Türkiye'nin Muhasebe Rehberi   I  Yayınlanan En Son Mevzuatlar  I  2010 Vergi Takvimi  I   2010 Yılı Muhasebe Uygulamaları  I  Beyanname Rehberi  
Ana sayfa Yasal Uyarı Künye Danışma Hattı Güncel Bilgi Arşivi

      Asgari Geçim İndirimleri

 MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :  19 Nisan 2010

  Vergi Rehberi 

  2010 Çalışmaları 
  2010 Pratik Bilgiler 
  Staj - Stajyer Rehberi
  Maliye Rehberi
  BEŞ DAKİKA ARA !...
  Makale Rehberi

  Kanun-Mevzuat Rehberi  

  Sosyal Güvenlik Rehberi  

 

 
   
Mahmut SUÇİÇEK
Vergi Denetmeni

mahmutsucicek@gmail.com
www.muhasebenet.net
 
   

 

Vergi Mevzuatında Sadeleştirme Tartışması  

Bilindiği üzere Mart ayı gelir vergisi mükelleflerin, Nisan ayı ise kurumlar vergisi mükelleflerin beyanname verdiği dönemlerdir. Bu dönemlerde mükelleflerin önceki yıla ait safi gelirlerini beyan etmesi gerekiyor. Tabi mükellefler beyanname verirken vergi mevzuatımızın girift olmasından dolayı çoğu zaman zorlandıkları kaçınılmaz olmaktadır.  

Özellikle kira geliri elde eden gelir vergisi mükellefi tanıdıklarımızdan beyanname ile ilgili olarak birçok soru geldi. Gelen sorularda götürü-gerçek gider farklılığı, istisna durumu, diğer gelirlerle birlikte gelirlerin toplanması, tevkifat durumu ve buna benzer hususlarda mükelleflerin gelirlerini beyan ederken bayağı bir zorlandıklarını müşahade ettik.  

Bununla beraber,  “Biz bir vatandaş olarak vergimizi ödemek istiyoruz. Ama bir türlü şu vergi mevzuatından anlamıyoruz. Yani beyanneme vermek için illaki profesyonel birisinden yardım mı almam gerekiyor” serzenişleri ile de karşılaşmadık değil. Bazen de, insanlardaki “anlayamadığından korku duyma” refleksi, ekonomik alanda “vergiden kaçınma” tepkisine yaslanabiliyor.   

Aslında mükellefler bu tür durumlarda (kendi beyannamesini kendisinin dolduramadığının vermiş olduğu burukluğu saymazsak) uzmanlara ve özellikle meslek mensuplarına başvurarak sağlıklı bilgiler ışığında beyanlarını yapabilmektedir. Ama işi vergicilik ve muhasebecilik olanlarda ise durum daha çatallı bir hal alıyor. Doktrinde her bir vergi türü için bir kanun düzenlenme yoluna gidilmiştir. Bu kanunların birçok maddesinde de Maliye Bakanlığı’na düzenleme yapma yetkisi tanınmış, buna mukabil yüzlerce tebliğ, sirküler, yönetmelik çıkarılmıştır. Bunların arasında adeta el yordamı ile yolunuzu bulmak durumunda kalıyorsunuz. Durum böyle olunca da vergi mevzuatını basitleştirme ve sadeleştirme tartışmaları başlıyor. 

İki Farklı Yaklaşım

Vergi mevzuatında sadeleştirme konusu, yalnızca günümüzün konusu olmayıp uzun süreden beri tartışıla gelmektedir. Mevzuatta sadeleştirme taraftarlarının temel savı; sadeleştirilmiş bir mevzuat ile vergi kanunlarının adil, geniş tabanlı, etkin ve uygulanabilir olacağı düşüncesi etrafında şekillenmektedir. Hatta bazı güncel yazarlar, mevzuattaki karmaşanın bilerek ve istenerek sağlanmış bir durum olduğunu belirtip, bunu dayatanların gizli gündemlerinden bahisle olaya açıklık getirmeye çalışmışlardır. Sonuç olarak, bunlara göre, vergi mevzuatında basitleştirme ve sadeleştirme ile subjektif uygulamaların da önüne geçilebilir.      

Bunun karşısında vergi mevzuatının basitleştirilmesini ütopik-uygulanamaz olarak görenler ise, günümüzde gelirin elde edilme şekillerinin ve buna yönelik kullanılan finansal enstrümanların çok çeşitli olduğu, bir vergi sisteminin de tüm gelirleri kavrayıcı-kapsayıcı olması gerektiğinden hareket ile görüşlerini açıklamaktadırlar. Bu görüşe göre ayrıca devlet, ekonomi politikası gereği bir takım gelirleri teşvik edebilir, bir kısım faaliyetleri ise sınırlandırma yoluna gidebilir, dolayısıyla bunun için vergi mevzuatına eklemeler yapmak kaçınılmaz olur. Dahası, bölgesel ve ekonomik entegrasyonlardan, uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan yeni mevzuat düzenlemeleri, gün geçtikçe daha da artarak vergi mevzuatını kalabalıklaştıracaktır. (Örn.Tranfer Fiyatlandırması, Kontrol Edilen Yabancı Kurum Kazancı vb. Uygulamalar)       

Yukarıda açıklanan görüşlerin ikisinde de haklılık payı vardır ve tam olarak birbirinin zıddı olmamakla birlikte ulaşılan sonuç itibari ile farklılaşmaktadır.   

İstenilen Bilgiye Daha Kolay Ulaşılabilir

Mevzuatta sadeleştirme ve basitleştirmenin yapılamayacak olması, bilgiye ulaşmanın da zor olması anlamına gelmeyebilir. Kanaatimize göre herkesin istediği bilgiye daha rahat ulaşabileceği, işlemlerine buna göre yön verebileceği, açık ve uygulanabilir bir takım yöntemlere yer verilebilir.  

Mükelleflerin ilgili mevzuata kolaylıkla ulaşabilmeleri için, tebliğ ve sirküler şeklinde düzenlemelerin, her düzenlemenin farklı bir numara ile yayınlanması yerine, aynı numaradaki tebliğ veya sürküler üzerinde değişiklik yapılarak konulara açıklık getirilmesi uygun olabilir. Aynı konular hep aynı tebliğlerde düzenlenebilir ve bu tebliğlerin içerdiği konularda değişiklik meydana gelecekse yine aynı tebliğde değişiklik yapılabilir. Böylece konu başlıkları ve içerik daha bir sistematik hale gelmiş olur.  

Örnek verecek olursak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda yer alan amortisman mevzuu ile ilgili, güncel olarak yapılacak açıklamaların her biri için ayrı bir tebliğ yayımlanacağına, bununla ilgili tek bir tebliğ yayımlanıp eğer amortisman konusunda yapılacak ek bir açıklamaya gerek duyulursa, bu tebliğ üzerinde yapılması sağlanabilir. Bu suretle yapılan değişikliklerin ilgilileri tarafından izlenmesi oldukça kolay olacaktır. Yine örneğin, KDV iadeleri konusunda, daha önce aynı konuda birçok tebliğ yayınlanmasına rağmen yeni tebliğler yayımlanmaktadır. Bunda da KDV iadeleri ile ilgili önceki tebliğlerden biri temel alınıp (Örneğin 84 nolu Tebliğ) sonradan gelecek değişikliklerin bu tebliğ üzerinde yapılması yoluna gidilebilir ve böylece değişikliklerin izlenmesi kolaylaştırılabilir.    

Sonuç Olarak

Kanımızca ideal olanı anlaşılır, kavranabilir ve basitleştirilmiş bir vergi hukuku yapısıdır. Buna ilave olarak vergi ödeyicilerinin, muhatap oldukları mevzuatı kavrayabilmeleri için uygulaması kolay ve sadeleştirilmiş bir vergi mevzuatı, hukuk devletinin de anayasal bir gereğidir. Ancak, gerek günümüz ekonomik faaliyetlerinin karmaşıklığı, gerekse de uluslararası ekonomik ilişkilerin oldukça üst düzeyde olması, ilaveten kamu harcamalarının hızla artmasının doğal sonucu olarak hükümetlerin vergisel bağlamda tüm ekonomik aktiviteyi azami derecede kavramaya yönelik performatif tavırları, vergi hukukunun sadeleştirilmesini neredeyse imkansız hale getirmektedir.  

Vergi mevzuatında içkin olan bu karmaşıklığa karşın, mükelleflerin iş ve işlemleri ile ilgili açıklamalara kolayca ulaşabilmeleri ise imkan dahilindedir. Vergi kanunlarındaki maddelerin uygulanmasına yön veren ve vergi sistemimizde çok önemli bir yere sahip olan tebliğ-sirküler tasarımının, adeta bir yön tabelaları gibi kullanılabilecek şekilde düzenlenmesi, vergi mükellefleri ve uygulayıcıları açısından önemli bir kolaylık olacaktır.  

Diğer taraftan yürürlükteki her türlü mali kuralın uygulanması nihayetinde dönüp dolaşıp “insan unsuru” na dayanmakta olup, keyfi uygulamaların da önüne geçilebilmesi için gerekli adımların atılması kaçınılmaz olmaktadır.

Mahmut SUÇİÇEK
Vergi Denetmeni

mahmutsucicek@gmail.com
www.muhasebenet.net
19.04.2010
Diğer makaleleri
Yasal Uyarı

 
       

    
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght  © 2005-2010 www.muhasebenet.net www.muhasebenet.com. Her hakkı saklıdır.