Doğum borçlanması
genelgesi ve hayal kırıklığı
Doğum borçlanmasının, SGK'nın başına bu
denli dert açacağı baştan düşünülmemişti. Getirilen bu yeni
hakkın daha çok erken emekliliği teşvik edeceği, bunun da
reformun ana gerekçelerine aykırı bir uygulama olduğu
yönünde itirazlar mevcuttu. Hatta kadınları bir an önce
emekli edip, çalışma hayatından çekmeye çalışan erkek egemen
bir düşüncenin ürünü olduğunu söyleyenler bile vardı. Ancak
özü itibariyle çalışanlar lehine bir düzenleme olduğu için,
bu yeni uygulama büyük ölçüde destek görmüştü. Hatta
askerlik borçlanmasıyla erkeklere sağlanan bir hakkın kadın
sigortalılar yönünden bir eşiti gibi görülmekteydi. Üstelik
doğum borçlanmasıyla iki çocuk için dört yıla kadar
borçlanmak bile mümkün hale gelmişti.
DAR YORUMLANDI
Yasa koyucu, doğum borçlanması düzenlemesini getirirken,
amacı doğum ve çocuğuna bakma süreci nedeniyle işlerinden
ayrılmak zorunda kalmış, iş bulmakta güçlük çekmiş kişilerin
yoksun kaldıkları sosyal güvenlik haklarının telafi edilmesi
olmalıdır. Ancak yasa metni hazırlanırken ya da meclisten
geçme aşamasında öyle bir hal almıştır ki; doğum borçlanması
hakkı, sadece doğum nedeniyle işten ayrılmış annelere değil
de, doğum yapan kadın sigortalıların tamamına sağlanmış bir
hak gibi düşünülebiliyor. Kaldı ki yasayı en geniş haliyle
yorumladığımızda, doğum yapan bütün kadınların çocuklarını
belirli bir yaşa getirmelerine kadar geçen sürede sigortalı
olarak çalışabilme imkanlarında kısıtlama olabiliyor.
Dolayısıyla sosyal güvence kapsamında olma hakları bir
anlamda zarar görüyor. Ancak doğum borçlanmasıyla getirilen
hakkın, bu kadar da geniş tutulmadığı, uygulamaya ilişkin
hizmet borçlanması tebliği ile anlaşıldı. Ya da en azından
uygulamayı yapacak olan SGK doğum borçlanmasını daha dar
yorumlamış oldu. Kanımca yasa koyucunun amacı da doğum
borçlanmasıyla sadece doğum nedeniyle işten ayrılanlara bir
hak tanımaktı. Diğer değişle SGK'nın yasa hükmünü ilk
yorumlama işlemi en doğru olandı.
Ancak öyle bir durum ortaya çıkmıştı ki yasa metninde
olmayan kısıtlama ve hükümler teblig ile getirilmiş gibiydi.
Sonuçta pek çok sigortalı konuyu yargıya taşıdı. Yargılama
süreçlerinde, tebliğe dayanan SGK uygulamaları iptal
edilmeye başlandı. Malum son yıllarda sosyal güvenlikle
ilgili konular kamuoyunda büyük ilgi görüyor. Çıkan haber ve
karar örnekleri hızla yayılabiliyor. Sonuçta SGK hizmet
borçlanma tebliğinde sessiz sedasız ancak köklü bir
değişikliğe gitti. Zaten öncesinde biz durumun çözümü için
iki yol önermiştik.
YENİ UYGULAMA
İlki 5510 Sayılı Kanun'da doğum borçlanmasının sınırlarını
kesin şekilde belirleyen bir değişikliğe gitmekti. Eğer
doğum borçlanmasıyla, SGK'nın tebliğde yorumladığı gibi,
sadece yaptığı doğum nedeniyle çalıştığı sigortalı işinden
ayrılmak zorunda kalan, daha dar bir kesime borçlanma hakkı
verilmek isteniyorsa, bu birinci yol tercih edilmeliydi. Yok
bu hak daha geniş kesimlere tanınacaksa da tebliğ ve kurum
genelgesi yasa metnine uygun hale getirilmeliydi. Bu ikinci
yolun tercihi de sosyal güvenlik alanında otuz-kırk yıldır
süren popülist uygulamalara yeni bir örnek olacaktı. O da
ayrı bir mesele.
Kurum, 1 Temmuz 2010 tarihli teblig değişikliğiyle sanki
ikinci yolu tercih edecekmiş gibi bir hamle yaptı. Tebliğ
hükümleri tamamen yasa metnine uygun hale geldi. Tebliğ
hükmünü okuduğumuz zaman, doğumdan en az üç yüz gün öncesine
kadar işten ayrılma koşulu kaldırıldığı, doğum yapılan
tarihten önce sigortalı olma koşulunun dahi aranmadığı gibi
bir izlenime kapıldık. Dolayısıyla sigortalı olmazdan
evvelki doğumlar da borçlanılabilecek gibi bir sonuca
ulaşabilmekteydik. Ancak sigortalılarımız, kuruma başvuruda
bulundukları zaman borçlanmayla ilgili SGK'nın genelgesinin
henüz gelmediği, işlem yapılamadığı cevabını aldılar. Bir
süre bekleme oldu. Beklenen genelge 16 Eylül 2010 tarih
2010/106 Sayı ile yayınlandı. Ancak bu kez de doğum
borçlanması yapılabilmesi için sigortalının doğumdan önce
4/a (eski SSK) sigortalısı olarak tescil edilmesi şartı
aranıyordu. Dolayısıyla sonradan sigortalı olanların,
sigortalı oldukları tarihten önce gerçekleşen doğumları için
borçlanma hakları bulunmuyor. Yeni uygulamanın tek bir farkı
var. O da doğumdan üç yüz gün öncesine kadar geçen sürede
işten ayrılmış olma koşulunun artık aranmaması.
En fazla iki doğum
Askerlik borçlanması uygulamasıyla karşılaştırarak anlatmak
istersek, sadece askerden önce sigortalı olanların
borçlanabilmesi gibi bir şey. Askerden sonra sigortalı
olanlar borçlanamaz anlamına geliyor. Dolayısıyla doğum
borçlanması yapanların sigortalılık başlangıçlarını
borçlanma ile dört yıla kadar geriye çekme, hem gün ve yıl
kazanıp hem de kademeli yaştan daha erken emekli olma imkanı
yok. Tebliğ değişikliği sonrası sorularına bu yönde cevap
verdiğimiz okurların da buna dikkat etmesi gerekir.
Genelge ile getirilen esaslara göre sigortalıların yine en
fazla iki doğumda ve her doğum için ikişer yıla kadar
borçlanmaları mümkün. Eğer sigortalı, iki yıllık süre
dolmadan sosyal güvenceli bir işe girmiş ya da faaliyette
bulunmuşsa, sigortalılığının başladığı bu yeni tarihe kadar
borçlanabilecek. Keza iki yıllık süre içinde çocuğun ölmesi
halinde borçlanma, çocuğun ölüm tarihine kadar
yapılabilecek. Genelgede ilk çocuğun doğumundan sonra, iki
yıllık sürede, ikinci çocuğunun doğumunu yapanların, ilk
doğuma ilişkin borçlanmayı iki çocuğun doğum tarihleri
arasındaki süre ile sınırlı olarak yapılabileceği hususuna
da yer verilmiş. Kısacası onlar da kısıtlı borçlanma
yapabilecekler. Oysa kanunda doğum borçlanmasının en fazla
iki doğum için yapılabileceği belirtiliyor. Kanunda ilk iki
doğuma borçlanma yapılabileceği gibi bir şart mevcut değil.
Bu örneklere uygun kadının üç ve daha fazla doğum yapması
halinde dilediği iki doğum için borçlanma hakkı pekala
bulunabilir. Kurum ile sigortalılar zamanla bu konuda da
davalaşabilecekler. Keza kanunda öngörülmeyen sigortalı
tescil şartı genelge ile konulduğu için zaten dava açacak
pek çok sigortalı olacaktır.
Celal Kapan / Y.asır |