TÜRKİYE’DE İLK
KEZ BİR ÇALIŞMA YAPTIK
Ülkemizde gerek kayıt dışı ekonomideki durum, gerekse de
vergi mükelleflerinin özellikle bulundukları sektörde
uğradıkları haksız rekabet durumu vergi bilinci
konusundaki durumun önemini ortaya koyuyor.
Biz Türkiye’de ilk kez bir çalışma yapmıştık. Kayıt Dışı
Ekonomi Algılama ve Araştırma Raporu bu önemli bir
çalışma. Türkiye’de ilk çalışma. Aslında burada kayıt
dışı ekonomiyi ölçmüyoruz. Kayıt dışı ekonominin
algılanması ile ilgili. Bu çalışma şundan ibaret. Biz 2
bin kişilik hedef kitlesine kayıt dışı ekonomi ile
ilgili sorular hazırladık. Bu 2 bin kişilik grup
içerisinde mükellefte var, olmayan da var. Mükellef
olmayanlar içerisinde üniversite talebeleri var. Hane
halkları var. Yani ev hanımları var. Bu işe başlamadan
önce bu işin uzmanlığını Devlet İstatistik Kurumu Bölge
Müdürümüzle görüştük. Onların fikirlerini aldık, onlar
bir uzman görevlendirdiler. Bizde vergi dairelerimizden
40 kişilik ekibimize bu uzman arkadaşımızın vermiş
olduğu eğitim çerçevesinde 2 bin kişilik hane halkına,
bin kişilik hedef kitlesini görerek bir anket çalışması
yaptık. Bu ankette “kayıt dışı ekonomi hakkında ne
biliyorsunuz”, “kayıt dışı ekonomi sizce hangi
sektörlerde daha fazla var”, “kayıt dışı ekonomi ile
mücadelede yapılan çalışmalar sizce yeterli mi” gibi
bazı can alıcı sorular sorduk. 2 bin kişilik hedef
kitlesine birer broşür dağıttık. Bu broşürlerle çok
basite indirgenmiş yani 2 aşamalı broşürlerdi.
Mükelleflere ayrı, hane halkına ayrı broşürler. Broşürde
kayıt dışı ekonominin ne anlama geldiği, zararları,
mücadele yolları anlatıldı. Yine aynı adreslere ikinci
bir anket yaptık. Bu ikinci ankette de kayıt dışı
ekonominin ne kadar söz konusu hedef kitle çerçevesinde
algılanıp algılanmadığını ölçtük. Bu rapor bilimsel,
tamamen istatiksel. Bu çalışmada sonuç olarak şunu
gördük. Kayıt dışı ekonomi algısı bir haftalık süre
içerisinde arttı. Biz doğru sorular sorduk.
Bilgilendirdik. Bir hafta sonra bu bilgilendirmenin
sonuçlarının arkasından ikinci bir anket çalışması
yaptık ve bunları karşılaştırdık. Gerçekten tabi okuyan
da, okumayan da olmuş. Kayıt dışı ekonominin zararları
iyi algılanmış. Şimdi biz broşürler dağıtıyoruz. Sadece
bizim teşkilat değil. Bunu aslında genelde sorgulamak
lazım. Buna yönelik de broşürler dağıtılıyor. Bu bir
başlangıç, bundan sonra çeşitli çalışmalar yapacağız.
Vergi bilinci algılamayla ilgili olan bir şeydir.
Mükellefler, yeterince vergi bilincinde mi? diye bir
soruya cevap vermek gerekirse, Tabi, bu küçük yaşta
başlayan bir husus. Her şeyin küçük yaşta verilmesi
gerekiyor. İlköğretim okullarında aşılamaya çalışıyoruz.
Vergi bilinci aslında algılamayla ilgili olan bir şey.
Adana Vergi Dairesi Başkanlığı, özellikle kayıt dışı ile
ilgili, özellikle Adana’mızda vergi bilincini artması
ile ilgili, bunun algılanması, ölçülmesi ile ilgili
sadece prosedüre bağlı eğitime yönelik tek başına, tek
taraflı çalışmalar yapmıyor, bunu sokakta da topluma
anlatmaya çalışıyoruz. Gerek mükellef ziyaretlerinde,
gerekse de bilimsel olarak yaptığımız çalışmalarda
bunları ortaya koyuyoruz. Ve aldığımız sonuçlarda
mükelleflerden de son derece güzel tepkiler alıyoruz.
Sadece kayıt dışı denetimle engellenmez. Denetim çok
etkindir. Denetim vergi bilincinin artırılması,
anlaşılması yönünden önemlidir. Ama ilk etapta
denetimden önce gelen bilinçlendirmedir. Yani siz
bilinçlendirirseniz, anlatırsanız, ama bunu toplumun
anlayacağı dille anlatırsanız başarılı olursunuz. Ben bu
açıklamalarımı size gayet resmi, gayet kitaba yönelikte
anlatabilirdim. Ama şimdi kamu yöneticilerinin özellikle
bizler konumunda olan kişilerin hedef kitlesini çok iyi
tahlil etmeleri lazım. Empati yaparak onların
algılamasını, bu işi sevmesini adeta verginin hayattan
ayrı kopuk bir olgu olduğunu hiçbir zaman düşünmüyoruz.
Çünkü bunun bir parçası olduğunu düşünüyoruz. Vergi
hayatımızın her noktasında bir parça. İçinde
bulunduğumuz bir mekandan tutunda etrafınıza baktığınız
zaman gördüğünüz birçok yerde, bastığınız her noktada
işte bu verginin, arkadaşlarımızla yapmış olduğumuz bu
çalışmaların eseri. Bin 517 çalışanımızla
çalışmalarımızı, herkese görev tanımını yaparak, herkes
severek isteyerek bu çalışmaları yerine getiriyor.
Eğitimlere önem veriyoruz. Vergi bilincinin artmasında
verginin tarafı olan bizler, vergi bilincinin artmasına
yönelik daha sıhhatli çalışmalar yapabilmeleri için
bizim de kendi içimizde hizmet içi eğitimin üst seviyede
olması gerekiyor. Eğitimde klasikleşmiş bir eğitim
değil, fonksiyonel anlamda olmalı. Acil cevap vermeli.
Biz Memur Günü yapıyoruz. Bu uygulama sadece Adana ve
Mersin’de var. Her ayın ilk salısı Memur Günü yapılıyor.
Memur Gününde memurlar, İnsan Kaynakları Müdürüyle
görüşebiliyorlar. Bir gün Memur Gününe bir arkadaş
geldi. Bu anlattığım olay Mersin’de gerçekleşti. Bir
memur yanıma geldi, “Efendim çalışmalar çok güzel ama
biz şu konuda eğitim istiyoruz” dedi. Genelde memurlar
tayin, lojman. Yer değişikliği de olur. Başka başka
sorunlar olur, o nedenle gelirler. Burada şunu kastetmek
istiyorum. Bizim çalışma arkadaşlarımız kendisini
sürekli yenilemek ihtiyacı da hissediyor. Çünkü eski
klasikleşmiş masada oturmakla, sadece bir noktaya bakmak
da doğru değil. Bizim sürekli ileriye doğru pedal
çevirmemiz lazım. Nasıl ki bu bir dağ bisikletiyle
yamaca doğru çıkarken sürekli pedal çevirirseniz
ilerlersiniz. Ancak yavaş yavaş çevirirseniz
bulunduğunuz noktadan geriye giderseniz. İşte vergi
dinamik bir trend olduğuna göre Milli Emlak gelirlerine
benzemez. Milli Emlak gelirleri inişli-çıkışlıdır.
Duruma bağlıdır. Vergi öyle değildir. Vergi dinamiktir.
Vergi sürekli artmak zorundadır. Ama enflasyon
oranlarının üzerinde vergi artacak. Vergi vadesinde
ödenmeli. Eğer ki vadesini aşarsa zarar verir
muhatabına. Tabi devletine de zarar verir. 100 liralık
vergi toplamının maliyeti 1 liradır. Şayet siz vadeyi
uzatırsanız, daha uzun bir vadede bunu tahsil ederiz
derseniz bu sefer bu maliyet daha çok artar. Bakarsınız
ki astarı yüzünden pahalıya gelir. Biz onun için bütün
mükelleflerimizi bu konuda uyarıyoruz. Zaten vergi
bilincinde olan bütün mükelleflerimiz de bilir. Bu
mükelleflerimize vergisel ödevlerini zamanında
yapmalarını tavsiye ediyoruz. Çünkü biz hiçbir zaman bir
işyerinin kapanmasını istemeyiz, tasfiye olmasını
istemeyiz. Önceliğimizin bizim ceza kesmek,
cezalandırmak değildir, verginin yüzü soğuktur. Netice
itibarıyla vergi olmazsa olmazlarımızdandır. Bir
vatandaşlık görevi olarak kabul ediyoruz. Vatandaşlık
görevlerinin de başında geliyor vergi mükellefi olma,
bir onur meselesidir. Dünyanın uzak ülkelerinde, “Durun”
derler. Ben vergi mükellefiyim. Bu konuda kendisine özen
gösterilmesini ister. Hassasiyet ister. Hassasiyet
bekler. Vergi Dairesi Başkanlığı kurulmasıyla birlikte
son 5 yıl içerisinde çok önemli projelere imza
atılmıştır. Bu projelerin başlangıcı özellikle e-devlet
projesi içerisinde, vergi daireleri otomasyon projesi,
elektronik denetim, elektronik özelge sistemi gibi
bunlardan tutun da tüm hususları daha birçok projeyi
hayata geçirdik.
A.Serdar AKSOY
Adana Vergi Dairesi Başkanı
www.muhasebenet.net
|