ŞARTLAR
Yaşantımızda sahip
olduğumuz imkanlara, durumlara ve koşullara genelde
şartlarımız deriz. Olması, başka bir olayın gerçekleşmesine
yarayan şey ya da koşula şart denir. Şartlar ise bu tür
koşulların tamamına verilen isimdir.
Günlük hayatta; sınav şartları, işe giriş şartları, ekonomik
şartlar, apartmanda yaşama koşulları, havuza girme
koşulları, cezaevi koşulları, hastane koşulları, köyde
kentte yaşam koşulları, gece kondu da yaşam koşulları, hayat
şartları, eğitim şartları, hava şartları, şartname gibi
terimlerde kullanırız şart kelimesini.
İnsanlar; ayrı aile, mahalle, şehir ve ülkelerde doğup
büyüdüğü, ayrı zekalara sahip olduğu, ayrı ekonomik
koşullara sahip olduğu, ayrı şartlarda yetiştiği ve ayrı
kişilerce yönlendirildiği için ayrı şartlara sahip olurlar.
Öyle ki; aynı evde büyüyen iki kardeş bile farklı yetişir,
farklı koşullara sahip olur.
Bazı koşulları elde etmek elimizde olmazken, bazılarını
kendimiz elde ederiz. Kendi çabalarımızla yaratırız. Örneğin
bir sınavın şartlarını biz oluştururuz. Bazı koşulları anne
ve babamız sağlar. Bazılarına ise yaşadığımız yer, doğa ve
çevre yardımcı olur. Kendi insiyatifimiz dışındaki şartlara
çok etki edemeyiz. Ama bazı şartlar var ki, onu bizler
çalışarak yaratırız.
Aslında insanlık hep kendi şartlarını oluşturur. Kişi, aile,
mahalle, şehir ve ülke kendi şartlarını oluşturabilmektedir.
Öncelikle birey olarak şartlarımızla ilgili ne biliyoruz ?
Şartlarımızı iyileştirmek için neler yapıyoruz? Yeterince
şartlarımızı ve şansımızı yaratmak için çaba gösteriyor
muyuz? Yoksa oturup şartlarım kötü diyerek sızlanıyor muyuz?
Şartları sadece ekonomik şartlar, sınav ve iş şartları
olarak görmemek lazım. Eş seçerken, iş seçerken, okul
seçerken, dost seçerken gereği gibi seçim yapıyor muyuz?
Yahut seçimimizi yaptıktan sonra her konuda üzerimize düşen
görevi tam manasıyla yerine getiriyor muyuz? Tüm bunlar
önemlidir.
Öncelikle, herkesin eşit fiziki, aile, ekonomik ve zeka
şartlarında olmadığını kabul etmemiz lazım. Belki ekonomik
şartların eşit olmasını isteyebiliriz ama hayatın gerçeği o
ki böyle bir eşitlik yer yüzünde yok gibi. Mutlak
farklılıklar vardır. Ama çalışarak birkaç yıl sonra şartları
bizden iyi olan birini geçebiliriz. Derste ve sınavda
geçebiliriz, ekonomik şartlarda geçebiliriz. Yeter ki
çalışalım.
Şartlarımıza kahrederek bir yere varmak imkânsız. Kahretmek
sorunu çözmez. Sorunların bir çoğunu çözen şey; bizim
çalışmamız, sebat etmemiz, aklımızı çalıştırmamız ve de
çevre ile kurduğumuz diyaloglardır.
Bir iş yerinde aynı yıl içinde işe başlayan iki gençten bir
diğerine göre birkaç yıl sonra daha iyi imkânlara sahip
olabilir. İstisna durumları saymazsak çalışan, farkında
olan, zekâsını işine katan, geleceğini planlayan bir genç
daha yükselecek ve yaşam koşullarını da diğerine göre
yükseltecektir.
Bazen şanssızlıklar olabilir, ama şanssızlık var diye hiçbir
şeyden vazgeçmemeliyiz. Mücadeleye, çalışmaya devam
etmeliyiz. Bazen de hatalar yaparız. Hatalı sevgiler, hatalı
evlilikler, hatalı okul ve iş tercihleri, hatta hatalı
arkadaş tercihleri insan hayatını ve koşullarını olumsuza
sevk edebilmektedir. Örneğin sevmeye yeri, sevilmeye zamanı
olmayan birini sevmek ya da dengimiz olmayan birini sevmek
hatadır. Zira bu şartlarda birini seven mutlaka aradığını
bulamaz ve acı çeker. Böyle bir hata yapanın, şikâyet
etmemesi lazım. Zira bu tercihi kendi yapmıştır. Bu şartları
bir anlamda başta yanlış karar vererek kendi oluşturmuştur.
Bu sonuca katlanacaktır ama bundan ders de almalıdır.
Olumsuz ve kötü şartlarımıza üzülmek yerine, bunlardan ders
alarak olumlu fırsatlar yaratmalıyız. Her zaman farklı
çözümler olduğunu düşünmeliyiz. Bazen daha iyi alternatifler
ve seçenekler olduğunu unutmamalıyız. Tabi ki her konuda
aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bazen iş işten geçmiş de
olabilir. Göz gördü gönül sevdi deyip kendimizi haklı
çıkarmamalıyız. Bir şeyi baştan düşünmeliyiz. Bazen
hatalarımızdan ders çıkarırken, şartlarımızı iyileştirmek
için çaba sarfetmemize rağmen kaderimize de boyun eğmemiz
çözümün kendisi olabilir. Hep şartlara göre hareket
etmeliyiz. Kadercilik doğru olmamakla birlikte bazen boyun
eğmek toplumsal şartlar gereği olabilmektedir. Tıpkı
Malatya'lı Hasan DURAK'ın yazıp okuduğu ve son zamanlarda
Meltem Cumbul'un Gaziantep Otogarında bir parkta söylediği
Arguvan türküsü gibi:
etek sarı sen etekten sarısın
kurban olam beydağının karısın
sordum sual ettim kimin yarısın
ben sormadan dolu gibi döküyü
bir köynek diktirdim kolu düğmeli
herkes kaderine boyun eğmeli
deli gönlüm çirkine bel bağlama
sevdiğin yar malatya'yı değmeli
Hayatın zorluklarını ve müstakbel eşinin durumunu pek
araştırmayan bir eş, gün gelir toz pembe yaptığı evlilik
şartlarından memnun olmayabilir. Özellikle eş adayları bir
iş ortağı gibi gözden geçirilmeli ve hayat şartlarına
alışkın, girişken, duyarlı, çalışkan birini tercih etmek
lazım. Aksi takdirde mutsuz oluruz. Kararlarımızı alırken
sonuç odaklı düşünmeliyiz. Alacağımız karar bana ne
kazandırır? Ne kaybettirir? Alternatif bir karar alınabilir
mi? Gibi soruları sormalıyız kendimize. Sonra da aldığımız
kararlara sahip çıkmalı ve etkin bir şekilde uygulamalıyız.
İki gün sonra karar değiştirmemeliyiz. Yanlış okul tercihi
ya da ders çalışmadığımızdan dolayı, daha iyi bir okula
gidemeyişimiz de yanlışlarımıza ve gereği kadar emek
vermediğimize bir örnektir. Okul yıllarında gününde ders
çalışmayan öğrenci olumsuz koşullarını kendi oluşturuyordur.
Günümüz gençliğinin daha çok okul, eş ve iş seçiminde
hatalar yaptığı ve bunun doğal sonucu olarak, şartlarımız
kötü diye de yakındığını görmek mümkün. Önemli olan sahip
olduğumuz şartların içinde çaba göstererek, bu şartları
iyiye yönelik geliştirmektir. Hayatta az hata yaparak, daha
çok çalışarak, daha çok düşünerek şartlarımızı
iyileştirebiliriz. Şartlarımızdan şikayet etmek yerine,
olumsuz şartlar bize çalışma azmi ve hırsı vermelidir.
Etrafınızda başarılı kişileri bir araştırın mutlaka altına
yüklü bir çaba ve emek olduğunu görebilirsiniz. Hiçbir emek
ve çaba boşa gitmez. Mutlaka kişiye bir artı olarak döner
ama bu gün olmasa da yarın mutlaka. Herkese iyi şanslar,
şartlar ve çalışma gücü diliyorum.
Hüseyin Bozkurt
Yeminli Mali Müşavir
Fırat YMM Gaziantep
31.07.2008
Yazarın diğer makalelerini okumak için
tıklayınız
|