I-SATICI FİRMAYA NAYLON
FATURA KONUSUNDA TARHİYAT YAPILMASI SONUCU ALICI
FİRMANIN İNCELENMESİ:
3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanunu’nun 29.maddesine göre, mükellefler,
yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden
hesapladıkları KDV’den, faaliyetlerine ilişkin
olarak, kendilerine yapılan teslim ve
hizmetler dolayısıyla hesaplanarak |
|
düzenlenen fatura ve benzeri
belgelerde gösterilen KDV’yi veya ithal ettikleri
mal ve hizmetler dolayısıyla ödedikleri KDV’yi
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça indirebilirler.
KDV’de indirim hakkının kullanılabilmesi
bakımından asıl olan fatura veya benzeri vesikalarda
ayrıca gösterilen KDV’nin gerçekte fiilen yüklenilmiş
olmasıdır. Dolayısıyla gerçekte yüklenilmeyen bir
verginin indirilmesi mümkün değildir. Aksi halde, haksız
bir vergi indirimi sözkonusu olur. Örneğin, naylon
faturada gösterilen KDV gerçekte yüklenilmediğinden
indirimi kabul edilmez. (1)
Özellikle ticari, sınai ve zirai faaliyet
çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler çok önem
arzetmektedir. Alınan mal ve hizmetler için düzenlenen
fatura ve fatura yerine geçen vesikalar karşılığında mal
veya hizmet bedeli KDV’siyle birlikte satıcıya veya
hizmeti ifa edene ödenmektedir ancak;
- Satıcının vergi inceleme raporuna göre
kısmen de olsa naylon fatura (sahte veya muhteviyatı
itibariyle yanıltıcı belge) düzenlediği veya
kullandığının tespit edilmesi,
- Satıcının defter ve belgelerini
incelemeye ibraz etmemesi,
- Satıcının 3-4 yıl sonra bile olsa
adresinde bulunamaması,
- Satıcının birden fazla döneme ilişkin
KDV beyannamesini vermemesi, veya tahakkuk etmiş
KDV’leri ödememesi, v.b.
Durumlarda, alıcıların ciddi ölçüde
başları ağrımaktadır. Vergi idaresi satıcıdan tahsil
edemediği KDV’leri alıcıdan istemektedir.
Naylon fatura ihtilafları konusu bir
makaleye sığmayacak kadar çok geniştir. Bu nedenle bu
makaleyi bu alternatiflerden en çok uygulama alanı bulan
satıcıların vergi inceleme raporuna göre kısmen de olsa
naylon fatura düzenlediği veya kullandığının tespit
edilmesi halinde bu mükelleflerden dürüstçe mal veya
hizmet alanların düştüğü sıkıntılar ve alınacak önlemler
ile sınırlı tutacağız. www.muhasebenet.net
3239 ve 4369 sayılı Kanunlarla değişik
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11.maddesinin üçüncü
fıkrasına göre “ mal alım ve satımı ve hizmet ifası
dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine
yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine
getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma
taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında
doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye,
organizasyon veya yönetimine katılmak veya menfaat
sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu
tespit olunanlar müteselsilen sorumludurlar”. Aynı
maddenin beşinci fıkrasına göre ise “müteselsil
sorumluluğun şartları, sınırları ve bu konuya ilişkin
usul ve esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca
belirlenir” hükmünü haizdir.
Müteselsil sorumluluk ile
ilgili düzenlemelerin tamamı 84 Seri No’lu KDV Genel
Tebliği’nde bir araya getirilmiş bu konuda daha önce
çıkarılan genel tebliğler (70 Seri No’lu KDV Genel
Tebliği’nin 6.bölümü hariç) yürürlükten kaldırılmıştır.
23.11.2001 tarih ve 24592 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanan 84 Seri No’lu Katma Değer Vergisi
Genel Tebliği’nin III/1.1 bölümünde yapılan
açıklamalarda, mal veya hizmet alım-satımında satıcının
KDV’yi hazineye intikal ettirmediğinin tespit edilmesi
halinde alıcıların hazineye
intikal etmeyen vergiden satıcı ile birlikte
müteselsilen sorumlu olacağı belirtildikten sonra,
bu sorumluluğun önemli şartları
ve sınırı olduğu da açıkca izah edilmiştir.
Şöyleki,
Alıcılar, katma değer vergisi dahil toplam işlem
bedelini;
- 4389 sayılı Bankalar Kanunu
hükümlerine göre faaliyette bulunan banka veya özel
finans kurumları vasıtasıyla ödemeleri ve banka veya
özel finans kurumuna yapılacak ödeme sırasında
düzenlenecek belgede satıcının (veya adına hareket
edenlerin) adı-soyadı (tüzel kişilerde unvanı) ile banka
veya özel finans kurumundaki hesap numarasını ve vergi
kimlik numarasını doğru olarak yazdırmaları,
- Ödemenin çekle yapılmış
olması halinde Türk Ticaret Kanunu’nun 697.maddesinin
birinci ve ikinci fıkrasına uygun olarak çek
düzenlemeleri ve lehine çek keşide edilenin vergi kimlik
numarasını yazmaları,
Halinde müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap
tutulmazlar.
Ancak; alıcı ile satıcı
arasında muvazaaya dayanan bir işlem yapıldığının veya
menfaat sağlayan doğrudan bir ilişkinin veya hısımlık,
sermayesine katılma, organizasyon veya yönetimi içinde
yer alma şeklinde dolaylı bir ilişkinin bulunduğunun
vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenmiş
raporlarla tespit edilmesi halinde ödeme, yukarıda
belirtildiği şekilde tevsik edilmiş olsa bile müteselsil
sorumluluk kalkmamaktadır. Keza, herhangi bir hesaba
(ticari hesap) bağlı olmaksızın, örneğin kasa’dan ödeme
yapılması şeklinde, gönderilen havaleler de sorumluluğu
kaldırmamaktadır.
Buradan da anlaşılacağı üzere naylon
fatura alınmadığı halde alınmış gibi muameleye maruz
kalmak son derece kolaydır. Bunun için nasıl bir önlem
almak gerekir;
1- Miktarı ne olursa olsun ödemeler
mutlaka banka yoluyla satıcının ticari unvanı ve ticari
hesabına yapılmalıdır. Ödemeler çek ile yapılıyorsa
satıcının ticaret unvanı ve vergi kimlik numarası
yazılmalıdır.
2- Sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi ve
taşıma faturası mutlaka alınmalı, teslim eden ve teslim
alan bölümleri imzalanmalıdır.
3- Satıcı firma gerçekten bu işi yapıyor
mu, faaliyetinin bulunduğu adresi, işyeri, bizzat
görülmeli ve bilinmelidir.
www.muhasebenet.net
4- Mümkünse çevresinden, bankalardan
ticari durumu sorulmalıdır.
Türk Vergi Hukuku, maddi ve somut
delillere dayalı, böylece vergi adaletini sağlamayı
amaçlayan kuralları içermektedir. Bu nedenle vergilemeye
ilişkin kurallar, varsayım veya kanaate dayalı, vergi
adaletini tesis yönünden, gerçeğe aykırı tespitlere
dayanan vergileme yapılmasını önlemeye yönelik olarak
düzenlenmiştir. Bu nedenle gerçek durumun vergilemeye
esas alınacağı ve incelemenin de bu amaca yönelik
olmasının gerekeceği öngörülmüştür.
Gerçek usulde vergiye tabi ve
mükellefiyet kaydı bulunan bir satıcının düzenlediği
faturaların gerçeği yansıtmadığı, dolayısıyla söz konusu
faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirim
konusu yapılamayacağı sonucuna ulaşılabilmesi için,
fatura muhteviyatı teslim veya hizmetin gerçekten yerine
getirilmediği konusunda yeterli tespit bulunması
gereklidir. Bu son derece önemli bir iştir. Nitekim 213
sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3.maddesinin (B) bendinde
ifade edildiği üzere vergilendirmede vergiyi doğuran
olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti
esastır.
Öte yandan alıcıların
satıcılar hakkında vergi mükellefiyetleri hakkında
yeterli bilgiye sahip olmaması da olağan bir durumdur.
Nitekim Danıştay 9.Dairesi bu konuda;
Ticari yaşamda malı satın alan
mükellefin, malı satanın, vergi ile ilgili
yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği hususunda
bilgi sahibi olması, bir başka deyişle, bir mükellefin
katma değer vergisi beyannamelerini verip vermediği,
hâsılatının ne kadar olduğu, kullandığı belgelerin
(şekil şartlarının doğru olması kaydıyla) vergi
dairesinin izniyle bastırılıp bastırılmadığı konularında
diğer mükelleflerin bilgisinin olmaması olağan bir
durumdur. Bu nedenle, mal satanların durumlarından
hareketle alış faturalarının sahteliğinin ileri
sürülmesi gerçekle bağdaşmaz. (2)
Şeklinde karar vermiştir.
Esasen vergi mevzuatında bu düşüncenin
aksine bir hüküm olmadığı gibi VUK’nun “Vergi
Mahremiyeti” başlıklı 5.maddesi de bu görüşü destekler
niteliktedir.
Satıcı hakkında düzenlenen vergi tekniği
raporlarında alıcı adına düzenlenen faturaların sahte
olduğu konusunda somut bir tespit bulunmalı ve alıcı
hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda da satıcının
alıcı adına düzenlediği faturaların sahte ve muhteviyatı
itibariyle yanıltıcı olduğu hususunun açık ve somut bir
şekilde ortaya konulması gerekmektedir.
www.muhasebenet.net
Bir
mükellefin vergi ile ilgili sorumluluklarını yerine
getirmeyerek yasal olmayan fiillerinden doğan mali
sonuçlardan iyiniyetli ve olayla irtibatı olup olmadığı
somut olarak ortaya konulmadan bir başka mükellefi
sorumlu tutmak hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmaz.
Hernekadar satıcı
hakkında yapılan tespitlerde, sahte fatura düzenlediği
konusunda kuşkular bulunsa da, satıcının düzenlediği tüm
faturaların sahte olduğu şeklinde bir genelleme
yapılması da mümkün değildir. Satıcının alıcı adına
düzenlediği faturaların sahte ve muhteviyatı itibariyle
yanıltıcı olduğu hususunun açık ve somut bir şekilde
ortaya konulması gerekmektedir. Özellikle, satıcının
faaliyetinin olup olmadığı, işyerinde ticari emtiasının
bulunup bulunmadığı hususlarında, ilgili dönemde
yapılmış yoklamaların bulunmaması halinde, satıcının
alıcı adına düzenlediği faturaların sahte olduğu
sonucuna varılması varsayıma dayalı bir yaklaşım olur.
Bu durumda, satıcı hakkında düzenlenen vergi tekniği
raporlarında alıcıya düzenlenen faturaların sahte olduğu
konusunda somut bir saptama yapılamayacağından, dava
açılması halinde cezalı tarhiyatın tamamının vergi
mahkemesince kaldırılması gerekir.
Diğer taraftan inceleme
elemanının emtia dengesini kurup alınan, satılan veya
imal edilen malların giriş çıkışlarını miktar olarak
incelemesi ve inceleme raporunda bu hususu da
değerlendirmesi gerekmektedir.
www.muhasebenet.net
Nitekim Danıştay 4.Dairesi bu konuda;
Fatura içeriği emtianın
alınmadığı, imal edilip satılmadığı hususunun emtia
dengesi kurulmak suretiyle kaydi envanter yapılarak
somut olarak saptanmadan sadece faturayı düzenleyen
şahıs nezdinde yapılan inceleme dikkate alınarak yapılan
tarhiyatta isabet bulunmadığı.(3)
Şeklinde karar vermiştir.
II-ALICI FİRMAYA SÖZKONUSU
SATICIDAN ALDIĞI FATURALARIN NAYLON OLDUĞU KANAATİ İLE
TARHİYAT YAPILMASI:
VUK’nun 359.maddesi, Kaçakçılık Suçları
ve Cezaları ile ilgilidir. Konu ile ilgili olarak
madde metninde tarifi yapılan iki hususa değinmek
gerekmektedir. Bunlardan birincisi “Muhteviyatı
İtibariyle Yanıltıcı Belge”, ikincisi ise “Sahte Belge”’dir.
Satıcının naylon fatura düzenlediği
kanaati ile incelenmesi sonucu alıcının da aynı faturayı
kullanması, gider veya maliyet unsuru olarak kayıtlarına
alması nedeniyle incelenmesi neticesinde naylon fatura
kullandığı kanaati ile inceleme raporuna dayanarak
tarhiyata maruz kalması sonucu bu faturanın
muhteviyatı (içeriği) itibariyle yanıltıcı belge mi,
yoksa sahte belge mi olduğuna göre 359.madde
hükmü tatbik edilecektir.
Muhteviyatı (içeriği)
itibariyle yanıltıcı belge: Gerçek bir muamele
veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu
mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde
yansıtan belgedir.
Yukarıdaki tariften de
anlaşılacağı üzere alıcı, satıcıdan (A) malını alıp
faturaya (B) malı diye yazdırarak veya miktarında
değişiklik yaptırarak almış ve kullanmış ise, bu
faturayı muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olarak
kabul etmek gerekecektir.
Sahte (uydurma-gerçek
olmayan) Belge: Gerçek bir muamele veya durum
olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir.
www.muhasebenet.net
Alıcı, satıcıdan gerçekte hiç
mal almamış, ancak sanki mal almış gibi fatura almış ve
kayıtlarında gider veya maliyet unsuru olarak kaydetmiş
ise bu faturayı sahte belge olarak kabul etmek
gerekecektir.
Alıcının satıcıdan alıp
kayda geçtiği fatura veya faturalar muhteviyatı
itibariyle yanıltıcı belge kapsamında ise 18 ay’dan 3
yıl’a kadar, sahte fatura kapsamında ise 3 yıl’dan 5
yıl’a kadar hem satıcı, hem de alıcı için ayrı ayrı
hapis cezasına hükmolunur. Ayrıca, VUK’nun 344.maddesi
gereği, vergi ziyaına 359.maddede yazılı fiillerle
sebebiyet verilmesi halinde vergi ziyaı cezası 3 kat
olarak uygulanmaktadır.
Yukarıdan beri söylemeye
çalıştığımız, vergi incelemelerinde vergi
mükelleflerinin düzenlediği veya kullandığı fatura veya
fatura yerine geçen vesikaların her yönü ile sahte veya
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olduğu somut
olarak hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde
ortaya konmadan inceleme elemanları tarafından
düzenlenen inceleme raporları sebebiyle vergi
mükelleflerinin haksız yere hem parasal anlamda hem de
hapis yatarak mağdur olmamalarıdır.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
(1) Prof.Dr. Şükrü
KIZILOT, Katma Değer Vergisi Kanunu ve Uygulaması, 5.
Baskı, Ankara 2010, sh:1181 v.d.
(2) Dnş.9.D.16.04.2009
tarih ve E:2008/3446, K:2009/1800 sayılı karar, Prof.Dr.Şükrü
KIZILOT-Av.Zuhal KIZILOT, Kaçakçılık Suçları ve Naylon
Fatura İhtilafları, 2.Baskı, Ankara 2009, sh:381
(3) Dnş.4.D.12.11.2007
tarih ve E:2006/4841, K:2007/3488 sayılı karar, Prof.Dr.Şükrü
KIZILOT-Av.Zuhal KIZILOT, age,
SMMM İbrahim GÜLER
Adana SMMM Odası Vergi Mevzuatı
İnceleme Komisyonu Başkanı
05.01.2011
-Diğer makaleleri
|