Türkiye'nin Muhasebe Rehberi   I  Yayınlanan En Son Mevzuatlar  I  2010 Vergi Takvimi  I   2010 Yılı Muhasebe Uygulamaları  I  Beyanname Rehberi  
Ana sayfa Yasal Uyarı Künye Danışma Hattı Güncel Bilgi Arşivi

      Çalışma Hayatı Rehberi

 MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :   20 EYLÜL 2010

  Vergi Rehberi 

  2010 Çalışmaları 
  2010 Pratik Bilgiler 
  Staj - Stajyer Rehberi
  Maliye Rehberi
  BEŞ DAKİKA ARA !...
  Makale Rehberi

  Kanun-Mevzuat Rehberi  

  Sosyal Güvenlik Rehberi  

 

 
       
   

Birikmiş faizler silinmeden vergi affı etkili olmaz


Referandum öncesinde hükümet tarafından gündeme taşınan vergi ve prim affıyla ilgili çalışmalar devam ediyor.

Zaman zaman ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bu konuda açıklama yapıyor. Bakanlar ısrarla getirilecek uygulamanın af olmadığının altını çiziyor. Af lafzı, gerçekten idareciler için kaçınılması gereken bir kelime. Çünkü bu kelimenin içeriğinde geçmişte yükümlülüklerini yerine getirmeyen veya kurallara aykırı hareket edenlerin bu davranışlarına göz yummak manası yatıyor. Şimdilerde getirilmesi düşünülen ödeme kolaylığını da af olarak nitelendirmek mümkün değil. Ben bu uygulama için af diyerek borçlu mükelleflerin ve prim ödeyicilerinin fırsatı kaçırmamalarını sağlamak istiyorum. Yoksa vergi ve prim asıllarının silinmeyeceğini ben de biliyorum. Hatta silinmemesi gerektiğini düşünüyorum. Zaten Cumhuriyet tarihinde çıkarılan 20'ye yakın vergi affının hiçbirinde vergi asıllarına dokunulmamış. Şimdi de öyle olacak, ancak bu vergi asıllarına uygulanmış olan gecikme faizlerinin gözden geçirilmesi ve çoğunun silinmesi gerektiğini söylüyorum. 40 milyar lira civarındaki vergi alacağında başarıya ulaşmak ancak bu şekilde mümkün olur. Bu vergi alacaklarının bir kısmı iflas etmiş firmalara ait. Bu alacakların hiçbir şekilde tahsili mümkün görünmüyor. Ancak daha çok kişi üzerinde yayılmış olan diğer alacakların tahsili mümkün. Bu da ancak faizlerle katlanmış olan bu alacakların faizini silmekle mümkün. Böylece uygulamadan hem daha fazla kişi faydalanmış olur hem de Hazine'ye daha fazla para girer.

İlgili bakanların açıklamalarından uygulamanın dediğim şekilde yapılacağı neticesini çıkardım. Açıklamalarda kapsama alınacak vergi ve prim alacaklarının reel değerinin altında kalmayacağı ısrarla vurgulanıyor. En kötü şartlarda bile enflasyonla güncellenmiş rakamlar üzerinden tahsilata gidilecek. Yani ana paradan hiçbir şekilde vazgeçilmeyecek. Hazırlıkları süren sisteme göre anaparaya dokunulmayacak, düşük gecikme faizi ile enflasyon oranı sistemin bel kemiğini oluşturacak. Borç, enflasyona endeksli olarak belirlenecek. Böylece borç sadece reel olarak artmış olacak. Daha sonra gelecek vadeye yönelik yıllık küçük bir faiz belirlenecek. Peşin ödemede faiz işletilmeyecek. Yıllara göre ödemede de faizin değişebileceği belirtiliyor. Yani vade arttıkça faizin de artabileceği kaydediliyor.

Afların telaffuz edilmesinden çekinilmesinin en önemli sebebi, mevcut vergi tahsilatının da aksayacağı korkusu. Yalnız unutulmaması gereken bir şey var: Bu tür uygulamalar getirilirken uygulamanın getirildiği tarih kapsama alınmıyor. Mesela bu uygulamaya muhtemelen 5-6 ay önce kesinleşmiş borçlar faydalanacak, bulunduğumuz dönemde oluşan borçlar uygulama dışında tutulacak. Bu sebeple mükellefler, 'nasıl olsa vergi borçlusuna kolaylık getirilecek' diyerek, bu dönemdeki vergi ödemelerini hiçbir şekilde aksatmasın. Aksi halde zarar görürler.

Bağ-Kur'luların hastanelerden faydalanmalarında kolaylık

Bağ-Kur'luların kendileri ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan faydalanabilmeleri için hastaneye başvurduğu tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası primi ödemiş olması gerekiyor. Ayrıca hastaneye başvurduğu tarihte 60 günden fazla prim ve prime ilişkin her türlü borcunun da bulunmaması şart. SGK'nın 23 Temmuz 2010 tarihli düzenlemesiyle prim borcu olup, taksitlendirme yapan Bağ-Kur'lu sigortalıların, bu borçlarını tecil ve taksitlendirmeleri halinde, bakmakla yükümlü oldukları kişilerle birlikte kurum sağlık yardımlarından faydalanma hakları bulunuyor. Hastaneler, borçlarını tecil ve taksitlendirenlerin 'Tecil ve Taksitlendirmeden Faydalanan Sigortalılara Ait Sağlık Yardımı Müstahaklık Belgesi' ile kendilerine müracaatları halinde gerekli sağlık hizmetlerini vermeleri gerekiyor. Böylece primler için getirilecek af uygulamasından faydalanacak kişiler sağlık hizmetinden faydalanmaya devam etmiş olacak. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, prim ve gecikme zammı sebebiyle sağlık hizmetinden faydalanamayan iki milyona yakın Bağ-Kurlunun sağlık hizmetinden faydalanabilmesine ilişkin olarak, Bağ-Kur'lu olduğu halde primini ödeyemeyen insanların Bağ-Kur'luluğu sona ermişse başka bir statüye geçerek sağlık hizmeti alabileceğini belirtti. Yani başka bir işyerinde mesela işçi olarak kayıt olmak ve prim yatırmak şartıyla sağlık hizmetinden faydalanılabilir.

Doğum borçlanmasında sınırlama kısmî olarak sürüyor

İki hafta önce bu köşede doğum borçlanmasında sınırlamaların kalktığından, fakat uygulamanın net olarak çıkarılacak genelge ile oturacağından bahsetmiştim. Nitekim SGK konuyla ilgili bir genelgeyi geçen perşembe yayımladı. Genelgeye göre doğum borçlanmasında sınırlamaları kısmi olarak devam ediyor. Genelgede kadın sigortalıların doğum sebebiyle çalışamadıkları iki yıllık sürenin borçlandırılmasında sigortalının doğumdan önce tescil edilmiş olması ve adına kısa ya da uzun vadeli sigorta kolları yönünden prim ödenmiş olmasının yeterli sayıldığı ifade ediliyor. Doğumun çalışılan işten ayrıldıktan sonra 300 gün içinde gerçekleşmesi şartı ise aranmayacak. Bu borçlanma en fazla iki doğum için yapılabiliyor. Genelgede de belirtildiği üzere eski düzenlemeden farklı olarak doğumun çalıştığı işinden ayrıldıktan sonra 300 gün içinde gerçekleşmesi şartı aranmayacak. Ancak borçlanma tarihinden önce sigortalı olarak tescil edilme ve sigortalı adına kısa ya da uzun vadeli sigorta kolları yönünden prim ödenmiş olma şartı devam ediyor. Dolayısıyla sigortalı olarak tescil edilen tarih borçlanılan süre kadar geriye gitmeyecek. Genelgede ayrıca sigortalı adına kısa ya da uzun vadeli prim ödenmiş olmasından bahsediliyor. Buradaki prim ödenme tabiriyle sigortalı olarak en az bir gün kuruma bildirimde bulunulmuş olma şartının gerçekleştirilmiş olması gerektiği kastediliyor.

Ahmet Yavuz / Zaman

 
Yasal Uyarı
 
 
   

 
 

 

 

 
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght  © 2005-2010 www.muhasebenet.net www.muhasebenet.com. Her hakkı saklıdır.