T.C.
MALİYE
BAKANLIĞI
Gelir
İdaresi Başkanlığı
VERGİ
USUL KANUNU SİRKÜLERİ / 41
Konusu |
:Vadeli Çeklerde Reeskont
Uygulaması |
Tarihi |
: 12/05/2009 |
Sayısı |
: VUK-41/2009-3/ Vadeli
Çeklerde Reeskont Uygulaması-1 |
İlgili olduğu maddeler |
: Vergi Usul Kanunu Madde
281, Madde 285 |
1- Giriş
5838 Sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 18
inci maddesiyle 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi Ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki
Kanuna geçici 2 nci madde eklenmiştir. Bu maddede,
"31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide
tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya
ibrazı geçersizdir." hükmüne yer verilmiştir.
Sözü edilen
Kanunla getirilen düzenlemeye yönelik olarak
mükelleflerin, geçici bir süre ile sınırlı olarak vade
getirilmiş olan ileri tarihli çeklerin artık senet
olarak kabul edilerek Vergi Usul Kanununun reeskont
konusundaki düzenlemeleri karşısında reeskonta tabi
tutulup tutulmayacağı hususunda tereddüte düştükleri
anlaşılmış olup, mükellefler açısından uygulama
birliğinin sağlanması için aşağıdaki açıklamaların
yapılması gerekli görülmüştür.
2-
Vadeli Çeklerde Reeskont Uygulaması
Bilindiği
üzere, Ticaret Hukukumuzda çek, keşidecinin mevduatının
bulunduğu bankaya, bu mevduattan belirli bir meblağı
kendisinin öngördüğü kişilere ödemesi için vermiş olduğu
yetkiyi ortaya koyan bir kambiyo senedidir. Bununla
birlikte, çeki, diğer kambiyo senetlerinden ayıran en
önemli özellik, onun bir ödeme aracı olmasıdır. Çek,
poliçe ve bono gibi kredi fonksiyonuna sahip değildir.
6762 sayılı
Türk Ticaret Kanununun 692 ve devamı maddelerinde
düzenlenmiş olan çeklerin çek niteliğini haiz olabilmesi
için;
-
1- Çek Kelimesini
-
2- Kayıtsız ve şartsız
muayyen bir bedelin ödenmesini
-
3- Ödeyecek kimsenin
"muhatabın" ad ve soyadını,
-
4- Ödeme yerini,
-
5- Keşide "Düzenleme"
gününü ve yerini,
-
6- Çeki çeken kimsenin
(keşidecinin) imzasını
ihtiva etmesi
zorunlu olup, sayılan unsurlardan bir veya birkaçının
bulunmaması o belgeyi çek olmaktan çıkaracaktır.
Görüleceği
üzere, çekte bulunması gerekli unsurlardan olan keşide
günü (tarihi) çekin ödenmek üzere muhataba ibraz
süresinin belirlenmesinde önem taşımakta ve keşide
tarihi çekin düzenlendiği andaki tarih olarak kabul
edilmektedir.
Asıl olarak
Türk Ticaret Kanunun'da sayılan diğer kıymetlerden
farklı olarak çekte vade bulunmamaktadır. Zira anılan
Kanunun 707 inci maddesinin 1 inci fıkrasında çekin
görüldüğünde ödeneceğine, buna aykırı herhangi bir
kaydın yazılmamış hükmünde olacağına ilişkin hüküm
bulunmakta ve ileri tarihli olarak düzenlenmiş bulunan
çekler görüldüğünde ödenmek durumundadır.
Çekleri diğer
kambiyo senetlerinden olan bono ve poliçeden ayıran en
önemli özellik çekin ödeme aracı olması, bono ve
poliçelerin sahip olduğu kredi fonksiyonuna sahip
olmamasıdır. Ancak uygulamada çekin senet gibi
kullanılıyor olması ona hukuken senet niteliği
kazandırmaz. Çekin senet olarak kabul edilebilmesi için
Kanunen senet niteliklerine haiz olduğunun hükme
bağlanmış olması şarttır.
Öte yandan,
5838 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun 18 inci maddesiyle 3167 Sayılı Çekle
Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması
Hakkındaki Kanuna eklenen geçici 2 nci maddesinde,
"31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide
tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya
ibrazı geçersizdir." hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu 18
inci maddenin gerekçesinde, bu maddenin belirli bir
süreyle çekin, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce
ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz kabul
edilerek ekonomik sıkıntılarla çeklerin zamanında
ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan
sorunlara ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi amacıyla
yapıldığı ifade edilmiştir. Dolayısıyla bu düzenleme ile
çeklerin bono ve poliçeler gibi vadeli senet haline
getirilmesi amaçlanmamıştır.
Görüldüğü
üzere, getirilen yeni düzenlemedeki amaç, çeke vade
konulması ya da ileri tarihli çek düzenlemesinin
sağlanması olmayıp, madde hükmü ile belirlenen tarihe
kadarki süreç zarfında, çeklerin kullanılmasıyla ilgili
olarak ticari hayatta karşılaşılan sorunların ve bu
sebeple yaşanan mağduriyetlerin giderilmesidir.
Zira, Türk
Ticaret Kanununun hükümleri gereğince çeke vade
konulması kabul edilmemiş, hatta çekte vade belirtilmiş
olsa bile konulmamış sayıldığına hükmolunmuştur.
Yeni getirilen
düzenlemenin 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi
ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunda
yapılmış olması, yeni getirilen düzenleme tarihine kadar
zaten ileri tarihli çek keşide edilmesinden ötürü, çek
hamilleri ile keşideci arasında cereyan eden hukuki
sorunları bertaraf etme amacının bir göstergesi
niteliğinde olup, ödenmesine ilişkin ekonomik nedenlerle
kısıtlayıcı bir düzenleme olarak görmek gerekir. Yapılan
düzenleme ile ileri tarihli çek keşidesinin yasal olarak
ta mümkün kılınmış olması, çekin "çek" olma niteliğine
halel getirmemekte ve bir kredi aracı değil, yine ödeme
aracı olma niteliğini korumaktadır.
Diğer taraftan,
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 281 inci maddesinde
"Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat
veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme
gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate
alınır.
Vadesi gelmemiş
olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine
irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti
açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet
Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır.
Bankalar ve
bankerler ile sigorta şirketleri alacaklarını ya
Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi veya
muamelelerinde uyguladıkları faiz haddi ile değerleme
günü kıymetine irca ederler." hükmü yer almaktadır.
Anılan Kanunun
285 inci maddesinde de "Borçlar mukayyet değerleriyle
değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit
borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle
birlikte dikkate alınır.
Vadesi gelmemiş
olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca
olunabilir. Bu takdirde senette faiz nispeti
açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez
Bankasının resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır.
Banka ve
bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını, Cumhuriyet
Merkez Bankasına resmi iskonto haddi veya muamelelerinde
uyguladıkları faiz haddiyle, değerleme günü kıymetine
irca ederler.
Alacak
senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden
mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme
tabi tutmak zorundadırlar." hükmü bulunmaktadır.
Buna göre,
Vergi Usul Kanunu uyarınca vadesi gelmemiş olan alacak
ve borç senetlerinin reeskonta tabi tutulması
gerekecektir. Ancak bir ödeme aracı olarak kullanılan
çeklerin vadeli düzenlenmiş olması adına çek düzenlenen
yükümlünün ancak değerleme gününde vadesi gelmemiş
senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması
öngörülen Vergi Usul Kanununda yer alan reeskont
uygulamasından yararlanmasına imkan tanımamaktadır.
3-Sonuç
Uygulamada
birliğin sağlanması amacıyla, yukarıda yapılan
açıklamalar doğrultusunda, 5838 sayılı Kanunla yapılan
düzenlemenin amacının, çeke vade konulması ya da ileri
tarihli çek düzenlemesinin sağlanması olmayıp, madde
hükmü ile belirlenen tarihe kadarki süreç zarfında,
çeklerin kullanılmasıyla ilgili olarak ticari hayatta
karşılaşılan sorunların ve bu sebeple yaşanan
mağduriyetlerin giderilmesi ve sadece çekin tahsilinin
üzerindeki keşide tarihinden önce olamayacağına yönelik
olmasıdır.
Bu nedenle,
çekin ödeme aracı olmasından dolayı senet olarak kabul
edilmesi imkan dahilinde bulunmadığından 5838 sayılı
Kanunun 18 inci maddesiyle yapılan düzenlemeye uyan
çeklere de reeskont uygulanması mümkün değildir.
Duyurulur.
Mehmet KİLCİ
Gelir
İdaresi Başkanı
|