Vergi suç ve cezaları
değişirken
Geçen günlerde basında Anadolu Ajansı kaynaklı bir haber yer
aldı. Muhabirin edindiği bilgiye göre hazırlanmakta olan bir
Torba Kanun Tasarısı ile sahte belge düzenleyenlere yönelik
cezalar ağırlaştırılıyormuş. Ancak haberin devamını
okuduğunuzda, ceza miktarlarının indirildiği ancak buna
karşılık ertelenme veya paraya çevirme yollarının
kapatıldığı anlaşılıyor.
Haber üzerine yorum yapmak, tasarı ortaya çıkmadan, yani
metni görmeden görüş belirtmek gibi bir anlayışımız olmadığı
için, bu konuya fazla girmeyeceğim. Bu nedenle bu yazımda
sadece, suç ve cezalar konusunda bazı önemli noktalara
dikkati çekmek istiyorum.
Vergi suç ve cezaları arasında var olan iç çelişki ortadan
kaldırılmalıdır. Dikkat edilirse hürriyeti bağlayıcı suç ve
cezaları düzenleyen 359. maddenin fıkralarında sayılan
suçlarda, suçun oluşumu bakımından (çift defter tutmak
hariç) ‘vergi ziyaı' aranmamıştır. Yani suçun unsurları
arasında, Hazine nezdinde vergi kaybı yaratmak yoktur. Bu
düzenlemelere göre bir mükellef sahte belgeyi sahteliğini
bilmeden defterlerine kaydetse ancak daha sonra bunu fark
edip beyannamesini verirken bu giderini ‘kanunen kabul
edilmeyen giderlere' alsa ve KDV'sini indirim konusu yapmasa
dahi, vergi kaybına yol açmamakla birlikte, vergi suçlusu
kabul edilerek hapis cezası alabilecektir.
Buna karşılık idari para cezası uygulanırken vergi kaybının
aranmasına karşılık, hürriyeti bağlayıcı ceza verilirken
vergi kaybının aranmaması, kanunun kendi içerisinde taşıdığı
ve giderilmesi gereken bir iç çelişki olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Bu çelişkinin bir önemli sonucu da vergi yargısı ile ceza
yargısının birbirinden kopuk olarak yargılama yapması ve
hüküm kurmasıdır. Dolayısıyla vergi yargısının tarhiyatı
iptal etmesine rağmen ceza yargısının mahkûmiyet oluşturduğu
veya tam tersinin gerçekleştiği haller giderek
çoğalmaktadır.
Vergi hukukunun hürriyeti bağlayıcı cezaları, ceza adaletini
zedeleyici ve dengesiz boyutlara ulaşmış durumdadır. Vergi
Usul Kanunu'nda yanıltıcı belge kullanan defter ve belge
ibraz etmeyene verilecek ceza, fiil vergi ziyaına yol açmasa
dahi iki yıldan başlarken Ceza Kanunu'nda, bir kimseyi vücut
ve cinsel dokunulmazlığı aleyhine bir saldırı
gerçekleştirmekle tehdit fiiline verilen ceza altı aydan,
bir kişinin hürriyetini tahdit etme fiiline verilecek ceza
bir yıldan, cebir ve tehdit kullanarak devletin okullarında
eğitim faaliyetine engel olma fiiline verilecek ceza bir
yıldan, bir kimsenin dinini cebir veya tehditle değiştirmeye
zorlama fiiline verilecek ceza bir yıldan, bir kimsenin
konut dokunulmazlığı fiiline verilecek ceza altı aydan, kamu
kurumları arasındaki haberleşmeyi engelleme fiiline
verilecek ceza bir yıldan, kişilerin hayatını veya
malvarlığını tehlikeye sokacak şekilde yangın çıkartmak,
heyelana yol açmak, bina çökertmek fiiline verilecek ceza
altı aydan, özel hayatın gizliliğini ihlal etme fiiline
verilecek ceza altı aydan başlamaktadır.
Vergi Usul Kanunu'nda sahte belge kullanan veya defter
yapraklarının bir sayfasını yok edene verilecek ceza, fiil
vergi ziyaına yol açmasa dahi üç yıldan başlarken Ceza
Kanunu'nda taksirle bir kişiyi öldürene verilecek ceza iki
yıldan, içme suyuna zehir katarak kişilerin hayatını
tehlikeye düşürme fiiline verilecek ceza iki yıldan, sahte
Türk Lirası veya döviz basan yahut piyasaya sürene verilecek
ceza iki yıldan, Cumhurbaşkanı veya TBMM Başkanlığı yahut
Başbakanlık tarafından kullanılan mühürleri sahte olarak
yapmak veya kullanmak fiiline verilecek ceza iki yıldan
başlamaktadır.
Bu nedenle cezaları artırmak değil, dengelemek
gerekmektedir.
Vergi ceza hukuku, bugün, içinden çıkılması güç sorun ve
adaletsizliklerle boğuşmakta ve neticede binlerce kişinin
bazen haksız bazen gereksiz yere ceza mahkemelerinde
yargılanmasına sebebiyet vermektedir. Vergi suç ve cezaları
yeniden düzenlenecekse de eskiye bir sünger çekmek yararlı
olacaktır. Bumin Doğrusöz / Referans
|