İNTERNET DÜNYASI VE YAŞANTIMIZ (Nostalji)
Değerli Dostlarım, yumuşak bir giriş yapmak ve detayları
oldukça fazla bir yazıyı okunur kılmak için hikaye gibi
başlayalım. Önümüzdeki yıllarda hatta günlerde de
diyebiliriz, işe, alışverişe, okula, hastaneye,
postaneye, vergi dairesine, bankaya gitmeyeceksiniz.
Sizi rahatlatmak için bunun bir şaka olduğunu söylemek
isterdim. Ama, biraz abartılı da olsa gerçek bu. Para
kazanılan alanların çoğu, daha doğrusu kazanılan paranın
büyük bir yüzdesi, geleneksel anlamdaki işyeri
mekanlarının dışında, belki evinizdeki masanın başında
sarf edeceğiniz efora bağlı olacak. Alışveriş için orayı
burayı gezip, ucuz ve kaliteliyi bulabilme zenaatı da
yok olmak üzere. Aynı marka ve özelliklerde hangi mal
nerede ne fiyata yazılımları ortalığı dolduracak. Büyük
mağazalar sadece depo kullanmak suretiyle girdi
maliyetlerini önemli ölçüde azaltacaklar. Size bir
şeyler öğretir gibi yaparak havuç verirken, aynı zamanda
veya aslında uslu çocuk olmanızı sağlamak ve
gerektiğinde sopa atmak üzere yapılanmış müesseseler ve
mezunları, sanal kurumlara terk-i mevki edecekler.
Ilaçla tedavi için doktora gitme tamamen kalkacak,
doktor muayene haneleri kapanacak, piyasada satılan bir
aletle hastadan alınan emare ve bulgular saniyede 1 GB
data aktaran fiber optik hatlardan doktorunuza ulaşacak,
yalnız operasyonel konular ve tahliller için kliniklere
gidilecek, dünyanın öbür ucundaki en iyi doktorlar
ameliyatlara katılabilecekler. Doktorunuzla görüntülü
cep telefonları sayesinde evinizden görüşeceksiniz.
Cirolar, güvenli alışveriş için şirketlerin mecburen
kayıtlı olacağı ortamlarda gerçekleşeceği için vergi
kaçırılamayacak, idarenin harcamaları herkesin her an
görebileceği şeffaflıkta olacak. Banka şubeleri
kalkacak, 500 metrekarelik merkezden yönetilecek her
şey. Dahası para kalkacak, birimi ve adı kalacak sadece.
Böyle şey olmaz demeyin, ucu göründü bile.Yüz yıllık bir
hikaye var. 1900'lü yıllarda insanlara sorarlar o sene,
2000 yılında dünya olsa olsa nasıl olur diye. Çok uçuk
cevaplar gelir. Ancak bir kaçı müstesna, bu hayaller
daha 1905’te gerçek olur (Cenevre, Bilim Tarihi Müzesi).
Eskiden 40 yılda kat edilen mesafenin bugün 40 günde kat
edildiğini zaten görüyoruz da, daha iyi müşahade için
Münih’teki Deutsche Museum ziyaret edilmeli.
Dünya sayısal bölünmeyi yaşıyor. Her 100 kişiye düşen
bilgisayar sayısı gelişmiş ülkelerde 68’e kadar
yükselirken, geri kalmış ülkelerde yüzde 1-2 ler
seviyesinde seyrediyor. İnsanların ancak yüzde 10-15'i
internet kullanabiliyor. Bunu engellemek için gelişmiş
ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında köprü
niteliğinde uluslararası organizasyonlarca başlatılan
çalışmalar devam ediyor. Milletlerarası Telekomunikasyon
Birliği’nin (ITU) EC-DC (Electronic Commerce for
Developing Countries) girişimi ve gene ITU ile Dünya
Ticaret Örgütü arasındaki ortak çalışmalar ve diğer
sivil inisiyatiflerin çalışmaları bu cümledendir.
Internet'in gücü her şeyi değiştirmektedir. Gelişmekte
olan ülkelerde, hükümetlerin konuya ilgisi yetersiz
kalsa da, kamudan ziyade özel sektörün bu konuda yoğun
çalışmalar yaptığı gözlenmektedir. Bilgi devrimi
insanlara eğitim ve sağlık başta olmak üzere birçok
alanda önemli kolaylıklar müjdelemektedir. Yakın
gelecekte, eczacılık, eğitim, seçim ve kamu
hizmetlerinin öncelikle sayısal ortamlara kayacağı
öngörülmektedir. Ancak olayı sürükleyen boyut mali,
sınai, ticari alanlarda getirilen kolaylıklardır.
1998'de 43 milyon, 2000’de 1,1 milyar , bugün 4 milyar
ABD Doları tutarındaki internet yoluyla yapılan
satışların (e-iş) hacminin 2005’i takip eden bir kaç
yılda trilyon dolarlara ulaşacağı gibi abartılı
tahminler yapılmakta, çok kısa süre içinde dünya
ticaretinin üçte ikisinin internet üzerinden
yapılacağını hesaba katan altyapısal ve hukuki
düzenlemelerin gerektiği, bulunacak çözümlerin güvenli
ve düşük maliyetli olmasının önem taşıdığı hususları,
başbakanların , cumhurbaşkanlarının katıldığı forumlarda
tartışılmaktadır.
Güvenli bilgi ve ticaret toplumunda, (özellikle mali ve
ticari sektörde) kesintisiz 24/7 hizmetleri, geleneksel
yöntemden çok daha ucuza gerçekleştirilebilecek,
güvenliğe, kişiselliğe ve gizliliğe yönelik
kullanıcılarda oluşan hassasiyet ve beklentiler
karşılanabilecektir.
Sabırlarınızı zorlamadan, internet ortamında ticaret ve
iş nasıl yapılacak? sorununa kabaca temas ettikten sonra
konuları ilerletelim. Modemli bir PC’ye sahip olan
ticaret erbabı, bir RA’ya (Registration Agency- bir
kasaba ticaret odası mesela) müracaatla gerekli kayıt
olma, yazılım ve donanım elde etme safhalarından
geçecek. RA’nın bağlı olduğu CA (Certification Agency-
Türkiye Odalar Birliği diyelim) nezdinde de
akreditasyonu yapılacak olan mezkur şahıs, ülke içinde
sanal iş alemine adım atabilecek. Yurt dışı bağlantıları
için, kendi RA ve CA’sının milletlerarası geçerlilik
elde etmiş olması, yani bir üst halkaya akredite olması
yeterli olacak. Ayrıntılarını ileride vereceğimiz
tekniklerle güvenli internet ortamında iş ve ticaret
yapmaya başlayabilecek.
Avustralya ve Irlanda vergi toplamada, ABD ve Avustralya
sağlık sigortası otomasyonunda, Ingiltere Telekom ve
Savunma Bakanlığı ihalelerinde güvenli internet ortamını
tercih etmekte ve kullanmaktadır. Malta yakında
e-hükümet’e geçmek için hazırlıklarını tamamlamış
bulunmaktadır.
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), hükümetlerin artık sağlık
sektörünü yürütemediğini ve özel sektör bazlı
düzenlemelerin kaçınılmaz olduğunu seslendirmektedir.
Milletlerarası kuruluşların bu kabullerinde en
belirleyici unsur, bilhassa geri kalmış ve gelişmekte
olan ülkelerde hızlı gelişen bilgi çağına mahalli idari
mekanizmanın uyum sağlayamamasıdır. Hızlı, güvenli ve
ucuz hizmet için sağlık telematiği altyapısı şarttır.
Insan dolaşımındaki büyük artış sebebiyle, özellikle
bulaşıcı hastalıklar konusundaki tedbirlerin zamanlıca
alınabilmesini teminen bilgi teknolojisinden istifadeye
yoğun ihtiyaç duyulmaktadır. WHO , bu yolda çalışmalar
yapmakta, Güney Afrika ve Meksika'da deneme projeleri
yürütmektedir. Birazdan temas edeceğimiz güvenlik burada
da kendini göstermektedir. Zira WHO, bu süreçte hastaya
ait bütün bilgilerin kesin gizliliği olduğu ve hasta ile
doktor dışındakilerin erişimine kapalı tutulması
gerektiğini ön şart olarak ileri sürmektedir. Bu
çerçevede ITU Sağlık bölümü Tele-Tıp konusunda örnek
uygulamalar ortaya koymuş, Mozambik, Gürcistan, Malta,
Lübnan, Senegal, Özbekistan, Etyopya'da vakalara hızlı
müdahale, video-ameliyat, gerektiğinde bilgi akışı
gerçekleştirilmiştir. Yarının sanal hastaneleri için
gelişmeler, ITU ve WHO tarafından hem dikkatle
izlenmekte, standardlar oluşturulmakta, hem de bu
vadideki çalışmalar teşvik edilmektedir.
ABD, Japonya, Malezya, Singapur ve Avrupa ülkelerinin
önemli ilerlemeler kaydederek hukuki prosedürü hemen
hemen tamamladıkları, büyük yazılım ve donanım
şirketlerinin konuları paylaşarak inisiyatif grupları
oluşturdukları görülmektedir. Baltimor Technologies (Nasdaq
ve Londra borsasında kullanılan yazılımların sahibidir)
, Intel, Oracle, Hewlett Packard, Rainbow (New York
borsasına hizmet veriyor), Valicert (ABD ve Japonya, 33
bankaya sertifikasyon hizmeti veriyor) WISekey, KLegal,
KPMG (Hollanda), Datamatics (Hindistan, Fortuna 500'de
ilk 10 sırada yer almaktadır), Vordel (son kullanıcı
yazılımları) elektronik ticaret konularında düzenlen
toplantı ve seminerlerde en fazla boy gösteren
firmalardır. Sözkonusu toplantılarda üzerinde en fazla
durulan tabii ki müşteriye ait bilgilerin gizliliği (consumer
confidency) , bunun iktisadi ve ticari açıdan
vazgeçilmez nitelik taşıdığıdır. Ayrıca konunun
avukatlık hizmetlerinden vergi toplamaya kadar değişik
alanlara uzandığı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Avrupa Birliği (AB) de, sanal alemde iş ve ticaret
konusunu kendi içinde ve milletlerarası arenada
tartışmaktadır.
- Elektronik imzanın hukuki zemininin iyice belirlenmesi
gerektiği, kuvvetli inanılırlık, gönüllü katılım (voluntarily
accreditation),
-Tek bir kayıt yed-i
emini diye adlandırabileceğimiz Registration Agency (RA)
veya kurulacak emniyetli ağ içinde ticaret yapacakların
ihtiyacı olan ruhsatı verecek sertifika yed-i emini
Certification Agency (CA) yerine, seviyesi eşit bir kaç
kuruluşun hizmet vermesi (no prior authorization),
- Kişi ve şirketler arasında ayrım gözetilmemesi (non-discrimination)
,
- Kamu sektörü iç işleyişi için milli mevzuatın
sözkonusu olabileceği, ancak dış ticarete sözkonusu mal
ve hizmet alımlarının milletlerarası kurallarla
yapılması,
- Sertifikalandırmada minimum kurallı düzenleme,
AB tarafından üzerinde hassasiyetle durulan konu
başlıklarıdır.
AB'de bu konudaki çalışmalara Haziran 2000 itibariyle
hız verilmiş, 19 Temmuz 2000'de ülkeler bazında uygulama
denemesine başlanmıştır. AB, Birleşmiş Milletler’in bu
konuyla ilgili kuruluşu UNCITRAL, ABD ve Japonya ile
birlikte kesif çalışmalar yapmaktadır ( www.europa.eu.int/eur-lex/en
den geniş bilgiye erişilebilir).
E-imza konusunda son derece ciddi çalışmalar vardır. 4
Eylül 1998'de Başkan B. Clinton'un katılımıyla 'First
International Digital Signing' konferansı ABD’de
gerçekleştirilmiştir. 24 Kasım 2000'de ise asya ülkeleri
'e-ASEAN Data Signing Ceremony' adıyla bir toplantı
yapmışlardır.
E-ticaret, e-imza ve e-iş konularındaki gelişmelerin
tahmin edilenden daha hızlı geliştiği ve ülkelerin
hukuki, ticari altyapılarını mevcut sınai alt yapı ile
bile olsa bu yönde değiştirmeye başladıkları
görülmektedir.
Meselenin bam telini oluşturan husus, alt yapının
güvenliği (security) veya güvensizliğidir. Güvenlik
denilince akla, kredi kartı veya sertifika sahiplerince
kullanılan özel güvenlikli anahtar (token) ile yapılan
transferler, ödeme talimatları, bilet rezervasyonları ve
ev bankacılığı (home-banking) nın geldiği, bunun
haberleşen tarafların kimliklerinin doğrulanması (authentication),
mesajın gizliliği (confidentiality) ve bütünlüğü (integrity),
karşılıklı güven, mali ve hukuki altyapı (satın
alınan/satılan malların faturası, makbuzu ...) ilk
etapta akla gelenlerdir. Yapılan islemlerden sonra
gerekli basılı malzemenin dökümlerinin de yazıcıdan
alınması ve hukuki geçerliliği olması gerektiği
untulmamalıdır.
Ingiltere'de, bu işlerle ilgili, 'UK Electronic
Communication Act'e (ECA) adlı kanuni düzenlemeye göre,
gerekli kriptografiyi de üstlenecek bir CSP'nin (Certification
Service Provider)'ın kurulmak üzere olduğu, ECA'nın
kullanımı teşvik ve güven vermek açısından gönüllü onay
veren bir şema öngördüğü, sayısal imza sağlayıcılarının
CSP tarafından yetkilendirileceği, gene CSP'lerin
kullanımı sınırlama yetkilerinin olacağı da gelen
haberler arasındadır.
Güvenli ticari ortama giriş için gerekli tekniklerden
PKI (Public Key Infrastructure), e-iş (e-business)
alanında en hızlı büyüyen teknoloji olup, bu teknolojiyi
üreten şirketler uluslararası niteliktedir. PKI
sisteminde RSA kripto mantığı kullanılmakta, şifreleme
PC'nin içinde gerçekleşmekte, üretilen sayısal imza 10
üzeri 24 bit uzunluğunda olmaktadır.
Bu sahadaki kavramları kısaca açıklamak konunun daha iyi
anlaşılmasına vesile olabilecektir.
Digital Certificate (DC), kullanıcı şahıs ve
kuruluşların fiziki olarak açık anahtarlara bağlandığı
ve güvenilen üçüncü bir tarafın çıkardığı elektronik
belgedir. Güvenlik sistemleri ile ilgili olarak, ticari
işleme katılan tarafların kimlik tesbitinde, belgelerin
e-imza prosedüründe, mesajın bütünlüğünün sağlanmasında
ve elektronik olarak yapılan işlemin inkar
edilememesinde DC kullanılmaktadır (ITU-T X.509 tavsiye
kararı).
CA-Certification Authority, sayısal imzayı kullanarak
fiziki kimliği açık anahtarla (PKI) birleştiren sayısal
kimlik belgesini üretir, tipik bir ağ özelliği taşır.
Halen Avustralya, Japonya ve Singapur'da CA hizmeti
verilmekte olup, Hindistan, Çin ve Endonezya'da CA
çalışmaları tamamlanmak üzeredir.
RA-Registration Authority, sayısal kimlik (DC) için
başvuran şahsın, kimliğinin doğruluğunu araştırır ve
CA'dan o şahıs için sayısal kimlik hazırlanmasını talep
eder, hiyerarşik yapıda CA'nın altında yer alır ve
CA'nın arayüzü (interface) olarak hizmet verir.
VA-Validation Authority, CA veya başka üçüncü şahıslar
tarafından sunulan hizmetler için taraf konumundadır,
e-işlemin gerçekleşmesi halinde 'delil' teşkil etmek
üzere, DC (sayısal kimlik) nin geçerliliği, sayısal
makbuz temini ve güvenilir noterlik hizmetini verir.
Bugün kullanılan kredi kartı sisteminin PC'lere
uyarlanmasıyla PKI'ın kullanımı mümkün olabilecektir.
Ancak, daha etkin çözüm 'token' dır (zamanla yıpranmayan
anahtar). Bahis konusu token, sayısal kimliği ve gizli
anahtarı depolamada kısıtlı bir kapasite ile kullanılan
akıllı kart veya anahtar şeklindeki bir donanım
cihazıdır. Bazı semboller, şifreleme ve diğer bilgiler
için gereken kriptografîk algoritmaların depolanmasında
kullanılır. Bir 'smart card' veya 'token' ve 'password'
ile güvenli ortamda iş yapılabilecektir. Cep
telefonlarında kullanılan SIM kartının öngörülen 'smart
card' ile birleştirilerek kullanılması üzerinde de
çalışılmaktadır.
Güvenli ağ (tünel de diyebiliriz) oluşturmaya çalışan
sivil milletlerarası kuruluşlara temas etmiştik.
Bunlardan mesela WISekey ortamına dahil olmak için RA'ya
(registration authority) e-mail ile talep, yüzyüze
görüşme, 'password', sertifika için CA'ya (certification
authority) müracaat ve 'token' teslimi aşamaları
bulunmaktadır. Müracaatçının, bir PC, gerekli yazılım
(software,az gelişmiş ülke RA'larına parasız, gelişmiş
ülke RA'larına 2000 ABD Doları civarında bedelle
variliyor), token veya kart için hard ware (slot'a
girebilecek seri port büyüklüğünde) sahibi olması
yeterlidir. RA ve CA’lara verilecek sertifika
sıralaması, bronz (en az 500 üyeli kurumlara), gümüş (en
az 10 000 üyeli şehir veya ülke), altın (en az 50.000
üye, ülke veya ülkelerarası) ve üst kurum
olarak platin şeklinde belirlenmiştir. Ileride bir PKI
akademisinin kurularak merkezileşecek bilgi ve
tecrübenin dağıtımı da sağlanabilecektir.
Altın veya platin sertifikalı ağlar, haberleşme,
e-ticaret ve e-iş için güvenli, izole sanal adalar
oluşturarak güvenilir insanların güvenli haberleşmesi
sağlanacaktır. Sanal ticaretin doğuracağı e-iş'de risk
yönetimi ve getireceği sigortalandırma konusunda da
hızlı çalışmalar sürdürülmektedir.
Türkiye’de durum: Konu çeşitli platformlarda
tartışılmakta, tutucu kesimin mukavemetine rağmen
ilerleme de kaydedilmektedir. Tüzel kişilerin, karar
alma mekanizmalarındaki hızın ve hitap ettikleri
çevrenin çapının darlığının da katkısıyla, alt yapı
oluşturma da epey mesafe aldıkları görülmektedir. Ancak,
ülke geneline yayılacak bir e-ticaret ağı için, daha
genel nitelikli çalışmaları hükümetin yapması
gerekmektedir. Hukuki boyut da dikkate alınarak, ilgili
bakanlıkların konu üzerindeki var olduğunu bildiğimiz
çalışmalarını yoğunlaştırmaları ülkemizin ve insanımızın
menfaatinedir. Dış Ticaret Müsteşarlığının öncülüğü ve
himayesinde Adalet Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, TOBB, IMKB ve
Türktelekom ile konuyla ilgili derneklerin katılım ve
katkıları, hukuki ve teknik altyapının en az yanlışla
kurulmasını sağlayabilecektir. Bu Çerçevede, Adalet
Bakanlığınca hazırlanmakta olduğunu duyduğumuz e-imza
kanun tasarısı iyi bir adımdır. Bu tasarıda, gayr-ı
menkullerin el değiştirmesi gibi bazı konular eskiden
olduğu gibi bırakılıyorsa da, ilerde doğabilecek
ihtiyaçlara göre yeni düzenlemeler her zaman mümkündür.
Iç ticarette olduğundan belki daha da fazla, dış
ticarette muhatabınızın güvenilirliği, malın ve paranın,
önceden mutabık kalınan şartlarda teslimi, ihtilaf
halinde yetkili mahkemelerin önceden tesbiti çok
önemlidir. Bir diğer husus, ticari sır olayıdır. Mesela,
Istabul’da şube açmış bir yabancı şirket, merkeziyle
yaptığı, mesela stok kontrolüyle ilgili bilgi
alışverişini kimsenin bilmesini tabiatıyla istemeyecek
ve şifreli haberleşmeyi tercih edecektir. Devletin her
türlü haberleşmeyi, güvenlik ve milli menfaatlerle
ilgili gerekçeler öne sürerek denetlemek istemesi ve bu
meyanda, şifreli haberleşmenin kodlarının önceden
kendisine teslimi benzeri bir niyet güden düzenlemeye
gitmesinin, iç ve dış e-ticareti kökünden baltalayacağı
açıktır. Keza, evvelce temas ettiğimiz üzere, çok gizli
olan doktor-hasta ilişkisinin (devlet kurumu da olsa)
üçüncü şahıslarca bilinmesi, ileride şantaj ihtimalini
akla getirecek, güven sarsılacağı gibi, ilişki de
zehirlenecektir. Bazı ülkelerdeki uygulamaların bütününü
gözden kaçıran, kısıtlayıcı maddeleri öne çıkaran
yaklaşımlar da gerçekçi değildir. Zira, informatik alt
yapının yüzde 85’e yakınını zaten ellerinde bulunduran
3-5 ülkenin, getirdikleri sınırlamaların zararlarını en
alt seviyede tutmaları mümkündür. Ayrıca, dış sermaye
gibi bir problemleri de yoktur. Uzun vadede ise, piyasa
kendi dışlarında da oluşmaya başlayacağından,
kısıtlamalarla yaşayabileceklerini sanmıyoruz.
Türkiye’de e-iş’in altyapısının kurulmasında yukarıda
endişelerin dikkate alınması, zaman ve efor israfını
önleyecektir kanaatindeyiz.
Gelişmeler, elektronik imzaya (e-imza) ve hukuki
düzenlemeye zorlamakta ve fakat bu düzenlemenin küresel
olması gerekmektedir. Fiziki imza ve kağıda olan
ihtiyacın ortadan kalkacağı bir süreç yaşandığı
günümüzde, bazı hükümetler olaya karmaşık bakarak
aslında kendilerini oyalamaktadır. UNCITRAL'in 1996'daki
model hukuki düzenlemesinin özellikle AB için örnek
teşkil ettiği, 1995'ten günümüze Utah, Washington,
Florida gibi eyaletler ile Italya, Almanya, Malezya,
Singapur, Hindistan, Avustralya, Ingiltere, Hong-Kong ve
Kolombiya'nın e-imza ve e-ticaret konusunda yasal
düzenlemeler yaptığı, yılda iki kat büyüyen Asya
e-ticaret pazarının, kripto cihazlarının
ithalat/ithalatına yönelik mevcut mevzuatı, yetersiz,
eski ve uygulanamaz bıraktığı, gelişen teknoloji
karşısında standardizasyonun önem kazandığı dikkatlerden
kaçmaması gereken hususlardır. Onaylı en son
düzenlemelere www.law.upenn.edu/bll adresinden
ulaşılabilmektedir.
ABD, Japonya, Singapur ve Malezya gibi ileri teknoloji
ülkeleri, sivil inisiyatiflerle işbirliği içindedir.
Meydana geltirilecek güvenli ticaret toplumunda, ileri
ülkelerin kendi içinde birden fazla merkezler
oluşturacakları şüphesizdir. Ticaret hacmine göre,
‘müşteri/satıcı-RA-CA-VA’ zinciri sayısı veya altın ağ
sayısı mesela ABD’de 100 iken , Afrika kıtasının
tamamında belki yalnızca iki olabilecektir. Ancak,
gelişmekte olan ülkeler bakımından 'domain'in,
demokratik, istikrarlı, demilitarize, kolay ulaşılabilir
alt yapısı olan bir şehirde/ülkede kurulması bir zaruret
olup, aday şehirler arasında çeşitli faaliyetlerle ön
plana çıkma gayretleri devam etmektedir. Istanbul’un
konumu çok elverişli olmasına rağmen, bilinen genel
sorunlar yüzünden adaylık için adı öne çıkamamaktadır.
Akıllı bir koordinasyonla, hiç olmazsa bölge ülkelerinin
merkezi CA’sını (root CA) Ankara veya Istanbul’da kurma
çalışmaları için kollar sıvanırsa netice alınabileceğini
sanıyoruz. Mevcut yapının kaybettirdiklerine acı bir
halka daha eklenerek fırsatlar heba olmasın.
Bilgi alışverişinde olduğu gibi, küresel ticaretin de
internet ortamına kaymasıyla e-ticaretin doğru veya
yanlışlığının tartışılması noktası geride kalmıştır.
Bütün çalışmalar; son kullanıcıya ve ticari partnerlere
güven verici, gizliliği dikkate alan, son kullanıcı
isteği dışında, CA, RA, hükümetler ve üst kuruluşların
(ticaret odaları vs), e-imza, e-ticaret ve haberleşme
(şifrelenmiş ve sertifikalı) ortamındaki kişi ve
kuruluşlarla ilgili verilere erişmesine izin vermeyen
güvenli bir bilgi akışının kurulmasına odaklanmıştır.
Istense de, bazı mülahazalarla istenmese de küreselleşen
dünyada, milli mevzuatın global mevzuat dışında kalması
mümkün değildir. Hukuki ve teknolojik donanımla ilgili
altyapının bir an önce gerçekleştirilmesi ülke
menfaatinedir. Aksi takdirde, dünya ticaretinden alınan
pay küçülebileceği (ihracatta daralma, internet ortamı
dışındaki daha dar ve kalitesiz mal arzına mahkum olma)
gibi, hukuki altyapının eksik veya yeterince küresel
olmamasından dolayı hem güvensiz (belki de mevcut
mevzuat çerçevesinde yasal olmayan) e-iş yapılmak
zorunda kalınacak, hem de iş adamları yurt içinde ve
yurt dışında zararlara uğrayabileceklerdir. (Kaynakça,
Semerkand)
|