Kurumlar Vergisi'ni ödeme zamanı
Kurumlar Vergisi, beyannamenin verildiği ayın sonuna
kadar ödenmektedir. Nisan ayının son günü tatil
olduğundan, 2010 yılı beyannamesi üzerinden
hesaplanan kurumlar vergisinin tamamı için son ödeme
günü 2 Mayıs 2011 olmaktadır.
Geçmiş yıl zararları
a) Yurtiçi zarar mahsubu
Beyanname geçmiş yıl zararlarının yazıldığı ayrı bir
tablo bulunmaktadır (Kağıt ortamında verilen
beyannamede 4 no.lu tablo). Bu tabloda yer alan
zararların, zarar olsa dahi indirilecek
istisna ve indirimler yapıldıktan sonra kalan
tutarla sınırlı olarak mahsuba konu edilmesi
gerekir.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9'uncu maddesi hükmüne
göre geçmiş yıl zararlarının mahsubu için;
•Zararın beş yıldan fazla nakledilmemiş olması (Bu
çerçevede 2010 beyannamesinde 2005-2009 yılları
zararları mahsup edilebilecektir),
•Mahsubun yapılacağı beyannamede her yılın zarar
tutarının ayrı ayrı gösterilmiş olması,
•Mahsup edilecek geçmiş yıl zararının ilgili olduğu
dönemin beyannamesinde yer alması, gerekmektedir.
Bu düzenlemeye göre, zarar mahsup süresi yanında,
zarar mahsubu için iki önemli şekli koşul
aranmaktadır. Birinci koşul konusunda genellikle
sorun olmamakla birlikte, mahsup edilecek geçmiş yıl
zararının ilgili olduğu dönemin beyannamesinde yer
alması koşulu, ilgili yıl için farklı sonuç
doğurmasa dahi, beyannamenin bütün satırlarının
özenle doldurulmasının önemini göstermektedir.
b) Yurtdışı zarar mahsubu Kurumlar Vergisi
Kanunu'nun 9'uncu maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinde yer alan düzenlemeye göre, kurumlar
vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili
zararlar hariç olmak üzere, yurt dışı faaliyetlerden
doğan zararlar;
•Faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarına göre
beyan edilen vergi matrahlarının zarar dahil, her
yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisi verilen
kuruluşça rapora bağlanması,
•Bu raporun aslı ile birlikte tercüme edilmiş bir
örneğinin Türkiye'deki ilgili vergi dairesine
ibrazı, koşullarıyla, kurumlar vergisi matrahının
tespitinde indirim konusu yapılacaktır.
Kurumlar vergisi beyannamesinde mahsup edilecek yurt
dışı zararlar için ayrı tablo veya satırlar
bulunmamaktadır. Mahsup edilecek yurt içi / yurt
dışı toplam zarar tutarlarının ilgili satırlarda
topluca gösterilmesi yeterlidir.
c) Devir alınan ve bölünen kurum zararlarının
mahsubu
Kurumlar Vergisi Kanunu'na uygun devirde, devralınan
kurumların devir tarihi itibariyle özsermaye
tutarını geçmeyen zararları ile tam bölünme işlemi
sonucu, bölünen kurumdaki özsermayenin
devralınan tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle
orantılı zararların mahsubu olanağı düzenlenmiştir.
Yapılan düzenlemeye göre zarar mahsubu için;
•Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi
beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması,
•Devralınan kurumun faaliyetine devir veya
bölünmenin meydana geldiği tarihten itibaren en az
beş yıl süreyle devam edilmesi, gerekmektedir.
Beyannamelerin yasal süresinde verilmesi koşulu,
ihmal edilebilecek önemde olan bazı şekli
yükümlülüklerin dahi sonradan telafi edilemez
sonuçlar yaratabileceğini göstermekte, beyannamenin
zamanında ve istenen bilgilerin tamamını içerecek
şekilde doldurulmasının önemini göstermektedir.
Devir ve bölünmede zarar mahsup süresi
uzamamaktadır. Yani her yıla ait zarar tutarı, yine
beş yılla sınırlı olarak mahsuba konu olmaktadır.
d) Matrah artırımı yapan kurumlarda zarar mahsubu
6111 Sayılı Kanun kapsamında matrah artımında
bulunan kurumların, matrah artırımında bulundukları
yıllara ait zarar tutarlarının %50'sinin 2010 ve
izleyen yıllarda mahsubu olanaklı değildir.
Dolayısıyla, 2006-2009 yıllarının tamamı veya
bazıları için matrah artırımında bulunulması
halinde, artırım yapılan yıla ilişkin zarar
tutarının % 50'si 2010 yılı beyannamesinde indirim
konusu yapılmayacak, mahsup kalan % 50 ile sınırlı
olarak yapılacaktır.
İştirak kazançları
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5'inci maddesinin
birinci fıkrasının;
•(a) bendiyle kurumların, tam mükellefiyete tabi
başka bir kurumun sermayesine katılmaları nedeniyle
elde ettikleri kazançlar,
•(b) bendiyle de kanuni ve iş merkezi Türkiye'de
bulunmayan anonim ve limited şirket niteliğindeki
şirketlere iştirak eden kurumların bu iştirakleri
nedeniyle elde ettikleri, bentte sayılan
koşulları taşıyan iştirak kazançları, kurumlar
vergisinden müstesna tutulmuştur.
Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz
ve benzeri gelirler ile transfer fiyatlandırması
yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar
dolayısıyla elde edilen ve diğer koşulları da
taşıması nedeniyle iştirak kazancı sayılan ve
iştirak kazançları istisnası kapsamına giren
kazançlar için beyannamede ayrı bir satır
bulunmamaktadır. Bu kazançların da iştirak
kazançları satırına yazılarak istisnanın uygulanması
gerekir.
Taşınmaz ve iştirak satış kazançları
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5'inci maddesinin
birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan hükme göre,
bentte yer alan şartlar çerçevesinde elde edilen
kazançların %75'i kurumlar vergisinden
müstesnadır.
İstisna uygulamasında dikkat edilecek önemli bazı
konular özetle şunlardır:
•İstisna uygulamasına konu olacak kıymetlerin
en az iki tam yıl (730 gün) süreyle kurumun
aktifinde yer alması gerekmektedir.
• Kurumlar Vergisi Kanunu'na uygun olarak yapılan
devir, tam ve bölünme hallerinde, devir veya bölünme
suretiyle devralınan kapsamdaki kıymetlerin iktisap
tarihi olarak, devir alınan veya bölünen kurumdaki
iktisap tarihi esas alınır.
• Satış işleminin peşin veya vadeli olmasına
bakılmaksızın istisna, satışın yapıldığı dönemde
uygulanır.
• Satıştan elde edilen kazancın istisnadan
yararlanan kısmının, pasifte özel bir fon hesabına
alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci
yılın sonuna kadar fon hesabında tutulması ve
sermayeye eklenmesi gerekir.
• Fon hesabına alınma işleminin, kazancın beyan
edildiği döneme ait kurumlar vergisi beyannamesinin
verildiği tarihe kadar yapılması gerekir.
• Başta nakit girişi olmak üzere, yasal koşullara
uyulması halinde, grup şirketleri arasındaki
satışlarda da bu istisnadan yararlanılması
mümkündür.
Yurtdışı inşaat ve onarma işlerinden sağlanan
kazançlar
Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri
ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye'de genel
sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar, başka bir
koşul aranmaksızın kurumlar
vergisinden istisnadır.
İstisnadan yararlanmak için, yurt dışında yapılan
kapsamdaki işlerden sağlanan kazançların Türkiye'ye
getirilmesi zorunluluğu yoktur. Kazancın Türkiye'de
genel sonuç hesaplarına intikal
ettirilmesi istisnadan yararlanmak için yeterlidir.
Kurumlar vergisi beyan dönemi başlarken dikkat
edilecek konular
İşletmeden çekilen enflasyon düzeltme farkları
Kurumlar Vergisi Beyannamesi'nde, işletmeden çekilen
enflasyon düzeltme farklarının ve bu farklar
üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinin yazılacağı
ayrı bir satır bulunmaktadır. Vergi Usul Kanunu'nun
düzenlemelerine göre, pasif kalemlere ait enflasyon
fark hesapları, sermayeye eklenmesi dışında herhangi
bir şekilde başka bir hesaba nakledildiği veya
işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin
yapıldığı dönemin kazancı ile
ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi
tutulmaktadır.
Düzenlemeden de açıkça görüldüğü üzere, işletmeden
çekilen enflasyon düzeltme farkları, dönemin zararla
kapanmış olması veya geçmiş yıl zararları ya da
indirim ve istisnalar nedeniyle kurumlar vergisi
matrahı doğmasa dahi vergilenmektedir.
Serbest bölgelerden elde edilen kazançlar
Serbest Bölgeler Kanunu'nun vergi teşviklerini
düzenleyen geçici 3. maddesinin birinci fıkrasında
yer alan düzenlemeye göre;
- 06.02.2004 tarihi itibariyle faaliyet ruhsatı
almış olanların, bölgede gerçekleştirdikleri
faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları,
bu tarih itibariyle faaliyet ruhsatlarında
belirtilen sürenin sonuna kadar,
- Bölgede üretim yapanların ürettikleri ürünlerin
satışından elde ettikleri kazançları, faaliyet
ruhsatlarının tarihine bakılmaksızın,
kurumlar vergisinden müstesnadır.
Düzenlemeden de anlaşıldığı üzere, 06.02.2004
tarihinden önce ruhsat alan imalatçılar,
ruhsatlarında yer alan sürenin sonuna kadar bütün
gelirleri için, süre bitiminden sonra ise sadece
üretilen ürünlerin satışından elde edilen
kazançlarla sınırlı olarak istisnadan
yararlanabilmektedirler.
Üretim faaliyetinde bulunanların
yararlanabilecekleri istisna koşullu bir istisna ve
kapsamı da daha dar olduğundan, 06.02.2004
tarihinden önce ruhsat alıp, bu tarih itibariyle
faaliyet ruhsatlarında yer alan faaliyet süresi 2010
yılı içinde dolan imalatçıların, bütün faaliyetleri
üretim faaliyeti, bütün kazançları da üretilen
malların satışından doğmuş olsa dahi;
- 06.02.2004 tarihi itibariyle faaliyet
ruhsatlarında yer alan sürenin sonuna kadar geçici
3. maddenin birinci fıkrasında düzenlenen geniş
kapsamlı istisnadan yararlanmaları,
- Uzatılan faaliyet ruhsatının yeni döneminde ise
aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan imalatçılar
için düzenlenmiş olan yasal çerçevede teşvikten
yararlanmaları,
önerilir.
Kurumlar Vergisi Beyannamesi'nde zarar olsa dahi
indirilecek istisnalar bölümünde, serbest bölgelerde
elde edilen kazançlar için tek bir satır bulunmakta
olup, yukarıda açıklanan ayırıma uygun birden fazla
satır yoktur. 2010 yılı için yukarıda önerilen
uygulamanın, beyanname dışında yapılacak çalışmayla,
iki farklı dönem için istisna kazanç tutarının
hesaplanması, bulunan toplam istisna tutarının ise
beyannamenin ilgili satırına yazılarak istisnadan
yararlanılması şeklinde yapılması mümkündür.
Öte yandan, serbest bölgede faaliyette bulunanların
elde ettikleri bazı özellikli gelirler itibariyle
yararlanacakları istisnanın kapsamına da değinilecek
olursa, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel
Tebliği'nde yapılan açıklamaya göre,
- Serbest bölgelerde yürütülen faaliyetlerden doğan
alacaklara ilişkin kur farkı ve vade farkı gelirleri
istisna kapsamında değerlendirilmekte,
- Serbest bölgelerde yürütülen faaliyetler
çerçevesinde elde edilen hâsılatın, serbest
bölgelerde yürütülen faaliyetler çerçevesinde
yapılacak ödemelerde kullanılıncaya kadar geçici
olarak serbest bölgelerde mevduat hesaplarında veya
repo işlemlerinde değerlendirilmesi sonucu elde
edilen gelirler de söz konusu istisnadan
yararlanabilmekte,
- Bunun dışında, serbest bölgelerde elde edilmiş
olsa dahi faiz, repo ve benzeri faaliyet dışı
gelirler istisna kapsamında değerlendirilmemektedir.
Teknoloji geliştirme bölgelerinde elde edilen
kazançlar
Teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren
kurumların, münhasıran bu bölgedeki yazılım ve Ar-Ge
faaliyetlerinden 2010 yılında elde ettikleri
kazançlar kurumlar vergisinden müstesnadır.
İstisna ile ilgili olarak dikkat edilecek konulardan
bazıları aşağıda özetlenmiştir:
- Bölge dışında gerçekleştirilen faaliyetlerinden
elde edilen kazançlar, yazılım ve Ar-Ge
faaliyetlerinden elde edilmiş olsa dahi istisna
kapsamında değildir.
- Bölgede üretilen ürünlerin seri üretime tabi
tutarak pazarlanması halinde, ürünlerin
pazarlanmasından elde edilen kazançların lisans,
patent gibi gayrimaddi haklara isabet eden kısmı,
istisna kapsamındadır. Üretim ve pazarlama
organizasyonu nedeniyle doğan kazancın diğer kısmı
ise istisna kapsamında kabul edilmemektedir.
- Faaliyetin zararla sonuçlanması halinde, bu
zararların istisna kapsamında olmayan diğer
faaliyetlere ilişkin kazançlardan indirilmesi mümkün
değildir.
- Bölgede faaliyet gösteren kurumlara TÜBİTAK
tarafından sağlanan karşılıksız destekler kazanca ve
istisna tutarına dahil edilir.
- İstisna kapsamına giren ve girmeyen faaliyetlerin
birlikte yapılması halinde; müşterek genel
giderlerin, her bir faaliyetin maliyet tutarları,
müştereken kullanılan kıymetlerin amortismanlarının
ise bunların her bir işte kullanıldıkları gün sayısı
dikkate alınarak dağıtılması gerekir.
Ar-Ge indirimi
Kurumlar Vergisi Kanunu'nda (5520 sayılı Kanun)
işletme bünyesinde, Ar-Ge faaliyetlerinin
desteklenmesini öngören 5746 Sayılı Kanun'da ise
esas olarak Ar-Ge merkezlerinde ve TÜBİTAK
tarafından desteklenen Ar-Ge projeleri kapsamında
yapılan harcamalar için % 100 "Ar-Ge indirimi"
getirilmiştir.
5520 ve 5746 sayılı kanunlarda düzenlenen teşvikin
ismi ve oranı aynı olmakla birlikte, temelde bazı
farklılıklar vardır. Ar-Ge indiriminden
yararlanırken hangi Kanun kapsamında kalınacağı
önemlidir. Aşağıda her iki Kanun düzenlemesi
arasındaki bazı farklılıklara dikkat çekilecektir:
- Teşvikten yararlanmaya başlama zamanları
farklıdır. 5520 sayılı Kanun'a göre, esas olarak
indirimin uygulanmaya başlanacağı döneme ait geçici
vergi beyannamesinin verileceği tarihe kadar Gelir
İdaresi Başkanlığına başvurulması gerekmektedir.
5746 sayılı Kanun'a göre indirimden ise karar destek
yazısının düzenlendiği veya Ar-Ge Merkezi Belgesinin
düzenlendiği tarihten itibaren
yararlanılabilmektedir.
- Harcamaların kapsamı farklıdır. Örneğin;
- 5520 Sayılı Kanun, Ar-Ge faaliyetleri dışında da
kullanılan sabit kıymetlerin amortismanını hiçbir
şekilde Ar-Ge harcaması olarak kabul etmezken, 5746
sayılı Kanun kısmen Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılan
sabit kıymetlerin amortismanlarının, bu faaliyette
geçen süreye isabet eden kısmını Ar-Ge harcaması
kabul etmektedir.
- 5746 Sayılı Kanun kısmen Ar-Ge faaliyetlerinde
çalışan personelin ücretlerinin, bu faaliyette geçen
süreye isabet eden kısmını Ar-Ge harcaması kabul
etmekte, sınırlı olarak destek personeli ücretlerini
de Ar-Ge harcaması olarak nitelendirmektedir. Oysa
5520 sayılı Kanun, Ar-Ge faaliyetleri dışında da
çalıştırılan personelin ücretleriyle destek
personelinin ücretlerini hiçbir şekilde Ar-Ge
harcaması olarak kabul etmemektedir.
- 5746 Sayılı Kanun'da yer alan düzenlemelere göre,
danışmanlık hizmeti ve diğer hizmet alımlarına
ilişkin harcamalar Ar-Ge ve yenilik harcaması
kapsamında gerçekleştirilen harcama tutarının
%20'sini geçememektedir. 5520 Sayılı Kanun'da ise bu
şekilde bir oransal sınırlama bulunmamaktadır.
- 5746 Sayılı Kanun kapsamında yapılan harcamaların
aktifleştirilmesi ve amortisman yoluyla itfa
edilmesi gerekmektedir. Kurumlar Vergisi Kanunu
kapsamında yapılan ve Vergi Usul Kanunu hükümleri
çerçevesinde aktifleştirilmesi gerekmeyen
harcamaların ise doğrudan gider yazılması mümkündür.
- İlgili yıl kazancının yetersiz olması nedeniyle
ilgili dönemde yararlanılamayan Ar-Ge harcaması
tutarı sonraki yıllara devredebilmektedir. 5520
Sayılı Kanun'dan farklı olarak 5746 sayılı Kanun
kapsamında yapılan harcamalar yeniden değerleme
oranında artırılarak devredilmektedir.
- Yukarıda yapılan açıklamalar 5520 ve 5746 Sayılı
Kanun kapsamında yapılan harcamaların izlenmesini ve
kurumlar vergisi beyannamesinde de ilgili oldukları
satırlara yazılmasını gerektirmektedir.
Kurumlar Vergisi Beyannamesi'nde Ar-Ge indirimiyle
ilgili olarak beş ayrı satır bulunmakta olup, bu
satırların doğru olarak doldurulmasına dikkat
edilmelidir.
Kurumlar Vergisi Beyannamesi'nin hazırlanmasında
dikkat edilecek konuları yazmaya devam edeceğiz.
Recep BIYIK / Dünya
recep.biyik@tr.pwc.com |