SGK mevzuatı çok yönlüdür Okurlarımızdan öyle sorular ve yakınmalar geliyor ki akıllara ziyan. Görünüşte çok basit gibi görünen konuların, üzerinde düşündükçe değişik boyutları ortaya çıkıyor. Okurumuz Şuayip Saç’ın sorunu da buna en güzel örnek. Şuayip Bey, aslında 1964 doğumlu. Ancak nüfusa ilk kayıt işleminde doğum tarihi 1970 olarak yazılmış. Hatta okurumuz mantık ve yürürlükteki kanunlar yönünden bize biraz çelişkili gelse de 1968 yılında ilkokula kaydının yapılıp 1973 yılında da diploma aldığını belirtmiş. VERGİ MÜKELLEFİ Kendisi 1977 yılında vergi mükellefi olmuş. 1982 yılında da Bağ-Kur sigortası kapsamına almışlar. 1982 yılı Ağustos ayında dava açarak, kayıtlarda 1970 olan doğum tarihini 1964 olarak düzelttirmiş. 1984 yılında da askere gitmiş. Bağ-Kur statüsünden emekli olmayı düşünürken, başlangıç tarihinin kurumca resen 1988 olarak değiştirildiğini ve 1982-1988 devresi sigortalılığının iptal edildiğini öğrenerek şaşkına dönmüş. Sosyal güvenlik mevzuatında sadece emeklilik yaşı değil, sigortalılık niteliğini kazanmanın esasları da zaman içerisinde çok önemli değişiklikler yaşamıştır. Özellikle de Bağ-Kur sigortalılık mevzuatında bunun etkilerini fazlasıyla görmekteyiz. 01.10.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Bağ-Kur kanununun, “Kanunun amacı, sigortalı sayılanlar ve sayılmayanlar” başlıklı 24. maddesiyle “Sigortalılığın başlangıç ve bitiş tarihi” başlıklı 25. maddesi ve “Yazılma” başlıklı 26. maddelerinin sırasıyla 19.04.1979 tarih 2229 sayılı kanun, 14.04.1982 tarih 2654 sayılı kanun, 14.03.1985 tarih 3165 sayılı kanun, 04.10.2000 tarih 619 sayılı KHK ve 24.07.2003 tarih 4956 sayılı kanun ile esaslı şekillerde değiştirildiğini görmekteyiz. Küçük çaplı değişiklikleri saymadım bile. ESNAF VE SANATKAR Bağ-Kur kanununun 1972 yılındaki ilk halinde, kendi adına ve hesabına çalışan esnaf ve sanatkarlar ile diğer bağımsız çalışanlar sigortalı sayılmaktaydı. Bu kişilerin sigortalılıkları da meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihte başlayıp, kayıtlarının silindiği tarihte de sona ermekteydi. 20.04.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle Bağ-Kur sigortalısı olmak için yine esnaf ve sanatkarlar ile bağımsız çalışanlardan olmak yeterli ve gerekli sayılmıştır. Ancak sigortalılığın başlangıcı için 25. maddede yapılan değişiklikle bağımsız çalışmanın başladığı tarihin esas alınacağına hükmedilmiştir. Bilahare yapılan değişikliklerle 1982-1985 devresinde Bağ-Kur sigortalısı olmak için vergi mükellefi olma zorunluluğu getirilirken, 1985 yılında sonra vergi mükellefiyeti, esnaf oda kaydı veya esnaf sicil kaydından bir tanesinin olması gerekli ve yeterli sayılmıştır. Bu değişiklikler nedeniyle, konu hakkında birçok makalede, Bağ-Kur sigortalısı olmak için 1972-1982 döneminde meslek odası kaydı, 1982-1985 devresinde vergi mükellefiyeti arandığı söylenmektedir. Ancak bazı makale ve yargı kararlarında 1979-1982 devresi için de ayrı bir yorumun yapıldığını görebiliriz. 1979 yılındaki değişiklikle, Bağ-Kur sigortalısı olmak için meslek odasına kayıt yaptırmanın değil de bağımsız çalışmanın yeterli görülmesi nedeniyle, bağımsız çalışmayı ispat eden vergi mükellefiyet kaydının da Bağ-Kur sigortalısı olmak için yeterli olabileceğini savunmak mümkündür. Bu görüşe katılmayan hukukçular da var. İddialarına delil olarak da 1479 sayılı kanunun 24. maddesinde sigortalı sayılmayanlara ilişkin hükümleri göstermekteler. Herhangi bir meslek kuruluşuna yazılması zorunlu olmayanların sigortalılık kapsamı dışında tutulduğunu ileri sürmekteler. Bu görüş ve yoruma göre 1979-1982 devresinde de meslek odası kaydı olmayanlar, Bağ-Kur sigortalısı sayılamazlar. Dolayısıyla 1972-1982 devresinde Bağ-Kur sigortalılığı için oda kaydının olması şarttır demektedirler. Gelelim Şuayip Bey’in özel durumuna: Bağ-Kur sigortalısı olmak için 18 yaşın doldurulması da şarttır. Ancak 1479 sayılı Bağ-Kur kanununda sonradan yapılan yaş düzeltmelerine ilişkin bir hüküm bulunmamaktaydı. Buna karşın sigortalı olduktan sonra yapılan yaş düzeltmelerinin geçerli olmayacağına ilişkin düzenleme 506 sayılı Sosyal Sigortalar kanununun 120. maddesinde yer almaktaydı. Buna göre SSK’lılar açısından gerek sigortalılık süresi ve gerekse de emekli olunacak tarihin tespitinde, adlarına ilk defa emeklilik priminin yatırıldığı tarihte nüfus kütüğüne kayıtlı olunan tarih esas alınmakta. Sigortalı olduktan sonra nüfus kütüğünde yapılacak değişikliklerin sigortalılık süresi ve emeklilik yaşına bir etkisi olmamaktadır. 506 sayılı kanundaki bu hüküm, tamamen sosyal sigorta sistemini korumayı amaçlayan bir düzenlemedir. Bu türden düzenlemeler kanuni karine kabul edilir. İlk defa sigortalı olduğunuz tarihte nüfus kütüğüne kayıtlı doğum tarihiniz artık sigorta işlemlerinde kanuni karine kabul edilir. Bu tarihi yargı yoluyla ya da idari işlemle değiştirmenizin bir etkisi olmaz. Gerçekten 506 sayılı kanuna böyle bir hüküm konulması çok yararlı olmuştur. Aksi halde erken emekli olmak için nüfus davalarında bir patlama yaşanması kesin olurdu. İşte Bağ-Kur sigortalıları için önceden var olmayan bu kanuni karine, sosyal güvenlik reformu olarak adlandırılan ve çeşitli sigortalılık türlerinin tek bir kanun çatısında toplanmasına çalışılan 5510 sayılı kanunda da yer alarak genelleşmiş oldu. 5510 sayılı kanunun 57. maddesi hükmüyle artık 4/b sigortalısı olarak adlandırdığımız eski Bağ-Kur sigortalıları açısından da sonradan değiştirilse dahi ilk defa sigorta tescillerinin yapıldığı tarihte nüfus kütüğüne kayıtlı olan doğum tarihi esas alınacaktır. Yeni yasa hükmü Şuayip Bey’in aleyhine işlemiş oldu. ŞUAYİP BEY’İN DURUMU Peki Şuayip Bey için her şey bitmiş midir? Hayır. Onun sigortalı olduğu tarihte 1479 sayılı kanunda böyle bir hükmün olmadığını gerekçe gösterip, kazanılmış hak kaybı iddiasıyla her zaman yargı yoluna başvurabilir. Aynı şekilde 1479 sayılı kanunda Bağ-Kur sigortalısı olmak için 18 yaşını doldurmuş olmak zorunlu olmakla birlikte, meslek odalarından gelen bilgilere istinaden bazı kişilerin 18 yaşını doldurmadıkları halde Bağ-Kur sigortalısı yapıldıklarını görmekteyiz. Bu durumda olanlar için bile 18 yaşın doldurulduğu tarihe kadar sigortalılığın durdurulması ancak durumun tespit edildiği tarihe kadar olan kazanılmış hakların korunmasına hükmedilmiştir. Kaynak:Celal KAPAN/Yeni Asır |