|
|
Çifte emeklilik mümkün mü? |
|
Geçtiğimiz hafta aile sigortası yerine geçen
sosyal yardımlardan bahsettikten sonra bu hafta
Sosyal Hizmetler kapsamında yapılan yardımlara
yer vereceğimizi duyurmuştuk.
Ancak, hafta içinde basın yayın organlarında
“İkinci emeklilik hakkı başladı“ türünden
haberleri okuyunca sosyal hizmetler alanındaki
aylık bağlama şartlarını tekrar gelecek haftaya
erteleme ihtiyacı duydum. |
|
|
Zira, nereye gitsek, “Nasıl ikinci emekli
olabiliriz” diye soruların muhatabı oluyoruz. Bu
sorulardan anladığım kadarıyla konu kamuoyunca
yanlış anlaşılmış. Daha doğrusu yanlış anlatılmış.
Öncelikle belirtmeliyiz ki, Türk Sosyal Güvenlik
Sistemi “teklik” ilkesi üzerine kurulmuştur. Yani
bir kişi aynı dönem içinde sadece bir yerden veya
bir statüden hizmet kazanabilir. Şöyle ki;
Vergi mükellefi olan Mehmet Efendi, aynı zamanda bir
işverenin yanında işçi olarak çalışmaya
başlayabilir. Bu kişi vergi mükellefi olduğu için
4-b (Bağ-Kur), işçi olduğu içinde 4-a (SSK) primi
ödeyip iki farklı yerden hizmet kazanamaz. Yani bir
aylık süre içinde toplam 60 gün hizmet kazanması
mümkün değildir.
Sosyal güvenlik sistemimiz prensip olarak her ayı 30
gün ve bir yılı 360 gün olarak kabul etmiştir.
Dolayısıyla, bir dönem içinde, aynı zaman diliminde
iki farklı kuruma prim ödeyip hizmet kazanmak ve
daha sonra iki farklı kurumdan emekli olmak mümkün
değildir.
Hal böyleyken neden çiftte emeklilik haberleri çıktı
ve toplum buna inandı. İşin temeli halk arasında
“torba kanun” olarak bilinen 6111 sayılı Yasaya
dayanıyor. Yukarıda belirtiğimiz üzere sosyal
güvenlik sistemimiz teklik ilkesini benimsemiştir.
Ancak, hizmet çakışmaları ile ilgili bazı açık
kapılar bırakmış ve yıllarca tartışıla gelmiştir. Bu
tartışmalara aslında 6111 sayılı Kanun son noktayı
koydu.
Bilindiği üzere bir kişi memur olursa yani 4-c’li,
tartışmasız olarak diğer kurumlara (SSK ve Bağ-Kur)
prim ödeyemez. Yani 4-c’li olmak baskındır. Torba
yasadan sonra vergi mükellefi veya şirket ortağı
olan bir kişi 4-b (Bağ-Kur) primi öderken, aynı
zamanda başka bir işverenin yanında işçi olarak
çalışmaya başlarsa bu kişi artı 4-a primi (SSK)
ödememeye başlayacak. Torba Yasa bu uygulamanın
yolunu açtı. Bana göre isabetli de oldu. Çünkü
sosyal güvenlik sistemimizin en karmaşık konusunu
çözmüş oldu.
Buraya kadar her şey normal seyrinde gidiyor. Sosyal
Güvenlik Kurumunun kamuoyuna açıkladığı bir uygulama
basına yanlış aksetti. Tartışmalar ve beklentiler bu
noktada arttı. Uygulanacak sistemin esasını şu
şekilde açıklayabiliriz:
Örneğin X Ltd. Şirketine ortak olan Mehmet Efendi,
4-b primi ödemeye başlamıştır. Ancak, bir süre sonra
şirket ortaklığı devam ettiği halde başka bir
işverenin yanında işçi olarak da çalışmaya başladı.
İşte bu noktada artık 4-b (Bağ-Kur) primi
ödemeyecek. İşçi olarak çalıştığı işverenin yanında
4-a (SSK) primi ödemeye başlayacak. Zira, teklik
ilkesi gereği iki ayrı statüde hizmet kazanması
mümkün değil.
Bu kişi, işverenden, örneğin brüt 3000 TL ücret
alsın. Demek ki 4-a matrahı 3000 TL olacak. Sigorta
priminin üst sınırı ise 5177 TL olduğuna göre yeni
uygulama bahsi geçen kişiye 5177-3000=2177 TL daha
4-b olduğu için prim ödeyip sigorta matrahını 5177
TL’ye çıkarma hakkı verecek. Peki sigortalı bu
uygulamayla ne kazanacak?
Tavandan prim ödeyen sigortalı bir yerden bir emekli
aylığı alacak ama emekli aylığı diğerlerine göre
yüksek olacak. Sebebi ise daha fazla prim ödediği
için daha fazla emekli aylığını hak etmesidir.
Buradan şunu anlıyoruz, aynı zaman dilimi içinde hem
4-a hem de 4-b primi ödeyen bir kişi o ay için
toplamda 30+30=60 gün hizmet kazanamaz. Emeklilik
yönünden kazancını tavana çıkarmış olur. Bundan
dolayı da daha fazla emekli aylığına hak kazanır.
İşte basın yayın organlarında çıkan ikinci emeklilik
haberlerinin aslı budur. Yoksa iki farklı emeklilik
diye bir şey söz konusu değildir.
Şerif Akçan / Türkiye |
|
15.05.2011 |
|
|