TİCARİ HAYATTA ÖDÜNÇ
VERİLEN EMTİALARIN KDV AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ticari hayatta kişi ve/veya işletmeler iktisadi
hayatlarını idame ettirebilmek için sürekli
birbirleriyle ilişki halindedirler. Bu ilişkilerin
akide bağlanması, akit ile de hukuki anlam
kazandırılması gerekmektedir.
818 Sayılı Borçlar Kanunumuzda kişilere kullandırma
bocu amacı güden sözleşmeler yer verilmiştir. Borçlar
Kanununda 299-305. maddeler arasında “ariyet akdi” ve
306-312. maddeler arasında “karz akdi” 463. madde
saklama amacı güden “vedia ( saklama) akdi”ne yer
verilmiştir. Sırasıyla yukarıda ki akidlerin Katma Değer
Vergisi Kanunu karşısında ki durumları açıklanmaya
çalışılacaktır.
Katma Değer Vergisinde Teslim
Katma Değer Vergisi Kanunun 1.maddesinde Türkiye’de
yapılan işlemlerin katma değer vergisine tabi olcağını,
ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek
faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin (
KDV 1/1 mad.) ve diğer faaliyetlerden doğan teslim ve
hizmetlerin ( KDV 1/3 mad.) katma değer vergisine tabi
olcağı açıkça belirtilmiştir.
Katma Değer Vergisi Kanunun 2. maddesinde teslim
şekilleri sayılmıştır.
1. Teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının
malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya
adına hareket edenlere devredilmesidir. Bir malın alıcı
yada onun adına hareket edenlerin gösterdiği yere veya
kişilere tevdii teslim hükmündedir. Şeklinde ifade
edilmiştir. Malın alıcıya veya onun adına hareket
edenlere gönderilmesi halinde, malın nakliyesinin
başlatılması veya nakliyeci veya sürücüye tevdi edilmesi
de mal teslimidir.
2. Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının iki
veya daha fazla kimse tarafından zincirleme akit
yapılmak suretiyle, malın bu arada el değiştirmeden
doğrudan sonuncu kişiye devredilmesi halinde, arasındaki
safhaların her biri ayrı bir teslimdir.
3. Su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve
benzeri şekillerdeki dağıtımlar da mal teslimidir.
4. (3297
sayılı Kanunun 1’inci maddesiyle değişen bent) Kap ve
ambalajlar ile döküntü ve tali maddelerin geri
verilmesinin mutat olduğu hallerde teslim, bunlar
dışında kalan maddeler itibariyle yapılmış sayılır.
Bunların yerine aynı cins ve mahiyette kap ve ambalajlar
ile döküntü tali maddelerin geri verilmesinde de aynı
hüküm uygulanır.
5. Trampa iki ayrı teslim hükmündedir.
Kanunun ikinci maddesine açıklık getirilmek üzere,
bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun
adına hareket edenlerce alıcıya veya alıcı adına hareket
edenlere deveredilmesidir. Tasarruf hakkının devir
tabirinin mülkiyet hakkının devri anlamında
kullanılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ödünç verilen
malların tasarruf hakkıda devredilmektedir.
Ariyet
Akid’lerin KDV Açısından Değerlendirilmesi
Ariyet (kullanım ödüncü) sözleşmesi, ariyet (ödünç)
verenin ariyet verdiği şeyin kullanılmasını bir karşılık
almaksızın belirli bir süreyle ariyet alana bırakmayı,
ariyet alanında o şeyi bizzat kullanarak belirlenmiş
olan sürenin sonunda ariyet verene geri vermeyi
yüklendikleri bir sözleşmedir ( B.K. 299 Mad.).
Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi ariyet,
kullandırma amacını güden sözleşmelerdendir. Aynı
zamanda ivazsız bir kullandırma sözleşmesidir. Gerçekten
ariyet veren, ariyet konusu olan şeyi kullanma hakkını
belli bir süre için ariyet alana devretmekte, fakat
ondan bir ivaz, yani bir karşı edim
beklememektedir.Ariyet alan, aldığı şeyi kullanarak
belirlenen sürenin sonunda ariyet verene aynen geri
vermekle yükümlü ise de, bu kullanma karşılığı olarak
ona bir bedel ödemek zorunda değildir.
Konuyu örnek yardımıyla açıklayacak olursak, soğuk
içecek imalatı yapan firma satışlarını arttırmak için
perakendecilere ariyet akdine bağlı emamet olarak
buzdolabı verdiğinde, buzdolabının zilliyetliği
perakendeci firmaya geçmekte fakat mülkiyet buzdolabını
veren firmaya aittir. Bu nedenle örneğimizde mülkiyet
hakkı devredilmediğinden perakendeci firmaya buzdolabı
için fatura düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasında gerek
yoktur.
Karz Akid’lerin KDV Açısından
Değerlendirilmesi
Borçlar Kanunun 306.
maddesinde “karz sözleşmesini” aynen şöyle
tanımlamıştır:” Karz bir sözleşmedir ki, onunla ödünç
veren bir miktar paranın yahut bir misli çeyin
mülkiyetini ödünç alan kimseye nakil ve bu kimse dahi
buna karşı miktar ve vasıfta müsavi aynı neviden şeyleri
geri vermekte mükellef olur”.
Tanımdan da açıkça
görüldüğü gibi , karz sözleşmesine konu olan mülkiyeti
ödünç alana geçirilmektedir. Ancak, bu devrin yani ödünç
alanın sözleşmenin sonunda , eşit miktarda ve nitelikte
bir benzerini iade ile yükümlü olması yani mülkiyetin
geçici bir süre ile ödünç alana geçirilmesi, bu
sözleşmenin kullanma borcu doğruran bir sözleşme olma
niteliğini etkilemez.
Konuyu örnek
yardımıyla açıklayacak olursak, gerçek usulde
vergilendirilen Gelir Vergisi mükellefi Bay (A) beyaz
eşya alım-satım faaliyetinde bulunmaktadır. Bay (A), 20
Aralık 2004 tarihinde bay B’ye ( aynı faaliyette
bulunmakta olup gerçek usulde Gelir Vergisi
mükellefidir.) 20 Ocak 2005 tarihinde yerine aynı
niteliklere sahip Beko marka televizyon geri verilmek
üzere Vestel marka bir adet televizyon vermiştir. Bay
(B), 18 Ocak 2005 tarihinde aynı niteliklere sahip Beko
marka televizyon vermiştir.
20 Ocak 2005 tarihinde
Vestel marka televizyonun, aynı veya benzeri nitelikteki
bir televizyon (Beko marka) şeklinde geri verilmek üzere
ödünç olarak verilmesi KDV Kanunun 2. maddesi gereğince
teslim sayılacağından KDV Kanunun 1/1 maddesine göre
KDV’nin konusuna girecek, Bay (A) tarafından KDV
hesaplanacak ve (1) no’lu KDV beyannamesi ile beyan
edilecektir. Bay (B), karz akdi çerçevesinde almış
olduğu Vestel marka televizyona ilişkin faturada
gösterilen KDV tutarını indirim konusu yapabilecektir.
Diğer taraftan, 18 Ocak 2005 tarihinde Bay (A)’ya vermiş
olduğu Beko marka televizyon için fatura düzenleyecek ve
KDV hesaplayarak (1) no’lu KDV beyannemesi ile beyan
edecektir.
Vedia Akid’lerin KDV Açısından
Değerlendirilmesi
Vedia veya saklama
sözleşmesi, bir şeyin saklanması (muhafaza edilmesi)
amacını güden sözleşmelerdendir. Bu sözleşmeyle, vedia
alan (saklayan) vedia veren (saklatan) tarafından
kendisine bırakılan (emanet edilen) şeyi kabul ve onu
güvenli (emin) bir yerde saklamayı (muhafaza etmeyi)
yüklenir (BK. 463/1 mad.) Bu sözleşmeye emanet
sözleşmesi de denilmektedir.
Görüldüğü gibi burada
teslim, mülkiyet devri amacı ile değil, muhafazasını
temin amacıyla yapılmaktadır. Bu nedenle vedia akdine
dayalı teslimlerde KDV hesaplanmaz. Muhafaza eden taraf
bu hizmeti için ticari çerçevede ücret alıyorsa bu
ücreti KDV’li fatura ile belgeleyeceği tabiidir.
SONUÇ
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi
taraflar arasında yapılan akidlere KDV uygulanma ( KDV
hesaplama ) alanı farklılık göstermektedir. Burada
yapılan akidlerin türü önem kazanmaktadır.
Erkan UZUN
Serbest Muhasebeci Mali
Müşavir-Denetçi
euzun@gureli.com.tr
www.muhasebenet.net
21.08.2009
KAYNAKÇALAR
Ahmet Güzel,
“ Katma Değer Vergisi Beyanname
Düzenleme Kılavuzu Esasları 1”,
Nobel Kitabevi, 2005.
Ali Naim İnan,
“ Borçlar Hukuku”,
Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara,
2001
Borçlar Kanunu
Katma Değer Vergisi Kanunu
Mehmet Maç,
“Kdv Uygulaması Kitabı”,
İstanbul, 1998.
Turgut Akıntürk,
“ Borçlar Hukuku”,
Beta Yayım, İstanbul, 2006.
|