VERGİ KONUSUNDA SON DÖNEMDE YAŞANAN GELİŞMELER
I-
GİRİŞ
Bilindiği gibi kamunun en önemli finansman
kaynağı vergilerdir. Borçlanma ve özelleştirme yoluyla
finansman temini de sağlanabilmekle birlikte bugün
itibariyle borçlanmanın sınırına gelinmiş olması
özelleştirme konusunu oluşturan varlıkların belirli bir
süre sonunda tamamen elden çıkacağı
gerçeği düşünüldüğünde kalan tek seçenek vergi
gelirlerinin sağlıklı bir şekilde artırılmasıdır.
Türkiye vergi gelirlerini artırma şansına
sahip bir ülke olmasına rağmen bu konuda geçen
dönemlerde yapılan çalışmalarının yeterli olduğunu
söylemek oldukça zordur. Mevcut vergi gelirlerinin arzu
edilen seviyede olmamasının yanı sıra kayıtdışı ekonomi
nedeniyle vergi dışı bırakılan alanların büyüklüğü bu
konuda yapılması gereken çalışmaların ne derece önemli
olduğunu göstermektedir.
Bu gerçekler Türkiye’de son dönemlerde vergi
konusunu en önemli gündem maddelerinden biri haline
getirmiş bu konuyla çok yakın ilgisi olan
kayıtdışı ekonomi olgusu gerek bakanlık gerekse sivil
toplum kuruluşlarının gündeminde önemli bir yer işgal
etmiştir. Özellikle son yıllarda bu sorunun çözümüne
yönelik Maliye Bakanlığı’nca önemli sayabileceğimiz
düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. 5345 sayılı Yasa ile
yaklaşık 40 yıldır tartışılan ancak hayata geçirilmeyen
Gelir İdaresinin Yeniden Yapılandırılması çalışmaları
büyük ölçüde tamamlanmış, bunun yanında özellikle 4811
sayılı Vergi Barışı Kanunu ile başlayan yasal
düzenlemeleri çok önemli ve radikal değişiklikleri
içeren diğer yasal düzenlemeler ve idari uygulamalar
takip etmiştir.
Aşağıda Bakanlığımızca son dönemlerde
gerçekleştirilen önemli yasal düzenlemeler ve idari
uygulamalar ile 5345 sayılı Yasa ile oluşturulan Gelir
İdaresi Başkanlığı ile gelen yeni değişiklikler kısaca
anlatılacaktır.
II-
BAKANLIKÇA SON DÖNEMDE KONUYLA İLGİLİ YAPILAN YASAL VE
İDARİ DÜZENLEMELER
A-
Vergi
Barışı Kanunu
27.02.2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 4811
sayılı Vergi Barışı Kanunu ile çok önemli bir adım
atılmıştır. Kanunun en önemli yani mükellef ile idare
arasında oluşmuş büyük orandaki ihtilafları ortadan
kaldırması yanında, ödenmez boyutlara ulaşmış vergi
alacaklarının makul ve ödenebilir düzeylere çekilerek
tahsiline imkan tanınmıştır. Bu kanun ile 4,5 Katrilyon
civarında ihtilaflı kamu alacağı tahsil edilmiş ve
kayıtdışı ekonomi konusunda yapılması
düşünülen düzenlemelere daha sağlıklı bir zemin
hazırlanmıştır.
B-
Gelir ve
Kurumlar Vergisinde Nihai Vergi Yükü
Önemli Ölçüde Düşürülmüştür.
4842 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisinde vergi yükü ilk
aşamada %60’lardan %45’lere düşürülmüştür. Bu kanun
sonrası 5479 sayılı Kanunla Gelir Vergisi alt dilimi
vergi oranı %15’lere, 5520 sayılı kanunla Kurumlar
Vergisi oranı %30’dan %20’ye indirilmiştir. Ekonomide
yaşanan olumlu gelişmeler sonucu enflasyonun düşmesi ve
vergi oranlarındaki bu indirimler mükelleflerimizin
vergi kaçırma veya vergiden kaçınma gerekçelerini büyük
ölçüde ortadan kaldırılmıştır.
C-
İnternet
Üzerinden Beyanname Kabulü İle Kredi Kartı v.b.
Kartlarla Ödeme İmkanı
4962
sayılı Kanunla vergi beyannamelerinin her türlü
elektronik ortamda alınabilmesine ilişkin yasal
düzenleme yapılırken banka kartı, kredi kartı ve
benzeri kartlar kullanmak suretiyle
tahsilat imkanı yapılabilmesine ilişkin düzenlemeler
yapılmıştır. Bu düzenlemeler sonucu,
bugün itibariyle beyannamelerin yaklaşık
%75’i internet üzerinden alınmaktadır. Bu son derece
önemli bir gelişmedir.
D-
Vergi
Tahsilatında Bankacılık Sisteminden Yararlanılması
Vergi tahsilatının bankalar aracılığı ile
yapılabilmesine alt yapı oluşturmak amacıyla 4842 sayılı
Kanunla yıllık gelir, kurumlar vergisi, katma değer
vergisi, gelir vergisi stopajında beyan ve ödeme
süreleri farklılaştırıldı.
E-
Akaryakıt
Kazançlarının Kayıt Altına Alınması
Akaryakıt alım-satım işlemlerinde ki vergi kayıp
kaçağının önlenmesi akaryakıt faturalarının
matrah aşındırılması amacıyla kullanılmasının
önlenmesi amacıyla akaryakıt
istasyonlarındaki pompalara ödeme kaydedici cihaz
takılma zorunluluğu getirilmiştir ve bu uygulama büyük
ölçüde hayata geçmiştir.
F-
8 Milyar
Üzeri Ödemelerin Banka Aracılığıyla Yapılma Zorunluluğu
323 No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yapılan
düzenleme ile 01.08.2003 tarihinden itibaren 10 Milyarın
üzerindeki mal ve hizmet ödemelerinin
banka veya özel finans kurumları aracılığı ile yapılma
zorunluluğu getirilmiş bu rakam 332 No.lu tebliğ ile 8
Milyar TL’ye indirilmiştir. Bu düzenlemeyle özellikle
para hareketinin kontrol altına alınması yönünde önemli
bir adım atılmıştır.
G-
Enflasyon
Muhasebesi
5024 sayılı kanunla Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer
298.maddesi değiştirilmiş ve enflasyon muhasebesi
uygulamasına ilişkin yasal boşluk doldurulmuştur.
01.01.2004 tarihinden itibaren uygulamaya giren
enflasyon muhasebesi ile gerçek kazançlar üzerinden
vergileme sağlanacağından kayıtdışılığın gerekçesi büyük
ölçüde ortadan kalkmıştır.
H-
Damga
Vergisi Kanunu
Damga Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerle kredi
kullanımları verginin kapsamı dışına çıkarılmış
işlemlerin kayıt altına girmesine zemin hazırlamıştır.
İ-
Çevre
Temizlik Vergisi
Çevre temizlik vergisinin su faturası ile tahsili
sağlanarak bu konudaki bürokrasi önemli ölçüde
azaltılmış ve daha önce büyük bir kısmı toplanamayan bu
verginin büyük oranda tahsili sağlanmıştır.
J-
Vedop II
Projesi
Vergi dairelerinde otomasyon kullanımının yaygınlaşması
ve bilgiye daha rahat ulaşmayı sağlayacak Vedop II
Projesi hayata geçirilmiştir. Bu projeyle Türkiye’deki
vergi dairelerinin tamamına yakını otomasyona geçerken
vergilendirme ile ilgili tespit ve değerlendirmeler daha
sağlıklı gerçekleşmekte ve vergilendirmeye ilişkin
bilgilere çok daha rahat ulaşılabilmektedir.
K-
Vatandaşlık
Numarasının Vergi Numarası Olarak Kullanılması
2006
yılında vatandaşlık numarasının vergi numarası olması
yönünde çalışmalar büyük ölçüde tamamlanmıştır. 1 Kasım
2006 tarihi itibariyle hayata geçecek bu projeyle
kayıtdışı ekonominin çözümü anlamında (para ve mal
hareketinin tek sicil numarası üzerinden kontrol
edilmesi) önemli bir mesafe alınmış olacaktır.
L-
Mükellef
Cari Hesabı Projesi
Vergi
mükellefleriyle ilgili bilgilere çok hızlı ve kolay bir
şekilde ulaşılabilmesi ve onların takibi
için “Mükellef Cari Hesabı” projesi tamamlanmış ve
önümüzdeki günlerde uygulamaya geçilecektir. Bu projeyle
mükelleflerin ayrı ayrı hesaplarda bulunan vergiyle
ilgili parasal bilgilerinin tek hesapta toplanması
amaçlanmıştır.
M-
Veri
Ambarı Projesi
Gelir
İdaresi Başkanlığı Merkez ve Taşra birimlerinin vergisel
anlamda sağlıklı bir istihbarat oluşturması ve bu
bilgilerden hareketle para ve mal hareketinin kontrol
edilmesi amacıyla çağdaş vergiciliğinde bir gereği
olarak veri ambarı projesi hayata geçirilmiştir.
Merkezde oluşturulan bu projeyle mükelleflerin çok daha
yakından izlenebilmesi, mevcut bilgilerden hareketle
kayıtdışı işlemlerin çok yakından takip edilmesi
sağlanmıştır.
III- 5345 SAYILI YASA İLE YENİDEN YAPILANAN GELİR
İDARESİ
Türkiye’nin özellikle Avrupa Birliğine Giriş süreciyle
hızlanan değişim çabaları Maliye Bakanlığında da büyük
ölçüde kendini hissettirmiş, Türkiye’nin gelirini
toplayan en önemli kurumu niteliğindeki Maliye
Bakanlığında 5345 Sayılı yasa ile yeni ve çok önemli
bir yapılanmaya gidilmiştir. Yasadan sonra kurulan,
merkezde Gelir İdaresi Başkanlığı ve taşrada Vergi
Dairesi Başkanlıkları örgütlenmesini büyük ölçüde
tamamlayarak 16.09.2006 tarihi itibariyle
faaliyete geçmiştir.
Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi gelişmeleri yakından
izleyip anında takip edebilen, ekonomik ve sosyal
hayatın gereklerine uygun değişiklikleri kısa sürede
gerçekleştirebilen, teknolojinin tüm imkanlarından
yararlanarak kayıt dışı ekonomi ile mücadelede başarılı
olan yeterli ve teknik donanıma sahip bir gelir idaresi
oluşturulması fikri uzun süredir tartışılmakta olan
ancak hayata geçirilememiş bir konu idi. Konu ile ilgili
1963 yılında hazırlanan White raporu ile başlayan
süreç, kamu ve özel sektör temsilcilerinin de muhtelif
zamanlarda tartıştığı ve son olarak IMF’ye verilen niyet
mektubu çerçevesinde 5345 sayılı yasa ile oluşturulan
Gelir İdaresi Başkanlığı ve taşrada bunlara doğrudan
bağlı çalışacak Vergi Dairesi Başkanlıklarının hayata
geçirilmesiyle son bulmuştur.
5345 Sayılı yasa ile getirilen yeni
düzenleme ile;
-
Gelirler Genel Müdürlüğü daha özerk bir yapıda
doğrudan Bakana bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı
şeklinde kurulurken Türkiye vergi gelirlerinin % 94
ünün tahsil edildiği ve faal mükelleflerin %81’inin
bulunduğu, 29 ilde bulunduğu ilin adıyla Vergi Dairesi
Başkanlıkları kurulmuştur.
-
Vergi Dairesi Başkanlıkları
doğrudan Gelir İdaresi
Başkanlığına bağlı
olarak çalışacaklardır. Taşrada daha önce Defterdarlık
bünyesinde yer alan ve faaliyet gösteren tüm vergi
daireleri ve gelir birimleri ile Gelirler Bölge
Müdürlükleri veya Defterdarlıklar emrinde çalışan tüm
vergi denetmenleri Başkanlık bünyesinde faaliyet
gösterecektir.
5345 Sayılı yasa
sonrası önümüzdeki süreçte çok sayıda değişiklik ve yeni
uygulamalar beklenmektedir. Yeni düzenlemeler sonucu
merkez ve özellikle taşrada
işi sadece vergi olan
daha özerk bir yapıya sahip bir teşkilatlanma
amaçlanmıştır. Bilindiği üzere tüm dünyada
ihtisaslaşma
başarılı olmak için tercih edilen bir yol olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Getirilen mevcut yapı bir anlamda ihtisaslaşmayı
sağlayan, verginin toplanması ve denetimi konusunda yeni
projelerin uygulama alanı bulacağı bir sonucuda
beraberinde getirecektir. Bütçe gelirlerinin yaklaşık
%84’lük kısmının vergi gelirlerinden oluştuğu
düşünüldüğünde ve gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında,
bilimsel araştırmalarda %50-60 ‘lar civarında olduğu
söylenen kayıt dışı ekonomi gerçeği göz önüne
alındığında, yeni idarenin bu alanda yapması gereken çok
önemli çalışmalar olması gerektiğini söyleyebiliriz.
Yeni yapı ile bir taraftan etkin ve şeffaf çalışan bir
idare amaçlanırken diğer taraftan mükelleflere daha
kaliteli hizmet sunmanın alt yapısı oluşturulmaya
çalışılmış, mükellefi yakından tanıyan mükellef
psikolojisini iyi bilen bir gelir idaresi amaçlanmıştır.
IV-
SONUÇ
Bakanlığımızca son dönemlerde yapılan ve
yukarıda özetle açıklanan reform niteliği taşıyan bu
düzenlemeler ve yapılan idari uygulamalar Anayasa’nın
173. maddesinde anlamını bulan vergide adaletin
gerçekleştirilmesi ve verginin tabana yayılmasını
sağlayan ve kayıtdışılığın çözümüne imkan sağlayan çok
önemli düzenlemelerdir. Bu düzenlemelerin sağlıklı bir
şekilde hayata geçmesi ve önümüzdeki süreçte artarak
devam etmesi yıllardır çözülemeyen ve çözümü için ciddi
adımlar atılmayan vergi konusundaki sorunları büyük
ölçüde ortadan kaldıracak ve bu konuda geleceğe umutlu
bakmamızı sağlayacaktır.
Son dönemlerde yapılan ve yukarıda açıklanan
önemli düzenlemeler yanında verginin toplumun tüm
kesimlerini ilgilendiren çok önemli bir konu olduğu
unutulmamalıdır. Bu kapsamda yıllardır çözülemeyen
kayıtdışı sorununun çözümünde vergi mükelleflerimize,
vergi idaresi ile mükellefler arasında köprü konumunda
olan meslek mensuplarına (YMM, SMMM, SM) ticaret, sanayi
ve esnaf odaları başta olmak üzere sivil toplum
kuruluşlarına kısaca toplumun tüm kesimlerine önemli
görevler düşmektedir.
Ülkenin aydınlık geleceğine hizmet anlamında
vergisel yükümlülüklerin sağlıklı bir şekilde yerine
getirilmesi konusunda toplumun tüm kesimlerinin müşterek
sorumluluğu bulunmaktadır.
FATİH ACAR
Adana Vergi Dairesi Başkanı