Vergi
İncelemeleri ve Aramalarında Önemli Noktalar
Vergi inceleme ve
aramaları kapsamında inceme sırasında
mükellefler İdare tarafından kendilerinden
talep edilen bilgi ve belgeleri inceleme
elemanına sağlamak zorundadır. Bu konuda
Vergi Usul Kanunu’nun inceleme konusundaki
134 vd. maddeleri ile arama konusundaki 142
vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde hareket
edilmesi gerekmektedir. İnceleme kural
olarak 139. madde çerçevesinde işyerinde
yapılacağından gerekli uygun mekânı da
kendilerine tahsis etmelidirler. Kanun’da
incelemelerin ne zaman işyerinde değil
İdare’nin binasında yapılacağı belirlenmiş
bulunmaktadır. Bu durumlar dışında
mükellefin inceleme için İdare’ye gitme
zarureti bulunmamaktadır.
İnceleme konusunda inceleme elemanları
mükellefe neden sözkonusu işlemin
yapıldığını açıklamak zorundadır. Mükellefe
ayrıca uluslararası sözleşme ve yargı
kararları çerçevesinde inceleme ve aramalar
sırasında haklarının da açıklanması zarureti
bulunmasına rağmen şu anda bu konu ülkemiz
bakımından yerine getirilememektedir.
İnceleme elemanları İdare’nin kendi iç
yazışmalarında da açıkladığı üzere mükellefe
karşı olan davranışlarında özenli olmak
zorundadır. Mükellefe sanki vergi kaçırmış
gibi davranmamalıdır. Bu durum ancak bir
yargı kararı ile belirlenecek olup, yapılan
iş sadece bir tespitten ibarettir. Ayrıca
mevcut şartların da dikkate alınması ve
işyerinde mükellefi rencide edecek söz ve
davranışlardan kaçınılması gerekmektedir. Bu
konuda sanırım, her iki taraf bakımından da,
toplumda gerekli asgari nezaket kurallarına
uymak sorunları önleyecektir.
Ayrıca, inceleme raporlarında“…yapıldığı
anlaşılmaktadır”, “bu amaçla davranıldığı
açıktır”, “…niyetiyle hareket etmiştir”, “
gibi hiçbir somut olay veya bilgi ve belgeye
dayanmayan sadece soyut ifadeler yer
almaktadır. Bu gibi hukuken eksik ve ispat
yükünü yerine getirici nitelikte olmayan
değerlendirmeler sonucunda yapılan
tarhiyatlar da hem davaların kaybedilmesine,
hem yargının yükünün artmasına yol
açmaktadır.
Danıştay Kararlarında da, “…vergi
incelemesinin amacının ödenmesi gereken
vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit
etmek ve sağlamak olduğu belirtilerek gerçek
durumun vergiye esas alınacağı ve
incelemenin de bu amaca yönelik olması
gerekeceği” belirtilmiştir. Dolayısıyla
vergi inceleme elemanlarının vergi inceleme
raporlarını suçun hukuken tespitine yönelik
olarak hazırlamaları zarureti bulunmaktadır.
İdare’nin bir an önce kaybettiği davaları
inceleyerek hukuki hataların nerelerde ve
kimler tarafından yapıldığını tespit etmesi,
gerekli önlemleri de derhal alması
gerekmektedir. Bu çaba hem yargı, hem
tahsilât hem de güven unsuru bakımından
önemli avantajlar sağlayacaktır.
Aramalar bakımından daha farklı sorunlar
ortaya çıkabilmektedir. Öncelikle şahsi
eşyalara elkonması mükellefler bakımından
her zaman problem yaratmaktadır. Arama
yapanların davranışlarındaki farklılıklar
İdare bakımından da sonradan onarılamayacak
sonuçlara yol açmaktadır. Aramalar esnasında
alınması gerektiğine karar verilen şeylerin
alınma yöntemleri de bazen izah edilemeyecek
kadar hatalıdır. Arama sırasında uyulacak
kuralların belirlenmesinde uluslararası
düzenlemelerde belirtilen ilkelerin bu
işlemleri yapanlara öğretilip
öğretilmediğinin ve öğretilenlerin doğru
olup olmadığının da kontrol edilmesi
gerekmektedir. Elkonulan eşyaların
saklanması konusunda ise bırakın
uluslararası kuralları kendi
düzenlemelerimizin bile yerine getirilmediği
görülmektedir.
Arama ve incelemeler sırasında gerek
davranış kuralları ve izahatlar, gerekse
yapılan işlemler bakımından istenmeyen ve
hoş olmayan bir davranıla karşılaşıldığında
veya kanun hükümlerine aykırı bir uygulama
görüldüğünde ne yapılmalıdır? Bu konuda
birkaç davranış şekli tercih edilebilir.
Hiçbir şey yapmamak, İdare’ye şikâyette
bulunmak ve yargı yoluna başvurmak.
Mükellef ve İdare vergi ilişkisini hukukun
üstünlüğü ve insan haklarına saygı
çerçevesinde yürüttüğü, karşılıklı ödev ve
haklarını yerine getirdiği ölçüde vergi
ilişkisi de gelişecektir. Burada
mükelleflere düşen ödevlerini yerine getirip
haklarını talep etmesi, İdare’ye düşen ise
hem mükelleflerin bu haklarının korunması
hem de sağlıklı bir vergi sistemi
kurabilmesi bakımından teori ve uygulamayı
birbirine uydurabilmesi, kendi yapılanmasını
yeniden gözden geçirmesi ve çalışanlarına
verdiği eğitimleri yeniden düşünmesi
gerekmektedir. Belirtilen problemler
bütünüyle dikkate alındığında uygulamada
vergi idaresine karşı ciddi bir güvensizlik
olduğu görülmektedir. Bu durum da ancak
haklara saygı ve bunun eğitimi ile
düzeltilebilecektir.
Prof. Dr. Hakan Üzeltürk
hakan.uzelturk@6news.com.tr |