Türkiye'nin Muhasebe Rehberi   I  Yayınlanan En Son Mevzuatlar  I  2011 Vergi Takvimi  I   2011 Muhasebe Uygulamaları  I  Beyanname Rehberi  
Ana sayfa Yasal Uyarı Künye Danışma Hattı Güncel Bilgi Arşivi

      Çalışma Hayatı Rehberi

 MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :   31  ARALIK  2010

  2011 Çalışmaları 

  Mükellef Rehberi 
  Pratik Bilgiler 
  Staj - Stajyer Rehberi
  Maliye Rehberi
  BEŞ DAKİKA ARA !...
  Makale Rehberi

  Kanun-Mevzuat Rehberi  

  Sosyal Güvenlik Rehberi  

 

 
 

Yeni yıla girerken Türkiye ekonomisi


Bir yılı daha geride bırakıyoruz.
Bir yaş daha yaşlandığımız anlamına geldiği için üzülmeli miyiz yoksa iyisiyle kötüsüyle sağ salim bir yılı daha tamamladığımız için sevinmeli miyiz ya da yeni yıl yeni bir başlangıçtır diye heyecan mı duymalıyız?

Aslında kişiden kişiye değişmekle birlikte herkes için yukarıda sıralamaya çalıştığım tüm bunların karmaşık duyguları içinde başlar yeni yıl. İnsanlar bir anlamda bu karmaşık duygular nedeniyle geleneksel olanı yaparlar, fazlaca düşünmeden kutlamalarla yeni yıla girmek isterler. Belki de öteden beri olan nasıl başlarsa öyle devam eder endişesiyle kutlamalarla neşeyle girmek isterler yeni yıla. Tabii bu arada bazıları eğlencenin dozunu kaçırdığı için farkında olmadan girerler yeni yıla. Hasılı herkes için farklı bir anlam taşır yeni yıl.

Türkiye ekonomisi açısından duruma bakıldığında; her şeyden önce bir önceki yıla ve dünya krizinin birçok ülkedeki yıkıcı etkisine rağmen iyi bir başlangıç yapılıyor yeni yıla girerken.

Yeni yılda da Türkiye'nin en çok konuşulacak iki temel konusu olacak;

· Sıcak para girişi ve dolayısıyla cari açık.

· Azalma trendine girmesine rağmen işsizlik.

2011 yılına şöyle bir bakacak olursak;

· Yılın ilk bölümünde faiz indirimlerinin devam edeceğini,

· Döviz kurunun bugüne göre bir miktar gerileyebileceğini ama bu konuda alınan ilave tedbirlerle doların 1,50-1,55 TL. arasında oluşmasının sağlanmaya çalışılacağını,

· Enflasyonda mevcut seyrin yılın ilk yarısında da benzer şekilde devam edeceğini,

· Bütçe gerçekleşmelerinin seçimden fazlaca etkilenmeden olumlu gideceğini,

· Alınan tedbirlerin etkisiyle ihracat-ithalat makasındaki açılmanın durdurulabileceğini

söylemek kahinlik olmayacaktır.

Kasım ayı ihracat rakamları, dış ticaret dengesi ve cari açık

Açıklanan kasım ayı rakamlarına göre; ihracat 9.439, ithalat 17.121, dış ticaret açığı ise 7.683 milyon dolar olmuştur. Bu rakamlar çerçevesinde;

· İhracat bir önceki yılın aynı ayına göre %6 artmış ama bir önceki aya göre %2,5 azalmış,

· Buna karşılık ithalat 2009 Kasım ayına göre %35,7, 2010 Ekim ayına göre ise %5,1 artış göstermiş.

· Bu rakamlara göre de ihracatın ithalatı karşılama oranı aylık bazda %55,1 olmuştur.

Kasım ayı dış ticaret rakamlarına bakarak moralleri bozmamak gerekiyor. Çünkü gerek faiz indirimi gerekse karşılık oranlarının artırılmasına yönelik tedbirler alındığında kasım ayı kapanmıştı. Kasım ayı döviz kurları itibarıyla uzun zamandır hatta dünya krizi öncesinden bu yana döviz kurlarının en düşük seviyede seyrettiği bir ay olarak kapanmıştı. Şu bir gerçektir ki, döviz kuruna duyarlılık bakımından ithalatın esnekliği ihracata oranla daha fazladır. Kasım ayı rakamları da zaten bunu teyit ediyor.

Kasım ayı dış ticaret rakamlarından aşırı ürkmemek ama verdiği mesajı da doğru algılamak gerekiyor. Kasım ayı dış ticaret rakamlarının açıklanmasından önce tedbirlerin alınmaya başlanılması bu mesajın doğru okunduğunu da gösteriyor. Özellikle Merkez Bankası'nın tedbirlerde biraz geç kaldığı hatta özellikle faiz indirimi konusunda Sayın Başbakan'ın söylemesinin ardından ancak adım atıldığı eleştirilerine, katıldığı bir televizyon programında Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz "kendilerinin söylenene göre değil, ellerine gelen verilere göre karar verdiğini, daha sonra ellerine gelen verinin Sayın Başbakan'ın söyledikleri ile uyuşması nedeniyle böyle bir görüntü ortaya çıktığı" şeklinde cevap vermiştir.

Bize göre, neyin veya kimin önce ya da sonra söylemiş olmasının bir önemi yok. Sayın Başbakan doğal olarak Türkiye'nin sadece siyasi değil, ekonomik konularında da birinci derece sorumluluğu olan kişidir. Kendisi doğrudan veya endirekt olarak ekonomi birimlerine mesajlarını verecektir. Merkez Bankası Başkanı da aslında Başbakan'a danışmanlık görevi gereği, direkt veya endirekt olarak kendisine gerekli bilgilendirmeyi yapacaktır. Bundan doğalı yoktur.

Geçende konuya ilişkin bir yazımızda da belirttiğimiz gibi burada önemli olan Merkez Bankası'nın kararlarında adeta siyasi irade ne söylerse o yönde hareket ediyor görüntüsünün ortaya çıkmamasıdır. Merkez Bankası Başkanı'nın konuya ilişkin açıklaması bu bakımdan önemlidir. Yani Merkez Bankası'nda genel bir politika değişikliği söz konusu olmayıp, görevi gereği olan fiyat istikrarının tesisine yönelik olmak üzere finansal istikrarın bozulmasını önleyici tedbirler bağlamında üzerine düşenler yapılmaya çalışılmaktadır.

Finansal istikrarın tesisine yönelik olarak da sadece Merkez Bankası veya hükümet değil, üst kurullar da dahil ekonominin tüm birimleri üzerlerine düşeni yapmak durumundalar. Nitekim bu yönde atılmakta olan adımları bir bir görmeye başladık. BDDK ve SPK tarafından açıklanan tedbirler yanında, yapılacağı öngörülen ihale kanunu değişikliğinin bir an önce gerçekleştirilmesi, tüketim malları ithalatı ile ilgili ihtisas gümrüğü uygulaması veya bazı mallara fon uygulanması gibi tedbirlerin de alınması gerekmektedir.

Kısaca yeni yıla girerken karamsar olmamalıyız ama her şeyin güllük gülistanlık olmadığını da unutmamalıyız.

Mutlu yıllar.

Osman ARIOĞLU
oarioglu@bugun.com.tr
Bugün

 
Yasal Uyarı
 

 
 

 

 
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght  © 2005-2011 www.muhasebenet.net www.muhasebenet.com. Her hakkı saklıdır.