Bu görüşmelerde tasarıya bazı önemli
ilaveler de yapıldı.
Bu ilave ve düzeltmelerin temel amacı
tasarının kapsamından daha çok kişinin
yararlanmasının sağlanmasıdır.
Tasarıya yapılan en önemli eklemeleri
ana başlıkları ile şöyle belirtebiliriz;
·
Stopaj beyanlarının tamamen matrah artırımı
kapsamına alınması.
·
Ortaklar cari hesabının da kasa düzeltmesi
kapsamında düzeltilebilmesi.
·
Asgari matrah artırımı tutarlarının asgari
ücretin yıllık tutarının katları şeklinde
değiştirilmek suretiyle önemli ölçüde aşağıya
çekilmesi.
·
TOBB ve bağlı oda aidatları yanında TÜRMOB ve
YMM-SMM oda aidat borçlarının da tasarı kapsamına
alınması.
·
Mükellefin matrah artırımında bulunmasının
YMM müteselsil sorumluluğunu da ortadan kaldırması.
Ana hatları ile belirttiğimiz bu
değişikliklerden elbette her birinin açıklanması
ayrı bir yazı konusu olacak mahiyettedir. Ancak biz
bugün daha geneli ilgilendiren matrah artırımına
ilişkin yeni tutarları vermekle yetineceğiz.
Aşağıdaki tabloda rakamların küsuratlı olmasının
nedeni rakamların tamamının asgari ücretin
katlarından kaynaklanıyor olmasıdır. Belki üst
komisyonda bu rakamların tekrar yuvarlak rakamlar
haline getirilmesi sağlanabilir.
Yıllar
İşletme hesabı asgari matrah artırım tutarı
TL Bilanço
esası ve serbest meslek asgari matrah artırım tutarı
TL
Kurumlar asgari matrah artırım tutarı TL
Uygulanacak vergi oranı %
Vergisini düzenli ödemiş olanlar için
uygulanacak oran %
2006
6.370
9.550 19.110
20
15
2007
6.880
10.320 20.650
20
15
2008
7.480
11.220 22.440
20
15
2009
8.150
12.230 24.460
20
15
Kira geliri elde eden mükellefler
için bu tutarlar bilanço esasına
göre defter tutan mükellefler için belirlenmiş
tutarın 1/5'i, basit usulde
vergilendirilen için 1/10'u
olarak dikkate alınacak olup, buna yönelik ilk
metindeki oranlar aynen korunmuştur.
Belediyelere iyi haber
Alt komisyondan geçen duruma ilişkin
bu kısa bilgileri verdikten sonra şimdi muhtemel
olarak tasarıya girebilecek bir başka konuya
geçelim.
Sayın Başbakan'ın belediye başkanları
ile yaptığı toplantıdan basına yansıyan haberlere
göre belediye borçlarına 72 aya kadar taksit
imkanı getirilmesi söz konusuymuş.
Haberi okuyanlar yeniden yapılandırma
tasarısındaki 36 aylık taksit süresinin 72
aya çekilmesi gibi bir anlam da
çıkarabilirler. Bunun anlamı adeta mortgage
gibi vergi öde olacaktır. O zaman da bu
yapılandırma tasarısının kanunlaşması ile vergisini
düzenli ve zamanında ödeyenlerin ciddi anlamda
rahatsızlıkları söz konusu olacaktır.
Hatta genel anlamda böyle bir
taksitlendirme mükelleflerin bundan sonra 'Biz de
borcumuzu ödemeyelim. Her zaman olduğu gibi yine
ödemeyenler kârlı çıktı' şeklinde bir doğal kampana
başlatmalarına neden olabilecektir. Onun için bu
konudaki adımın çok dikkatli atılmasında yarar var.
Peki sadece belediyeler bakımından
böyle farklı bir taksitlendirme söz konusu olabilir
mi? Hemen söyleyelim buna bir engel yok. Uygulamada
belediyelerin çoğu zaten vergi ödemeyi en son
düşünüyorlar. Yeni yasa ile getirilen imkandan
yararlanılabilmesi için cari dönem borçlarının da
yılda iki defadan fazla aksatılmaması gerektiğinden
belediyelerin fiilen bu yasal imkandan
yararlanabilmeleri için daha uzun süre öngörülmesi
anlayışla karşılanabilir. Hatta zaruri bile
görülebilir.
Esasen belediyeler bakımından bu tür
imkandan sağlıklı yararlanılabilmesi için taksit
sayısından ziyade ödenecek tutarların belediyenin
gelirine oranlanarak belli bir üst sınır konulması
daha doğru olacaktır. Bunun için ya belediyelere
yapılan Hazine katkıları dikkate
alınarak bir oran tespit edilebilir ya da bu
taksitler iki ayda bir ödeneceğinden bir
önceki ayın gerçekleşen geliri baz alınarak
onun belli bir oranı kadar taksit ödenmesi yeterli
görülebilir. Bunun vergi dairelerince doğru takibi
bakımından belediye ödediği taksit tutarının bir
önceki ay gelirinin yüzde kaçı olduğunu da vergi
dairesine bildirmeleri ile sistem işleyebilecektir.
Ama bu oranın da %5-6 gibi düşük bir oran olarak
seçilmesinde yarar var. Çünkü belediyeler bakımından
önemli olan hem geçmiş borçların temizlenmesi hem de
cari dönemden tekrar borç takılmamasıdır.
Ama bu sistemin belediyeler dışına
taşırılmasını akıldan bile geçirmemek doğru
olacaktır.
'Belediyelere yapılacak bu farklı
taksitlendirme anayasal bir sorun
teşkil eder mi' şeklinde akla gelebilecek soruya
cevabımız hayır olacaktır. Çünkü
belediyeler arasında bir ayrım yapılmadığı zaman
belediyeler ile diğer mükellef grubu arasında ayrım
yapılması anayasal bir sorun doğurmayacaktır.
Geçtiğimiz dönemlerde de gerek
belediyelere ve gerekse
spor kulüplerine bu şekilde ayrıcalıklı
taksitlendirmeler yapılmıştır. Bu yasa ile de
sadece belediyelere değil spor kulüplerine
de farklı bir taksitlendirme öngörülmesinde
bir sorun olmayacaktır. Hatta doğru olacaktır.
Osman ARIOĞLU
oarioglu@bugun.com.tr
Bugün