Bağ-Kur tescilinin
geriye yürütülmesi ve aftan yararlanma
Ocak ayında Meclis Genel Kurulu'nun ana gündem
maddesini oluşturacağı beklenen Torba Kanun, beraberinde
eski bazı tartışmaları da gündeme getirdi. Bu
tartışmalardan birisi de bağımsız çalışanların,
kayıtlara sigortalı olarak geçmeyen eski çalışmalarıyla
ilişkili. Daha önce de birçok kez bu konuyu yazdık. 5510
sayılı kanunda 4/b statüsünde çalışanlar olarak
adlandırdığımız eski Bağ-Kur sigortalılarının sigortalı
tescilleri öteden beri sıkıntılı olmuş bir konu. Sıkıntı
henüz uygulamanın başlangıç aşamalarından, 1970'li
yıllardan beri gelmekte. Sorunun kaynağında da kimlerin
bağımsız çalışan kabul edilecekleri ve kayıt ve
tescillerinin hangi esaslar göz önünde bulundurularak
yapılacağı konusu yatmakta.
Bağ-Kur sigortalılığına esas bağımsız çalışmanın
ispatında ilk önce sadece esnaf oda kayıtları esas
alınmaktaydı. Sonra kısa bir dönem sadece vergi
mükellefiyet kaydına bakıldı. Ardından da 1986
sonrasında esnaf oda kaydı, vergi mükellefiyeti ve
ticaret sicil kaydından herhangi birisinin devamının
Bağ-Kur sigortalılığı için yeterli sayıldığını
görmekteyiz. Sonrasında tekrar vergi kaydını esas alan
ancak vergiden muaf esnafta diğer unsurları da ölçüt
kabul eden bir anlayış hakim. Kısacası sosyal güvenlik
alanındaki pek çok uygulama gibi bu konuda da zaman
içerisinde sıkça uygulama değişikliği oldu.
BAŞKA KURUM KAYDI
Sigortalılığın tescil ve devamında bir başka kurum ya da
kuruluşun kayıtlarının esas alınması, Bağ-Kur açısından
da sorun teşkil etmekteydi. Çünkü diğer kurum ve kuruluş
kayıtlarının düzenli olarak Bağ-Kur'a intikal
ettirilmesi, bunların izlenip tasnif edilmesi ve gerekli
sigortalılık işlemlerinin gecikmeden yapılması
gerekmekteydi. Özellikle de veri kaynaklarınızın sayısı
arttıkça bu işlem karmaşıklaşmakta ve güçleşmektedir.
Onlarca meslek örgütü, ticaret odası, vergi dairesi ve
ticaret sicil kaydından sağlıklı bilgi transferini
yapmak, özellikle de şimdiki gibi vatandaşlık numarası
türünden ortak bir anahtar kullanılmaksızın kolay
değildi.
Bu nedenle personelinin tüm iyi niyeti ve çabasına
rağmen Bağ-Kur'da, daha çok sigortalı olma arzusunu
ortaya koyan ve primlerini yatırmaya çalışanların takip
edilebildiği bir sistem yerleşti. Kanun hükümlerine göre
Bağ-Kur sigortalısı olması gereken çok sayıda kişi
kapsam dışında kalabildiği gibi, bir şekilde kapsama
alınan ancak düzenli prim ödemediği için bir süre sonra
borçları ödenemeyecek meblağlara ulaşan sanal
sigortalılar gerçeği ortaya çıktı.
YENİ BİR MİLAT
Bu gerçek aynı zamanda, ülkede gerçekçi bir sosyal
sigorta ve genel sağlık sigortası sisteminin
kurulmasının önündeki en önemli engellerden de
birisidir. İşte bu nedenle 1479 ve 5510 sayılı
kanunlarla, Bağ-Kur'da kayıt ve tescili yapılması
gerektiği halde yapılamayan kişilere, 04.10.2000 ve
01.10.2008 tarihlerinde yeni bir milat imkanı tanındı.
Yine 5510 sayılı kanunla geçmişte Bağ-Kur sigortalısı
olması gerektiği halde olmayıp, diğer sosyal güvenlik
kurumlarından da emekli olan kişiler kapsam dışı
tutuldu. Bütün bunlar sosyal güvenliğin zorunluluğu
ilkelerine getirilmiş istisnalardır. Bu istisnalara
geçen yazımıza konu beş yıldan fazla süreli prim borcu
olanların borçlarının silinip sigortalılık sürelerinin
de askıya alınmasına ilişkin meşhur Ek-17 ve Ek-19.
madde uygulamalarını da ekleyebiliriz.
İşte geçen yazımızda beş yıldan fazla süreli prim borcu
olup da borçları ve sigortalılık süreleri silinenlerin
yeni yasadan yararlanıp borçlarını ihya edebileceklerini
hatırlatmıştık. Özellikle de ihya işlemi sonrasında geri
kazanılan sigortalılık süresiyle emekli olunabiliyorsa
bu büyük bir fırsat. Çünkü artık af ya da ödeme
kolaylığı ne isimle adlandırılırsa adlandırılsın bu
dönemlerde emekli olabileceklere bankalar da belirli bir
miktara kadar kredi desteği verebilmekteler. Kredilerin
geri ödemesi de zaten emekli aylıklarından taksitler
halinde yapılmakta. İşte bu noktada Bağ-Kur'a kayıt ve
tescilleri yapılmayan ya da gecikmeli yapılan pek çok
okurumuz, 04.10.2000 tarihinden önce Bağ-Kur'lu olmasını
gerektirecek bağımsız çalışması olup da 619 sayılı
K.H.K. ile yine 04.10.2000-30.09.2008 devresi
çalışmaları olup da 5510 sayılı kanunun geçici 8.
maddesiyle sigortalılık süresi dışında tutulan bağımsız
çalışmalarının tekrar kapsama alınmasını istiyorlar. Söz
konusu sınırlamaların sosyal güvenliğin zorunluluğu
ilkesine aykırı olduğu hatta devletin anayasal
görevlerinden kaçındığına dem vuranlar da oluyor.
KONU HAKKINDA DAVA
Konu hakkında dava açma ve yasa hükümlerinin anayasaya
aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyi
düşünenler de çıkıyor. Biz de kendilerine soruyoruz.
Tamam mahkemeye gidilsin gidilmesine de istediğiniz gibi
bir karar çıksa dahi zaten Torba Kanun'un uygulamasına
yetişmez. Çünkü bunu isteyen okurlarımız Torba Kanun'dan
yararlanıp sonucunda da hemen emekli olabilecek
kimseler. Oysa söz konusu yasal düzenlemeler zamanında
kendilerini büyük borç yüklerinden çıkarmak için
yapılmıştı.
Hemen belirtelim 04.10.2000 ve 01.10.2008 milatları
normal Bağ-Kur sigortalıları için geçerli. Geçmiş
yıllarda 2926 sayılı kanuna göre Tarım Bağ-Kur
sigortalısı sayılmayı gerektirecek faaliyetlerini ispat
edebilecek durumda olanlar geçmişe yönelik sigortalılık
tescili yaptırabilirler. Örneğin ziraat odası kayıtları,
ürün tevkifat kesintisi makbuzları olanlar tıpkı 2008
yılı prim affı döneminde olduğu gibi geçmişe yönelik
tarım Bağ-Kur kaydı yaptırabilirler ya da var olan
sigortalı tescillerini geriye çektirebilirler. Celal
Kapan / Y.Asır |