|
|
Onlar üretim
bandındaki işçi mi? |
|
Hekimler artık karar alma süreçlerinde yoklar.
Sadece üretim bandında işçi oldular. Ne kadar
çok vida sıkarlarsa o kadar çok para alacakları
performansla çalışıyorlar. Bu da meslek ahlakını
da erozyona uğrattı
"Ne kadar kesersen o kadar para, ne kadar hasta
yaratırsan o kadar puan" uygulaması doktorları
sağlık sanayiinin üretim bandında işçi yaptığı
gibi halkı da üretim bandının üzerinde gezen et
yığınları haline getirdi. Azgın ve vahşi
kapitalizm, "sağlam olanları da hasta yap ve
sermayemiz para kazansın, kâr etsin" diyor. Dr.
K. Yeşilçimen'in dediği gibi performans
rüzgârının estiği bu dönemde hastalıklara
harcanan para
|
|
|
kat kat artmasına rağmen, halkımız
eskisinden daha sağlıklı değil. Hatta giderek daha
hasta bir topluma dönüşüyor. Her gün yeni bir
hastane açmakla, doktor, ilaç ve ileri teknoloji
ithal etmekle meşgulüz. Ancak, daha fazla para
harcama, daha iyi sağlık anlamına gelmiyor.
Performans uygulayan ABD'de kişi başına 6 bin
dolarlık harcamaya rağmen toplum hastalıktan
sürünüyor. Koruyucu hekimlik uygulayan Küba ise 250
dolar harcamayla sağlıkta herkesi imrendiriyor. 24
kat fazla sağlık harcaması ABD'yi daha sağlıklı
yapamıyor.
TRİLYONLUK SEKTÖR
Sağlığın piyasalaştırılması ve performans sistemi,
Türkiye için "insanları koruma, bırak hastalansın,
hatta sağlam olanları da hasta göster para
kazanalım" sistemine döndü. Ancak, hastalıklara yol
açan sebepleri önlerseniz, hastalıkların kötü
sonuçlarıyla sağlığınızı ve hayatınızı
tüketmezsiniz. Keşke biz de hastalıkların kökünü
kurutan bir politika
izleseydik ve bu yüzden her ay bir hastane açtığımız
için değil, kapattığımız için övünseydik. Çözüm diye
dayatılan her şey, trilyon dolarlık küresel sektörü
şişirmekten başka işe yaramıyor. Milyarlarca
dolarlık sağlık harcamasını saadet zinciri haline
gelmiş küresel hastane zincirlerine, ilaç ve
teknoloji şirketlerine vermesine verelim de,
hastalıkları önleme karşılığında versek ve
sağlığımızı korumuş olsak daha mantıklı olmaz mı?
Önlenebilir hastalıkların yol açtığı organ
yetmezliği olan hasta sayısı ise bu dönemde 4 kat
artarken, bu hastaların tedavisi için her yıl 4
milyar dolar harcıyoruz. Önlemek ve korumak çok daha
kolay, ucuz ve mantıklı olmasına rağmen milyarlarca
doları da böbrek, karaciğer, kalp nakilleri için
harcayacağız. Sağlıklı yaşamanın bilimsel
formüllerini uygulamak neden kimsenin aklına
gelmiyor? Özetle sağlığı ticarileştiren ve daha
fazla para kazanmaya dayanan ecnebi sistemi; zincir
hastaneler, ithal doktorlar ve milyar dolarlar
getiriyor.
Hastalıkları önleme, sağlığı koruma yani yaşadığımız
akvaryumu temizleme ise ecnebilerin dayattığı sistem
için çöküş getiriyor. Hastalıkları önlerseniz
trilyon dolarlık sektör ne olacak?
EĞER HASTALIKLARI ÖNLERSEK SİSTEM ÇÖKER
Hastalık için yapılması gereken, hastalıklarla
boğuşmak iken, sağlık için yapılması gereken
hastalıklara yol açan risk faktörlerinin
önlenmesidir. Eski Çin'de 4600 yıl önce başarıyla
uygulanan bu sistemde, doktorların geliri hasta
sayısına göre değil toplumun sağlık durumuna göre
artıyordu. Yani hasta sayısı arttıkça doktor geliri
azalıyor, hasta sayısı azalıp sağlıklı insan sayısı
arttıkça, toplum sağlıklı hale geldikçe doktorun
geliri artıyordu. Sistem, hastalıktan değil
sağlıktan besleniyordu. Salgın hastalık halinde o
bölgeden sorumlu doktor her şeyini kaybediyordu. Bu
yüzden doktorlar tüm varlıklarını, hastalıkların
önlenmesi ve sağlığın korunmasına adamışlardı.
Ülkemizde ise doktorlar, artık sağlıktan değil
hastalıktan para kazanıyor.
NE KADAR HASTA O KADAR PARA
Sağlığı korumanın değil, hastalıkların para ettiği
performans adı verilen vahşi kapitalist icadı bu
sistemde, ne kadar hasta bakar, kadar ameliyat
yaparsanız o kadar para kazanıyorsunuz. Daha fazla
para kazanmanın yolu daha fazla hastalıktan geçiyor.
Performans sistemiyle, hekimin ve hastanın
robotlaştığı, sağlığın ise metalaştığı duygusuz ve
vicdansız bir dünyaya geçiyoruz. Böyle bir ortamda
hastalıkların azmasına ve satılık hastalıkların
artmasına şaşmamak gerekir. Özellikle hukuk, ahlak
ve insani değerlerin iflas ettiği ve en yüce değerin
para olduğu toplumlarda güven duygusu da yok
olacaktır. Böyle bir toplum ise bedensel, ruhsal ve
sosyal yönden her türlü hastalık, kötülük ve
yolsuzluğa açık, sağlıksız bir toplum olacaktır.
ALİ TEZEL / HABERTÜRK |
|
|