|
Faiz dışı fazla
ne demektir, ne işe yarar ?
Ekonomide en çok kullanılan kavramlardan biri de "faiz
dışı fazla" (FDF). Oysa seçim vaatlerinde sınır
tanımayan siyasilere "kaynak nerede?" diye
sorulunca, bir çırpıda, "FDF'yi düşürüp kaynak
oluşturacağız." diyorlar.
O halde birlikte bu önemli kavramı tanımaya
çalışalım. Şekilde 2001-07 arasında FDF da dahil
olmak üzere temel bütçe büyüklüklerinin seyri yer
alıyor. Yazıyı okurken, gözünüz de sürekli şekilde
olsun. Bilindiği üzere bütçe, gelir ve gider
kalemlerinden oluşmakta. Giderler (harcamalar)
içinde en büyük üç kalem ise cari transferler, faiz
ve personel harcamaları diye sıralanıyor. Bu üçünden
faiz harcamaları ilk defa 2006 yılına kadar diğer
iki kategorinin gerisinde kalmış. Faiz harcamaları
azaldığı için bu haber sevindirici; ancak soysal
güvenlik açıkları da kontrolsüz bir şekilde
arttığından, sevincimiz yarım kalıyor. Sosyal
güvenlik kara deliğini ortadan kaldırmak için bir
yandan IMF bastırdı, diğer yandan hükümet de risk
alıp, önderlik yaptı. İlk defa kapsamlı bir reform
hazırladı. Ancak 'CHP-cumhurbaşkanı-Anayasa
Mahkemesi' troykası el ele vererek, 'armudun sapı,
üzümün çöpü' türü gerekçelerle bu reformu engelledi.
Acısı sonra çıkacak, bedelini yine bu halk ödeyecek.
FDF, faiz ödemelerinden sonra, bütçenin aklınıza
gelecek bütün kalemlerinde kısıntıya gidip,
gelirleri de olabildiğince artırarak fazla
verilmesini ifade ediyor. 2001'de milli gelirin
yüzde 16,5'i kadar akla ziyan bir açık veren bütçe
dengesi, günümüzde büyük oranda sağlanmış olmasına
rağmen, hâlâ açık veriyor. Ancak, faiz harcamaları
dışarıda bırakılarak hesaplandığında, 2001 yılından
beri sürekli bütçe fazlası verildiği görülüyor. IMF
ile yapılan anlaşma gereği GSMH'nin en az yüzde
6,5'i kadar fazla verilmesi gerekiyor. Bunun tekabül
ettiği miktar, örneğin, 2001, 2006 ve 2007 yılı için
sırasıyla yuvarlak hesap 12, 42 ve 36 milyar YTL.
Hükümet bu kıstası son beş senede 'başarıyla'
tutturmuş. Muhalefet ise hedef tuttuğu için,
"Topluma bu kadar yüklenmeye ne gerek var?" diyor.
Oysa tutturmayınca da, "Gördünüz mü, seçim yatırımı
yapıyor, bütçe disiplininden vazgeçiyor." diye
eleştirirler.
Peki, faiz dışı fazla niye gerekli? Bu sayede bütçe
açığı hızla kapanırken, enflasyon da paralel bir
şekilde düşmüş. Zira Türkiye'de enflasyonun esas
nedeni bütçe açıkları ve karşılıksız para
basılmasıdır. Nitekim bütçe açığı gerilerken
enflasyon da yüzde 70 bandından son üç senedir tek
haneye geriledi.
Tahmin ettiğiniz gibi işe yarayan bu kıstasın
toplumsal bir bedeli de var. Zira vahşi kapitalizmin
ağa babalarına ve rey için topluma dağıtılan
karşılıksız kaynakların yol açtığı bütçe açıkları,
borçlar ve enflasyonu ortadan kaldırmak halkın
tümünden kısmak gerekiyor. FDF işte tam da bu
demektir. Yani, bize yutturulan ucu şekerli ve
çatallı bir kazık var. Son beş senede tersine bir
şekilde yırta yırta boğazımızdan çıkartıyoruz.
Siyaset cambazı yaptı, millet ise ödüyor. Dikkat
edin, muhalefet kazığın ucunu yine şekerlemiş, bizi
davet ediyor: "Gel vatandaş sana beleş bir hayat
vaat ediyorum."
Öte yandan muhalefet FDF'nin neticede tümüyle
kaldırılamayacağını biliyor. Diyelim ki oranı milli
gelirin yüzde 4'üne çektik. Bu yolla 10-15 milyar
YTL kaynak elde edilir. Oysa 2006 yılında sadece
özel kesimin yaptığı sabit sermaye yatırımı 66
milyar yeni lira. Buna kamu kaynaklı yatırımları da
katın. İçeriye giren yabancı sermayenin bir kısmı
bunu finanse ediyor. Kötü mü oluyor? Topluma daha az
bedel ödettirmek adına FDF hedefi düşürülebilir.
Neticede kutsal inek değil. Ancak bu kaynak sadra
şifa olmayacağı gibi, bütçe açıkları ve borçlar
tekrar artmaya başlayabilir.
Doç. Dr. İbrahim ÖZTÜRK
Marmara Ünv.Öğr.Uys.
03.07.2007
MuhasebeNet.Net |
|