Torbada İş
Kanunu'nu değiştiren hükümler
Kamuoyu tarafından bilindiği
üzere, TBMM'nde Torba Kanun olarak ünlenen 6111
sayılı "Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun", 13.02.2011 tarihinde
kabul edildi. Ve kamuoyu tarafından bu kanunun
mevcut yasal düzenlemeleri nasıl bir değişikliğe
tabi tuttuğu da merakla öğrenilmek istenilen
hususlar arasına girmiş bulunmaktadır. Bu yazıma
sözkonusu kanunun 4857 sayılı İş Kanunu
hükümlerini nasıl etkileyeceğini bütünüyle
incelemeyi tasarlayarak başladım. Ancak
yerimizin sınırı açısından bu kapsamın çok geniş
olduğunu belirleyerek, sadece iki hususu ele
almayı kararlaştırdım.
Bunlardan ilki, 6111 sayılı Kanun'un 76'ncı
maddesi tarafından yapılan ek düzenlemedir.
Şöyle ki, 4857 sayılı Kanun'un 74'üncü
maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümle eklenmiştir: "Kadın işçinin erken doğum
yapması halinde ise doğumdan önce kullanamadığı
çalıştırılmayacak süreler, doğum sonrası
sürelere eklenmek suretiyle kullandırılır." Bu
hükümle birlikte okuduğumuzda 4857 sayılı İş
Kanununun "Analık halinde çalışma ve süt izni"
başlığını taşıyan 74'üncü maddesinin birinci
fıkrası, "Kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve
doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam
onaltı haftalık süre için çalıştırılmamaları
esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce
çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki
hafta süre eklenir. Ancak, sağlık durumu uygun
olduğu takdirde, doktorun onayı ile kadın işçi
isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar
işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin
çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere
eklenir. Kadın işçinin erken doğum yapması
halinde ise doğumdan önce kullanamadığı
çalıştırılmayacak süreler, doğum sonrası
sürelere eklenmek suretiyle kullandırılır."
Böylece önceden yasada hüküm olmayan "kadın
işçinin erken doğum yapması" halinde doğumdan
önce kullanamadığı çalıştırılmayacak süreler,
doğum sonrası sürelere 8 hafta veya istirahat
kullanmışsa daha az bir süre eklenmek suretiyle
kullandırılacaktır. Yasada hüküm olmaması
nedeniyle mağdur olan sigortalı analar, yasa
boşluğunun doldurulmasıyla yasal haklarına
kavuşmuş oldular.
İkinci önemli değişiklik ise iş sözleşmesi
fiilen sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu
iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına
ilişkin şikâyetlerinin incelenmesi konusunda
yapılmış bulunmaktadır. 6111 sayılı Kanunun
77'nci maddesi tarafından yapılan düzenleme,
şöyledir: 4857 sayılı Kanun'un 91'inci
maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir: "30/1/1950
tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun
10'uncu maddesine istinaden iş sözleşmesi fiilen
sona eren işçilerin kanundan, iş ve toplu iş
sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına
ilişkin şikayetleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı bölge müdürlüklerince incelenir." Bu
düzenlemeye ilişkin inceleme yetkisi de 6111
sayılı Kanun'un 78'inci maddesi tarafından
yapılan düzenlemede yer almıştır. Şöyle ki, 4857
sayılı Kanun'un 92'nci maddesinin ikinci ve
üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir:
"Teftiş, denetleme ve incelemeler sırasında
işverenler, işçiler ve bu işle ilgili görülen
başka kişiler izleme, denetleme ve teftişle
görevli iş müfettişleri ve işçi şikâyetlerini
inceleyen bölge müdürlüğü memurları tarafından
çağrıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi
vermek, gerekli olan belge ve delilleri getirip
göstermek ve vermek; iş müfettişlerinin birinci
fıkrada yazılı görevlerini yapmaları için
kendilerine her çeşit kolaylığı göstermek, bu
yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine
getirmekle yükümlüdürler.
Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe
yetkili iş müfettişleri ile işçi şikâyetlerini
incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları
tarafından tutulan tutanaklar aksi
kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri
tarafından düzenlenen raporların ve tutulan
tutanakların işçi alacaklarına ilişkin
kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde
yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş
mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521
sayılı Kanun'un 8'inci maddesine göre kanun
yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması
iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi
alacağının tahsiline engel teşkil etmez."
Bilhassa iktisadî kriz dönemlerinde aşırı
yoğunlaşan işçi şikâyetleri, İş Teftişi
hizmetlerinin kilitlenmesine yol açıyordu. Bu
nedenle bu sosyal problemin çözümüne yoğunlaşan
Bakanlık İş Müfettişleri, iş mevzuatındaki
görevlerini yerine getiremiyorlardı. Bu
hükümlerde de görüldüğü üzere, "İş Mahkemeleri
Kanunu'nun 10'uncu maddesine istinaden, iş
sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin kanundan,
iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel
alacaklarına ilişkin şikâyetleri Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlüklerince
incelenir" düzenlemesiyle, önceden idarî olarak
başlatılan süreci yasal zemine oturtma süreci
başlamış bulunmaktadır. Buna ilişkin
değerlendirmemi sürdüreceğim.
Tahsin Sınav
tsinav@yenisafak.com.tr
Kaynak:
http://www.yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=21.02.2011&y=TahsinSinav
|