2010
Yılı Vergi
Artışları
Ümitlerimizin yeşereceği ve herşeyin daha güzel
olacağı hayallari ile yeni yıla girmeyi umut
ederken 2009 yılının son gününde peş peşe gelen
vergi artışları yeni yılı coşkuyla karşılamamızı
engelledi.
A'dan Z'ye birçok vergi artışı gerçekleştirildi.
Aslında bunun sinyallerini önceden alıyorduk
ancak bu kadar olacağını tahmin etmiyorduk.
Özellikle ekonomiden sorumlu devlet bakanın IMF
ile bir anlaşmanın yapılacağı bu vergi
artışlarının en güçlü sinyallerinden biriydi.
Çünkü IMF kamu harcamaların kısılmasını ve kamu
gelirlerinin artırılmasını istiyordu.
Dolayısıyla kamu gelirlerini artırmak için
yapılan vergi artışları IMF ile anlaşmaya bizi
bir adım daha ileriye götürmüş oldu. Yakın
zamanda da bir anlaşmanın yapılması bekleniyor.
Bizim özellikle üzerinde durmak istediğimiz
husus üretim girdisi olarak kullanılan benzinde
gerçekleştirilen Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)
artışıdır. Çünkü işletmeler tarafından
kullanılan ve maliyetleri artıran benzin
giderleri bizlere zam olarak dönecektir.
Yapılan son ÖTV artışıyla birlikte bir litre
kurşunsuz benzinden (95 Oktan) alınan ÖTV
1,8915-TL oldu. Yani bu şu demek oluyor. Benzin
bedava satılsa bile maliyenin almış olduğu vergi
nedeniyle bu benzinin biz vatandaşlara maliyeti
1,8915-TL olacaktır.
Benzinin maliyetini ve dağıtıcı
karınıda işin içine kattığımızda ise mevcut
şuanda ki
satış fiyatına
ulaşıyoruz. Anlayacağınız aldığımız benzin için
ödediğimiz paranın büyük tutarı ödemiş olduğumuz
ÖTV vergisinden oluşmaktadır. Peki bununla
bitiyor mu? Hayır birde bunun Katma Değer
Vergisi (KDV) var. İşin ilginç yanı KDV
matrahına ÖTV'de dahil edildiği için verginin
vergisini ödemek zorunda kalıyoruz.
Vergi ödevi en temel vatandaşlık
görevlerinden bir tanesidir ve Anayasa ile
güvence altına alınmıştır. Anayasaya göre herkes
mali gücü nispetinde kamu harcamalarına
katılması zorunlu olmaktadır. (Anayasa md.73)
Bu ülkede yaşayan
hiç kimsenin katkı sunmaktan kaçınacağını
sanmıyorum ve nitekim katkı sunuyoruz.
Ancak bahsettiğimiz
ÖTV ve KDV harcamalar üzerinden alınan
dolaylı vergilerdir. Modern ve gelişmiş
ekonomilerde dolaylı vergilerden ziyadı dolaysız
vergiler (elde edilen gelir üzerinden alınan)
önem arzetmekte ve toplanan vergi gelirlerinin
büyük bir çoğunluğu dolaysız vergilerden
oluşmaktadır. Aslında olması gereken de budur.
Çünkü o zaman vergide adalet ilkesi gerçekleşmiş
olur ve herkes elde ettiği gelir üzerinden
vergilendilmiş olur.
Oysa ülkemizde bunun tam tersi
bir durum bulunmakadır. Yani toplanan vergi
gelirlerinin yaklaşık olarak yüzde 70'i dolaylı
vergilerden oluşmaktadır. Bu şu anlama
gelmektedir. BMW'si olan vatandaşta, Murat 124’ü
olan vatandaşta benzin alırken aynı vergiyi
ödemektedirler. Farklı bir deyişle sabancı da
benzin alırken aynı vergiyi ödemekte asgari
ücretli de aynı vergiyi ödemektedir.
Sanırım mevcut adaletsizliği ve çarpıklığı
ortaya koymak için bu iki örnek yeterli. Zaten
kamu gelirlerinin gerçekleşme oranlarına
baktığımızda bu durum net olarak ortaya
çıkmaktadır. Yani kamu gelirlerinin büyük bir
kısmı dolaylı vergilerden oluşmaktadır.
(KDV+ÖTV) Oysa bunun tersi olması gerekiyordu.
Mevcut durum Anayasının 73 maddesinde yer alan
ve herkesin mali gücü nispetinde kamu
harcamalarına katılacağı yönündeki ilkesi ile
açıkca çelişmektedir.
Görüleceği
üzere ülkemizde kamu gelirlerini
artırmak son derece kolay olmaktadır.
Dolaylı vergileri
artır gerisine karışma. Nasıl olsa vergi
artışları fiyatlara yansıtılığından bir süre
sonra vatandaş olarak uyum sağlayıp belleğimizin
tozlu raflarına kaldıracağız.
Yeni yıla yeni umutlar ile
girmeyi düşünürken vergi süprizleri ile
karşılaştık. Temennimiz odur ki 2010 yılının;
bütçe açığının azaldığı,
ekonomik büyümenin sağlandığı ve en önemlisi ise
insanlar için yeni iş imkanlarının oluşturulduğu
bir yıl olmasıdır.
Mahmut SUÇİÇEK
Vergi Denetmeni
mahmutsucicek@gmail.com
www.muhasebenet.net
www.vergisigorta.com
07.01.2010
Diğer makaleleri
|