına, çoğunluk pay sahiplerinin
çoğunluk olmaktan kaynaklanan oy gücünü kötüye
kullanarak azınlığa haksızlık yapmasını önlemek amacıyla
getirilmiştir. Ancak uygulamada genellikle bu haklar tam
tersi amaçla, yani azınlığın çoğunluğu bezdirerek
istediği amaca ulaşma aracı olarak kullanılmaktadır.
Ticaret Kanunu tasarısında ise azınlığın bu hakları,
kötüye kullanma amacında olanların elini güçlendirecek
ve hatta şirketi kilitleyebilecek derecede
artırılmaktadır. Hakkın korunması ve kötüye kullanma
arasındaki çizgi çok ince ve hassastır. Bu nedenle
tasarının, Meclis Genel Kurulu'na geldiğinde bu gözle de
gözden geçirilmesinde yarar vardır.
Bumin Doğrusöz
15.05.2008 |