|
|
İşçi çıkarmanın
da usulü var |
|
Üretmeden tüketme
eğiliminin giderek arttığı ortamlarda, ortaya
çıkan hizmet sektörüne yönelik iş olanakları,
potansiyel işgücünü istihdam etmekten uzak
kalıyor. İşsizlik, birçok ülkede olduğu gibi
ekonomimiz açısından da önemli bir sorun
durumunda. Resmi verilere göre işsizliğin ciddi
boyutlara ulaştığı bir ortamda, doğal olarak iş
güvencesi de ciddi bir sorun. Çağdaş, demokratik
hukuk devletlerinde hukukun amaçlarından
birisisi de 'güçsüzün korunmasıdır'. İşçi
işveren ilişkisinde güçsüz olan işçidir. |
|
|
Bu nedenle, hukuk sistemimizde
işçinin keyfi olarak işten çıkarılmasını önleyen
kurallar bulunuyor. Yani, işveren işçiyi keyfi
olarak işten çıkaramaz.
İşverenin, işçi çıkarırken iki konuya dikkat etmesi
gerekiyor. Bunlardan biri 'geçerli neden' diğeri ise
'haklı neden'dir. Geçerli nedenlerin içerisine
işçiden kaynaklanan, işyerinden ve işyeri dışından
kaynaklanan sebepler girmektedir. Haklı nedenler ise
sağlık ve zorlayıcı nedenler ile ahlak ve iyiniyet
kurallarına uymama gibi hallerdir.
İŞÇİNİN YETERSİZLİĞİ
İş akdinin geçerli olarak feshedilmesi nedenlerinden
ilki, işçinin yetersizliğinden kaynaklanabilir.
Bunlardan bazılarını şu şekilde özetleyebiliriz:
- Benzer işi görenlerden daha az verimli çalışma
- Beklenenden daha düşük performansa sahip olma, işe
yoğunlaşmanın azalması
- İşe yatkın olmama
- Öğrenme ve kendini yetiştirme yetersizliği
- İşini gerektiği şekilde yapmasını devamlı olarak
etkileyen hastalık
İŞÇİNİN DAVRANIŞLARI
İş Kanunu'nda belirtilen derhal fesih için öngörülen
sebepler niteliğinde olmamakla birlikte, işçinin iş
sözleşmesine aykırı davranışları bulunabilir.
Bunlardan bazılarını şu şekilde özetleyebiliriz:
- İşverene zarar vermek ya da zararın tekrarı
tedirginliğini yaratmak
- İşyerinde rahatsızlık yaratacak şekilde çalışma
arkadaşlarından borç para istemek
- Çalışma arkadaşlarını işverene karşı kışkırtmak
- Uyarılara rağmen işini eksik, kötü veya yetersiz
olarak yerine getirmek
- İşin akışını durduracak şekilde uzun telefon
görüşmeleri yapmak
- Sık sık işe geç gelmek
- Amirleri veya iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik
göstermek
İŞYERİNDEN KAYNAKLANAN SEBEPLER
Geçerli sebeplerle fesih işlemine yol açabilecek
durumlardan birisi de işyerinin koşullarından
kaynaklanabilir. Bunlara örnek olarak; sürüm ve
satış olanaklarının azalması, enerji sıkıntısı,
ekonomik kriz, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı,
yeni çalışma yöntemleri uygulanması, işyerinin
daraltılması, yeni teknoloji uygulanması gibi
sebepler gösterilebilir.
Burada üzerinde durulması gereken temel husus,
'feshin son çare olması' kuralıdır. Yani, işveren
başka çaresi kalmadığı için feshe başvurmalıdır.
Dikkat edildiğinde, geçerli fesih için sayılan
nedenler, yapı olarak yoruma elverişli durumda.
Dolayısıyla, konunun tam olarak kavranabilmesi için,
açıklamalara ve yargı kararlarına da bakılması
gerekiyor. Ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler için,
Baş İş Müfettişi Arif Temir'in Yaklaşım
Yayınları'ndan (www.yaklasim.com) çıkan 2011 basımı
'İşçinin Geçerli ve Haklı Nedenlerle (Tazminatlı ve
Tazminatsız) İşten Çıkarılması' adlı kitabı önemli
bir kaynak niteliğinde.
İki ayrı emeklilik söz konusu değil
BİLİNDİĞİ gibi 01.03.2011 tarihinden itibaren bir
kişi aynı anda hem 4/a (SSK) hem de 4/b (Bağ-Kur)
kapsamında pirim ödeyebiliyor. Bu durum emekli
maaşının yükselmesini sağlıyor. Asgari ücret
üzerinden her iki statüde pirim ödeyen ile sadece
4/a kapsamında asgari ücretin iki katı (1.593 TL)
üzerinden pirim ödeyenlerin emekli maaşı yönünden
bir fark olur mu? Son açıklamalarda sanki
sigortalılığın teklik ilkesi aşılmış, her iki
statüden de emekli olma durumu getirilmiş gibi de
yorumlanmaktadır. Bu konuda açıklamanızı bekler
saygılarımı sunarım. Yaşar Gönenç
Sizin de belirttiğiniz gibi, sosyal güvenlikte
teklik ilkesi geçerli. Yine sizin de belirttiğiniz
gibi son yapılan yorumlar, hem 4/a (SSK) hem de 4/b
(Bağ-Kur) statüsünde prim ödeyenler sanki iki ayrı
iki emekli maaşı alabilecekmiş yanlış anlamalarına
yol açtı. Oysa böyle bir şey söz konusu değil. Vergi
mükellefi veya şirket ortağı olup 4/a kapsamında
çalışmaya başlayanlar, 4/a statüsünde sigortalı
sayılacaklar. Bu kişiler aynı zamanda 4/b statüsünde
de prim ödeyebilecekler ve üzerinden prim ödedikleri
bu prime esas kazanç tutarları da emekli aylığı
hesaplamasında dikkate alınacak. Verdiğiniz örnekte
olduğu gibi, 4/a ve 4/b kapsamında ayrı ayrı asgari
ücret üzerinden prim ödeyen ile 4/a kapsamında
asgari ücretin iki katı üzerinden prim ödeyenin
emekli aylığı hesaplamasında dikkate alınacak prime
esas kazanç tutarı aynı olacak.
BİR ÖNERİ - Vergi tebligatında aklın yolu
ADRES kayıt sisteminden etkin bir şekilde
yararlanmak amacıyla 19 Ocak 2011 tarihinden geçerli
olmak üzere Tebligat Kanunu'nda bazı değişiklikler
yapıldı. Buna göre; bilinen en son adresin tebligata
elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat
yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt
sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en
son adresi olarak kabul edilecek ve tebligat buraya
yapılacak. Vergi Usul Kanunu (VUK) tebligat
konusunda ayrıntılı özel düzenlemeler içeriyor.
Yani, VUK'ta Tebligat Kanunu'nda yapılan bu
değişikliklere paralel düzenlemeler yapıldığı
takdirde, gerçek kişiler için ilanen tebligata gerek
kalmayacak. Tüzel kişiler için ise kanuni
temsilcilerin adres kayıt sistemlerindeki
adreslerine tebligat yapılacağına ilişkin bir
hükümle sorun çözüme kavuşturulabilir. Bu yolla,
devletin gereksiz yere ilan masrafına girmesinin
önüne geçilmiş olur.
Metin Taş-Sezgin Özcan
Kaynak:
http://www.aksam.com.tr/isci-cikarmanin-da-usulu-var-2227y.html
|
|
15.05.2011 |
|
|