Uygulanacak ceza çok ağır
SGK'nın 12 Mayıs 2010 tarihli
Resmi Gazete'de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliği (SSİY) ve İstirahatli Olan Sigortalıların
İşyerinde Çalışmadıklarına Dair Bildirimin İşverenlerce
Sosyal Güvenlik Kurumu'na Gönderilmesine İlişkin Usul ve
Esaslar Hakkında Tebliğ'inin çok ses getireceğini daha ilk
okuyuşta anladım. Nitekim iki üç gündür Serbest muhasebeci
ve mali müşavir (SMMM) arkadaşların telefonları ve
internetteki yorumlarından haklı olduğumu da gördüm. Konuyu
önemli hale getiren, işverenlere getirilen yeni bir
yükümlülükten ziyade yükümlülüğün yerine getirilmemesi ya da
geç getirilmesi halinde uygulanacak olan idari para
cezasının yüksekliğidir.
RAPOR PARASI
Bilindiği üzere 4/a (eski SSK) sigortalıları için işkazası
ve meslek hastalığı, analık ve hastalık hallerinde
istirahatli kaldıkları süreler için, SGK tarafından
istirahat ödeneği ödeniyor. Bu ödenek halk arasında rapor
parası olarak adlandırılıyor. İşkazası ve meslek hastalığı
halinde ödenek, istirahatin başladığı ilk günden hastalık
halinde ise, üçüncü gününden başlanılarak ödenir. Analık
sigortasında ise, ödenek doğumdan önceki sonraki sekizer
hafta olarak, (Çoğul gebelikte bu sürelere ikişer hafta
ilave yapılırak) ödenir. Yine analık sigortası istirat
ödemelerinde yatarak tedavi şartı aranmadığı gibi, hekim
raporu olmak kaydıyla doğum öncesi kullanılmayan istirahat
süreleri, doğum sonrası istirahatine eklenebilir. İstirahat
ödeneği, sigortalının istirahat tarihinden geriye doğru üç
aylık süredeki kazançları üzerinden bulunan ortalama günlük
kazancı üzerinden hesap edilir. Yatarak tedavide günlük
ödeneğin yarısı ayaktan tedavilerde ise üçte ikisi ödenir.
SİSTEM NASIL İŞLİYOR?
Sigortalıya geçici işgöremezlik ödeneği ödenebilmesi için
işverenleri tarafından,
1- Sigortalının istirahatlı olduğu dönemde işyerinde çalışıp
çalışmadığının,
2- Kazanç hesabına giren döneme ilişkin aylarda, prim,
ikramiye ve bu nitelikteki arızi ödemeleri,
3- Viziteye çıktığı/istirahatın başladığı tarih itibariyle
prim ödeme halinin devam edip etmediğinin elektronik ortamda
SGK'ya bildirilmesi gerekiyor. Kurum bir süredir her türlü
tahsilat ve ödemelerinde vezne yöntemini yavaş yavaş terk
etmeye çalışıyor, tahsilat ve ödemeler banka yöntemine
kaydırılıyor. İstirahat ödeneklerinin de sigortalıların
bildirdikleri banka hesap numaralarına yatırılması ve PTT
şubelerinden yapılması yöntemine geçildi. Özellikle PTT
şubelerinde sigortalıların vatandaşlık numaraları üzerinden
ödeme yapılabilmesi çok kullanışlı bir yöntem.
Ödeme sistemi şöyle işliyor; önce sigortalılar hekime
gidiyor ve muayeneleri yapılıyor. Hekim sigortalıya
istirahat vermesi halinde önceden istirahat belgeleri
sigortalılar tarafından Kuruma getiriliyordu. Artık
istirahat belgeleri, SGK'ya sağlık tesisleri tarafından
toplu olarak ve yazı ekinde gönderiliyor. İşveren tarafından
da gerekli bilgilerin kuruma elektronik ortamda iletilmesi
sonrasında istirahat ödenekleri, PTT şubelerine havale
ediliyor. Kısacası bu sistemde sigortalının, kuruma hiç
gitmeksizin bir hafta on gün içerisinde PTT şubelerinden
ödeneğini alması mümkün.
Tabi bunun için başta işverenler olmak üzere, sorumluların
yükümlülüklerini zamanında ve eksiksiz yerine getirmesi
şart. Ancak bu güne kadar özellikle işverenlerin,
sigortalıların raporlu olduğu dönemde işyerinde
çalışmadığına dair vermesi gereken taahhüt belgesinin
verilmesinde sıkıntılar yaşanıyordu. Bu bildirimin
elektronik ortamda yapılması oranı çok düşük kalmıştı.
Eskiden kalan alışkanlıkla sigortalılar, ödeneklerini
vezneden alacakları zannıyla önce kuruma başvuruyor,
sonrasında işverenin taahhüt belgeleri yazılı ortamda ve
yine sigortalılar tarafından kuruma getiriliyor. Bu durum
ödeneklerin hem geç ödenmesine hem de sigortalının birkaç
kez kuruma gelip gitmesine yol açıyordu. Hem masraf hem de
zaman kaybı söz konusuydu. Bazen sigortalı mesaiden kalıyor
bazen de dinlenme saatlerini bu işe harcıyordu.
İşverene yeni yükümlülük getirildi
12 Mayıs tarihli tebliğ ile sigortalıların raporlu oldukları
sürede işyerinde çalışmadıklarına dair işveren taahhüdünün
elektronik ortamda kuruma verilmesi yükümlülüğü getirildi.
Buraya kadar her şey güzel. Ama bu yükümlüğün serbest
muhasebeci ve mali müşavirlerin mevcut iş yüklerini
inanılmaz derecede artıracağı açık. Çünkü işverenlerin
e-bildirge sisteminden her türlü bildirimlerini onlar
yapıyor. Tebliğde bildirimin hak edilen istirahat süresinden
en geç 5b işgünü içerisinde yapılması hükmediliyor. Örneğin
10'ar günlük istirahat dönemlerinde her bir dönemin
bildirimi ayrı ayrı yapılmak zorunda. Bu ise SMMM bürosu ile
işyerleri arasında çok sağlam bir bilgi akışını
gerektiriyor. Bu da maalesef her zaman kurulamıyor.
Dolayısıyla SMMM ile müşterisi arasında çok ciddi problemler
yaşanacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Uygulanacak ceza çok ağır
Konuyu esas önemli kılan ise yükümlülüğü yerine getirmemenin
cezasının çok yüksek tutulması. Bu bildirimin yapılmaması
halinde asgari ücretin 5, geç yapılması halinde de 2 katı
tutarında ceza öngörülüyor. Uygulanacak ceza, 5510 Sayılı
Kanun'un idari para cezalarına ilişkin 102 maddesindeki en
yüksek cezalardan birisi. Denetim elemanlarına engel olmakla
aynı ölçüde. Kayıt dışı istihdamın esas cezası olan aylık
prim belgesini hiç vermemenin cezasının bile iki asgari
ücret olduğu düşünüldüğünde, bu yeni cezanın ne kadar yüksek
olduğu daha iyi anlaşılır. Dikkati çeken bir nokta da bu
yükümlülüğün yaptırımının 102. maddenin, birinci fıkra "i"
bendi kapsamında düşünülmesi. Oysa "i" fıkrasının metninden
bu tür bir yükümlülükte uygulanamayacağı izlenimi çıkıyor.
Kanımca yapılması gereken 5510 Sayılı Kanun'un 102.
maddesine sırf bu suç için bir fıkra eklenip tanım
getirilmesidir. Tabii yaptırımın cezasının da daha adil bir
seviyeye çekilmesi gerekir.
CELAL KAPAN/Y.Asır |