|
|
Adın çıkacağına
canın çıksın |
|
Torba Kanun'un getirdiği ödeme kolaylığından en
çok da bağımsız tarım çalışanları istifade
ediyor. Çünkü bunların çoğu, daha önceden 2 bin
926 sayılı kanuna göre tarım Bağ-Kur sigortalısı
olarak kayıt ve tescili yapılması gerektiği
halde, sigortalılığı başlatılmayan kişiler.
Kısacası hukuken tarım Bağ-Kur sigortalısı
oldukları halde, bu sigortalılıkları fiiliyatta
işlem görmüyor. Şimdi Torba Kanun'la hem geçmişe
dönük sigortalılık tescillerini yaptırıyorlar,
hem de taahkkuk eden borçlarını gecikme zammı ve
faizden arınmış,
|
|
|
TEFE ve TÜFE oranında artırılmış
şekilde ve üstelik de taksitler halinde
ödeyebiliyorlar. Tahakkuk eden borcun kapatılması
halinde hemen emekli olacak kişilere, Ziraat
Bankası'nca kredi de veriliyor. Ancak bu defa banka
kredisinin 2008 yılında olduğu gibi kolay
alınamadığını duyuyoruz.
SORUN DERİNLEŞTİ
SGK ile Ziraat Bankası arasında, protokol
hazırlıkları sırasında sıkıntı çıktığı haberleri
medyada da yer aldı. İçeriğini bilmiyoruz ama iki
tarafın da birbirlerini suçladığı yazıldı. Önce
Ziraat Bankası'nca, kredi sicili bozuk olanlara
yapılandırma kredisi açılmayacağı haberleri
gelmişti. Ancak bu sorun sonradan çözüldü. Torba
Kanun kredisinde, kredi talep edenin, önceki kredi
siciline bakılmadan kredi verilebilmesinin önü
açıldı. Çünkü nasıl olsa bu kredinin bir garantisi
var. Kişinin alacağı emekli maaşı.... Ancak bu
noktada bir başka sorun başlıyor. Sigortalıya
bağlanacak emekli maaşı, talep ettiği toplam kredi
tutarıyla karşılaştırıldığında çok düşük kalıyor. Bu
sorun kısmen de olsa 2008 yapılandırmasında da
yaşanmıştı. O dönemde SGK ile protokol yapan Halk
Bankası da özellikle tarım Bağ-Kur sigortalılarından
yapılandırma sonrası on sekiz bin liranın üzerindeki
borcu olanlara kredi vermekten kaçınmıştı. Bu gün
sorun daha da derinleşti. Çünkü aradan geçen 2-3 yıl
içerisinde, sigortalıların büyük kısmının biriken
borç miktarları arttı. 2008 yılında, geçmişe dönük
şekilde 1994 yılından tescil edilen tarım
Bağ-Kur'luları, yapılandırma istediklerinde ortalama
on bir bin lira prim borcuyla karşı karşıya
kalıyordu. İki bin lira da askerliklerini
borçlanarak toplam on üç bin liraya bu işi
kapatabiliyor ve hemen emekli olabiliyorlardı. Bu
gün için aradan geçen sürede yapılandırılan
borçların üzerine ortalama yedi-sekiz bin lira daha
eklendi.
AYLIKLAR AZALDI
Ayrıca 1 Ekim 2008 sonrasında 5510 Sayılı Kanun'la
Bağ-Kur'daki zorunlu basamak sistemi kalktı. Tabanı
asgari ücret üzerinden belirlenen kazanç tercih
sistemine geçildi. Biz bu konuda sigortalılarımızı
bir çok defa uyardık. Çünkü SGK sistemi, kazanç
tercihi yapmayanları, otomatik olarak en düşük
kazanç olan asgari ücret düzeyine çekti. Bu ise daha
önceden, örneğin 12 basamaktan prim ödeyen kişilerin
ortalama 2-3 basamak seviyelerine inmelerine yol
açtı. Bu belki o gün için ödenen prim tutarını
düşürmüştü. Prim ödeyenlerin hoşuna gitti. Ancak bu
düşüş, otomatik olarak kişilerin emekliliklerinde
alacakları emekli aylıklarına da azaltıcı etki
yapmaya başladı. İşte zaman içerisinde bu
değişikliğin etkisiyle, yapılandırma başvurusu yapan
kişilere bağlanacak emekli aylıkları göreceli olarak
düşmeye başladı. Bu ise prim borçlarını kapatmak
için banka kredisi almak isteyenlerin işini
zorlaştırıyor. Çünkü bağlanan emekli aylıklarının
kredi taksitlerini karşılaması güçleşmiş oldu.
FARKLI BİR KONU
Ancak bu gün aslında, çok daha farklı bir konuya
değinmek istiyordum. Yazının başlığı dikkatinizi
çekmiştir. Bu başlığı, Dikilili hemşehrilerimin
yakınmalarından esinlenerek buldum. Çünkü özellikle
geçmişe dönük tarım Bağ-Kur tescili ve borç
yapılandırması yapmak isteyen Dikilili çiftçiler,
bir konuda hayli sıkıntılılar. Dikili Ziraat Odası
üyelik kayıtlarının, İzmir SGK nezninde geçerli
kabul edilmediğinden yakınıyorlar Hatta abartılı
şekilde, Dikili Ziraat Odası ismini gören memurlar,
evraklarımızı almak dahi istemiyor şeklinde sitem
edenler bile çıkımyor. Tabii bu doğru bir iddia
değil. SGK memurunun, başvuru belgelerini kabul
etmemesi bu güne kadar vaki olmuş bir durum değil.
Evraklar alınır, ancak başvurunun kabul edilip
edilmemesi ayrı bir konu. Sonuçta size olumlu ya da
olumsuz muhakkak yazılı cevap verilir. Özellikle
eski SSK'dan gelen bürokratik gelenekte, bu
alışkanlık mevcut. Olumsuz cevapları da siz her
zaman yargıya taşıyıp itiraz etme hakkına
sahipsiniz. O nedenledir ki, zaman zaman SGK'yı
vatandaşıyla en çok davalaşan kurumdur diye
tanımlıyoruz. Bu davaların büyük kısmı, zaten
vatandaş tarafından SGK aleyhine açılıyor. Belki
bunların bir kısmı henüz dava açılmadan idari
önlemlerle çözülebilecek sorunlar. Ama genel
durumları içeren yasa hükümlerinin herkese tam
olarak uyması mümkün olmuyor. Bu nedenle bazı
vatandaşlar dava açmak zorunda kalabiliyorlar.
İYİ BİR ÖRNEK
İşte, Dikilili bağımsız tarım çalışanlarının
durumları buna güzel bir örnek. Tarım Bağ-Kur
sigortalılığını ispat ederken ürün tevkifat belgesi
çok önemli. Eğer, borçlanmak istediğiniz sürenin her
yılına ait tevkifat belgeniz varsa sorun yok. Bu
tevkifat bedellerinin Kurum (Bağ-Kur)hesaplarına
intikal etmesi koşuluyla, geçmişe dönük
sigortalılığınız da gerçekleşiyor, kesinti
miktarları da borcunuzdan düşülüyor. Ancak bazı
yıllarda tevkifat belgeniz yoksa veya alıcı firma bu
kesintileri Kurum hesaplarına intikal ettirmemişse
sorun başlıyor. Bağımsız tarım çalışmasını ispat
için farklı ispat yöntemleri devreye giriyor.
Bunlara da Dikili Ziraat Odası kayıtları örneğiyle
bir sonraki yazıda yer vereceğiz.
Celal Kapan / Y.Asır |
|
|