Hukuki açıdan defter ve
belgeler
Türk Ticaret Yasası'nın birinci kitabı
‘tacir'lerle ilgili hükümleri içermektedir. (Madde: 11-135)
Bu kitabın beşinci faslında ‘ticari defterler'le ilgili
hükümlere yer verilmiştir. (Madde: 66-86)
Yasal düzenleme gereği "Her tacir, ticari işletmesinin
iktisadi ve mali durumunu borç ve alacak münasebetlerini ve
her iş yılı içinde elde edilen neticeleri tespit etmek
maksadıyla, işletmenin mahiyet ve öneminin gerektirdiği
bütün defterleri ve bilhassa (özellikle) diğer kanunların
hükümleri mahfuz (saklı) kalmak üzere" yasa maddesinde
belirlenmiş bulunan defterleri Türkçe tutmak zorundadır.
(Madde: 66)
Diğer yandan "Tacirler işletmeleriyle ilgili işler
dolayısıyla aldıkları mektup, yazı, telgraf, fatura, cetvel,
senet gibi vesika ve kâğıtlarla ödemeleri gösteren
vesikaları ve yazdığı mektup, yazı ve telgrafnamelerin
kopyalarını ve mukaveleleri, taahhüt, kefalet ve sair
teminat senetleri ve mahkeme ilamları gibi belgeleri
muntazam bir tarzda dosya halinde ‘saklamakla'
yükümlüdürler.
Aynı yasanın 68'inci maddesi uyarınca "Defter tutmak
mecburiyetinde bulunan kimse ve işletmeye devam eden
halefleri, defterleri son kayıt tarihinden ve saklanması
mecburi olan diğer hesap ve kâğıtları tarihinden itibaren on
yıl geçinceye kadar" saklamak zorundadırlar.
Hakiki şahıs olan tacirin ölümü halinde mirasçıları ve
ticareti terk etmesi halinde kendisi defter ve kâğıtları
saklamakla yükümlüdür. Ancak mirasın resmi tasfiyesi halinde
defter ve kâğıtlar aynı süre içinde sulh mahkemesi
tarafından saklanmaktadır.
Kolektif adi komandit şirketlerin her ne suretle olursa
olsun infisahı halinde bunlara ait defter ve kâğıtlar şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki yetkili mahkeme tarafından
saklanmak üzere ortaklardan birine veya notere, diğer
şirketlerin infisahı halinde (sona ermesi) ise notere tevdi
olunur. Bu bağlamda noter harç ve ücreti şirket tarafından
ödenir.
Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve kâğıtlar;
yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet
sebebiyle ve yasal olarak öngörülen muhafaza süresi içinde
ziyaa uğrarsa, tacir ziyaı (kaybı) öğrendiği tarihten
itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu
yerin selahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika (belge)
verilmesini isteyebilir. Mahkeme lüzumlu gördüğü delillerin
toplanmasını da emredebilir.
Defter ve belgelerin zayii halinde böyle bir vesika almamış
olan tacir defterlerini ibrazından kaçınmış sayılır.
Tacirin Türk Ticaret Yasası'nın 68. maddesinin son
fıkrasından yararlanabilmesi için bir taraftan defterlerin
korunması amacıyla gereken dikkat ve özeni göstermiş
bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi
dışında meydana gelmiş olması zorunludur.
Oluşan yargı kararları çerçevesinde "Ticari defterlerin
ziyaı sebebiyle ve fakat muayyen talep süresi geçtikten
sonra yapılan bir talep sonucu verilen ziyaı belgesinin
ilgili kimselerce iptali mahkemeden talep" olunabilmektedir.
Türk Ticaret Yasası'nın 67'nci maddesinin ikinci fıkrası
hükmü gereği olarak "ticari defterlerin kısmen veya tamamen
mevcut olmamasından, yahut yasa hükümlerine uygun olarak
tutulmamasından veyahut da saklanması mecburi olan defter ve
kâğıtların gereği gibi saklanamamasından doğan sorumluluk
doğrudan doğruya işletme sahibine ve tüzel kişilerde yönetim
kurulu üyelerine veya yönetim işlerinden yetkili olan
kimselere ve tüzel kişiliği olmayan ticari işletme ve
teşekkürlerde onları idareye yetkili olan kimselere aittir.
Dolayısıyla yetkililerin ve sorumluların sorumluluğu diğer
görevlilere, memurlara ve müstahdemlere yükleterek bu
sorumluluktan kurtulmaları mümkün değildir.
Yasal düzenleme gereği olarak "Hâkimler, noterler, sicil
memurları ve diğer memurlar, resmi muameleler dolayısıyla
bir tacirin defter tutma mükellefiyetine aykırı hareket
ettiğini öğrenince, bu durumu Cumhuriyet savcılığına"
bildirmekle yükümlüdür.
Türk Ticaret Yasası'nda defter ve belgelerle ilgili
hükümlerine paralel düzenlemeler farklı da olsa Vergi Usul
Yasası'nda yer almaktadır. Bu bağlamda Vergi Usul Yasası'nın
‘Mükellefin Ödevleri' başlıklı ikinci kitabının (Madde:
153-258) altıncı kısmında defter ve belgelerin ‘Muhafaza ve
İbraz Ödevleri' ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir.
(Madde: 253 - Mükerrer Madde: 257)
Yasal düzenleme gereği olarak Vergi Usul Yasası'na göre
defter tutmak zorunda olanlar, tuttukları defterlerle,
kullanmak zorunda bulundukları belgeleri, ilgili
bulundukları yılı izleyen takvim yılından başlayarak beş yıl
süre ile muhafaza etmeye (saklamaya) mecburdurlar.
Yasa maddesinde yer alan ‘ilgili yıl' kavramı defter
kayıtlarının veya belgelerin sonuçlarını ilgilendirdiği yıl
olarak kabul edilmektedir. Bir başka anlatımla defter ve
belgeleri saklama konusunda belirlenmiş bulunan beş yıllık
süre vergiyi doğuran olayın niteliğine göre değişmektedir.
Vergi Usul Yasası'nın 256'ncı maddesi uyarınca da gerçek ve
tüzelkişiler muhafaza etmek zorunda oldukları defter ve
belgeleri yetkili makam ve memurların istemi üzerine ibraz
ve inceleme için arz etmekle yükümlüdürler. Veysi Seviğ /
referans |