SAHTE VE
MUHTEVİYATI İTİBARİYLE YANILTICI BELGE VE CEZAİ
MÜEYYİDELERİ
1-Sahte Belgenin Tanımı:
Bu yazımızda Vergi Kanunları açısından sahte ve muhteviyatı
itibariyle yanıltıcı belge ve müeyyideleri irdelenecektir.
Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin tanımına ilk
olarak 01.08.1988 tarihli 28 Seri No'lu Katma Değer
Vergisi Genel Tebliği’nde değinilmiş ve “D” bölümünde
sahte belge aşağıdaki gibi tanımlanmıştır;
“Buna göre, hukuki geçerliliğini sağlayan zorunlu ve
yeterli unsurlara sahip olmayan belgeler "sahte
belgeler"dir. Bu çerçevede ;
1. Bir mal hareketi veya hizmet sözkonusu olmadığı halde
düzenlenen belgeler,
2. Belge düzenleme yetkisi bulunmayanlar tarafından
düzenlenen belgeler,
3. Başkası adına bastırılıp kullanılan belgeler, sahte
belge olarak kabul edilecektir.
Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler ise, şekil şartlarına
uygun olarak düzenlenmiş, ancak içerdiği bilgiler yanlış
olanlardır. Buna göre mal veya hizmetin miktar veya
değerini gerçeğinden daha az veya daha çok gösteren, alıcı
veya satıcısı, tarihi, seri numarası "tahrif" suretiyle
değiştirilmiş belgeler, gerçek durumu göstermeyen,
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olarak kabul
edilecektir. “
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 29.7.1998 tarih ve 4369 Sayılı
Kanunun 14’üncü maddesiyle değiştirilen ve 1.1.1999
tarihinde yürürlüğe giren 359’uncu maddesinin “a”
fıkrasının 2 numaralı bendinin parantez içi hükmünde
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge tanımlanmıştır.
Anılan hükme göre “muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge
gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu
muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe
aykırı şekilde yansıtan belgedir. “
Belgeler vergi usul kanunundaki şekil şartlarını taşıyabilirler ve
görünüş olarak düzgün olabilirler. Hatta kayıt nizamına
uygun olarakda kaydedilmiş olabilirler. Ancak, tüm bunlar,
söz konusu belgelere itibar edilmesini zorunlu kılmaz.
Belgelerin geçek muamele veya durumu göstermediği yönünde
yapılacak tespitlerle bunun aksi her zaman ispatlanabilir.
Yine 359. maddenin “b” fıkrasında ise sahte belge
tanımlanmıştır. Buna göre sahte belge; gerçek bir muamele
veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen
belgedir.
Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge ile sahte belge
arasında fark vardır. Sahte belgede hem belge hem de
içeriği gerçek değildir. Bu,tam anlamıyla sahte fatura
kullanılması durumudur. Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı
belge de ise, faturanın kendisinin gerçek olup içeriği
gerçeğe uygun değildir. Bu gibi hallerde alınan malın
miktar veya fiyatı olduğundan farklı gösterilir. Sonuç
olarak alınan belge yapılan işlemi gerçek şekli ile
göstermez.
Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olan belgelerin,
kimlik,adres, vergi numarası, miktar, fiyat gibi
bilgilerin yanıltıcı şekilde hatalı olarak düzenlenmesi,
bu tür belgelerin belirleyici özelliğidir.
2- Çeşitli Sahte ve Muhtaviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge
Düzenleme Fiilleri:
Günlük yaşamda en çok karşılaşılan sahte belge düzenleme
filleri aşağıdaki gibidir.
-Gerçekte olmayan bir mükellef adına belge bastırılması ve
düzenlenmesi
-Gerçek bir mükellef adına aynı numaralar kullanılarak
belge bastırılması ve düzenlenmesi
-Gerçek bir mükellef tarafından, hiç var olmayan bir
alışveriş için belge düzenlenmesi,
-Mükellefiyetini terk etmiş bir mükellefin daha önce
bastırdığı belgeleri düzenlemesi,
- Belgelerin Maliye Bakanlığı ile anlaşması olmadığı halde
basılması,
-Vergi Usul Kanunun aradığı şekil şartlarına uygun
olamayan belge düzenlenmesi.
Günlük yaşamda en çok karşılaşılan muhtaviyatı itibariyle
yanıltıcı belge düzenleme filleri ise aşağıdaki gibidir.
-Gerçek bedelinin altında veya üstünde fatura
düzenlenmesi,
-Gerçek satış miktarının faturada düşük veya yüksek
gösterilmesi,
-Faturada gerçekte satılan mal yerine başka bir malın
satıldığının gösterilmesi,
-İşletmeye ait olmayan gider veya maliyetlerin işletmeye
aitmiş gibi gösterilmesi,
-Alıcısı veya satıcısı gerçekte olduğundan farklı şekilde
fatura düzenlenmesi,
28 seri nolu KDV Genel tebliğinde de belirtildiği gibi,
olayın özelliğine göre ortaya çıkabilecek değişik
durumlara göre muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge
nitelemesi yapılabilecektir. Muhteviyatı itibariyle
yanıltıcı belge, sahte belgeden çok daha yaygın
kullanılmaktadır. En yaygın kullanım şekli ise,
mükelleflerin dönem sonlarında stok dengesinin
sağlanmasına maliyet /gider ayarlamasına yönelik olarak
kullanılmasıdır.
2- Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge
Kullanmanın Cezai Müeyyidesi :
a-Vergi Ziyaı Cezası :
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinde, vergi
ziyaı suçu işleyen mükellef veya vergi sorumluları adına
vergi ziyaı cezası kesileceği belirtilmiştir. Anılan madde
vergi ziyaı suçunu, mükellef veya sorumlu tarafından
341’inci maddede yazılı hallerde veri ziyaına sebebiyet
verilmesi şeklinde tanımlamıştır. Vergi ziyaı ise,
mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili
ödevleri zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine
getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk
ettirilmemesini veya eksik yerine getirilmesini ifade
etmektedir.
Gerek sahte fatura gerekse muhteviyatı itibariyle
yanıltıcı fatura düzenleyerek veya kullanarak vergi
kaybına neden olunması halinde VUK.’nun (4369 sayılı
kanunla değişik) 344’üncü maddesine göre vergi zıyaı
cezası uygulanacaktır. 5479 sayılı Kanunun 12 nci
maddesiyle 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere değişen
ve 08.04.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren fıkraya
göre, vergi ziyaı suçu işleyenlere, ziyaa uğrattıkları
verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
344. maddesinin üçüncü bendine göre; vergi ziyaına 359
uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde
bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat
olarak uygulanır. b-Özel Usulsüzlük Cezası :
Vergi ziyaına bağlı vergi ziyaı cezası dışında, sahte ve
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyen yada
kullananlara, Vergi Usul Kanunu’nun 353’üncü maddesinde
belirlenen maktu ve nispi tutarlar üzerinden vergi ziyaına
bağlı olan veya olmayan özel usulsüzlük cezaları da
kesilir.
c-Hürriyeti Bağlayıcı Cezalar (Adli Cezalar) :
Vergi kanunlarına aykırı hareket edenler, vergi cezaları
dışında hürriyeti bağlayıcı cezalara da çaptırılırlar.
Hürriyeti bağlayıcı cezalar Vergi Usul Kanunu’nda
düzenlenmiş olmakla birlikte, cezalandırma Türk Ceza
Kanununun genel ilke ve esaslarına göre yapılmakta bu
cezalara, ceza mahkemelerinde hükmolunmaktadır.
Yargılanmaları ceza mahkemelerinin yetkisine giren
kaçakçılık ve iştirak suçları dolayısıyla, bu mahkemelerce
hüküm altına alınabilecek cezalar, hapis, ağır hapis ve
para cezalarıdır. Bu cezalar VUK'nun (4369 sayılı kanunla
değişik) 359 ve 360’ıncı maddelerinde düzenlenmiştir.
VUK'nun 359'uncu maddesinde sayılan fiiller hapis ve ağır hapis
cezasını gerektirmelerine göre iki guruba toplamıştır.
VUK'nun 359'uncu maddesinin “a” fıkrasının 2’nci bendine
göre muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler
veya bu belgeleri kullananlar hakkında altı aydan üç yıla
kadar hapis cezası hükmolunur. Anılan fıkranın son
paragrafına göre, hükmolunan hapis cezasının paraya
çevrilmesinde, hapis cezasının her bir günü için, sanayi
sektöründe çalışan 16 yaşından büyük işçiler için
yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt tutarının
yarısı esas alınır ve hükmolunan bu para cezası
ertelenemez. Söz konusu hükmün ilk şeklinde yer alan
"hüküm tarihindeki" ibaresi anayasa mahkemesi kararı ile
ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle
iptal edilmiştir. Anayasa mahkemesinin bu kararı
doğrultusunda cezanın paraya çevrilmesinde fiilin
işlendiği tarihteki asgari ücret esas alınacaktır.
VUK'nun 359'uncu maddesinin “b” fıkrasında ise, “Vergi kanunları
uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz
mecburiyeti bulunan;
1-...belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen
sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar,
2-Belgeleri maliye Bakanlığı ile anlaşması olmadığı halde
basanlar ile sahte olarak basanlar ve bu belgeleri
kullananlar,
Hakkında, on sekiz aydan üç yıla kadar ağır hapis cezası
hükmolunur.
Anılan maddenin “b” fıkrasında hüküm altına alınmış ağır
hapis cezalarının paraya çevrilmesi mümkün değildir.
Maddenin b/1 bendinde ifade ettiği gibi kanun, belgelerde
sahteciliği, asıl ve suret sahteciliği olarak ayırmıştır.
Yine asıl ve suretlerdeki sahteciliğin gerek kısmen veya
gerekse tamamen olmasının sahte belgenin hüviyetini
değiştirmeyeceğine hükmetmiştir.
3-Konunun Pişmanlık ve Uzlaşma Hükümleri Açısından
Değerlendirilmesi :
4369 sayılı kanunla değişik 1.1.1999 tarihinde yürürlüğe
giren 359'uncu maddenin ikinci fıkrası ile, 371'inci
maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili
makamlara bildirenler hakkında kaçakçılık cezasının
uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır. Örneğin sahte
fatura kullanarak vergi zıyaına sebebiyet veren mükellef,
pişmanlıkla beyanda bulunduğu takdirde, hakkında V.U.K.'
un 359'uncu maddesine göre cezai takibat yapılmayacaktır.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun (4369 sayılı kanunla değişik)
360’ıncı maddesinde düzenlenen iştirak sucunu
işleyenlerinde anılan kanunun pişmanlık hükümlerinden
yararlanması mümkündür. Buna göre iştirak fiilini
işleyenlerin, kanunun 371’inci maddesinde yer alan şartlar
çerçevesinde pişmanlık uygulamasından yararlanmaları
halinde, haklarında hem hürriyeti bağlayıcı ceza hem de
vergi zıyaı cezası uygulanmayacaktır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek 1. Maddesine göre, 344
üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası
kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve ceza uzlaşma kapsamı
dışında tutulmuştur. Buna göre sahte ve muhteviyatı
itibariyle yanıltıcı belge kullanan ve haklarında 344.
maddenin üçüncü fıkrası gereğince üç kat vergi ziyaı
cezası kesilen mükellefler uzlaşma hükümlerinden
yararlanamayacaklardır.
|