Mükelleflere Karne
Müjdesi
ve Bir Sorunsal
Gelir
İdaresi
Başkanlığı
(GİB),
ekonominin yarısı kayıt dışı olan Türkiyede vergi
sistemini güçlendirirek kayıtdışılığı azaltmak için yeni
bir yönteme başvurmaya hazırlanıyor. Son günlerde
basından takip ettiğiniz üzere Gelir İdaresi
Başkanlığı, risk analizlerini yapacak yeni bir yazılım
sistemiyle bütün mükelleflere karne vermeye
hazırlanıyor.
Hazırlanacak yazılım programı ile birlikte Türkiyedeki
bütün mükellefler çeşitli kriterlere göre
değerlendirmeye tabi tutulacak. Bu kapsamda
Gelir
ve
Kurumlar
Vergisi,
Katma Değer Vergisi,
Özel
İletişim
Vergisi,
Banka
ve
Sigorta
Muameleleri
Vergisi,
Özel
İşlem
Vergisi
ile diğer vergi mükellefleri elektronik ortamda sürekli
takibe alınacak.
Beyannamelerde yer alan gelir rakamları, ödedikleri ve
ödemedikleri vergiler, alış ve satışlarıyla ilgili bilgi
formları, banka, tapu ve araç bilgileri, kredi kartı
alışverişleri ve sahte fatura kullanımı sürekli
olarak
izlenecek. Bu ve buna benzer bir çok kriterden,
mükellefin alacağı not aylık olarak hazırlanacak
karnelere yazılacak. Karnede notu düşük olan mükellef
riskli sayılacak. Riskli sınıfına giren mükellefler daha
yakından izlenecek, vergi incelemeleri de bu risk
analizlerine göre yapılacak.
Gelir İdaresi
Başkanlığı’nın
kurulması ile birlikte vergi sistemimizde
otomasyon konusunda son derece önemli aşamalar kat
edilmiştir. Gelir
İdaresinin
yeni başlayacağı karne uygulaması ile mükelleflerin
sınıflara ayrılarak vergisel ödevlerini yerine getirmekte
gevşeklik gösteren
mükelleflerin incelenmesi son derece yerinde olacaktır.
Uygulama, sayısal olarak risk havuzunu daraltarak,
incelemelerde hedeflenen kitlenin seçiminde başarıyı
getirecektir.
Uygulama güzel ama önemli olan neticesi. Çünkü riskli
sınıfta yer alan mükellefler incelemeye sevk
edilecektir. Peki bu incelemeleri kimler yapacak? Bugün
ülkemizde vergi inceleme oranı çok düşük olduğu herkes
tarafından bilinen
bir
gerçek. Türkiyede vergi mükelleflerinin ancak yüzde 2'si
incelenmektedir. Yani 100 mükelleften sadece 2 tanesi
incelemeye tabi olmaktadır. Durum böyle olunca
mükelleflere karne vermişsin ne olacak?
Notu düşük olan tüm mükelleflerin incelenmesi mümkün
değildir. Zaten vergi inceleme elemanları üzerinde iş
yükü o kadar fazla ki cari inceleme bile yapamıyorlar.
Mükellef vergiyi kaçırmış aradan 3 yıl 4 yıl geçmiş
nerdeyse zamanaşımına uğrayacak,
sen daha yeni yeni incelemeye başlıyorsun. Bu tarz bir
inceleme ne kadar etkin ne kadar caydırıcı olabilir ki?
Bugün vergi sistemimizin kanayan yarası olan sahte belge
düzenlemeyi engelleyemiyoruz. Sahte belge düzenleyenler
ortalıkta cirit atıyor.
(Bazen “ata sporumuz olan cirit’i sahtecilerde olmasa
kim oynayacak” diye kendi kendime sorarak
hayıflanıyorum.)
Karne vermekle mi olayı çözeceğiz?
Öbür yandan, mali sorunlara ilgi duyan uzmanlar “vergi
daireleri şirket mezarlığına dönüştü” diye feveran
ediyorlar. Karne verdikten sonra, muhtemelen notu kırık
olan şirket sahipleri derhal şirketlerini kapatıp, yeni
bir şirket ünvanı altında faaliyetlerine devam
edebileceklerdir.
Vergi sistemimiz ile ilgili yapılacak her türlü reform
dönüp dolaşıp vergi incelemesi ve
vergi
denetim sistemine dayanmaktadır. Etkin bir vergi sistemi
güçlü bir gelir idaresi ile,
güçlü bir
gelir idareside ancak güçlü bir denetim sistemiyle olur.
Islahat için atılacak her türlü adımda başarının ön
koşulu samimiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Vergi
yönetiminin “evet, ben bu adımları atarsam kayıtdışını
en aza indiririm, etkin mücadele ederim” diyerek önce
kendini inandırması, daha sonra ekonominin diğer
taraflarının güvenini araması gerekmektedir. Aksi halde,
yönetmiş değil sadece “idare etmiş” olursunuz.
Aslında uluslararası birikimleri ile yeni ve genç
isimlerin ekonominin dümenine geçmesi, mali aktörlerde
“idare eden” değil “yöneten” bir anlayışın egemen
olacağı kanısı uyandırmıştı ve bu beklenti halen
sürmektedir. Bu beklentiler sürecinde kalıcı önlemlerin
alınması acilen gereklidir.
Mali idarenin,
kayıtdışılığı azaltıp vergi gelirlerini artırmayı amaçladığı
bir dönemde,
vergi sistemindeki denetim
olgusu
ve denetim elemanlarının
sıkıntıları da bir sorunsal olarak karşımıza
çıkmaktadır. Denetim yapısındaki reformlarında
gecikmeden gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır.
Aksi takdirde,
yapılan
güncel
uygulamalar
(örn: Karne)
ne kadar
kulağa hoş gelirse gelsin
başarılı olması
zor görünmektedir.
Mahmut SUÇİÇEK
Vergi Denetmeni
mahmutsucicek@gmail.com
www.muhasebenet.net
www.vergisigorta.com
01.10.2009
Diğer makaleleri |