KREDİ KARTI İLE FATURADAKİ İSMİN FARKLI OLMASI
Banka Kartları ve Kredi
Kartları Kanunu olan 5464 sayılı kanunun 17. maddesi ‘
Üye işyerleri, kart hamillerinin yapmış oldukları mal ve
hizmet alımlarının bedelini banka kartı ya da kredi
kartı ile ödeme taleplerini kabul etmek zorundadır. Bu
zorunluluk indirim dönemlerinde de geçerlidir. Üye
işyerleri, kart hamilinden kartın kullanılması
dolayısıyla komisyon veya benzeri bir isim altında ilave
bir ödemede bulunmasını isteyemez. Bu hükme aykırı
davranılması halinde, üye işyeri anlaşması yapan
kuruluşlar tarafından üye işyeri sözleşmesi feshedilir
ve bir yıl süreyle yeni bir sözleşme yapılamaz. Üye
işyerleri, mal ve hizmet bedeli karşılığını banka kartı
veya kredi kartı ile ödemek isteyen kişilerin imza
gerektiren işlemlerde imza kontrolünü yapmak, kartın
tahrifata uğrayıp uğramadığını kontrol etmek ve üye
işyeri anlaşması yapan kuruluşlarca kendilerine
ulaştırılan bilgiler çerçevesinde kartın geçerliliğini
tespit etmekle yükümlü olup, gerekli durumlarda kart
üzerinde yer alan bilgilerle kimlik belgesi üzerinde yer
alan bilgileri karşılaştırmak üzere geçerli bir kimlik
belgesi ibrazını talep etmek ve harcama belgesi
üzerindeki bilgilerle kredi kartı üzerindeki bilgileri
karşılaştırarak kontrol etmekle yükümlüdür. Bu
kontrollerin yapılmamasından doğan zararlardan üye
işyerleri sorumludur’. Yani; bu kanun maddesi ile kredi
kartındaki isim ile fatura üzerindeki isim aynı olması
gerekmektedir diye bir şart bulunmamaktadır. Bunun esas
amacı ise hırsızlık-çalınma kaybolma gibi durumlarda
kart sahibinin zararı oluştuğunda( Tabiî ki bankayı
bildirmesi şartı ile), kart sahibinin kimliğini kontrol
etmemekten dolayı doğacak zararlarda üye işyerleri
sorumlu bulunmaktadır
3065 sayılı Katma Değer Vergisi kanunun 2.maddesinin
1.fıkrası TESLİM,” Teslim,bir mal üzerindeki tasarruf
hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce,alıcıya
veya adına hareket edenlere devredilmesidir.Bir malın
alıcıya veya onun adına hareket edenlerin gösterdiği
yere veya kişilere tevdii teslim hükmündedir.Malın
alıcıya veya onun adına hareket edenlere gönderilmesi
halinde,malın nakliyesinin başlatılması veya nakliyeci
veya sürücüye tevdi edilmesi de mal teslimidir.” diyerek
tarif etmektedir.4.maddesi ise HİZMET’i ” Hizmet,Teslim
ve Teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan
işlemlerdir.Bu işlemler,bir şeyi yapmak,işlemek,meydana
getirmek,imal etmek,onarmak,temizlemek,muhafaza
etmek,hazırlamak,değerlendirmek,kiralamak,
bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde
gerçekleşebilir.” şeklinde tarif etmektedir.
213 sayılı Vergi usul kanunun 229.maddesi ise Faturanın
tarifini ”Fatura, satılan emtia veya yapılan iş
karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek
üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından
müşteriye verilen ticari vesikadır.”diye açıklamıştır.
Aynı yasanın 230/3.maddesi uyarınca fatura üzerinde
“Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi
dairesi ve hesap numarası”nın yazılması zorunludur.
Ayrıca yasal düzenleme gereği olarak “fatura düzenlemek
zorunda olanlar, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı
bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarasının
doğruluğundan sorumludurlar.”
Müşterinin nihai tüketici konumunda olması halinde onun
vergi mükellefiyet numarasının fatura üzerinde bulunup
bulunmaması önem arz etmemektedir. Burada esas olan
Faturanın gerçek olarak alıcı kim ise onun adına
düzenlenmiş olması önemlidir
Müşterinin borçlandığı miktarı ise nasıl ve hangi
araçlar ile ödeyeceğini belirtmemiştir. Kaldı ki gerek
Borçlar Kanunun 83.maddesi ve gerekse 6183 sayılı amme
alacakları tahsil usulü hakkındaki kanunun 41.maddesinde
de ödemenin hangi araçlarla yapılacağı hakkında
belirleyici bir hüküm bulunmamaktadır.
Herhangi bir esnaftan emtia alan müşteri,aldığı emtiaya
ait borçlandığı miktarı nakit,çek-senet veya Bankalarca
verilen kendine ait Kredi kartlarıyla ödeyebildiği
gibi,eşine,çocuğuna veya yakınlarından birine ait kredi
kartıyla da ödeyebilmektedir.Kredi kartı ile yapılan bu
ödemelerde fatura bedelini bir defada kredi kartıyla
defaten ödemede sorun olmamakla beraber fatura bedelini
taksitlendirip ve bu taksitleri de her defasında kendine
veya eşine ve çocuklarına ait kredi kartıyla ödeme
aşamasında sorun çıkmaktadır.Vergi Daireleri bu kredi
kartıyla yapılan taksit ödemelerinin tutarı kadar sanki
yeni satış yapılmış gibi değerlendirerek mükelleflere
(satıcılara)fatura kestirmekte.Bu uygulama mükellefin
emtia stokunda uyumsuzluğa neden olabileceği gibi,Gelir
ve Katma Değer Vergisi matrahlarında da artışlara neden
olacaktır.Dolayısıyla,mükellef fazladan vergi ve ceza
ile karşı karşıya kalacaktır.Ticari hayatta sıkça
uygulanan kredi kartı ile yapılan taksit ödemelerinin
yukarıda belirtilen olumsuz sonuçlarını ortadan
kaldırmak için yapılması gereken işlemlerde tereddüde
düşülmektedir.Bu durum meslek mensuplarımızı da zor
duruma düşürmektedir.
Yine artık yaşamış olduğumuz toplumda insanlar artık
ceplerinde para bulundurmamaktadır. Plastik para
taşımaktadırlar. Plastik para hem daha güvenli hem de
taşıma kolaylığı bulunmaktadır. Her türlü
alışverişlerimizde kredi kartı kullanmaktayız. Büyük
firmalarımızda ekonominin gereği olarak artık
müşterilerinden daha önceleri çek-senet alırlarken
alacaklarına karşılık artık kredi kartı istemekte ve
tahsilatlarını gerçekleştirmektedirler . Zira; çek-senet
alıyorlar, ancak karşılığı çıkmıyor, ancak kredi kartı
kesin tahsilat olarak gözükmektedir. Firmalar borçlu
olan muhataplarını bulduklarında alacaklarını tahsil
etme derdi ile kredi kartı kimin olursa olsun yeter ki
kredi kartı sahibinin onayı alınmış olsun o zaman kredi
kartı ile hemen tahsil yoluna gidilmektedir. Zaten başka
türlüde tahsilatını gerçekleştirememektedir
Aynı zamanda bir arkadaşımızın bir dostumuzun veya bir
yakınımızın kredi kartını kullanarak mal veya hizmet
alışverişinde bulunmaktayız.
Vergi Daireleri, kredi kartındaki isim ile faturadaki
ismin aynı olması şartını koşmakta, isimlerin farklı
olması durumunda 2 farklı satışmış gibi görerek fatura
kesilmesini istemektedir. Ülkemizde sosyal ilişkiler
diğer ülkelerden çok farklıdır. Dost ahbap ilişkileri
bulunmakta ve bu yadsınamaz bir gerçektir.
Ancak; ne olursa olsun, işin esas gerçek mahiyeti esas
alınması gerekmektedir. İşin gerçek mahiyeti de, malı A
şahsı almakta kredi kartı B şahsınındır, onunla ödeme
gerçekleşmekte ve kredi kartı ödeme zamanı geldiğinde
ödemeyi yine B adına A yapmaktadır.İşin Özü budur.
İlişkide bulunduğumuz dostumuzun arkadaşımızın kredi
kartını ne zaman istersek kullanabilmekteyiz , ülkemizin
sosyal gerçeklerinden birisidir.
Maliye bakanlığı; baktığı pencereden haklıdır. Zira
;peşin satılmış bir malın tahsilat işlemini, kredi kartı
ile satılmış ama fatura kesilmemiş olan tahsilatla
bağlıyorsunuz demektedir. Haklıda olabilir ve haklı
olduğu hususlardan birisidir. O zaman bunun ispat
yükümlülüğü kendisine ait olmalıdır. Faturayı zaten şu
darboğazda bulunan mükelleflere kesmemelidir mükellefi
zor durumda bırakmamalıdır.
Maliye bakanlığı bu uygulamadaki aksaklıkları
düzeltmelidir. Aksi takdirde mükellefler alacaklarını
alamazlar ise; ödemelerini bu vesile ile yapamayacak
dişlinin zaten dönmeyen dişlileri kırılmaya
başlayacaktır, ve ülkemizin ekonomisini biraz daha zora
sokacaktır. Mükelleflerin bu mağduriyetlerinin ortadan
kaldırılması için gerekli düzeltmeler yapılmalıdır.
Hikmet Güneş
Serbest Muhasebeci
Mali Müşavir
hikmetgunes@turmob.org.tr
Gaziantep 10.03.2009
Diğer makaleleri
SERMAYE ŞİRKETLERİNDE
1.TERTİP YASAL YEDEK AKÇELER
(13.05.2008)
Ödenmeyen SSK primlerin gider
yazılmaması ve çelişkiler
(01.04.2008) |