Gelire duyarlı vergi
affına ne dersiniz?
Devlet, bir türlü tahsil edemediği birikmiş vergi ve sigorta
primi alacaklarına ödeme kolaylığı getirip hesabı kapatma
niyetinde.
Bu hedeften geri dönüş yok. Zira en yetkili ağızdan söz
verildi. Şimdi sıra "af" olmayacağı sık sık tekrarlanan yeni
sistemin ayrıntılarının belirlenmesine geldi. Devlete
borcunu ödeyememiş milyonlarca vatandaş nefesini tutmuş,
kendisine sunulacak ödeme planını bekliyor.
Maliye ve Çalışma bakanlıklarında bir süredir ödeme
kolaylığının çerçevesini oluşturacak teknik detaylar
üzerinde çalışılıyor. Cevabı aranan iki temel soru var.
Birincisi; ceza faizinin yerine geçecek yeni oran ne olacak,
borç kaç takside bölünecek? İkincisi de; düzenleme nasıl bir
felsefeye oturtulacak? Hedef belli: Kamu alacağında en
yüksek tahsilat seviyesine ulaşmak. Çeşitli nedenlerle
ödenememiş borçları ödenebilir hale getirip mağduriyetleri
gidermek...
Faiz ve taksit
Prim ve verginin aslından oluşan borç tutarı hiçbir şekilde
düşürülmeyecek. Düşürülecek kısmı, faizle ilgili bölümü.
Devlet gecikmiş alacağına 2009 yılı sonuna kadar aylık yüzde
2,5 faiz uyguluyordu. Son bir yıldır ceza faizi yüzde
1,95'te. Yıllık bazda baktığınızda sırasıyla yüzde 30 ve
yüzde 23,4'e karşılık geliyor ki, bu gerçek anlamda "ceza"yı
ifade ediyor. Şimdi bu ceza oranları gerçekleşen enflasyon
ya da Hazine'nin borçlanma faizine düşürülerek önemli bir
faiz borcu silinmiş olacak. Enflasyon baz alınırsa faiz
borcu üçte bire hatta dörtte bire düşecek. Bu da yukarıda
işaret ettiğimiz "en yüksek tahsilat" hedefine ulaşma
yolunda önemli bir adım olacak. Taksit sayısının da 50-60
ayı aşacağı düşünülürse hedefe oldukça yaklaşılıyor.
Gelire uygun ödeme
Gelelim işin felsefi çerçevesine. Borç rakamsal olarak çok
makul seviyelere düşürülebilir. Bol taksitle cazibe
olağanüstü arttırılabilir. Ancak işin mükellef ayağı
atlanırsa bütün cazibe, geniş bir kitle için anlamsız hale
dönüşebilir. Vergi ve sigorta borçlularının bir bölümü halen
aktif olarak iş dünyasında faaliyet gösteren kişi ve
şirketlerden oluşuyor. Ödeme kolaylığının bu kesim için çok
cazip fırsat sunacağına kuşku yok. Ancak bir de dükkanını,
işyerini kapatmış, kapatmak zorunda kalmış borçlular var. Bu
kesimin şimdiki gelir düzeyi, vergilerin oluştuğu eski
dönemdeki gelir seviyesinden çok uzak. Dolayısıyla, artık
sadece maaştan oluşan küçük bir gelirle eski dükkanın
vergisini ödemek imkansız olabilir.
Bu konulara girdikçe okurlarımızdan inanılmaz yoğunlukta
öneriler alıyoruz. Kimisi uçuk kimisi akılcı çözüm
getiriyor. Dikkate değer önerilerden biri de "gelire
duyarlı" ödeme yöntemi. Deniyor ki, "Ödeme kolaylığından
yararlanacak mükelleften 'gelir beyanı' alınsın. Beyana göre
borç taksitlendirilsin. 10 yıl belki 15 yıl sürse de borç
sonunda biter. Aksi halde geliri ödeme sistemine uygun
olmayan hiçbir mükellef taksitlendirmeyi sürdüremez. İş yine
yarım kalır..."
Devamı var; "SSK, Bağ-Kur ve vergi gibi devlete olan
borçların tamamı bir araya toplansın. Mükellef bütün
borçları için bir tek ödeme planı üzerinde anlaşsın. Geliri
oranında da borcunu ödesin. Uzun vade için gerekirse banka
kredilerinin kullanımı kolaylaştırılsın."
Çalışma Bakanı Dinçer, yeni sistemin daha öncekilerden çok
farklı olacağını söylemişti. Belki de farkı mükellef
taleplerinin yansımasında göreceğiz.
Erdoğan SÜZER
esuzer@bugun.com.tr
|