İşverenin haklı nedenle
feshinde eşit davranma borcu
Haklı nedenle fesih işlemi, iş
sözleşmesinin derhal sona ermesini sağlayan bir işlemdir.
Bir diğer ifade ile haklı nedenle iş akdinin feshi halinde
iş akdinin haklı nedenle fesheden yanın karşı tarafa ihbar
önelinde bulunması veya ihbar tazminatı ödemesi gibi bir
zaruret yoktur. İş Kanunu'nun 24'üncü maddesinde işçiler
açısından, 25'inci maddesinde ise işveren açısından haklı
neden teşkil eden haller sayılmıştır.
Burada sayılan nedenler incelendiğinde iş akdini haklı
nedenle fesheden taraf açısından iş akdinin devamının
çekilmez oldu görülmektedir. İş sözleşmesinin işveren
tarafından haklı nedenle feshinde, haklı neden oluşturan
vakıanın vukuu halinde kural olarak işveren, iş sözleşmesini
feshedip feshetmemek hususunda serbesttir. Ancak işveren bu
kararını verirken eşit işlemde bulunma borcu ile bağlıdır.
Aksi takdirde yapılan fesih haksız fesih halini alacaktır.
İşverenin birden fazla işçiye ilişkin bir haklı neden söz
konusu olduğunda, birinin veya bir kısmının iş
sözleşmelerini feshederken, diğerlerinin iş sözleşmelerini
feshetmemesi işveren açısından iş ilişkisinin esasında devam
edilebilir olduğunu göstermektedir. Bu durum işverenin
yaptığı fesih işlemleri ile çelişmesi sonucunu doğuracaktır.
Ancak işveren iki işçi arasında bir farklılığı tamamen
objektif kanaatine göre değerlendiriyorsa bu şekilde kararın
işverenin yönetim hakkı sınırları içerisinde kabul edilmesi
gerekecektir. Ancak burada işverenin hakkını kötüniyetli
biçimde kullanmaması, bir diğer ifade ile dürüstlük
kaidelerine uygun hareket etmesi zaruridir. Eğer işveren
yıllardır beraber çalıştığı ve güvendiği işçisi ile yeni
başlayan ve iş akdini bitirmek istediği işçisinin kavgasını
sağlar, daha sonra da yeni başlayan işçinin iş akdini haklı
nedenle feshedip, güvendiği işçinin iş akdini yönetim hakkı
sınırları içerisinde feshetmezse hakkını kötüye kullanmış
olacaktır. Bu durumda iş akdi haklı nedenle feshedilen işçi
işverenin eşit işlemde bulunmamasından ötürü talepte
bulunabilecek, ayrımcılık tazminatı ve diğer işçilik
alacakları için dava açabilecektir.
Yargıtay'ın gerek 1475 sayılı Yasa döneminde gerekse de 4857
sayılı Yasa döneminde bu hususta verilmiş bir çok kararı
vardır. Yargıtay 9'uncu Hukuk Dairesi 1999 tarihli bir
kararında birden çok işçinin bölge çalışma müdürlüğüne
şikayet dilekçesi vermesi üzerine işverence işçilerden biri
hakkında yapılan feshi eşit davranma borcuna aykırı bularak
haksız saymıştır. Bahse konu kararda Yargıtay işçilerin
yasal hakları doğrultusunda verdikleri şikayet dilekçesinin
hakaret olarak algılanamayacağını belirtmiş ve bu eylem
hakaret olarak kabul edilse bile sadece davacının iş akdinin
feshedilmiş olmasının iş akdinin feshinde eşit davranma
borcuna aykırı olacağını söylemiştir. İşveren tarafından
olayda iş akdi feshedilen işçinin elebaşı olduğu ileri
sürülmüşse de bu husus ispatlanamamıştır. Yargıtay yine eski
yasa dönemindeki bir başka kararında ise işverenin, bıyığını
ikazlara rağmen kesmeyen işçinin iş akdini feshetmesi
şeklinde gerçekleşen fesih işlemini işyerinde başkaca
bıyıklı işçiler olması sebebiyle haksız bulmuştur.
Yargıtay iki işçinin birbirini darp etmesi neticesinde
işverenin işçilerden sadece birinin iş akdini feshedip,
diğerinin iş akdini feshetmemesini eşit işlem borcuna aykırı
bulmuştur. Ancak Yargıtay'ın bu kararı işverenin yönetim
hakkının esaslı anlamda kısıtlanması sonucunu doğuracağı ve
işvereni feshe zorlaması nedeni ile eleştirilmiştir.
Av. Ali YÜKSEL / Av. Cihan AVCI / Dünya |