BİR
YANLIŞ BİN DOĞRUYU, BİR DOĞRU BİN YANLIŞI… (MESLEKİ ETİK)
Değişmiş gözüken
modern yüzümüzün ak çıkması yerine her geçen gün karaya
batan resimler görmekteyiz. Bu hafta, bir genç
arkadaşınızın mesleki hayatta nelere şahit olduğunu
aslında neler yaşanması gerektiğini yazacağım. Nelerde
yanlış yaptığımızı, niçin yanlış yaptığımızı ve en
azından mesleki açıdan doğruların neler olduğunu
anlatacağım. Sahip olduğumuz düşünme ve uygulama
yeteneğimizi “mesleki etik” açısından değerlendireceğim.
Yunancada bir canlının
sığındığı yer, alışkanlık, töre gelenek, anlamındaki
ethos kelimesinden gelen etik kavramını Aristoteles
felsefeye kazandırmıştır 'Ne yapmam gerekir' sorusuna
cevaptır etik. İnsanların yaptıkları her işte
kendilerini sorumluluk sahibi hissetmeleri ve empati
kurduktan sonra, kendi vicdanlarının da sesini
dinleyerek bir harekette bulunmalarıdır. Ve etik
hayattaki en önemli olgulardan biridir. Hatta çok rahat
söyleyebilirim ki, insanı ve toplumları etik kurtarır.
Etik bir ütopya
değildir ama her insanin etiksel davranacağını beklemek
maalesef ütopyadır. Etik ile ahlak arasında çok ince
farklılıklar mevcuttur şöyle ki; Etiğe insani ahlak
denilebilir, fakat buradaki ahlak kavramı milli değil de
evrensel nitelik taşır. Rüşvet, bazı ülkelerde yasal bir
özellikte olup suç olmadığı halde bazı ülkelerde yasa
dışı olup suç olarak nitelendirilir. Bu anlamda rüşvet
etik kavramına örnek olamaz; fakat hırsızlık bütün
milletlerde suç olarak kabul edilir bu yüzden hırsızlık
etik kapsamına girer Belki karşılaştığımız olaylar bu
kadar net çizgi ile ayrılmış değildir. Ancak etik
giderek kendini kaybettirmekte, suçluluk duygusunun
yerini paranın itibarına ve gücüne bırakmaktadır.
Bir Yanlış Bütün
Doğruları Götürüyor
Kendine ve dünyaya
saygısından dolayı işlerini ve hayatlarını dürüstlük,
güvenilirlik ve tarafsızlık içinde sürdürenler sadece
mesleki anlamda doğru adım atmakla kalmazlar. Ayrıca
insanlara yol gösteren bir konuma gelirler. Peki,
ülkemizde mesleki anlamda etik davrananlar gerçekten hak
ettikleri değeri alabiliyorlar mı?
Bu
soruya net bir şekilde cevap vermek inanın çok güçtür.
Çünkü Türkiye ‘de yaşanan örnekler aslında bizim mesleki
etik anlayışa sahip olmadığımızı aksine paraya güce
tapan bir toplum olduğumuzu gözler önüne seriyor.
Örneğin işini çok iyi yapan, dürüst vergi kaçırmayan bir
mükellefi ve defterlerini aynı hassaslık içerisinde
tutan bir muhasebeci arkadaşımızı düşünelim. Mesleki
hayatı boyunca bir defa bile ceza almamış her işi düzen
ve intizam içerisinde işlerken bir anlık dalgınlık
sonucu yatırmadığı bir borcu veya mükerrer işlediği bir
belge yüzünden vergi kaçıran, hırsız pozisyonuna
düşürülebilmektedir. Başının ne kadar derde
girebildiğine yaptığı onca doğrunun devlet ve millet
tarafından nasıl bir kalemde kolayca silinebildiğine
üzülerek şahit olmaktayız. Bu noktadan hareketle meslek
etiğine bu kadar sahip bir insanın çalışma şevkinin
eskisi gibi olması mümkün değildir. Çünkü bu süreçte
mesleki anlamda yaptığınız bir yanlış maalesef ki sizin
adınıza mesleki itibarınıza gölge düşürebilecektir. Daha
açık bir ifadeyle yanlışlar ilköğretimde liselerde
girdiğimiz sınavlardaki gibi doğruları götürmektedir.
Ve o
zamandaki gibi biraz daha esnek değil aksine daha
acımasızca 1 yanlışımız tüm doğruları götürmektedir.
Bir Doğru Bin Yanlışı…
Tam tersinden
bakacak olursak, üniversitede teorik anlamda
öğretilenlerle uygulamada ters düştüğünü düşündüğünüz
bir durumda, piyasa koşullarına alışmış ve sizden bu
öğretilenlere ters düşmenizi isteyen bir müşteri
isteğini machiavellist (amaca giden her yol mubahtır)
anlayışla projelendirmek meslek etiğinden bütünüyle uzak
olmanın göstergesidir.
Ancak mesleki etiği hiçe sayarak, bu projeden trilyonlar
kazanmak yaptığınız o kadar yanlışı bir hamlede doğru
saymanızı sağlayacaktır.
Yıllar yılı vergi
kaçıranlara af çıkarıp baş tacı yapan zihniyet!
Ödeyenleri ödüllendirmeyen onore etmeyen aksine yakasına
yapışan vergi üstüne vergi borcu yükleyen aynı anlayışın
ürünü değil midir? Milletçe mesleki etik kurallarına
sonuna kadar bağlı kişilere enayi muamelesi yapmıyor
musunuz? Sen mi kaldın bu mesleği kurtaracak demiyor
muyuz?
Mesleki etik
anlayışına sığmayan yanlışlar o kadar fazla iken bu
durumdan zengin olmak tek amaç olarak kalmaktadır.
Çevrenizdekilerin
size bakışları o parayı kazanmanıza endeksli iken o an
aklınızın ucuna gelmeyen tek şey mesleki etiktir.
Para tüm yanlışları bir anda
örtebilmektedir.
Siz ülkenin en çok
kazanan, en büyük işadamları arasına girdiğinizde
mesleğinde başarılı olarak lanse edilebilirsiniz ama hiç
bir zaman üzerinizden mesleğe verdiğiniz zararı
atamazsınız. Tüm bu bilgilerin ışığında kendimce
hazırladığım üç seçenek var önümde:
1.Seçenek:
Mesleki etik kurallarını
hiçe sayanlara dahil olmak
2.Seçenek:
Bu durumu izleyenlerden
olmak
3.Seçenek:
Etik
anlayışa sonuna kadar bağlı her şart her koşulda bu
durumun takipçisi olmak
Bu 3 seçenekten ben
birini seçtim… Sizinde mesleğe ve size uygun bir şıkkı
seçmeniz ümidiyle…
İlker ERSERİM
ilkerserim@firatymm.com
Fırat YMM Denetçisi
20.12.2006
|