İmalata
yansıtılan finansman giderleri
Vergi Usul
Yasası'nın 259'uncu maddesi uyarınca
"Değerlemede, iktisadi kıymetlerin vergi
kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda
haiz oldukları kıymetler esas tutulur." Bazı
hallerde iktisadi kıymetlerin envanter
çalışmaları sırasında değerlemesi yapılırken
duraksamaya düşülebilmektedir. Özellikle
imal edilen mallarla ilgili değerlemede bu
sorun giderek önem arz etmeye başlamıştır.
Vergi Usul Yasası'nın 175'inci maddesine
göre imal edilen emtianın tam ve yarı
mamuller dahil olmak üzere maliyet bedeli
aşağıdaki unsurları içermektedir.
* Mamulün vücuda getirilmesinde sarf olunan
iptidai ve hammaddelerin bedeli,
* Mamule isabet eden işçilik,
* Genel imal giderlerinden mamule düşen
hisse (pay),
* Genel idare giderlerinden mamule düşen
hisse,
Yasal düzenleme gereği genel idare
giderlerin mamule düşen payın maliyete
katılması ihtiyaridir. Ancak Katma Değer
Vergisi Yasası'nın 27/4 maddesi uyarınca
emsal bedelin belirlenmesi sırasında genel
idare giderleri ile genel giderlerden mamule
düşen hissenin bedele katılması zorunludur.
* Ambalajlı olarak piyasada arz edilmesi
zaruri olan mamullerde ambalaj malzemesi
bedeli,
Mükellefler, imal ettikleri emtianın maliyet
bedellerini yukarıdaki unsurları içermek
koşuluyla diledikleri usulde
belirleyebilmektedirler.
Uygulamada finansman giderlerinin genel imal
gideri mi yoksa genel idare gideri olarak mı
dikkate alınacağı konusu sorun
yaratmaktadır. Bu bağlamda vergi idaresi bir
malın üretilmesi veya iktisap edilmesi ile
ilgili olarak yapılan finansman giderlerinin
genel imal gideri niteliğinde olduğu
görüşünde iken yargı kararlarında finansman
giderlerinin çoğunlukla genel idare
giderleri içinde yer aldığı kabul
edilmektedir. (Daha fazla bilgi için
bakınız, Özyer M. Ali "Vergi Usul Kanunu
Uygulaması" HUD Yayınları, Sf: 520)
Çoğu kez işletmeler tarafından kullanılan
kredinin maliyetini oluşturan unsurlar
toplamının ne kadarının imalatta kullanılan
ilk ve hammaddenin maliyetini doğrudan
etkilediğini belirlemek için çok ayrıntılı
ve titiz bir çalışmanın yapılması zorunlu
olmaktadır.
Bu zorluk nedeniyle finansman giderlerinin
tamamı üzerinden stok maliyetine pay
verilmesi ve finansman giderlerinin maliyet
bedeliyle ilgilendirilmemesi yönünde oluşan
görüşler daha kabul görmüş bulunmaktadır. Bu
görüş sahipleri finansman giderlerinin
doğrudan giderleştirilmesini önermektedir.
Bir giderin, genel imalat veya genel idare
gideri olarak kabul edilerek mamulun
maliyetine katılabilmesi için, o giderle
gerçekleyen imalat arasında bir bağlılığın
bulunması zorunludur. Üretimle açık bir
ilgisi ve bağlantısı bulunmayan giderlerden,
özellikle genel nitelikte kullanılan
kredilerden kaynaklanan maliyetlerden pay
verilmemesi gerekmektedir.
Kullanılan kredinin imalatın oluşumu ile
bağlantısı eğer açık bir şekilde
belirlenebiliyorsa, bu takdirde söz konusu
kredi maliyetinin imalat maliyetine
yansıtılması gerekir. Bu aşamada söz konusu
kredinin genel nitelikte olması, imalat
dışında işletmenin genel ihtiyaçları içinde
kullanılmış bulunması halinde kullanılan
kredinin ne kadarının imalat maliyetine
yansıtılabileceği hususu tartışma konusu
olmaktadır.
Ayrıca finansman gideri kavramı dar anlamda
işletmenin ihtiyaç duyduğu nakit için
üstlenmiş bulunduğu maliyeti ifade
etmektedir. Geniş anlamda ise finansman
giderleri doğrudan yabancı kaynak
kullanımının işletmeye getirmiş bulunduğu
kur farkı, komisyon, kâr payı faiz, cezai
şart, prim ve benzeri nitelikte yüklerin
toplamını ifade etmektedir.
Finansman maliyetinin imalata yüklenmesi
aşamasında, yüklenim konusu olacak finansman
giderlerinin dar anlamda mı olduğu yoksa
geniş anlamda finansman giderlerini
kapsamakta olduğu konusu da yapılması
öngörülen maliyet yükleminin belirlenmesi
açısından önemli olmaktadır.
Yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle
özellikle imalatçı kuruluşlarda ortaya çıkan
finansman giderlerinden maliyete pay
verilmesi konusu, yürürlükte bulunan vergi
hukukumuz açısından yeterince açık değildir.
Ülkemizde finansman sorunlarının özellikle
kredi kullanılarak aşılmasında kullanılan
kredilerle işletmenin tüm sorunlarının
karşılanmasının amaçlandığı gözlenmektedir.
Böyle bir durumda yapılan incelemelerle
kullanılan kredi maliyetlerinden imalata pay
aktarımı sırasında hesaplama hataları
yapılabilmektedir.
Konu ile ilgili olarak ortaya çıkan
uyuşmazlıkların idare aleyhine sonuçlanması
nedeniyle Maliye Bakanlığı tarafından
yayımlanan 238 sıra numaralı Vergi Usul
Yasası Genel Tebliği'yle yapılan açıklamalar
çerçevesinde satın alınan emtianın işletme
stoklarına girdiği tarihten sonra ortaya
çıkan kur farkları ile banka ve diğer
finansman kurumlarından alınan kredilere
ilişkin faiz, kur farkı ve komisyon
giderlerinin maliyete intikalini
mükelleflerin ihtiyarına (tercihine)
bırakmış bulunmaktadır. Veysi Seviğ
/Referans |