Sigortalının
bakmakla yükümlü olduğu kişi tanımında değişiklik
Yeni sosyal güvenlik sistemini
oluşturan 5510 Sayılı Kanun'un sosyal sigortalar
uygulamalarına ilişkin hükümleri iki yılı aşkın bir
süredir uygulanıyor. Kanunun genel sağlık sigortasına
ilişkin hükümlerinin ise zorunlu uygulamasına geçilmesi
bir türlü mümkün olmadı. Zorunlu uygulama dönem dönem
erteleniyor. Ancak isteyenler, SGK'ya talepte bulunarak
genel sağlık sigortası kapsamında prim ödüyor ve sağlık
güvencesi altına giriyor. Genel sağlık sigortasında
zorunlu uygulamaya geçilememesinin çeşitli nedenleri
var. Bu nedenlerin araştırılıp değerlendirilmesi başlı
başına bir inceleme konusu. Yine uygulama süresi
içerisinde 5510 Sayılı Kanun'da, bizzat kanun metninden
kaynaklanan bazı pürüzlerin, yorum farklılıklarının
olduğu da görüldü. Bunların olması gayet doğal. Çünkü
sosyal sigorta anlayışı açısından yaklaşım farklılıkları
bulunan ve zaman içerisinde onlarca değişikliğe uğramış
olan üç ayrı kanun metninden tek bir kanun oluşturulmaya
çalışılmıştı. Üstelik kazanılmış haklar mümkün olduğunca
korunmaya çalışılarak. Her ne kadar 5510 Sayılı Kanun'un
ana temelini 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu
oluşturmaktaysa da ortaya çıkan yeni kanun metni,
bambaşka bir dile sahip oldu.
YENİ DÜZENLEMELER
Oysa 506 Sayılı Kanun, yapısı itibariyle kolay
anlaşılabilir bir metne sahipti. Buna karşın 5510 Sayılı
Kanun metninin okuyup yorumlarken kişiyi sürekli
tereddütte bırakan bağlantılı bir yapısı mevcut. İşte
hazırlıkları devam eden Torba Kanun'da, 5510 Sayılı
Kanun'un uygulamasında zaman içerisinde görülen uygulama
sorunlarının düzeltilmesine yönelik düzenlemeler de yer
alacak.
Her ne kadar genel sağlık sigortasında zorunlu uygulama
başlamadığı için varlığı hissedilmediyse de, 5510 sayılı
Kanun'un açıklığa kavuşması gereken noktalarından
birisini de, bakmakla yükümlü olunan kişi/kişiler
kavramı oluşturuyor. Bizde geçmişten gelen sosyal
sigortalar uygulamasında, aile içerisinde eşlerden
birisinin sigortalı olarak çalışması halinde çalışmayan
eş, evlenmediği ve çalışmadığı sürece herhangi bir yaş
koşulu olmadan kız çocukları, öğrenim durumuna göre de
en fazla 25 yaşına kadar erkek çocukları ile
sigortalının bakmakla yükümlü olduğu ana ve babasına
sağlık güvencesi otomatik olarak sağlanıyor. 5510 Sayılı
Kanun'un uygulamasında, sosyal sigortalar sigortalısı
ile, genel sağlık sigortalısı kavramları birbirinden bir
ölçüde ayrılıyor.
2. İŞLEME GEREK YOK
Eskiden sosyal sigortalar sigortalısı olmaksızın, sadece
sağlık primi ödeyerek sağlık güvencesine kavuşmak mümkün
değildi. Oysa 5510 Sayılı Kanun, bu iki sigortalılık
niteliğini bir ölçüde birbirinden ayırt ederken, sadece
sağlık primi ödeyerek genel sağlık sigortalısı olma ve
sağlık güvencesi kapsamına girebilmeye de imkan tanıdı.
Bunun yanı sıra sosyal sigortalar sigortalısının genel
sağlık sigortalısı olması için, ikinci bir işlem
yapmasına gerek yok. Her sosyal sigorta sigortalısı aynı
zamanda genel sağlık sigortalısı sayılıyor.
Gelelim bakmakla sigortalının yükümlü olduğu
kişi/kişiler kavramına.
Kamuoyunda henüz tam anlaşılamayan konulardan birisi de
bu kavram. 5510 Sayılı Kanun, sosyal sigorta sigortalısı
olup otomatik olarak da genel sağlık sigortalısı
sayılanlar için, geçmişten gelen bakmakla yükümlü
olunulan kişi/kişiler tanımlamasını bazı farklarla
sürdürüyor. Kısacası eskiden olduğu gibi 4/a (eski
SSK'lı), 4/b (eski Bağ-Kur'lu) ya da 4/c (eski Emekli
Sandığı)statüsünde çalışıp da sigortalı olanların
eşleri, belirli koşullarla çocukları ve ana-babalarının
sağlık güvencesi hakkı sürüyor. 5510 Sayılı Kanun,
sadece kız çocuklarının sağlık yardımlarından yararlanma
haklarını, erkek çocuklarıyla eşitledi. Kız çocukları da
aynen erkek çocukları gibi en fazla 25 yaşına kadar
anne-babalarından sağlık güvencesi alabilecek. Tabii
geçmişten gelen kazanılmış haklar, statü ve durum
değişikliği olmadığı müddetçe devam ediyor. Buna karşın,
kanun isteğe bağlı sigorta primi ödeyenlere de aynen
normal sigortalı çalışması gibi, bakmakla yükümlü olduğu
kişilere sağlık güvencesi hakkını getirdi.
"Sigortalı sayılmayan" ibaresi değiştirilecek
Sosyal sigorta sigortalısı olmayıp da sadece genel
sağlık sigortalısı olanlar için uygulamanın nasıl
olacağına dair tereddütler bulunuyor. Kısacası ailede
anne ya da babadan sadece bir kişinin genel sağlık
sigortası primi ödemesi, prim ödemeyen eş, çocuklar ile
büyük anne ve babaya da sağlık güvencesi sağlayabilecek
mi? SGK'nın görüşü ve 5510 Sayılı Kanun'un gerekçesine
göre, genel sağlık sigortalılığı şahsi nitelikte.
Eşlerden birinin sadece genel sağlık sigortalısı olarak
ödediği prim, diğer eş, çocuklar ile anne babaya sağlık
güvencesi sağlamıyor. Diğer aile fertlerinin durumları
ayrı ayrı değerlendirilmek zorunda. Sadece genel sağlık
sigortası olanlarla, sosyal sigorta sigortalıları ve
isteğe bağlı sigortalılar arasında böyle bir farklılık
mevcut. Ancak 5510 Sayılı Kanun'un "Tanımlar" başlıklı
3. maddesinde "bakmakla yükümlü olduğu kişi" tanımında,
bu kapsama giren kişiler için "sigortalı sayılmayan veya
isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı
nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan" şeklinde
genel bir koşul bulunuyor. İşte bu koşuldaki "sigortalı
sayılmayan" ibaresi de kafa karışıklığına yol
açmaktaydı. Torba Kanun ile söz konusu "sigortalı
sayılmayan" ibaresi "genel sağlık sigortalısı
sayılmayan" şeklinde değiştirilecek. Böylece genel
sağlık sigortalılığının şahsi olduğu, aile fertlerini
kapsamadığı yönündeki görüş netlik kazanmış olacak.
Celal Kapan / Y.Asır |