İhtilaflı
borçlar için yasadan yararlanma ve uzlaşma
tercihi
İhtilaflı borçlar
bakımından yeniden yapılandırma yasasından
yararlanılabileceği, bu yasanın olmazsa
olmazlarından biri, belki de en çok verim
sağlanacak kısmıdır.
Ancak ihtilaflı borçlar bakımından yasadan
yararlanmak belli durumlara göre farklılık
gösteriyor. Bunları sırasıyla belirtecek
olursak:
Yasanın yayımı tarihi itibarıyla;
· Tarhiyat yapılmış henüz uzlaşma görüşmesi
yapılmamış veya dava açılmamış borçlar ile
uzlaşılamamış veya dava açılmış ancak henüz
herhangi bir yargı kararı verilmemiş borçlar
bakımından vergi aslının yarısı,
· Tarhiyat yapılmış uzlaşılamamış ve dava
açılması yoluna gidilmiş, ilk derece
mahkemesinde karar mükellef lehine olmuş ancak
idare davayı temyiz etmiş, bu durumda vergi
aslının sadece %20 si,
· Dava açılmış ancak birinci derece mahkeme
kararı idare lehine çıkmış. Bu durumda adeta
kesinleşmiş bir borç gibi değerlendirilip vergi
aslının tamamı,
· Birinci derece mahkeme kararı temyiz edilmiş,
Danıştay veya bölge idare mahkemesi vergi
mahkemesi kararını bozmuşsa, ilk baştaki duruma
dönülecek ve vergi aslının %50 si,
· Danıştay veya bölge idare mahkemesi tadilen
tasdik kararı vermişse tasdik edilen kısım için
vergi aslının tamamı
ödenecektir.
Yukarıda belirttiğimiz bütün durumlarda
tarhiyata uygulanan vergi aslına bağlı cezaların
tamamı kalkacak, gecikme faizi yerine tahsil
edilecek ana para tutarına TEFE veya ÜFE oranı
esas alınarak faiz hesabı yeniden yapılacaktır.
Vergi aslına bağlı olmayan yani özel usulsüzlük,
iştirak gibi cezaların ise mahkeme kararı; yoksa
veya aleyhe ise %25'i, lehe ise %10'u
ödenecektir.
Dava aşamasında olan borçlarda yasadan
yararlanmak için davadan vazgeçilmesi şarttır.
Burada önemli olan mahkeme aşamasındaki son
durumun dikkate alınacağıdır. Yargı kararı
çıkmış ancak kanunun yayım tarihine kadar
taraflardan herhangi birine tebliğ edilmemişse
bu karar öncesi durum dikkate alınacaktır.
Yürütmeyi durdurma kararı mevcut durumu
dondurucu bir sonuç doğuracağından dikkate
alınması gereken, tarhiyata ilişkin son karar
olacaktır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, kanunun yayımından
önce yapılmış tarhiyatlardan uzlaşma talebinde
bulunulanlar için uzlaşma günü verilmesinin bir
anlamı var mıdır sorusuna cevabımız elbette
vardır olacaktır. Bu durumda uzlaşma görüşmesi
sonucunda tarhiyat dayanağının zayıflığına göre
vergi aslında yapılacak indirim %50'den fazla
olursa uzlaşılan tutar kesinleşmiş bir kamu
alacağına dönüşecek ve yasadan o şekilde
yararlanılabilecektir.
Yasanın yayımlandığı tarihten önce yapılan
uzlaşma taleplerinin, yasanın yayımından sonra
değerlendirilmesi durumunda unutulmaması gereken
konu uzlaşma sağlanması halinde uzlaşılan
tutarın yasa kapsamına girmeyeceğidir. Böyle bir
uzlaşmada yapılan tarhiyatın ciddi hatalar
taşıması ve yapılacak indirim tutarının
tarhiyatın dönemine bakılarak vergi aslının
%50'sine ÜFE uygulanarak bulunacak tutara göre
daha avantajlı bir durum yaratması gerekiyor.
Böyle bir tarhiyatı örnekle açıklayacak olursak,
100 TL vergi aslı, 100 TL ceza uygulanan bir
tarhiyatta yıllar itibarıyla yasadan
yararlanmaya göre tercih edilecek uzlaşma
oranları aşağıdaki şekilde olacaktır. 2006
yılına ilişkin böyle bir tarhiyatta vergi ceza
ve faiz toplamı 334 TL olan tutar yasa
kapsamında yaklaşık 70 TL olarak ödenecekti.
Uzlaşma sonucu ödenecek tutarın bu tutarı
aşmaması için en azından verginin %70 ile
cezanın tamamının kaldırılması gerekiyor. Takip
eden yıllarda kaldırılması gereken vergi aslı
tutarının %69 ila %66 arasında olması gerekiyor.
Bir Başka deyimle uzlaşılacak vergi aslının
yıllar itibarıyla %30 ila %34 u geçmemesi
gerekiyor.
Bu açıklamalar çerçevesinde idareye yapılmış
olan uzlaşma taleplerinin yasanın yayımı
tarihinden sonra mükellefe bir yazı ile tekrar
sorulması, yasadaki avantaja rağmen uzlaşma
talebini sürdürmek isteyen mükellefler ile
uzlaşma görüşmelerinin, yasadan yararlanmak için
başvuru süresi dolmadan önce, yapılması mükellef
odaklı Gelir İdaresi misyonuna daha uygun
düşecektir.
Osman ARIOĞLU
oarioglu@bugun.com.tr
Bugün
|