KANUNİ SÜRESİNDEN SONRA VERİLEN
BEYANNAMELER VE PİŞMANLIK MÜESSESESİ
Türk Vergi Sistemi , beyana dayalı bir vergilendirme
sistemi olup, genel uygulamada vergiler mükelleflerin
beyanı üzerinden tarh edilmektedir.Böyle olunca , bu
sistemde beyannameler büyük bir önem kazanmakta, hem
mükellefler açısından hem de vergi idaresi açısından
esas kaynak olmaktadırlar. Beyannamelerin verilme zamanı
her vergi türü için , ayrı ayrı kendi kanunlarında
düzenlenmiştir. Mükellefler kimi zaman bilerek kimi
zaman da bilmeyerek beyannamelerini süresinde
verememekte, veya süresinde vermiş olmakla birlikte
eksik beyanda bulunmakta, böylelikle verginin eksik
tahakkuk ettirilmesine neden olabilmektedirler.Kanun
koyucu tarafından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda ,
böyle olası durumlar için de gerekli düzenlemeler
yapılmış ve uygulamada bu düzenlemelere riayet edilmesi
gerektiği hüküm altına alınmıştır.
213 Sayılı VUK’nun
341.maddesinde ,“Vergi
ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile
ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya
eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında
tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk
ettirilmesini ifade eder.” Denilmektedir.
213 Sayılı VUK’nun 344.maddesinde ise; “ 341
inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet
verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa
uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası
kesilir.
Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı
fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu
fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.”
denilmekte, aynı maddenin son fıkrasında da
“ Vergi incelemesine
başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk
edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere,
kanuni süresi geçtikten sonra
verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca
kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanır.”Hükmü
yer almaktadır. Süresinde verilmeyen beyannameler için
ayrıca, 352.maddenin I-1.bendi uyarınca usulsüzlük
cezası kesilir.
Kanuni süresinden sonra verilen
beyannamelerle ilgili bir düzenleme de, 213 Sayılı
VUK’nun “Pişmanlık ve Islah” başlığını taşıyan
371.maddesinde yer almıştır.Maddede
“ Beyana
dayanan vergilerde vergi ziyaı cezasını gerektiren
fiilleri işleyen mükelleflerle bunların işlenişine
iştirak eden diğer kişilerin kanuna aykırı hareketlerini
ilgili makamlara kendiliğinden dilekçe ile haber vermesi
hâlinde, haklarında aşağıda yazılı kayıt ve şartlarla
vergi ziyaı cezası kesilmez.
1. Mükellefin keyfiyeti haber verdiği
tarihten önce bir muhbir tarafından her hangi resmi bir
makama dilekçe ile veya şifahi beyanı tutanakla tevsik
edilmek suretiyle haber verilen husus hakkında ihbarda
bulunulmamış olması (Dilekçe veya tutanağın resmi
kayıtlara geçirilmiş olması şarttır.).
2. Haber verme dilekçesinin yetkili memurlar
tarafından mükellef nezdinde her hangi bir vergi
incelemesine başlandığı veya olayın takdir komisyonuna
intikal ettirildiği günden evvel (Kaçakçılık suçu teşkil
eden fiillerin işlendiğinin tespitinden önce) verilmiş
ve resmi kayıtlara geçirilmiş olması.
3. Hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin
mükellefin haber verme dilekçesinin verildiği tarihten
başlayarak onbeş gün içinde tevdi olunması.
4. Eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının
mükellefin keyfiyeti haber verme tarihinden başlayarak
onbeş gün içinde tamamlanması veya düzeltilmesi.
5. Mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi
geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve
kesri için, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde
belirtilen nispette uygulanacak gecikme zammı oranında
bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak
onbeş gün içinde ödenmesi.
Bu madde hükümleri, emlak vergisi ile ilgili
olarak uygulanmaz.” Denilmektedir.
Buradaki düzenleme, süresinde verilmiş olmakla
beraber, eksik tahakkuk ettirilen vergilerle de
ilgilidir.
Pişmanlık hükümleriyle verilen beyannamelerle
ilgili en önemli hususlardan bir tanesi de, 359.maddede
sayılan suç ve cezalarla ilgili olan kısmıdır.
Çünkü 213 Sayılı VUK’nun 359.maddesinin
sondan bir önceki fıkrasında
“371
inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu
ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü
uygulanmaz.”
denilmekte, böylelikle 359.maddede
sayılan kaçakçılık suçlarını işleyenlerden , pişmanlık
şartlarına uygun olarak beyanda bulunanlar hakkında
359.maddede sayılan cezaların uygulanamayacağı yasal
güvence altına alınmıştır.Vergi incelemeleri sırasında,
sahte fatura kullandığı tespit edilen mükellef, eğer
pişmanlıkla hükümlerine göre beyanda bulunmuşlarsa,
inceleme elemanlarınca mükellef hakkında savcılığa suç
duyurusu raporu düzenlenememektedir.Uygulamada özellikle
sahte fatura kullanan mükelleflere büyük avantaj
sağlayan pişmanlık müessesi, sadece fiilleri işleyenlere
değil bu fiillere
iştirak edenlere de
avantaj sağlamaktadır. Kasıt unsuru gözetilmeksizin,
bilerek veya bilmeyerek 359.maddede sayılan suçları
işleyenler , pişmanlıkla beyanda bulunup ziyaa
uğrattıkları vergiyi pişmanlık hükümlerine göre beyan
edip ödediklerinde 359.maddede sayılan hürriyeti
bağlayıcı cezalardan kurtulmaktadırlar. Ancak bu
müessesenin sahte fatura düzenleyicileri için bir koruma
sağlayıp sağlayamayacağı da bence tartışılması gereken
bir konu.
5811 sayılı yasayla uygulamaya konulan varlık
barışı uygulaması da, süresinden sonra verilen
beyannamelere örnek olarak gösterilebilir.31.12.2009
itibariyle uygulaması son erecek olan bu yasada ,
beyanda bulunan mükelleflere çok büyük avantajlar
sağlanmaktadır.
Özellikle 5917 sayılı yasayla , Kanuna eklenen
maddeler ile uygulama alanı daha da genişletilmiş, sahte
fatura kullananlar da kapsama alınmıştır.Ancak 5811
sayılı yasa, 213 sayılı VUK’nun 359.maddesinde geçen
hürriyeti bağlayıcı cezalarla ile ilgili bir koruma
sağlamamaktadır.Yani mükellef hakkında yapılan
incelemede, inceleme elemanı tarafından mükellefin
bilerek sahte fatura kullandığı kanaatine varılması
durumunda; vergisel yönden mükellefin 5811 sayılı Kanun
hükümlerine göre beyan ettiği tutardan, inceleme sonucu
bulunan haksız vergi indirimi mahsup edilir, inceleme
raporu ile herhangi bir vergi tarhiyatı önerilmemesi
durumunda bile, sahte fatura kullanılması ile ilgili
mükellef hakkında suç duyurusu raporu düzenlenir. Bu
durum da tartışma yaratacak ve yorum farklılıklarına
yol açabilecek bir durum.Kanımca 5811 sayılı Kanunda ,
bu konuyu açıklığa kavuşturacak bir düzenlemenin yer
almış olması , hem mükellefler açısından hem de vergi
idaresi açısından yol gösterici olacaktı.
213 sayılı VUK’nun 359.maddesinde sayılan
kaçakçılık suçları, vergi ziyaına oldukça bağlı olan
suçlardır. Yukarıda da bahsedildiği gibi, pişmanlık
hükümlerine göre beyanda bulunan mükellefin , 359.madde
sayılan suçlarlardan dolayı cezalandırılamaması ,
kaçakçılık suçlarının vergi zıyaına bağlı olduğunu
doğrular nitelikte bir düzenlemedir. Nitekim,
359.maddede geçen özellikle sahte fatura kullanma fiili
ile ilgili davalarda, ceza mahkemeleri , çoğu zaman
vergi ziyaının olup olmadığını göz önüne almaktadırlar.
Ali URAL
Vergi Denetmeni
ural.2007@hotmail.com
www.muhasebenet.net
03.12.2009
|