|
|
|
|
|
|
|
HİLE NEDİR, ENGELLENEBİLİR
Mİ? ÇALIŞAN HİLELERİ VE HİLE DENETİMİ |
İşletmeler günümüzde
-beyaz yakalı suçları da denilen- bir
takım mesleki hile ve güveni kötüye
kullanma yöntemleriyle çalışanları
tarafından çeşitli kayıplara
uğratılmaktadır. |
|
|
Yapılan araştırmalara göre bu
kayıplar her yıl işletme karlarının takriben %3
ila %7’si’ne tekabül eden ciddi rakamlara
ulaşmaktadır. Bu duruma düşen işletmeler,
hilenin varlığını uzun zaman sonra fark etmekte
ve pek çokları da hiçbir zaman ortaya
çıkaramayacakları bir hile ve suiistimal
girdabında kaybolup gitmektedirler.
Bütün bu gerçeklere ve hile ve suiistimalin
işletmeleri neredeyse iflasın eşiğine
sürüklemesine rağmen bu tip beyaz yakalı
suçlarının ortaya çıkarılamama nedeni ne
olabilir?
En kısa ve öz şekliyle bu sorunun cevabı,
‘hilenin varlığına dair en ufak bir şüphenin ve
belirtinin görülmemesidir’. Zira çalışan
faaliyetleri, işletme yöneticileri ve ya
sahipleri tarafından itinayla ve sürekli olarak
izlenmesine rağmen var olan hile görülememekte
ve ortaya çıkarılamamaktadır. Bunun en önemli
nedeni hile yapan çalışanın bulunduğu konum
itibariyle her türlü donanım ve bilgiye sahip
olması ve bu sebeple kendisini denetleyen
yöneticisine karşı çok daha avantajlı bir
durumda bulunmasıdır. Ayrıca konumunu suiistimal
eden bu gibi çalışanlar gece gündüz hile
faaliyetini planlamak ve yeni stratejiler
oluşturmakla meşguldürler. Şimdiye kadar sayılan
nedenler hep hileyi irtikap eden çalışanın
faaliyetleriyle bağlantılı olmakla beraber, iş
sahibinin ve ya yöneticilerin hilenin ortaya
çıkarılması için bu konuda ehliyetli adli
muhasebe uzmanlarınca hile odaklı bir denetim
gerçekleştirmemesi de hilenin gizli kalmasının
bir başka nedenidir.
Hile denetimi, işletmenin insan kaynakları,
satın alma, pazarlama ve muhasebe gibi tüm
bileşenlerini içine alan ve hali hazırdaki
vergisel denetimlerden çok daha farklı bir
denetimdir. Vergi odaklı ve tamamen eldeki
verilerle işletme kar ve zararını –ki bu veriler
çoğu zaman hile yapan çalışan tarafından
sağlanmaktadır- hesaplamaya yönelik geleneksel
denetim ve muhasebe sistemi, maalesef hileyi
ortaya çıkarmakta yeterli olamamaktadır.
‘O benim en yakın adamımdı.’
‘Ona her şeyimi emanet etmiştim.’
‘O, bunu yapabilecek son kişi bile değildi.’
İşte hile denetimleri neticesinde ortaya
çıkarılan acı gerçeklerden sonra işletme
sahiplerinden en çok duyulan sözler.
Toplumumuzun kültürü geçmişten gelen sadakat,
iyi niyet, hoşgörü ve burada sayılamayacak kadar
çok erdemle bezendiğinden, profesyonellikten
uzak esnaflık yapısı aşırı güven duygusunu
desteklemekte, hile ve suiistimal gibi olayların
konuşulması dahi bir utanç vesilesi
sayılmaktadır. İnsanımız böyle durumları mevzu
bahis etmekten mümkün olduğunca uzak
durmaktadır. Ancak bugün, profesyonel çalışmalar
ve yapılan hile denetimleri ispatlamıştır ki,
‘Güvenin olmadığı yerde, zaten hile de olamaz’.
O halde körü körüne güven duymak, zaman içinde
istemeden canavar yaratmaktır. Elbette ki güven,
iş dünyasının en başta gelen
gereksinimlerindendir. Fakat güveni sürekli
olarak bir denetleme mekanizmasından süzerek
hile riskini minimum seviyelerde tutmak
gerekmektedir. Amerika ve Avrupa’da uzun
yıllardan beri gündemde olan ve işletmelerin
ayrılmaz bir unsuru olan hile denetimi, artık
ülkemizde de iş dünyasının vazgeçilmez bir
yardımcısı olmakta, hile ve suiistimallere maruz
kalan firmalar için adeta cankurtaran vazifesi
üstlenmektedir.
Hile ve suiistimallerin gerçekleşmesinin önüne
geçmek, bu olayları ortaya çıkarmak kadar
önemlidir. Sağlam bir iç kontrol sistemi ile
dışarıdan sağlanacak bağımsız ve tarafsız bir
denetimin varlığı şirketlerde hileyi asgari
seviyelere çekmeye hizmet edecektir.
www.muhasebenet.net
Kurulacak iç kontrol sistemi, çalışanların
anlayabilecekleri ve uygulayabilecekleri
açıklıkta, işletmenin yapısına ve amaçlarına
uygun bir standartlar dizisi şeklinde makul
olmalıdır. Zira standartların çok yüksek
tutulması farkında olmadan çalışanlara iki
seçenek bırakılmasına neden olacaktır: İşi
savsaklamak ya da yalanlar uydurmak.
Çalışanlara hile yaptığında elde edeceği
menfaatlerin, hilesi ortaya çıkarıldığında
kaybedeceklerinden daha büyük olmadığı yönünde
bir kanaat kazandırılırsa, işletmenin hileye
maruz kalma olasılığı ve riski daha da azalır.
ACFE (Association of Certified Fraud Examiners),
iki yılda bir yayınladığı hile raporuna bu yıl
Türkiye’yi de dahil etmiş ve hile vakaları
açısından kıtalar bazında yaptığı sıralamada
ülkemiz Asya ülkeleri arasında 20 vaka ile 6.
sırada yer almıştır. Bu sıralamanın tespit
edilen hileler arasından sadece ACFE’ye
bildirilen hilelerden teşekkül etmiş olduğu
gerçeği, dikkat edilmesi gereken bir husustur.
Ülkemizde henüz tam anlamıyla yaygın bir hile
denetimi olmadığı da göz önüne alındığında, bu
rapor sonuçları daha anlamlı bir hal alacaktır.
www.muhasebenet.net
İş ve finans dünyası’nda konuya vakıf uzmanlar
gözetiminde yapılacak çalışmalar hileye karşı
işletmeleri daha dirençli hale getirecektir.
İsmail AKI
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Adli Muhasebeci
ismailaki@fcsconsultancy.com |
|
Yasal
Uyarı
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|