tacir olduklarını ve buna göre Kooperatiflerin de tüzel
kişi tacirlerin tutmakla yükümlü oldukları tüm
defterleri tutmak zorunda olduklarını ve Türk Ticaret
Kanununun 20/1. maddesine göre, defter tutmanın tacirlik
sıfatına bağlı bir yükümlülük olduğu” hüküm altına
almıştır.
Bu da göstermektedir ki, tacir sıfatına haiz olanlar
(ticari şirketler; Kolektif, komandit, anonim, limited
ve kooperatif şirketler) defter tutmak zorundadırlar ve
bu zorunluluk öncelikle TTK. amir hükümlerinin bir
gereğidir. Ancak, tacir sıfatına haiz olmak aynı zamanda
V.U.K., Vergi Kanunları, Muhasebe Yasalarında belirtilen
usul ve esasların da birlikte ele alınarak
değerlendirilmesi sonucunu doğurmaktadır.
Belirtilen hususlara ilişkin sağlıklı değerlendirme
yapabilmek için hukuk ile muhasebeyi birlikte ele almak
gerekmektedir.
Bilindiği üzere en geniş anlamıyla,
Hukuk,
Toplumda kişiler ve kurumlar arasındaki ilişkileri
düzenleyen ve Devlet gücüyle kendisine uyulması
yaptırıma bağlı kılınmış kurallar bütünü olup,
Muhasebe
ise, hesapsal kişiliğin önce kendisi, sonra da bunlarla
ilişkili olanların hak ve sorumluluklarını belirlemek
amacıyla varlık ve sermayelerine zaman içinde bunlardaki
değer değişimlerine, yani masraf, hasılat ve
kazançlarına ilişkin iş olgularını Yasaları, kurallara,
ilkelere ve kurumlara uygun olarak belgeler üzerinde
saptayarak hesap adı verilen çift yanlı çizgilere
işleyen, izleyen, bunlarla varılan sonuçları çizelge ve
raporlarla ortaya koyan, yorumlayan belgeleme ve araç
olma özelliği taşıyan bir bilimdir.
Bu iki tanımlamayı bir arada ele aldığımızda ise,
muhasebenin uyması gereken hukuk kaideleri ortaya
çıkmaktadır.
Muhasebe;
- Vergi Usul Yasası ve Diğer Vergi Yasaları ile Türk
Ticaret Yasası ve Sermaye Piyasaları’nı oluşturan Yasa’
larda gösterilen hükümler çerçevesinde ve,
- Muhasebenin düzeninin yaratılması için çıkartılan
Muhasebenin Temel Kavramları ile Genel Kabul Görmüş
Muhasebe İlkeleri çerçevesinde oluşturulmaktadır.
Muhasebenin Temel Kavramları ise, 12 Maddeden
oluşmaktadır, bu temel kavramlara uygun olan muhasebe
düzeni ve Mali Tablolar o işletmenin gerçek durumunu
yansıtacak, diğer bir anlatımla,
kayıtların bu temel
kavramlar çerçevesinde yaratılmamış olması o işletmenin
gerçek durumunu yansıtmayacaktır.
Türk Ticaret Yasasının 66. maddesi ve sonra gelen
hükümlerine göre;
Hükmi Şahıs Tacirler,
Yevmiye Defteri, Defter-i Kebir, Envanter Defteri,
Karar Defteri,
Hakiki Şahıs Tacirler ise,
Yevmiye Defteri, Defter-i Kebir, Envanter Defteri veya
işletmenin mahiyeti ve önemine göre sadece işletme
defteri tutmak mecburiyetindedirler.
Vergi Usul Yasası Açısından
ise;
Bilanço Esasına Göre
defter tutan Mükellefler,
Vergi Usul Yasası'nın 182 ve sonraki maddeleriyle
getirilen hükümlere göre, Yevmiye Defteri, Defter-i
Kebir, Envanter Defteri,
İşletme Hesabı Esasına Göre
defter tutan Mükellefler ise, Vergi Usul Yasası'nın 193.
maddesi hükümleri ışığında, İşletme Hesabı Defteri ve
Envanter Defteri tutmak mecburiyetindedirler.
Ayrıca bütün mükellefler işyerinin ve işin özelliklerine
ve mükellefiyetin derecesine göre ek defterlerde
tutmaktadırlar.
Yasal defterlerin tasdik zamanı ile ilgili hükümler
Vergi Usul Yasasının 221. maddesinde yer almıştır.
Buna göre,
a. Bilanço esasına göre defter tutacak
mükelleflerin,
kuruluş aşamasında kullanılacak olan defterler,
kullanılmaya başlanmadan önce tasdik edilmek üzere
ticaret sicili memurluğuna veya noter'e ibraz edilir. (TTY.
Md. 69, VUY. Md. 223)
b.
Öteden beri işe devam etmekte olanlar, defterin
kullanılacağı yıldan önce gelen son ay içinde,
c.
Hesap dönemi Maliye Bakanlığı tarafından tespit
edilenler, defterin kullanılacağı hesap döneminden önce
gelen son ay içinde,
d.
Yeniden işe başlayanlar, sınıf değiştirenler ve yeni bir
mükellefiyete girenler, işe başlama, sınıf değiştirme ve
yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi
muafiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden
başlayarak on gün içinde,
e.
Tasdike tabi defterlerinin dolması nedeni ile veya sair
sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur
olanlar, bunları kullanmaya başlamadan önce,
defterlerini tasdik ettirmek
mecburiyetindedirler.
Ticari hayatımızda uygulaması pek görünmemekle birlikte
Türk Ticaret Yasında bulunuyor olmasından ve Noterlerin
bazı seneler istemiş olmasından dolayı, Türk Ticaret
Yasasının 69. Maddesindeki hükümlere göre, Tasdik için
notere başvurmadan önce, bağlı bulunulan Ticaret Sicili
Memurluğundan sicil tasdiknamesinin alınması ve bu
tasdiknamenin notere ibraz edilmesi gerekmektedir.
Ayrıca gene aynı maddeye göre yasal defterlerin tacirin
lehine delil olarak kabul edilebilmesi için tacirler
tutmaya mecbur oldukları diğer defterlerle tutmak
istedikleri defterlerin her birinin nev’i ve
mahiyetleriyle sayfa sayılarını gösteren iki nüsha
beyannameyi bu defterleri kullanmaya başlamadan önce
sicil memuruna vermeye mecburdurlar. Ticaret Sicili
Memurluğu bu beyannamelerden birisini tasdik ederek
tacire geri verir.
Yasal defterlerini ertesi yılda da kullanmak isteyenler,
Vergi Usul Yasasının 222. maddesi hükümlerine göre
kullanacakları yılın Ocak ayı içinde, hesap dönemleri
Maliye Bakanlığı’nca tespit edilen mükellefler, bu
dönemin ilk ayı içinde eski defterlerindeki tasdiki
yeniletmek mecburiyetindedirler.
Türk Ticaret Kanunu amir hükümleri gereği, Kapanış
tasdikine tabi defterler,
yevmiye defterleri ve envanter defterlerinden ibarettir.
Defter-i kebir için kapanış tasdiki mecburiyeti
getirilmemiştir. Türk Ticaret Yasasının 70. maddesinin
son fıkrasına göre yevmiye defterinin yeni senenin en
geç Ocak ayı sonuna kadar notere ibraz edilip son kaydın
altına noterce (görülmüştür) sözü yazılarak mühür ve
imza ile tasdik ettirilmesi gerekmektedir. Türk Ticaret
Yasasının 72. maddesinde de envanter defteri ile ilgili
hükümlere yer verilmiş olup ayrıca noter tarafından
yapılacak muameleler hakkında Yevmiye Defterinin konu
edildiği 70. maddeye atıf yapılmıştır. Envanter
defterinin iş yılı bitiminden itibaren geçen üç ayı
izleyen birinci ayın sonuna kadar kapatılması ve kapanış
tasdikinin yapılması gerekmektedir.
Ayrıca,
diğer mevzuatlarda da kapanış
tasdiki ile ilgili olarak hiçbir mecburiyet
getirilmemiştir.
Tasdiki mecburi olan defterlerin, süresi içinde tasdik
ettirilmemesi sonucunda doğacak cezalar Vergi Usul
Yasasının 352. maddesinde gösterilmiştir.
Bu hükümlere göre;
a.
Yasal sürenin sonundan başlayarak bir ay geçtikten sonra
tasdik ettirilen defterler hiç tasdik ettirilmemiş kabul
edilmekte ve birinci derecede usulsüzlük cezası
kesilmektedir.
b.
Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin
tasdik muamelesinin, yasal sürenin sonundan başlayarak
bir ay içinde yaptırılmış olması halinde ikinci derecede
usulsüzlük cezası kesilmektedir.
Kapanış Tasdiki Yaptırılmamasının Türk Ticaret Yasası
Açısından Sonuçları
a.
Türk Ticaret Yasasının 82, 83/1, 85. ve 86. maddeleri
ile tacirlerin tutmakta oldukları defterlerin kendi
lehlerine delil olarak
kullanılması
ile ilgili hükümlere yer vermiş bulunmaktadır.
Ancak,
bu hükümlere göre defterlerin,
tacirlerin kendi lehlerinde
delil olabilmesi için Yasaya uygun olarak tutulması
zorunluluğu bulunmaktadır.
Defterlerin Yasaya uygun olarak tutulması tabirinin
içinde defterlerin yasalarda gösterildiği şekilde düzgün
tutulmasının yanında açılış ve kapanış tasdiklerinin de
yasalarda gösterildiği şekilde yapılmış olması gereğinin
de bulunduğu unutulmamalıdır.
Bu nedenle tasdike tabi defterlerin Türk Ticaret
Kanununu hükümleri gereği kapanış tasdikinin yapılmaması
halinde bu defterlerin tacirlerin kendi lehlerinde delil
olarak kullanılabilmesine olanak bulunmadığı
belirtilmektedir.
Tacir, ticari defterlerini Vergi Usul Kanunu, Muhasebe
yasaları ve ilgili diğer yasalarda belirtilen emredici
hükümler gereği, açılış tasdikleri, yasalarda belirtilen
şekil ve sürelerde yapacak ve yine, yasalarda
gösterildiği şekilde düzgün tutacak ama, süre
yetersizliği nedeniyle kapanış tasdikini yapamayacak ve
ondan sonra tuttuğu defterler sahibi lehine delil olarak
kabul edilmeyecek, bu durum hem meslek mensupları
açısından hem de Mükellefler açısından istenmeyen
sıkıntılı durumların oluşmasına zemin
hazırlayabilecektir. Kaldı ki, konuyu sadece kapanış
tasdikine endekslemek beraberinde bazı suiistimalleri de
getirebilecektir.
b.
Türk Ticaret Yasasının 68. maddesinin son fıkrası,
tacirlerin saklamakla mükellef oldukları defterleri,
yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi afetler
sebebiyle kaybetmeleri halinde tacirin bu durumu
öğrenmesinden itibaren 15 gün içinde mahkemeden zayi
belgesi alabilmesine olanak sağlayıcı hükümler ifade
etmektedir. Ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin
20.11.1992 Tarih ve esas: 1991/3729, Karar: 1992/10671
Sayılı Kararı gereğince ticari defterlerini onaylatmayan
tacirlerin Türk Ticaret Yasasının 68/4 maddesinde sözü
edilen zayi belgesini alma imkânları bulunmamaktadır.
Türk Ticaret Yasası hükümlerine
göre tasdik mecburiyeti açılış ve kapanış tasdiklerini
kapsadığından kapanış tasdiki bulunmayan defterler
içinde zayi belgesi alma olanağı bulunmamaktadır.
c.
Türk Ticaret Yasasının 67. maddesinin 3 ve 4.
bentlerinde defterlerin tutulması ile ilgili cezaî
hükümler açıklanmıştır. Bunlara göre Türk Ticaret
Yasasının 66. maddesinin 1 ilâ 3. bentlerinde tutulması
mecburiyeti bulunan defterlerin Yasaya uygun şekilde
yerine getirilmemesi halinde bu konudan sorumlu olanlar
yüz liradan bin liraya kadar ağır para cezası ile
cezalandırılırlar. Ayrıca diğer yasalarda bulunan cezaî
hükümler saklı bulunmaktadır. (Türk Ticaret Yasası Md.
67/3). Hakimler, noterler, sicil memurları ve diğer
memurla, resmi muameleler dolayısıyla bir tacirin defter
tutma mükellefiyetine aykırı hareket ettiğini öğrenince
keyfiyeti savcılığa bildirmek zorundadırlar. (Türk
Ticaret Yasası Md. 67/4)
Kapanış Tasdiki Yaptırılmamasının İcra İflas Yasası
Açısından Sonuçları
a.
İcra İflas Yasasının 310. maddesinin 5. fıkrasındaki
“Ticaret Yasasının 66. maddesinin birinci fıkrasının 1
ilâ 3. bentlerinde sayılan defterleri hiç veya Yasanın
emrettiği şekilde tutmamış ise” hükmü kendisinde
bulunan kimsenin iflas etmesi halinde taksirli
sayılacağını açıklamakta ve bunların Türk Ceza Yasasına
göre cezalandırılacağını bildirmektedir. Bu durumda
kapanış tasdiki yaptırmamış bir tacirin iflas etmesi
halinde “taksirli müflis” sayılacak ve Türk Ceza
Yasası hükümlerine göre cezalandırılacaktır.
b.
İcra İflas Yasasının 285. maddesi Konkordato talebinde
bulunan bir tacirin, tetkik merciine defterlerinin
vaziyetini bildiren bir cetvel vermesi mecburiyetini
getirmiştir. Bu maddede “Bu cetvelde, bilhassa
Ticaret Yasasının 66. maddesi hükmünce tutulması mecburi
defterlerin hepsinin tutulmuş olup olmadıkları
gösterilir” hükmü yer almaktadır. Defterlerin
tutulmuş olup olmamasına yukarıdaki maddelerde de
açıklandığı üzere defterlerin açılış tasdiklerinin
yapılmış olması gereğinin yanında kapanış tasdikinin de
yapılmış olması gereği bulunmaktadır. Defterlerin
kapanış tasdiki yapılmamışsa tetkik mercii tacirin
konkordato talebini reddedebilmektedir.
Belgelerin Kayıtlarla Uyumlu Olması
Yasal Defterlere yazılı bulunan muhasebe kayıtlarından
çoğunlukla sonuca ulaşacak bilgileri alabilme olanağı
bulunmamaktadır. Örneğin bir alacak davasında mahsup
fişlerinde Alıcılar veya Satıcılar hesaplarının tek
kalem halinde detay yapılmadan yazılması durumunda bu
alacak ve borç ilişkisini çözmenin olanağı
bulunamamaktadır. Bu veya bunun gibi durumlarda
defterlere yazılan bilgilerin dayanağı olan belgelerin,
diğer bir anlatımla Muhasebe Fişlerinin incelenerek
sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Belgelerin incelenmesinde “Belgelerin Yasalar
Karşısındaki Durum” un dışında önemli bir nokta,
Muhasebe fişlerinin altındaki belgelerin muhasebe
fişinin muhteviyatı ile tutarlı olup olmadığı hususudur.
Ayrıca taraf kayıtlarının tevsiki açısından muavin
kayıtlarında incelenmesi ve yevmiye defteri ve muhasebe
fişi muhteviyatı çerçevesinde mutabakatlarının yapılarak
konunun aydınlatılmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Belge kelimesi, Türk Dil Kurumu sözlüğünde, “Bir gerçeğe
tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb, vesika,
doküman” olarak tanımlanmaktadır. Vergi yasalarının
uygulanması açısından “Belge”, tutulan defter ve
kayıtların ispatı, tevsiki, açıklanması için gerekli
olan her türlü vesikalardır.
Maliye Bakanlığı, kullanılması ve bulundurulması gereken
belgeleri, bu belgeler üzerinde yazılı olması gereken
bilgileri tespit etmeye yetkili bulunmaktadır. Vergi
Usul Yasası’nın kayıtlarının tevsiki bölümündeki, ispat
edici kayıtlar başlıklı 227. Maddesi, bu konuya açıklık
getirmektedir.
Tasdiki zorunlu belgeler içinde Fatura’nın ayrı bir yeri
bulunmaktadır.
Çünkü fatura, ticari hayatımızda en çok kullanılan belge
özelliğini taşımaktadır.
Fatura,
Türk Ticaret Yasasının 23
maddesinde
ve
Vergi Usul Yasasının 229 ilâ
232 maddelerinde
konu edilen, müşteri ile satıcı arasında meydana gelen
ticari ilişkiyi belgelendirmeye yarayan bir araçtır.
Türk Ticaret Yasası ile Vergi Usul Yasasındaki fatura
ile ilgili hükümleri bir arada düşünmemiz ve buna göre
Mali ve Hukukî açıdan faturayı tanımlamamız
gerekmektedir.
Muhasebenin dayanağı olan Muhasebe fişleri ve bunların
altındaki belgelerin yanında bu belgelerin oluşumuna
kadar geçen safhada tarafların kullandıkları sözleşme,
karşılıklı mektuplar, senet, çek gibi birçok belge de
konuyu sağlıklı değerlendirebilmek açısından önem
taşımaktadır.
Defterlerin
Delil Olma Hali
1. Türk Ticaret Yasası Açısından
a.
Türk Ticaret Yasasının 82, 83/1, 85 ve 86 maddelerinde
tacirlerin tutmakta oldukları defterlerin kendi
lehlerine delil olarak kullanılması ile ilgili hükümlere
yer vermiş bulunmaktadır. Ancak bu hükümlere göre
defterlerin, tacirlerin
kendi lehlerinde delil olabilmesi için yasaya uygun
olarak tutulması zorunluluğu bulunmaktadır.
Defterlerin yasaya uygun olarak tutulması tabirinin
içinde defterlerin yasalarda gösterildiği şekilde düzgün
tutulmasının yanında açılış ve kapanış tasdiklerinin de
yasalarda gösterildiği şekilde yapılmış olması gereği de
bulunmaktadır. Bu nedenle tasdike tabi defterlerin
kapanış tasdikinin (Türk Ticaret Yasası’nın 70.
maddesine göre Yevmiye Defterinin yeni senenin engeç
Ocak ayı sonuna kadara kapanış tasdikinin yaptırılması
gerekmektedir) yapılmaması halinde bu defterlerin
tacirlerin kendi lehlerinde delil olarak
kullanılabilmesine olanak bulunmamaktadır.
b.
Türk Ticaret Yasasının 67. maddesinin 3. ve 4.
bendlerinde defterlerin tutulması ile ilgili cezai
hükümler açıklanmıştır. Bunlara göre Türk Ticaret
Yasasının 66. maddesinin 1 ila 3. bendlerinde tutulması
mecburiyeti bulunan defterlerin yasaya uygun şekilde
yerine getirilmemesi halinde bu konudan sorumlu olanlar
yüz liradan bin liraya kadar ağır para cezası ile
cezalandırılırlar. Ayrıca diğer yasalarda bulunan cezai
hükümler saklı bulunmaktadır. (TTY. Md. 67/3).
Hakimler, noterler, sicil memurları ve diğer memurlar,
resmi muameleler dolayısıyla bir tacirin defter tutma
mükellefiyetine aykırı hareket ettiğini öğrenince
keyfiyeti savcılığa bildirmek zorundadırlar. (TTY. Md:
67/4).
c.
Türk Ticaret Yasasının 68. maddesinin son fıkrası,
tacirlerin saklamakla mükellef oldukları defterleri,
yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi afetler
sebebiyle kaybetmeleri halinde tacirin bu durumu
öğrenmesinden itibaren 15 gün içinde mahkemeden zayi
belgesi alabilmesine olanak sağlayıcı hükümler ifade
etmektedir. Ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin
20.11.1992 Tarih ve Esası: 1991/3729, Karar: 1992/10671
Sayılı Kararı gereğince ticari defterlerini onaylatmayan
tacirlerin Türk Ticaret Yasasının 68/4 maddesinde sözü
edilen zayi belgesini alma imkanları bulunmaktadır. Türk
Ticaret Yasası hükümlerine göre tasdik mecburiyeti
açılış ve kapanış tasdiklerini kapsadığından kapanış
tasdiki bulunmayan defterler içinde zayi belgesi alma
olanağı bulunmamaktadır.
2. İcra İflas Yasası Açısından
a.
İcra İflas Yasası’nın 310. maddesinin 5. fıkrası “Ticaret
Kanununun 66’ncı maddesinin birinci fıkrasının 1 ilâ
3’üncü bendlerinde sayılan defterleri hiç veya Kanunun
emrettiği şekilde tutmamış ise” hükmü kendisinde
bulunan kimsenin iflas etmesi halinde taksirli
sayılacağını açıklamakta ve bunların Türk Ceza
Yasası’nın göre cezalandırılacağını bildirmektedir. Bu
durumda kapanış tasdiki yaptırmamış bir tacirin iflas
etmesi halinde “taksirli müflis” sayılacak ve
Türk Ceza Yasası hükümlerine göre cezalandırılacaktır.
b.
İcra İflas Yasası’nın 285. maddesi konkordato talebinde
bulunan bir tacirin, tetkik merciine defterlerinin
vaziyetini bildiren bir cetvel vermesi mecburiyetini
getirmiştir. Bu maddede “Bu cetvelde, bilhassa
Ticaret Kanununun 66’ncı maddesi hükmünce tutulması
mecburi defterlerin hepsinin tutulmuş olup olmadıkları
gösterilir” hükmü yer almaktadır. Defterlerin
tutulmuş olup olmamasına yukarıdaki maddelerde de
açıklandığı üzere defterlerin açılış tasdiklerinin
yapılmış olması gereğinin yanında kapanış tasdikinin de
yapılmış olması gereği bulunmaktadır. Defterlerin
kapanış tasdiki yapılmamışsa tetkik mercii tacirin
konkordato talebini reddedebilmektedir.
3. Vergi Usul Yasası Açısından
Yasal defterlerin tasdik mecburiyeti ile ilgili olarak
Vergi Usul Yasası’nda da hükümler bulunmaktadır.
Vergi Usul Yasası’nda kapanış tasdiki ile ilgili bir
hüküm bulunmamaktadır. Kapanış tasdiki Türk Ticaret
Yasası hükümlerine göre yapılmaktadır.
Şirketlerin kuruluş aşamasında kullanacakları defterler,
kullanılmaya başlanmadan önce tasdik edilmek üzere
ticaret sicili memurluğuna veya notere ibraz edilir.
(T.T.Y. Md. 69, VUY Md. 223)
Öteden beri işe devam etmekte olanlar, defterlerin
kullanılacağı yıldan önce gelen son ay içinde, hesap
dönemi Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilenler,
defterin kullanılacağı hesap döneminden önce gelen son
ay içinde
Yeniden işe başlayanlar. sınıf değiştirenler ve yeni bir
mükellefiyete girenler, işe başlama, sınıf değiştirme
yeni mükellefiyete girme tarihinden önce; vergi
mükellefiyeti kalkanlar, muaflıktan çıkma tarihinden
başlayarak on gün içinde,
Tasdike tabi defterlerin dolması nedeni ile veya sair
sebeplerle yıl içinde yeni defter kullanmaya mecbur
olanlar, bunları kullanmaya başlamadan önce defterlerini
tasdik ettirmek mecburiyetindedirler.
Yasal defterini ertesi yılda kullanmak isteyenler,
kullanacakları yılın ocak ayı içinde, hesap dönemleri
maliye bakanlığınca tespit edilen mükellefler, bu
dönemin ilk ayı içinde eski defterlerindeki tasdiki
yenilemek mecburiyetindedirler (V.U.Y. Md. 222)
Defterleri Süresi İçinde Tasdik Ettirmemenin Sonuçları
a.
Usulsüzlük Cezası
Tasdiki mecburi olan defterlerin süresi içinde tasdik
ettirilmemesi soncunda doğacak cezalar Vergi Usul
Yasası’nın 352. maddesinde gösterilmiştir.
Bu hükümlere göre,
Yasal sürenin sonundan başlayarak bir ay geçtikten sonra
tasdik ettirilen defterler hiç tasdik ettirilmemiş kabul
edilmekte ve birinci derecede usulsüzlük cezası
kısalmaktadır.
Tasdiki mecburi defterlerden herhangi birinin tasdik
muamelesinin, yasal sürenin sonundan başlayarak bir ay
içinde yaptırılmış olması halinde ikinci derecede
usulsüzlük cezası kesilmektedir.
b.
Re’sen Takdir
Vergi Usul Yasası’nın Re’sen Vergi Tarhı başlıklı 30.
maddesinin 3 no.lu bendi ”Bu kanuna göre tutulması
mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış
veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesi
yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz
edilmezse” hükmü ile, bu defter sahiplerinin Re’sen
takdir ile karşı karşıya kalacaklarını belirtmektedir.
Bu hükümlere göre süresinde tasdik ettirilmeyerek hiç
tasdik ettirilmemiş kabul edilen defterler re'sen takdir
konusu yapılacaktır.
Düzenlenmemiş Sayılan Faturanın
Delil Olma Niteliği
Vergi Usul Yasasının Faturanın Nizamı başlıklı 231.
maddesinin 5. bendinde “Fatura, malın teslimi veya
hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün
içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen
faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır” hüküm
bulunmaktadır.
Türk Ticaret Yasasının 23. maddesinin 1. fıkrasında ise
“Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal
etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin
etmiş olan tacirden, diğer taraf, kendisine fatura
verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada
gösterilmesini isteyebilir” hükmü bulunmaktadır.
Vergi Usul Yasasının 231/5. maddesine göre hiç
düzenlenmemiş sayılan bir fatura, faturayı düzenleyen
tarafından bir mal teslimi veya hizmet sunumu
dolayısıyla düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu nedenle
faturayı düzenleyen tarafın muhasebesinde gelir
hesapları içinde yer alması, bu fatura ile satılmış olan
emtianın envanter kayıtlarından düşülmesi ve bedeli
alınmamışsa faturayı alanın cari hesabına, bedeli
alınmışsa bu bedelin kasa veya banka hesaplarına
girilmiş olması gerekir.
Aynı faturanın, faturayı alan tarafın muhasebesindeki
gider, demirbaş veya maliyet hesaplarında bulunması,
bedeli ödenmiş ise bu tutarın banka ya da kasa
hesaplarından düşülmüş olması, ödenmemiş ise faturayı
verenin cari hesabına girilmiş olması gerekmektedir.
Bir faturanın düzenlenmesinin, faturayı veren ile alan
arasındaki bir ticari ilişki, bir anlaşma sonucunda
olduğu gerçeğinden hareketle Vergi Usul Yasası‘nın 231/5
maddesi hükümlerine göre fatura hiç düzenlenmemiş kabul
edilse bile, taraflar arasındaki iş münasebetinin
belirtisidir ve bu konuda delil teşkil etmesi
gerekmektedir.
Bunun dışında Vergi Usul Yasasının 231/5. maddesi
sonucunda oluşacak cezai hükümler muhakkak ki saklı
olacaktır.
Özetle,
Ticari işletmeler ve Kooperatifler, iktisadi ve mali
durumlarını, yukarıda da belirtilen borç ve alacak
ilişkilerini ve her iş yılı içinde elde edilen sonuçları
belirlemek amacı ile işletme yapısı ve önemine bağlı
olarak ticari defter tutmak durumundadırlar.
Ticari defterlerin, mükelleflerin lehine delil olarak
kullanılabilmesi ve cezai müeyyidelerle karşılaşılmaması
için tasdik ettirilmesi zorunluluğu bulunmakta olup, bu
husus temel olarak Vergi Usul Kanunu’nda düzenlemiş olup
Türk Ticaret Kanunu’ nda da benzer düzenlemeler yer
almaktadır.
Fakat, söz konusu Kanunların arasında bazı farklılıklar
bulunmaktadır. Buna göre, Vergi Usul Kanunu, ticari
defterler için açılış ve ara tasdiki zorunluluklarını
öngörmesine karşın, kapanış tasdikine ilişkin bir
düzenleme içermemiştir. Buna karşılık, TTK, yevmiye
defteri ve envanter defteri açısından, açılış tasdikinin
yanı sıra bir de kapanış tasdiki öngörmüş bulunmaktadır.
Mükelleflerin kapanış tasdiki mecburiyetine uymaması
halinde TTK, TCK ve İİK’da yer alan müeyyidelerle
karşılaşmaları söz konusudur. Bu müeyyidelerin en
önemlisi ve etkini, işletmelerin ticari defterlerini
uyuşmazlık hallerinde kendi lehlerine delil olarak
kullanma haklarını yitirmeleridir.
Aslında yapılması gereken, defter
ve belge düzeninin, mali tablolara ilişkin esaslarına
uyulmaması halinde, müeyyideleri de kapsayacak şekilde
ve ilkeleri ile birlikte tek bir Muhasebe Kanunu’nda
toplanmasıdır. Çünkü, belge, kayıt ve defter düzeni, ne
vergi hukukunun ne de ticaret hukukunun konusudur. Bu
düzenlemelerin yeri, bir özel hukuk dalı olan muhasebe
hukukudur. Dolayısı ile ticari defterlerin kapanış
tasdikine ilişkin hükümlerin burada yer alması halinde,
uygulamadan doğan sorunlarda ortadan kalkmış olacaktır.
Halen uygulamaya girmesi beklenen Türk Ticaret Kanunu
Tasarısı’nda, tacirlerin tutacağı defterlerin Muhasebe
Standartları Kurulu tarafından bir tebliğ ile
belirleneceği ifade edilmektedir. Bunun yanında, tüm
defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin noter
tarafından yapılacağına da hükmedilmektedir. Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler Odaları ve meslek mensupları
ile, işletmelerin yegane temennisi, konunun yeni TTK.
tasarısı ile çözüme kavuşturularak yasalar arasındaki
farklılıkların ve akabinde mağduriyetlerin giderilmesi
yönündedir.
Aksi halde, Meslek Mensupları ve hizmet verdikleri
Kooperatif ve işletmeler, ileride telafisi mümkün
olmayacak maddi ve cezai yaptırımlarla karşı karşıya
kalabileceklerdir.
Mali Müşavir
Recep YAŞAR
Bursa Mali Müşavirler Odası
Ticaret Mevzuatı Komisyonu Üyesi
rmmuhasebe@hotmail.com
www.muhasebenet.net
18.11.2009 |