Merakla
beklenen istihdam paketinin detayları
Hükümetin kamu alacaklarına
getirdiği af paketi gündemin ilk sırasına
yerleşirken, aylardır üzerinde çalışılan
istihdam paketinin acil hükümleri de
hazırlanıp af paketine eklendi. Bayram sonrası
Meclis'e sevkedilecek olan yasa tasarısının
ilk bölümünü vergi ve prim affı oluştururken,
ikinci bölümünü ise 70 milyonu ilgilendiren
hükümleriyle ‘İstihdam Paketi' oluşturuyor.
Hükümet aynı tasarıya emeklilere verilen 2011
yılı zamlarına ilişkin hükümleri de koydu.
Böylece toplamda 80 maddeye yakın düzenleme
içeren tasarının ‘İstihdam Paketi'ne ilişkin
detaylarını SGK Başkanı Emin Zararsız
anlattı...
Kamuoyuna daha çok af tasarısı olarak yansımış
olsa da Torba Tasarı'da ‘İstihdam Paketi'ne
ait bölümler de bulunacak. Bu pakette hangi
kritik düzenlemeler yer alacak?
2008 yılında yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik
Kanunu'nu uzun süredir gözden geçiriyoruz. O
zamandan bu zamana, bazı hükümleri itibarıyla
ya yanlış yorumlama ya eksiklikler, idarenin
konuya bakışı ile uygulamadaki aksaklıkların
giderilmesi anlamında bazı değişiklikler
yapacağız. Aksamalar, uygulama zorlukları
incelendi, çalışmalarımızı tamamladık. Hem bu
çalışmayla ilgili hükümleri, emeklilere
verilen 2011 zamları da dahil olmak üzere
hepsini bir torba kanunda topladık. Meclis'e
sunulmak üzere hazırlandı. Özellik öyle bir
düzenleme var ki 70 milyonu ilgilendiriyor. 2
yıldır süren bir sıkıntıyı tamamen ortadan
kaldıracağız.
Nedir bu düzenleme?
Geçmiş yıllarda yapılan düzenlemelerle trafik
kazası sonucu ortaya çıkan sağlık yardımlarına
dair Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir döner
sermaye oluşturulmuş, bu giderlerin o döner
sermayeden karşılanması ve trafik sigorta
şirketlerine de rücu etmesi uygulaması
düzenlenmiş. Ama trafik sigortasının temelinde
kusur yatıyor. Bir kişi eğer kendi kusuruyla
trafik kazasına uğramış ya da yapmışsa, sağlık
giderleri onun kusuru oranında karşılanmıyor.
Siz yayasınız, caddeden karşıya geçeceksiniz.
Kırmızıda geçiyorsunuz ve araba çarpıyor. 8'e
8 kusurlusunuz. Eski adıyla SSK'lı olarak
sağlık sigortanız var. Ama hastaneye gitmenizi
doğuran olay bir trafik kazası olduğu için,
SGK olarak orada yetkim yok. Hastaneye
gidiyorsunuz, çarpan aracın sigorta şirketine
müracaat ediyorsu- nuz, sigorta şirketi de
diyor ki “8'de 8 kusurlusun, ben ödemem”. Ben
de “Sen trafik kazası nedeniyle gitmişsin
hastaneye, o yüzden ben de ödeyemem, yetkim
yok” diyorum. Sağlık Bakanlığı'ndaki döner
sermayeye, Hazine'deki sigorta hesabına
gidiyorsunuz, çok zor ve çoğu zamanda herhangi
bir şey elde edemediğiniz bir durumla karşı
karşıyasınız.
Vatandaş ortada kalıyordu
Trafik kazası geçiren sigortalının,
giderlerini SGK ödemiyor mu?
Hayır. Trafik kazası dolayısıyla, kaza yerine
trafik ekipleri geliyor. Kusurluyu belirleyip
tutanaklar düzenleniyor. Yaralanma olmuş da
hastaneye gitmişseniz, olayın trafik kazasıyla
olduğunu beyan etmek zorundasınız. Dolayısıyla
siz SGK kapsamında sigortalı da olsanız, memur
da, işçi de, esnaf da olsanız, biz sizin bu
giderlerinizi karşılamıyoruz.
Peki tedavi bir yana, diyelim ki felç
kaldı, ömür boyu sağlık gideri olacak SGK
orada da devrede olmayacak mı?
Size çarpan araç kusurluysa, siz kendi tedavi
bedelinizi size çarpan arabanın trafik
sigortasından almak için başvuruyorsunuz. Ama
işin o kadar çok detayı var ki içine girdikçe
ihtimaller ve riskler artıyor. Tabi bir
olasılık, felç kaldığınızda da hiçbir
giderinizi ben karşılamadığım gibi, felç
kalmanıza bağlı olarak yapılması gereken
düzenli ömür boyu tedaviyi de karşılamıyorum.
Kusurlu olduğunuz için karşı aracın trafik
sigortası da karşılamıyor.
SGK yetkiyi eline alıyor
Bunu nasıl değiştireceksiniz?
2008 yılından bu yana 2 yılı aşkın bir süredir
devam ediyor. 2008'de Karayolları Trafik
Kanunu'nda yapılan bir değişiklikle, Sağlık
Bakanlığı bünyesinde Trafik Kazaları Döner
Sermaye İşletmesi kuruluyor. Sorun o kanunla
başlıyor. Bunun öncesinde ise SSK, Bağ Kur,
Emekli Sandığı dönemlerinde kurumlarımız
karşılıyordu, trafik sigorta şirketlerine rücu
ediyordu. Gerçi yaptığımız giderlerin çoğu
şirketlerden alınamıyordu. Bu nedenle bir çok
alacağımız zaman aşımından ölmüş gitmiş
durumda. 2 yıldır yaşanan bu sorun üzerinde
uzun zamandır Hazine, Sağlık Bakanlığı,
İçişleri ve diğer kurumlar çalışıyorduk. Bu
kanayan bir yaraydı. Şimdi getirdiğimiz sistem
şu: Kişi trafik kazasına uğradığı zaman
kusurlu olsun ya da olmasın, herhangi bir şeye
gerek kalmaksızın, eski SSK, Bağ Kur, Emekli
Sandığı ya da Yeşil Kart her ne olursa olsun
sigortalıysa, biz onun her türlü sağlık
giderlerini karşılayacağız. Trafik sigortası
yapan şirketlerden de Hazine Müsteşarlığı'nın
belirlediği bir oranda toplamış olduğu
primlerin bir miktarını da buna karşılık biz
alacağız. Böylece olay kökten çözümlenmiş
olacak. Tedavi, ilaç, hatta iş göremezlik vb.
gibi uzantıları da var. Ölüm halinde geride
kalanlara yapılacak yardımlar var. Hepsini biz
üstleneceğiz.
Bu yetkiyi elinize alınca, özel trafik sigorta
şirketlerinin bunun için topladığı gelirden de
pay alacaksınız. Buna şirketlerin itirazı
olmayacak mı?
Biz bunu sonuçta kanuni düzenlemeyle
yapacağız. Özel trafik sigorta şirketlerinin
topladıkları prim iki bölümden oluşuyor.
Bir maddi hasarlar, bir de bedeni hasarlar
için. Bu şirketlerin bedeni hasarlar için
topladıkları primlerin yıllar itibarıyla
istatistikleri var. Ne kadar prim toplanmış,
ne kadarıyla sağlık gideri yapmış. Bunların
bilgileri Hazine'nin elinde var. Buna göre
Hazine'nin belirlediği oran üzerinden her yıl
belli bir bedeli biz alacağız. Bu şekilde
trafik kazası dolayısıyla sağlık tedavi
yardımı almak zorunda olan kişilerin sağlık
hizmetini de biz karşılayacağız.
KÜÇÜK ESNAFA
BORÇ ÇIKARTMAYACAĞIZ
Bağ-Kur'luların prim sorunu vardı. Onunla
ilgili bir düzenleme olacak mı?
Tasarıda çok sayıda düzenleme bulunuyor.
Özellikle kısmi süreli, yani 1 ay içinde daha
az sürede çalışanların ya da farklı farklı
işverenlere çalışanların eksik kalan
sürelerini borçlanabilmelerine imkan
getiriyoruz. Bağımsız çalışan, yani eski
ismiyle Bağ-Kur emeklilerinden 10 yıldan daha
az sağlık primi ödeyen kişiler sağlık primini
10 yıla tamamlamak için onların aylıklarından
yüzde 10 kesinti yapılıyordu. Ancak bu kişinin
daha önceden memur ya da işçi olarak çalışması
bulunabiliyordu. Biz onları kanundaki
düzenleme nedeniyle buraya katamıyorduk. Yeni
düzenlemeyle her türlü çalışma esnasında,
ister Bağ- Kur, memur, işçi olsun, orada kendi
adına kesilmiş olan sağlık primini 10 yıla
tamamlamak konusunda kendisine imkan
getireceğiz. Dolayısıyla çok sayıda Bağ-Kur
emeklisi, 10 yıl prim ödeyemediği için halen
sağlık hakkını alamazken, bu düzenlemeden
sonra artık alabilecek. Bağ-Kur'luyken ya da
vergi kaydı devam ederken, bir başka kişinin
yanında işçi olarak çalışmaya başlamışsa orada
kendisi adına yatırılmaya başlamış sigorta
primlerinin kendisi hesabına mal edilmesine, 1
dönem için 1 prim alınmasına olanak
sağlayacağız. Bağ-Kur'lu olarak da kendisine
borç çıkarmayacağız, faiz de ödemeyecek,
böylece kurtulacak. Önemli olan şu: Aynı anda
iki yerde sigortalı gibi görünüyor, bir vergi
mükellefliği devam ettiği için Bağ Kur kaydını
silemiyoruz. Ama diğer taraftan bir fabrikada
da işçi olarak çalışıyor. Bu pozisyondaki
kişilerin, adına yatırılan primleri nedeniyle,
primlerini yatmış olarak kabul edeceğiz ve
böylece vatandaşa borç çıkartmayacağız.
Silikozis hastalarının sağlık
harcamalarını üstleniyoruz
Tasarıda kot taşlama işçilerine özel bir
düzenleme de yer alacak değil mi?
Silikozis hastalarına özel düzenleme var. Bu
hastaların tamamı kayıtdışı çalıştırıldığı
için sigortalılığı bulunmuyor. Sağlık
güvencesi de yok. Üstelik bu kişilerin
işverenleri de kayıtdışı ve kaçak. Dolayısıyla
bu hastaların kimin aleyhine hizmet talep
davası açıp da sigortalılığını sağlayacağına
dair bir fiili imkansızlık var. Silikozis
hastaları büyük bir sıkıntı, 65 yaş üstü
muhtaç kesimlere ve özürlülere imkan sağlayan
bir kanun var. Silikozis hastaları için orada
özel bir madde düzenliyoruz. Silikozis hastası
olduğu sağlık raporlarıyla belirlenen kişiler,
meslekte kazanma gücü oranları yüzde 40, 60,
80 ve sonrası olarak ayrıldığında otomatik
olarak o kanunda belirlenmiş ücreti alacak.
Ama daha da önemlisi yeşil kartlılar gibi tüm
sağlık güvencesine kavuşacaklar. Meslekte
kazanma gücü oranına göre 100 - 400 aylık
alacaklar. Ama sağlık noktasında tamamen bir
yeşil kartlı nasıl haklara sahipse o haklara
sahip olacaklar.
Taksici ve sanatçılar 17 gün prim
ödeyerek SGK kapsamına alınacak
İstihdam Paketi'nde taksicilere ve sanatçılara
da sigortalılık tanımlıyorsunuz. Nasıl olacak?
2005 yılına gelinceye kadar taksiciler kendi
odalarına kaydolmak zorundaydı. Sonradan
kanunlarında yapılan değişiklikle oda kaydı
kaldırıldı. Dolayısıyla taksilerde şoför
olarak çalışan taksiciler kendi nam ve
hesabına çalışan, esnaf olmaktan çıktı. Ama
taksi sahipleri değil. Burada üç ayrı durum ve
statü var. Örneğin benim ticari taksim var ve
kendim çalışıyorum bu birinci durum. İkinci
durum ise benim bir taksim var, plakamı
Ahmet'e kiralıyorum, Ahmet çalışıyor akşam
geliyor ve ‘al sana şu kadar' diye hasılatı
paylaşıyor. Üçüncü durum ise benim bir taksim
var, hem kendim çalışıyorum hem de Ahmet'i
çalıştırıyorum.
Taksi şoförünün primini kim ödeyecek?
Burada kim hangi primi ödeyecek...
Şimdi burada taksi sahibi bakımından bir sorun
yok. Odasına kayıtlı ve o esnaf. Ama şoför
olarak çalıştırdığı veya taksisini kiraya
verdiği noktalarda sıkıntı yaşanıyor. Şoför
olarak çalıştırdığı kişi bildiğimiz işçi. O
taksinin sahibi de işveren pozisyonunda ve
şoförün sigorta primlerini ödemek zorunda.
Yani o takside çalışan şoförün kendi cebinden
prim ödeme yükümlülüğü yok. Ama kiralama
yöntemiyle çalışanlar bakımından sıkıntı var.
Burada alt işveren - asıl işveren ilişkisi söz
konusu. Nasıl ki bir müteahhit bir binayı
yapmak için aldı, işi bölüp kalıp işini
birine, temel işini birisine veriyor, onların
hepsi de alt işveren. Taksilerdeki durum biraz
bunlara benziyor. Ama bu ilişki de resmi bir
ilişki değil. Arada hangi ilişkiyle
çalışıldığına dair belgelendirilecek bir yapı
yok. Kendi çalışıyorsa, normal sigortalı
olması gerekir, ama birini çalıştırıyorsa
kendisi kendi nam ve hesabına çalışan 4b'ye
göre sigortalı olmalı, çalıştırdığı kişiyi de
işçi olarak sigortalı yapması gerek. Çünkü o
artık çalıştırdığı şoförün işvereni
pozisyonunda.
Düzenleme 1 milyon kişiyi ilgilendiriyor
Şimdi siz yeni ne getireceksiniz?
Sigortalılığını kolaylaştırıyoruz. Şu anki
düzenlemeye göre herhangi bir ticari takside
şoför olarak çalışan kişi işçi olarak yani
4a'ya göre sigortalı olmak zorunda. Onun
primlerini de ticari taksinin sahibi ödemek
zorunda. Ödemezse herhangi bir işveren gibi
işlem görür. Aynı takside 4 kişi çalışıyor. 24
saatte, 1 taksi üzerinde 1 sahip, 3 çalışan
var. Ne olacak? Benim dışında hepsi işçi. Bu
söylediklerim sadece taksicileri değil,
dolmuş, halk otobüslerini de ilgilendiriyor.
Kişi kamu kurumunda şoför olarak çalışıyor,
mesaisi bittikten sonra bir takside şoför
olarak çalışıyor. Biz burada ne yaptık:
Federasyonlarıyla görüştük, odalarıyla
görüştük sigortalı olmaları konusunda hiçbir
itiraz yok. Herkes hem fikir. Ticari takside
şoför olarak çalışan kişi kaza durumunda
ticari taksi sahibinin altından kalkabilmesi
mümkün değil. Bu durum 1 milyon kişiyi
ilgilendiriyor. Böyle bir kitlenin sağlık
güvencesinden, sigorta güvencesinden mahrum
kalması kabul edilemez, kaldı ki bunlar bizim
açımızdan da hukuken kayıt dışı istihdam.
Nasıl bir çözüm getiriyorsunuz bu 1
milyon kişiye?
Normal şartlar altında bir kişi ayda 30 gün
çalışıp primi de 30 gün üzerinden yatırılır.
Biz şöyle diyoruz: Gerek taksiciler gerek
sanatçılara, “Ayda 17 gün prim ödeyin, 30 gün
prim ödemiş gibi değerlendirelim. Her yıl bu
17 gün 1 gün artsın. Bu yıl 17 gün, gelecek
yıl 18 gün ödeyin” diyeceğiz. Sadece 17 gün
prim ödeyecek onu 30 gün sayacağız. Ama biri 5
gün biri 7 gün biri 3 gün çalıştırdıysa bunlar
toplanacak, her biri oranı çerçevesinde
toplamda 17 gün olacak şekilde prim
yatırılacak. (Vatan)
|