FİŞİNİ DE AL MUSTAFA ALİ
GİRİŞ
Hatırlar
mısınız bir reklam filmi vardı Reklam aynen şöyle idi
“Fişini de al mustafa ali” şeklinde konuşmalara sahne
olan ve mizahi çerçevede fiş alma alışkanlığını konu
alan bu reklam filmi.... evet hatırladınız mı acaba ne
derece fiş alma bilincini zihinlere yerleştirdiği veya
mizahi çerçevede kalıp, kalmadığı tartışıla dursun; bir
başka konuşma gözüme takıldı.
Patron
sekreterine alış veriş listesini uzatır ve aldığı her
ürün içinde satış fişi almasını ister. . Sekreter alış
verişi yapar ve patronla aralarında şöyle bir konuşma
geçer.
Patron: Ah geldin mi kızım. Aldın mı listedekileri?
Sekreter: Aldım
efendim
aldım.
Sekreter: (Kese kağıdının içindeki fişleri kastederek)
Fişleri de aldım tek tek.
Patron: Bu ne bu.
Sekreter: Fiiş.
Parton: Ne fişi?
Sekreter: Ne olacak elektrik fişi.
Patron: Kızım ben bu fişi istemedim ki senden.
Sekreter: Ne fişi istediniz?
Patron: Satış fişi istedim.
Sekreter: Haa onu aldım.
Patron: Hah işte ben bu fişi istedim senden.
Sekreter: A a ama bunu
söylemenize
gerek yok ki, bunun bir
vatandaşlık
görevi olduğunu herkes biliyor. Ben yapınca alış verişi
zaten alıyorum satış fişi.
Krizlerin
eksik olmadığı ülkemizde yine bir ekonomik paket daha
açıklandı ve paket aynen şu kalemleri içermekte idi: 3
aylığına mobilya, bilgisayar,büro makineleri, işyeri
olarak kullanılacak emlak satışı ve sanayi makinelerinin
KDV'sini 10 puan indireceklerini, konut alım-satımından
alınan tapu harcının da binde 15'ten binde 5'e
çekileceği, belirtilmektedir.Tabi bunlar ekonominin
canlanması adına güzel bir yaklaşımlar olarak
düşünülebilir.Ama bunlar yeterli mi? elbette değil
insanların alım güçlerinin düştüğü ve her gün yeni bir
kredi kart mağdurunun akıbetini gerek görsel gerekse
yazılı basın aracılığı ile görmekteyiz.İnsanların nakit
daralması sonucu sıkıntılı günlerini kurtaracak bir
kurtarıcı maalesef kredi kartı olmaktadır.Bu nedenle
insanların temel ihtiyaçlarını karşıladığı kalemlerin
Katma Değer vergisi olabildiğince düşürülmeli ki
insanlarımıza bir merhem olabilsin ben zannetmiyorum ki
insanlar şu ortamda mobilya ve bilgisayar almayı
düşünsün tabi düşünce her kesim için geçerli olmayabilir
ama genel varsayım bu şekil olduğu inancındayım.
AÇIKLAMA
Toplum
hayatı yaşayan herkes, topluma karşı bir takım
vazifelerle yüklüdür. Bu vazifelerin meydana getirilmesi
ile toplum için iş gören hükümetler, bu işleri
yapabilmek imkanlarını sağlamış olurlar. Bir
hükümetin,vatandaşlarının rahat yaşaması için gerekli
olan vazifelerini yapabilmesi, ancak, o hükümetin
düzenleyebileceği bütçeler aracılığı ile olabilir. Bu
bütçelerin düzenlenmesinde çeşitli gelirler baş rol
oynar. Bu gelirlerin başında da hükümet tarafından
vatandaşlardan alınan vergi yer alır. Toplumdan çeşitli
gelirler elde eden bir kimse, bu gelirlerin belirli
oranda olan bir bölümünü, toplum hayatın temsilcisi olan
hükümete vermek suretiyle, geri vermiş olur. Böylece
toplumun gelişmesi, vatandaşın daha rahat yaşama
imkanlarının sağlanması, mümkün olur.
Katma
Değer vergisi bir firmanın satışları ile alışlar
arasındaki farktır. Bir ekonomide bütün firmaların
meydana getirdiği katma değerler toplamı ise o ülkedeki
gayrisâfî millî hâsılayı meydana getirmektedir.ıÜüKatma
Değer Vergisi malın üretiminden tüketimine kadar geçen
süre içinde kazandığı katma değer üzerinden alınan ve
vergi matrahından düşülmesine imkan veren veya her
aşamadaki katma değeri vergileyen bir yayılı muamele
vergisidir.Katma Değer Vergisi tüketim vergisi
niteliğindedir.. En kolay ve yaygın olan katma değer
vergisi türü, tüketim tipi olanıdır. Katma Değer Vergisi
1.1.1985 târihinden îtibâren 3065 sayılı kânunla
Türk
vergi sistemine girmiştir.
Katma
değer vergisi yukarıda bahsedildiği üzere esas mükellefi
tüketicilerdir.Ara safhalarda ki her kısım bu verginin
taşıyıcısıdır.Benim merak ettiğim Tüketiciden alınan bu
verginin ne kadarı devletin kasasına girmekte veya ne
kadarı bu safha da erimekte yoksa tüketiciden alınan bu
vergi taşıyıcının bir finansman kalemi mi
olmaktadır.Tabi madalyonun diğer yüzü ise mükellefin
Katma değer vergisini ödediği dönemde devlet alırken
mükellefinde katma değer vergisin devrettiği dönemde de
devletten kolayca alınabilmeli tabi bu dediklerim ne
zaman olur veya olmaz onu bilemeyiz ama Devlet ile
mükellef arasında ki ilişkilerde her iki tarafta
sorumluluk ve görevlerini en iyi şekilde idrak
edebilirse herhalde sorunlar nispeten azalır diye
düşünüyorum.Kimi mükelleflerde şöyle bir düşünce
hakimdir.Mükellef bir bedel ödediği zaman karşılığında
gözle görülür elle tutulur bir nesne görmek isterler
vergi ödeme bu örneğin dışında kaldığı için insanlara
vergi ödemek hep itici gelmiştir.
SONUÇ:
Aklıma
geçenlerde bir mükellefimle olan konuşmam geldi.Mükellef
bana aynen şöyle dedi benim Hollanda da ki bacanağımın
muhasebecisi kasanda 100.000 euro gözükmekte şayet bu
parayı bana getirip göstermezsen seni maliyeye rapor
ederim demiş.Adamda eşinden dostundan toplayıp götürmüş
göstermiş ve daha sonra geri dağıtmış.Avrupa birliğine
girmekte olan ülkemizde biz bir mükellefe böyle desek ne
olur.
ÖNDER ÖZSOY
Serbest Muhasebeci
Mali Müşavir
info@onderozsoy.com
ozsoy_1973@hotmail.com
27.3.2009
-Çile
bülbülüm çile...
-İktisadi kıymetlerde amortisman uygulaması
-Diğer makaleleri için tıklayınız |