Türk Borçlar Kanunu
Meclis'te kabul edildi
TBMM Genel Kurulunda, Türk Borçlar
Kanunu Tasarısı kabul edildi.
30'ar maddeden oluşan her bölüm 3 dakikada geçti. Tasarı
üzerinde toplam 4 önerge verilerek değişiklik yapıldı.
Tasarı, yaklaşık 2,5 saatte yasalaştı.
TBMM Adalet Komisyonunda 2008'de kabul edilen tasarının
görüşmelerine, 2009 yılında TBMM Genel Kurulunda
başlanmış ve ilk 2 bölümünün kabul edilmesinin ardından
yarım kalmıştı.
Kanuna göre, borç ilişkilerini düzenleyen bireysel
sözleşmeler, tarafların iradelerini karşılıklı ve
birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacak.
Ismarlanmayan bir şeyi posta kutusunda veya kapısının
önünde bulan ya da başka bir yolla alan kişi, söz konusu
şeyi geri göndermek veya saklamakla yükümlü olmayacak.
Ismarlanmamış bir şeyin ''yanlışlıkla'' gönderildiği
açıkça anlaşılırsa, onu alan kişi, uygun bir sürede
gönderene haber verecek.
Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini
ilan yoluyla duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle
yükümlü olacak.
-GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE AÇIĞA ATILAN İMZA-
Sözleşmelerde, güvenli elektronik imza kullanılabilecek.
Güvenli elektronik imza, el yazısıyla atılmış imzanın
bütün hukuki sonuçlarını doğuracak.
Açığa atılan imzanın üzerine sonradan yazılan metnin,
imza atanın iradesine uygun olduğu kabul edilecek.
Durumun özelliği aksini göstermedikçe, yazılan metnin
anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükü, açığa imza atan
kişiye ait olacak.
Okur yazar olmayanlar, imza yerine usulüne göre
onaylanmış olması koşuluyla parmak izi, el ile yapılmış
bir işaret ya da mühür kullanabilecek.
-KİTLE SÖZLEŞMELERİNE KARŞI BİREYE KORUMA-
Bankalar, sigorta, seyahat ve taşıma işletmeleri gibi
şirketler tarafından önceden hazırlanan soyut ve tek
yanlı sözleşmelere karşı bireyleri koruyan hükümler,
borçlar hukukuna ilk kez girecek. ''Kitle Sözleşmesi'',
''Katılmalı Sözleşme'', ''Tip Sözleşme'' denilen
sözleşmeler için belirlenen ''Genel İşlem Koşulları''
ile bireyin korunması sağlanacak.
Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının
sözleşmenin kapsamına girmesi, düzenleyenin karşı
tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi
verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve
karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı
olacak. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış
sayılacak.
Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları
dışındaki hükümleri geçerliliğini koruyacak.
-TEK YANLI SÖZLEŞMEYİ DEĞİŞTİREMEYECEK-
Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve
anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa,
düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine
yorumlanacak.
Genel işlem koşullarının belirleyicileri, ''tek yanlı,
dilediği gibi sözleşmeyi değiştirme ya da yeni düzenleme
yapma'' yetkisine sahip olmayacak. Genel işlem
koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir
sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak
karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları içeren
sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme
getirme yetkisi içeren kayıtlar yazılmamış sayılacak.
Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı
olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu
ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacak.
-BEDENSEL ZARARLARDA TAZMİNAT-
Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar,
Borçlar Kanunu hükümleri ve sorumluluk hukuku ilkelerine
göre hesaplanacak. Kısmen veya tamamen rücu edilmeyen
sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan
ödemeler, bu zararların belirlenmesinde gözetilmeyecek,
zarar veya tazminattan indirilmeyecek. Hakim, hesaplanan
tazminat miktarını, hakkaniyet düşüncesiyle
arttıramayacak veya azaltamayacak. Her türlü idari eylem
ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin
yol açtığı bedensel bütünlüğünün kısmen veya tamamen
yitirilmesine veya kişinin ölümüne bağlı zararlara
ilişkin talep ve davalarda da bu hüküm uygulanacak.
-NİŞANLIYA, SEVGİLİYE TAZMİNAT İSTEME HAKKI-
Hakim, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel
zararlarda da zarar görenin yakınlarına manevi tazminat
ödenmesine karar verebilecek.
''Zarar gören veya ölenin ailesi'' ile sınırlı olan
haksız fiilden doğan manevi tazminatın kapsamını
genişleten yasaya göre, ağır bedensel zarar veya ölüm
halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi
tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine
karar verilebilecek. Yargıtay içtihatlarının bulunduğu
bu konunun kanuna girmesiyle, beraber olup aralarında
resmi nikah olmayanların, nişanlı ve sevgililerin
tazminat istemleri, yasal dayanağa kavuşmuş olacak.
-ZARAR TEHLİKESİNİ ÖNLEME-
İntifa ve oturma hakkı sahipleri, binanın bakımındaki
eksiklerden doğan zararlardan malikle birlikte
müteselsilen sorumlu tutulacak.
Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden
zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin
giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak
sahiplerinden isteyebilecek.
Tehlike sorumluluğunun, genel ilkeleri belirlenen yasaya
göre, önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin
faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan
işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumlu
olacak.
Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan
malzeme, araçlar ya da güçler gözönünde tutulduğunda, bu
işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin
gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar
doğurmaya elverişli bulunduğu sonucuna varılırsa, bunun
önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletme olduğu kabul
edilecek. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri
tehlikeler arz eden işletmeler için özel bir tehlike
sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde
tehlike arz eden işletme sayılacak.
Önemli ölçüde tehlike arz eden işletmenin faaliyetine
hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler,
bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının
uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilecek.
-HAKSIZ FİİLDE ZAMAN AŞIMI-
Haksız fiilden doğan tazminat isteminde, zarar görenin
zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten
başlayarak 1 yıl olan kısa zaman aşımı süresi, 2 yıla
çıkarılacak.
Nükleer kaza, deprem, hatalı tıbbi müdahale gibi
olaylara da uygulanan uzun zaman aşımı süresi ise 10 yıl
olacak.
-SOSYAL GÜVENCESİ OLMAYANLARA GEÇİCİ ÖDEME-
Hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda olan,
uğradığı zararın giderilmesi için acil parasal desteğe
ihtiyaç duyanlara, ''geçici ödeme'' yapılabilecek.
Buna göre, hakim, zarar görenin iddiasının haklılığını
gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu
da gerektirdiği takdirde, istem üzerine davalının, zarar
görene geçici ödeme yapmasına karar verebilecek.
Zarar görenin açtığı davanın kısmen veya tamamen
kabulüne karar verilirse, zarar verenin (davalı) yaptığı
geçici ödemeler, tazminattan indirilecek.
Davanın reddine karar verilmesi durumunda ise hakim, ret
kararında, zarar görenin (davacı) aldığı geçici
ödemeleri, yasal faiziyle birlikte geri vermesine
hükmedebilecek.
Böylece kusurlu sürücü, yaralanmasına neden olduğu
hiçbir sosyal güvencesi olmayan kişiye, tazminat davası
devam ederken, tedavi giderleri için ''geçici ödeme''
yapmakla yükümlü tutulabilecek.
Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi
amacıyla verilen herhangi bir şey, geri istenemeyecek.
Bu konuda bir dava açılmışsa, davanın reddine karar
veren hakim, söz konusu şeyin devlete mal edilmesine
karar verebilecek.
-FAİZE SINIR-
Olağanüstü faiz oranları karşısında borçlu korunacak.
Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı,
sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu
tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre
belirlenecek.
Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı,
belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50 fazlasını
aşamayacak.
Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı ise sözleşmede
kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte
yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek.
Yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede belirlenen oranın
yüzde yüz fazlasını aşamayacak.
-SÖZLEŞMELERE EKONOMİK KRİZ AYARI-
Ekonomik kriz dönemleri gibi olağanüstü durumlarda,
sözleşmeler değişen koşullara göre uyarlanabilecek.
Buna göre, sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca
öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü
bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya
çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları,
kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına
aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve
borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı
ölçüde güçlenmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa
etmiş olursa, borçlu, hakimden sözleşmenin yeni
koşullara uyarlanması isteyebilecek.
Borçlu, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme
hakkına sahip olabilecek. Borçlu, sürekli edimli
sözleşmelerde ise fesih hakkını kullanacak. Bu düzenleme
yabancı para borçlarında da uygulanacak.
Borca katılma durumunda, katılan da borçlu ile birlikte
aynı borçtan alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu
olacak.
Sözleşme devri anlaşması ile devir konusu sözleşmeden
doğan bütün hak ve borçlar üçüncü kişiye
devredilebilecek.
-SATIŞ SÖZLEŞMELERİ-
Satılandaki hasardan, taşınırlarda zilyetliğin devri,
taşınmazlarda ise tescil anına kadar satıcı sorumlu
olacak.
Borcunu ödemeyen satıcı, alıcının uğradığı zararı
giderecek.
Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği
niteliklerin satılanda bulunmamasından sorumlu olacak.
Satıcı, aynı zamanda, satılanda niteliğe aykırı olan,
kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan
beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde
azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların
bulunmasından da sorumlu tutulacak. Satıcı, bu ayıpların
varlığını bilmese bile sorumluluktan kurtulamayacak.
Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır
kusurluysa, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya
sınırlayan her anlaşma, hükümsüz sayılacak.
Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı
tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayacak. Satıcı,
alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle
görebileceği ayıplardan da ancak böyle bir ayıbın
bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacak.
Alıcı, devraldığı satılanda, satıcının sorumluluğunu
gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde
satıcıya bildirecek. Yoksa alıcı, satılanı kabul etmiş
sayılacak.
-ALICININ SEÇİMLİK HAKLARI-
Alıcı, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu
hallerde; satılanı geri vermeye hazır olduğunu
bildirerek sözleşmeden dönebilecek. Alıcı, satılanı
alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim
isteyebilecek, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde,
bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın
ücretsiz onarılmasını veya satılanın ayıpsız bir benzeri
ile değiştirilmesini isteyebilecek.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen
vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek, seçimlik
haklarını kullanmasını önleyebilecek.
Satılanın değerindeki eksiklik, satış bedeline çok
yakınsa alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın
ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme
haklarından birini kullanabilecek.
Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satıcıdan; ödediği
satış bedelinin faiziyle birlikte geri verilmesini,
yargılama giderleriyle satılan için yaptığı giderlerin
ödenmesini, ayıplı maldan doğan doğrudan zararının
giderilmesini isteyebilecek. Satıcı, kendisine hiçbir
kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer
zararlarını da karşılayacak.
Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça,
satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü
dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile,
satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle
zaman aşımına uğrayacak. Satıcı, satılanı ayıplı olarak
devretmekte ağır kusurluysa 2 yıllık zaman aşımı
süresinden yararlanamayacak.
-TAŞINMAZ SATIŞI-
Taşınmaz satışı sözleşmeleri, resmi şekilde
düzenlenecek. Taşınmaz satışı vaadi, geri alım ve alım
sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli
olmayacak.
Önalım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde
yapılmış olmasına bağlı olacak.
Önalım, geri alım ve alım hakları, en çok 10 yıllık süre
için kararlaştırılabilecek ve kanunlarda belirlenen
süreyle tapu siciline şerh edilebilecek.
Aksine anlaşma olmadıkça, sözleşmeden doğan ön alım,
alım ve geri alım hakları devredilemeyecek, ancak miras
yoluyla geçecek.
-ÖN ALIM HAKKI-
Ön alım hakkı, taşınmazın satışı ya da ekonomik bakımdan
satışa eşdeğer her türlü işlemin yapılması durumunda
kullanılabilecek.
Satıcı veya alıcı, satış sözleşmesinin yapıldığını ve
içeriğini; ön alım hakkı sahibine noter aracılığıyla
bildirecek.
Sözleşmeden doğan ön alım hakkını kullanmak isteyen hak
sahibi, bu hak şerh edilmiş ve taşınmazın mülkiyeti
alıcı adına tescil edilmişse alıcıya; aksi takdirde
satıcıya karşı, satışın veya ekonomik bakımdan satışa
eşdeğer başka bir işlemin kendisine bildirildiği
tarihten başlayarak 3 ay ve her halde satışın
yapılmasından başlayarak 2 yıl içinde dava açabilecek.
-AYIPLI YAPIDA ZAMAN AŞIMI-
Aksine sözleşme olmadıkça, satılan taşınmaz, satış
sözleşmesinde yazılı yüzölçümü tutarını kapsamıyorsa
satıcı, eksiği için alıcıya tazminat ödemekle yükümlü
olacak.
Bir yapının ayıplı olmasından doğan davalar, mülkiyetin
geçmesinden başlayarak 5 yılın, satıcının ağır kusuru
varsa 20 yılın geçmesiyle zaman aşımına uğrayacak.
-TAKSİTLE SATIŞLAR-
Taksitle satış sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça
geçerli olamayacak.
Malın, satıcının ticari faaliyeti kapsamında satılması
halinde taksitle satış sözleşmesinde, ''alıcının 7 gün
içinde sözleşme yapılması konusundaki irade açıklamasını
geri alma hakkı, temerrüt veya vadenin ertelenmesi
durumunda, yasal faiz oranının yüzde 30 fazlasını
geçmemek üzere ödenecek faiz'' de belirtilecek.
-YASAL TEMSİLCİSİNİN RIZASI-
Ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlı tarafından
yapılan taksitle satış sözleşmesinin geçerliliği, yasal
temsilcisinin yazılı rızasına bağlı olacak. Bu rızanın,
en geç sözleşmenin kurulduğu anda verilmesi zorunlu
olacak.
Taksitle satış sözleşmesi, satıcı bakımından sözleşmenin
kurulduğu anda, alıcı açısından ise sözleşmenin bir
nüshasının eline geçmesinden 7 gün sonra hüküm doğurmaya
başlayacak.
Alıcı, peşin satış bedelinin en az 10'da 1'ini en geç
teslim anında peşin olarak, satış bedelinin geri kalan
kısmını da sözleşmeyi izleyen 3 yıl içinde ödeyecek.
Bakanlar Kurulu, satılanın türüne göre peşinat miktarı
ile yasal ödeme sürelerini yarıya kadar indirebileceği
gibi, 2 katına kadar çıkartabilecek.
Taksit borcu kambiyo senedine bağlanmamışsa, alıcı,
satış bedelinin kalan kısmını bir defada ödeyebilecek.
Bu durumda, peşin satış bedeline ilave edilen bedelin
ödenmemiş taksitlere isabet eden kısmı, yarısından az
olmamak üzere ödeme süresinin kısaltılmasına uygun
olarak indirilebilecek.
Satıcı, alıcının peşinatı ödemede temerrüte düşmesi
halinde, sadece peşinatı isteyebilecek veya sözleşmeden
dönebilecek. Alıcının taksitleri ödemede temerrüte
düşmesi halinde ise satıcı, hemen ödenmesi gereken
taksitlerin veya geri kalan satış bedelinin tamamının
bir defada ödenmesini talep edebilecek veya sözleşmeden
vazgeçebilecek.
-HAKİMİN SÖZLEŞMEYE MÜDAHALESİ-
Hakim, temerrüte düşen alıcının borçlarını ödeyeceği
güvencesi vermesi ve satıcının da bu yeni düzenleme
dolayısıyla herhangi bir zararının söz konusu olmaması
koşuluyla, alıcıya ödeme kolaylıkları sağlayabilecek ve
satıcının satılanı geri almasını yasaklayabilecek.
Taksitle satışa ilişkin hükümler, aynı ekonomik amaçla
yapılan işlemlere de uygulanacak. Kira-satış vaadi,
kira-alım ve kira-bağışlama şeklinde yapılan birleşik
sözleşmelerde de taksitle satış hükümleri geçerli
olacak.
-ÖN ÖDEMELİ TAKSİTLE SATIŞ-
Alıcının taşınır bir malın satış bedelini önceden kısım
kısım ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen ödenmesinden
sonra satılanı alıcıya devretmeyi üstlendikleri ön
ödemeli taksitle satış sözleşmesi de yazılı yapılacak.
Sözleşmede, ''taksitleri kabule yetkili banka''
belirtilecek. Banka, her iki tarafın çıkarlarını
gözetecek.
Alıcı bir veya daha çok ön ödemede temerrüte düşerse,
satıcı, ancak vadesi gelmiş olan ödemeleri
isteyebilecek.
Türk Borçlar Kanunu ile kiracı-ev sahibi ilişkilerinde,
yeni bir dönem başlayacak.
TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Türk Borçlar Kanunu'na
göre, mal sahibi; kiralık yeri kararlaştırılan tarihte,
sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda
teslim etmekle yükümlü olacak.
Kiralık yerle ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri
yükümlülükleri mal sahibi karşılayacak.
Kiraya veren, kiralananın kullanımıyla ilgili olmak
üzere, kendisi veya üçüncü kişi tarafından yapılan yan
giderlere katlanacak. Buna göre, çatı onarımı ve dış
cephe boyası gibi giderler, ev sahibi tarafından
karşılanacak.
Gayrimenkulu kiralayan, mal sahibinden kiralanan yerle
ilgili ayıbın uygun bir sürede giderilmesini
isteyebilecek. Bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, bu
ayıbı mal sahibi adına gidertebilecek ve bundan doğan
alacağını kira bedelinden kesebilecek. Ayıbın verilen
sürede giderilmemesi durumunda, kiracı sözleşmeyi
feshedebilecek.
Kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra kiralanan yer
herhangi bir nedenle el değiştirirse, yeni malik kira
sözleşmesinin tarafı olacak.
-ELEKTRİK VE SU BORCU-
Kiracı, aksine sözleşme ve yerel adet olmadıkça, kira
bedelini ve gerekiyorsa ısıtma, aydınlatma ve su gibi
yan giderleri, her ayın sonunda ve en geç kira süresinin
bitiminde ödeyecek.
Kiraya verenler, konut ve çatılı iş yerlerinde, sadece
kira bedelini değil, elektrik ve su gibi yan giderleri
de ödemeyen kiracılara karşı, temerrüt sebebiyle tahliye
davası açabilecekler.
-BALKONDA MANGALA SON-
Sözleşmeye uygun olarak özenle kullanacak ve komşulara
gerekli saygıyı gösterecek kiracının, bu yükümlülüğüne
aykırı davranması durumunda kiraya veren, en az 30 gün
süre vererek, durumunu düzeltmesi için ihtarda
bulunacak. Ancak, kiracının davranışları komşular
tarafından çekilmez hale gelirse, ev sahibi yazılı
bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilecek. Uyarıya
rağmen yüksek sesle müzik dinleyen, gürültü patırtı,
balkonda mangal yapan kiracının sözleşmesi iptal
edilebilecek.
-TEMİZLİK VE BAKIM GİDERLERİ-
Kiracı, kiralanan yerin olağan kullanımı için gerekli
temizlik ve bakım giderlerini ödemekle yükümlü olacak.
Mal sahibi, konut veya iş yerinde kira sözleşmesinin
feshini gerektirmeyen ve kiracıdan katlanması
beklenebilecek olan yenilik ve değişiklikler
yapabilecek.
-DEĞER ARTIŞININ KARŞILIĞINI İSTEYEMEYECEK-
Kiracı da ev sahibinin yazılı rızasıyla konut veya iş
yerinde yenilik ve değişiklikler yapabilecek. Kiracı,
aksine yazılı bir anlaşma yoksa, kiraya verenin
rızasıyla yaptığı yenilik ve değişiklikler dolayısıyla
kiralananda ortaya çıkan değer artışının karşılığını
isteyemeyecek.
Mal sahibinin yazılı rızasını almadıkça kiracı, kira
ilişkisini başkasına devredemeyecek. Ancak kiraya veren,
iş yeri kiralarında ''haklı bir sebep olmadıkça'' bu
rızayı vermekten kaçınamayacak.
Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın
kiralanan yeri geri verirse, kiralananın benzer
koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre ödeme
yapmakla sorumlu tutulacak. Yeni kiracı bulunması
durumunda, kiracının kira sözleşmesinden doğan borçları
sona erecek.
Gayrimenkulü kiralayanın ölmesi durumunda mirasçıları,
yasal fesih bildirim süresine uyarak en yakın fesih
dönemi sonu için sözleşmeyi feshedebilecek.
Kiracı, kiralanan yeri ne durumda teslim almışsa, kira
sözleşmesinin bitiminde o durumda geri verecek. Ancak,
kiracı sözleşmeye uygun kullanım dolayısıyla kiralananda
meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu
olmayacak.
Kiraya veren, kiracının sorumlu olduğu eksiklikleri ve
ayıpları hemen yazılı olarak bildirecek. Bu bildirim
yapılmazsa, kiracı her türlü sorumluluktan kurtulacak.
Ancak, teslim alma sırasında olağan incelemeyle
belirlenemeyecek olan eksikliklerin ve ayıpların varlığı
halinde kiracının sorumluluğu devam edecek.
-DEPOZİTOYA SINIRLAMA-
Konut ve çatılı iş yerlerinde, mal sahibine verilen
depozito miktarı, 3 aylık kira bedelini aşamayacak.
Güvence olarak para verilmesi kararlaştırılmışsa kiracı,
mal sahibinin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, parayı
vadeli bir tasarruf hesabına yatıracak. Güvence
senetleri ise bankaya depo edilecek. Banka güvenceleri
ancak iki tarafın rızasıyla veya icra takibinin
kesinleşmesi ya da kesinleşmiş mahkeme kararına
dayanarak geri verebilecek.
-KİRA ARTIŞLARI-
Kira bedelleri, bir önceki yılda gerçekleşen üretici
fiyat endeksindeki (ÜFE) artış oranını geçmemek
koşuluyla artırılabilecek. Bu kural bir yıldan daha uzun
süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak.
Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira
bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat
endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hakim
tarafından, kiralananın durumu gözönüne alınarak
hakkaniyete göre belirlenecek.
-YABANCI PARAYLA YAPILAN SÖZLEŞMELER-
Kira bedeli yabancı bir para birimiyle belirlenmişse, 5
yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamayacak.
Bu süre geçtikten sonra kira bedelinin belirlenmesinde,
yabancı paranın değerindeki değişiklikler de dikkate
alınarak emsal kira bedellerine göre güncelleme
yapılacak. Ancak sözleşmenin yapıldığı dönemde
öngörülmeyen olağanüstü durumların ortaya çıktığı ve
aşırı ifa güçlüğünün oluştuğu durumlarda, taraflar 5
yıllık süreyi beklemeden, hakimden sözleşmenin yeni
koşullara uyarlanmasını isteyebilecekler.
-EKONOMİK KRİZ DÖNEMLERİNDE KİRA BEDELİ-
Kira sözleşmesinin kurulmasından sonra, başlangıçta
belirlenen kira bedeli, özellikle kanun gereği
sözleşmenin süresinin uzatıldığı durumlarda, ekonomik
koşullara bağlı olarak değiştirilebilecek. Böylece
kiraya verenin, konut veya iş yerinin durumuna göre
uygun bir kira bedeli elde etmesine olanak sağlanacak.
Kiracıya, kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir
ödeme yükümlülüğü getirilemeyecek. Özellikle kira
bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu
ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel
olacağına ilişkin anlaşmalar geçersiz olacak.
-EV SAHİBİNE, SÖZLEŞMEYİ TEK TARAFLI SONA ERDİRME HAKKI-
Konut ve iş yeri kiralarında kiracı, süre bitiminden en
az 15 gün önce bildirimde bulunmadığı takdirde sözleşme
aynı koşullarla 1 yıl uzatılmış sayılacak. Ancak kiraya
veren, 10 yıllık uzama süresi sonunda, bu süreyi izleyen
her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde
bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin
sözleşmeye son verebilecek. Düzenlemeyle, kiraya verene,
tazminat ödemekle yükümlü olmaksızın, sözleşmeyi tek
taraflı sona erdirme hakkı tanınmış olacak.
-EŞ RIZASI ARANACAK-
Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan
taşınmazlarda kiracı, eşinin açık rızası olmadıkça kira
sözleşmesini feshedemeyecek. Bu rızanın alınması mümkün
olmazsa veya eş haklı sebep olmaksızın rızasını
vermekten kaçınırsa kiracı, hakimden bu konuda bir karar
vermesini isteyebilecek.
-KİRA SÖZLEŞMESİNİ SONA ERDİRMEDE YENİ DÖNEM-
Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunda, kiraya verenin,
kendisinin, eşinin ve çocuklarının konut ve iş yeri
ihtiyacı ileri sürülerek tahliye davası açabileceği
öngörüldüğü halde, yasaya göre, ''kendisinin, eşinin,
alt soyunun, üst soyunun ve kanun gereği bakmakla
yükümlü olduğu diğer kişilerin gereksinimi sebebiyle,
kira sözleşmesinin dava yoluyla sona erdirebilmesine''
olanak sağlanacak. Böylece, kiraya verenler, üst soyunun
(örneğin, babasının veya büyük babasının) ve alt soyunun
(torunlar) konut veya iş yeri gereksinimini ileri
sürerek tahliye davası açabilecekler.
Bugünkü düzenlemeye göre, ''Oğlum evlenecek. Kızım gelin
olacak'' şeklindeki gereksinimlerle tahliye davası
açabilen ev sahipleri, bu yasadan sonra, ''Babam, dedem,
torunum veya evlatlığım oturacak'' gibi gerekçelerle de
kira sözleşmelerini dava yoluyla sona erdirebilecekler.
Mal sahibi, kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı
ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya
elverişli bir konutu bulunduğunu kira sözleşmesinin
kurulduğu sırada bilmiyorsa, sözleşmenin bitiminden
başlayarak 1 ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla
bitirebilecek.
-EV SAHİPLERİNE HAPİS CEZASI KALKIYOR-
Gereksinim ileri sürülerek boşaltılan konut ve iş
yerlerinin, 3 yıl süreyle eski kiracıdan başkasına
kiralanamayacağına ilişkin mevcut düzenleme yasada da
korunmakla birlikte, ''yeniden kiralama yasağına''
aykırı hareket eden kiraya verenler için öngörülen 6
aydan 1 yıla kadar hapis ve 3 yıllık kira bedeli
tutarınca ağır para cezası kaldırılacak. Bunun yerine,
kiraya veren, söz konusu yasağa aykırı davrandığı
takdirde, eski kiracısına, son kira yılında ödemiş
olduğu bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere
tazminat ödemekle yükümlü olacak.
İşveren, çalışanların psikolojik ve cinsel tacize
uğramalarını önlemekle yükümlü olacak.
TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Türk Borçlar Kanunu'na
göre, işi özenle yapacak ve işverenin haklı menfaatinin
korunmasında sadakatle davranacak olan işçi, işverene
ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri,
tesisleri ve taşıtları, usulüne uygun olarak kullanmak
ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine
teslim edilmiş olan malzemeye özen göstermekle yükümlü
olacak.
İşçi, üçüncü kişilerle ücret karşılığında anlaşmalar
yaparak işverene karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal
edemeyecek ve işvereniyle rekabete yol açacak iş ve
işlemlerde bulunamayacak.
-İŞÇİYE SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ-
Hizmet ilişkisinin devamı süresince iş gördüğü sırada
öğrendiği üretim ve iş sırları gibi bilgileri, kendisi
veya başkalarının yararına kullanamayacak olan işçi,
hizmet ilişkisi sona erse bile işverenin haklı
yararlarının korunması için gerekli olduğu ölçüde sır
saklamakla yükümlü olacak.
İşçi, üçüncü kişilerden işveren için aldığı şeyleri ve
özellikle paraları derhal teslim edecek.
İşveren, işin görülmesi ve işçilerin iş yerindeki
davranışlarıyla ilgili genel düzenlemeler yapabilecek,
onlara özel talimat verebilecek. İşçiler de bunlara
dürüstlük kurallarının gerektirdiği ölçüde uyacak.
İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan
sorumlu olacak.
İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde
belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise
''asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti
ödemekle'' yükümlü olacak.
İşveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma
ücretini en az yüzde 50 fazlasıyla ödeyecek.
Belli işlerde aracılık yapması halinde, işçiye aracılık
ücreti ödenecek.
-İKRAMİYE HAKKI-
İşveren; bayram, yılbaşı ve doğum günü gibi belirli
günler dolayısıyla işçilerine özel ikramiye verebilecek.
Ancak, işçilerin ikramiyeyi isteme hakları, bu konuda
anlaşmanın yahut çalışma şartının veya işverenin tek
taraflı taahhüdünün olması halinde doğacak.
Hizmet sözleşmesinin ikramiyenin verildiği dönemden önce
sona ermesi halinde, işveren, ikramiyenin, işçinin
çalıştığı süreye yansıyan bölümünü ödeyecek.
-ÜCRETLER, ÖZEL BANKA HESABINA YATIRILACAK-
Aksine bir adet olmadıkça, işçiye ücreti her ayın
sonunda ödenecek. İş sahipleri, işçilerin ücret, prim,
ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel
olarak açılacak banka hesaplarına yatıracak. Banka
hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu
nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni
kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden
olup olmayacağını belirlemeye, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken
yetkili olacak. Her ödeme döneminde işçiye hesap
pusulası verilecek.
İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu, işçinin
rızası olmadıkça takas edemeyecek.
İşçinin kasten sebebiyet verdiği mahkeme kararıyla
tespit edilen zararlarda, işveren, ücretin dörtte birini
geçmemek koşuluyla haciz koydurabilecek.
-ARACIN VERGİLERİNİ DE ÖDEYECEK-
İşçinin, işverenle anlaşarak işin görülmesinde kendi
motorlu aracını kullanması durumunda, işveren sadece
motorlu aracın işletilmesinin ve bakımının gerektirdiği
olağan giderlerden değil, aynı zamanda vergi, zorunlu
mali sorumluluk sigortası primleri ve aracın yıpranması
karşılığında uygun bir tazminatı da ödemekle yükümlü
olacak.
-PSİKOLOJİK VE CİNSEL TACİZE ÖNLEM-
İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak
ve saygı göstermek, iş yerinde dürüstlük kurallarına
uygun bir ortamı sağlamakla, özellikle işçilerin
psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür
tacizlere uğramış olanların da daha fazla zarar
görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlü
olacak.
İşveren iş yerinde, iş sağlığı ve güvenliğinin
sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve
gereçleri noksansız bulundurmakla; işçiler de iş sağlığı
ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla
yükümlü tutulacak.
İşverenin bu hükümler dahil, kanuna ve sözleşmeye aykırı
davranışı nedeniyle işçinin ölümü, bedensel bütünlüğünün
zedelenmesi yahut kişilik haklarının ihlaline bağlı
zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan
sorumluluk hükümlerine tabi olacak.
İşçinin, işveren ile bir ev düzeni içinde birlikte
yaşadığı durumlarda, işveren, işçinin beslenme ve
barınma gereksinimlerini karşılayacak.
-İŞÇİNİN BİLGİSAYARINDAKİ KİŞİSEL BİLGİLER-
Bilgisayar ortamında saklanabilen verilerin kullanılması
konusunda işçinin korunması amacıyla sınırlama getiren
yasaya göre, işveren, işçiye ait kişisel verileri, ancak
işçinin işe yatkınlığıyla ilgili veya hizmet
sözleşmesinin ifası için zorunlu olduğu ölçüde
kullanabilecek.
İşçi, kusuru olmaksızın hastalık veya kaza gibi
sebeplerle iş göremezse, işveren, sosyal sigortalar
yardımlarından yararlanamayan, bir yıla kadar çalışmış
işçinin bakımını ve tedavisini, 2 hafta süreyle
üstlenecek.
-İBRA SÖZLEŞMELERİ-
Hizmet sözleşmelerine, sadece işçi aleyhine konulan ceza
koşulu, geçersiz olacak. İşçinin işverenden alacağına
ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması durumunda, ibra
tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden
başlayarak, en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması,
ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça
belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve
banka aracılığıyla yapılması şartı aranacak. Bu
unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname,
hükümsüz sayılacak.
-TATİL VE İZİNLER-
İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya
durum ve koşullar buna imkan vermiyorsa, bir tam çalışma
günü izin verecek. Hizmet sözleşmesinin feshi halinde
ise bildirim süresi içinde işçiye ücretinde bir kesinti
yapmaksızın günde 2 saat iş arama izni verilecek.
İşveren, en az bir yıl çalışmış olan işçilere, yılda en
az 2 hafta, 18 yaşından küçük işçiler ile 50 yaşından
büyük işçilere de en az 3 hafta ücretli yıllık izin
verecek.
Yıllık ücretli izinler, kural olarak aralıksız biçimde
verilecek, ancak tarafların anlaşması durumunda izin
süresi ikiye bölünebilecek.
İşveren, işçiye, yıllık izin ücretini, peşin veya avans
olarak verecek. İşçi, izin parasını alarak, yıllık
izininden feragat edemeyecek. Hizmet sözleşmesinin
herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda, işçinin
kullanmadığı izinlerin ücreti, en son aldığı ücret
üzerinden işçiye, işçinin ölmesi durumunda da hak
sahiplerine ödenecek. Kullanılmayan yıllık izin ücretine
ilişkin zaman aşımı da hizmet sözleşmesinin sona erdiği
tarihten itibaren işlemeye başlayacak.
İşçi, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesi
feshedilirse, sözleşme süresince kazanabileceği miktarı,
tazminat olarak isteyebilecek.
İşçinin haklı sebep olmaksızın işe başlamadığı veya
aniden işi bıraktığı hallerde işveren, aylık ücretin
dörtte birine eşit bir tazminat isteme hakkına sahip
olacak. İşveren, ayrıca ek zararlarının giderilmesini de
isteyebilecek.
İşveren, ölen işçinin eşine ve ergin olmayan
çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere,
ölüm gününden başlayarak 1 ay, hizmet ilişkisinin 5
yıldan uzun süre devam etmesi durumunda 2 aylık ücret
tutarında ödeme yapacak.
Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu
olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle
yükümlü olacak.
-EVDE HİZMET SÖZLEŞMESİ-
İşçi, işverenin verdiği işi, evinde kendisi veya aile
bireyleriyle ücret karşılığı yapabilecek. İşçi, bir
mağaza için, kendi evinde giysi dikip vermeyi, ürün
paketlemeyi üstlenebilecek.
İşverenin, ücret ve malzeme bedelini yazıyla
bildirmediği durumlarda, bu işlerde uygulanan alışılmış
ücret ve bedel geçerli olacak.
İşçi, işveren tarafından sağlanan malzeme ve araçları
özenle kullanacak, kalan malzeme ve araçları işverene
teslim edecek.
İşçinin ücreti, aralıksız olarak çalıştırılıyorsa, 15
günde bir ya da işçinin rızasıyla ayda bir, aralıklı
olarak çalıştırıldığı takdirse ise ürünün tesliminde
ödenecek.
İşçiyi aralıksız şekilde çalıştıran işveren, işçinin
kişiliğinden kaynaklanan sebeplerle ve kusuru olmaksızın
çalışamadığı durumlarda da ücretini ödeyecek. Yani işçi,
kusuru olmaksızın tutuklandığı ya da hastalandığı
durumlarda da ücretini almaya devam edecek.
-YAYIM SÖZLEŞMESİ-
Yayım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış
olmasına bağlı olacak.
Baskı adedini belirlemede yayımcıya serbestlik tanıyan
mevcut düzenleme yerine, taraflar, süreli yayım
sözleşmesi yaparken, süreyi veya baskı adedini
kararlaştırmak zorunda olacak.
Eser sahibinin ölümünden sonra, mirasçıları eserde
güncelleştirme yapabilecek. Yayımcı, eser sahibinin
haleflerine güncelleştirme olanağı vermeden yeni bir
basım yapamayacak ve eseri çoğaltamayacak.
Evlenme simsarlığından doğan ücret için dava
açılamayacak, takip yapılamayacak.
Otopark işletmecileri, kendilerine bırakılan araçların
zarara uğraması veya çalınmasından sorumlu olacak.
Ancak, otopark işletenlerin sorumluluğu, kendilerine
veya çalışanlarına bir kusur yüklenmedikçe, söz konusu
araç için alınan günlük ücretin 10 katını aşamayacak.
-KEFİL OLMADA EŞ RIZASI-
Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve
kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi
belirtilmedikçe geçerli olmayacak. Kefil, sorumlu olduğu
azami miktar ile kefalet tarihini, sözleşmede ''kendi el
yazısıyla'' belirtecek.
Kefalet sözleşmesinde sonradan ve kefilin sorumluluğunu
artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle
uyulmadıkça hüküm doğurmayacak.
Kefil olmada eş rızası aranmasını düzenleyen yasaya
göre, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık
kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı
doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil
olabilecek.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin
sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin
müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına
olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan
değişiklikler için eşin rızası aranmayacak.
-BORÇLUYA BAŞVURMADIKÇA KEFİLE TAKİBAT YOK-
Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça kefili
takip edemeyecek. Ancak alacaklı, ''borçlu aleyhine
yapılan takipte kesin aciz belgesi alınması, borçlunun
Türkiye'de takibatının imkansız hale gelmesi, borçlunun
iflasına karar verilmesi ve borçluya konkordato süresi
verilmiş olması'' hallerinde, doğrudan kefile
başvurabilecek.
Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen
herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul
etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz
rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilecek.
Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın
sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde
olması şartı aranacak.
Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları
takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi,
diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu
olacak.
Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil
kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her
biri, borcun tamamından sorumlu olacak.
Kefil, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara
kadar sorumlu olacak.
Sözleşmede açıkça kararlaştırılmamışsa kefil, borçlunun
sadece kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonraki
borçlarından sorumlu olacak.
Borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel
olsa bile, kefile karşı, vadeden önce takibat
yapılamayacak.
-KEFALET SÜRESİ-
Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil
borcundan kurtulacak.
Bir kişi tarafından verilen her türlü kefalet, 10 yıl
geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacak.
Kefalet, 10 yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa
bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça
kefil, ancak 10 yıllık süre doluncaya kadar takip
edilebilecek.
-KEFALETTEN DÖNME-
Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun
doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin
yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali
durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle var
saydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa; kefil,
alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç
doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden
dönebilecek.
-UYGULANACAK SÖZLEŞMELER-
Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin
rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel
güvence verilmesine ilişkin başka ad altında yapılan
diğer sözleşmelere de uygulanacak. Böylece kefili
koruyucu hükümler, kefalet sözleşmeleri dışındaki,
''üçüncü kişinin fiilini üstlenme, üçüncü kişi yararına
sözleşme, iç üstlenme sözleşmesi, borca katılma,
sözleşmeye katılma'' gibi sözleşmeler için de geçerli
olacak.
1926 yılından bu yana yürürlükte olan Borçlar Kanununu
uygulamadan kaldıran yasa, 1 Temmuz 2012'den itibaren
yürürlüğe girecek.
-TEŞEKKÜR ETTİLER-
Tasarının yasalaşmasının ardından kısa bir teşekkür
konuşması yapan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 23. Dönem
Parlamentosunun çok önemli bir tasarıya imza attığını
söyledi. Ergin, hukuk mevzuatının en temel kanunlarından
biri olan Türk Borçlar Kanunu'nu yeniden inşa
ettiklerini ifade ederek, 1998'den bu yana bakanlıklarda
başlayan çalışmaların, 12 yıllık bir süreçten sonra
bugün sonlandırıldığını belirtti.
Ergin, tasarının hazırlanmasında 120 ayrı kaynaktan
görüş alındığını dile getirerek, akademisyenler, sivil
toplum örgütleri ve üniversitelerin tasarının
olgunlaşmasına büyük katkı sağladığını anlattı. Ergin,
gruplara gösterdiği işbirliği için de teşekkür etti.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ise ''milletin
arzuladığı uzlaşma özleminin, TBMM'de gerçekleştiği
mutlu zamanın içinde olduklarını'' söyledi.
İyimaya da tasarının yasalaşmasında emeği geçenlere
teşekkür etti.
Haber7 |