Vergi idaresine bilgi
verme mecburiyeti
Vergi Usul Yasası'nın 3/B maddesi uyarınca
"Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin
gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille
ispatlanabilmektedir. Ancak yasal düzenleme gereği olarak,
vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit
ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
Vergiyi doğuran olayların izlenmesi ve buna dayanarak vergi
kayıp ve kaçağının önlenmesi, bu olaylara ilişkin sağlıklı
bilgilerin elde edilmesi ile mümkün olabilmektedir.
Vergi Usul Yasası'nın 148. maddesi gereği olarak "Kamu idare
ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede
bulunan diğer gerçek ve tüzelkişiler, Maliye Bakanlığı'nın
veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların
isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar."
Bilgiler, yazı veya sözlü olarak istenebilir. Sözle istenen
bilgileri vermeyenlere keyfiyet yazı ile tekit ve cevap
vermeleri için kendilerine münasip bir mühlet (süre) tayin
olunur. Ancak buna karşılık kendisinden bilgi istenen
kişiler zorla vergi dairesine getirilemez.
Diğer yandan diplomat niteliği bulunan kişiler bilgi vermek
zorunda değildirler. (Özyer, M. Ali ‘Açıklama ve Örneklerle
Vergi Usul Kanunu Uygulaması' HUD Yayınları, Mart, 2008, Sf:
265)
Vergi Usul Yasası'nın 150. maddesi uyarınca aşağıda yazılı
resmi makamlarla gerçek ve tüzelkişiler, her ay muttali
oldukları ölüm vakaları ile intikalleri ertesi ayın 15. günü
akşamına kadar vergi dairesine yazı ile bildirmek
zorundadırlar.
• Sulh yargıçları, icra, nüfus ve tapu memurları.
• Yabancı ülkelerdeki Türk konsoloslukları veya konsolosluk
görevini yapanlar,
Bu bağlamda memur oldukları yerde ölen Türk tebasının
(vatandaşının) soyadı, adı ve sıfatları ile Türkiye'deki
ikametgâhlarının Maliye Bakanlığı'na bildirilmesi
gerekmektedir.
• Mahalle ve köy muhtarları kendi mahalle ve köylerinde
ölenleri bildirmekle yükümlüdürler.
• Banka, banker ve şirketler ile emanet kabul eden gerçek ve
tüzelkişiler de mevduat, şirket hissesi, emanet para ve eşya
veya sair suretle alacak sahiplerinden birinin ölümü
halinde, ölenin soyadını, adını, alacağının nev'ini ve
miktarını bildirmekle yükümlü tutulmuşlardır.
Vergi idaresinin ve/veya inceleme elemanlarının gerçek
ve/veya tüzelkişilere bilgi istemek için başvurmaları
halinde verecekleri sürenin 15 günden az olmaması
gerekmektedir.
Gerçekte Vergi Usul Yasası'nın 14. maddesinde ifade edildiği
üzere "Vergi muamelelerinde süreler vergi kanunları ile
belli edilir." Aynı yasa maddesi uyarınca "Kanunda açıkça
yazılı olmayan hallerde 15 günden aşağı olmamak şartıyla bu
süreyi, tebliği yapacak idare belirler ve ilgiliye tebliğ
eder."
Kendilerinden bilgi istenilen gerçek ve tüzelkişiler, özel
yasalarda yazılı mahremiyet hükümlerini ileri sürerek, bilgi
vermekten imtina edemezler. (kaçınamazlar)
• Posta, Telgraf ve Telefon İdaresi'nin muhabereler hakkında
tutmaya mecbur oldukları mahremiyet (gizlilik) saklıdır.
• Hekimlerden, diş hekimlerinden, dişçilerden, ebelerden ve
sağlık memurlarından hastaların hastalıklarından nev'ine
müteallik bilgiler istenemez.
• Avukatlardan ve dava vekillerinden kendilerine tevdi
olunan işler veya görevleri dolayısıyla muttali oldukları
(öğrendikleri) ahval ve hususların bildirilmesi istenemez.
Ancak bu yasak müvekkil adları ile vekâlet ücretlerine ve
giderlerine yönelik değildir.
• Yeni Ceza Muhakemesi Yasası'nın 125. maddesi gereğince
gösterilmesi veya teslimi caiz olmayan evrakın içeriği
hakkında bilgi istenemeyecektir. Buna karşın, doğrudan
doğruya vergi ile ilgili olmak koşuluyla bu gibi evraka
dayanarak doğan borçların miktarları ve alacaklıların
adlarına ilişkin bilgiler yetkililerce istenebilir.
Vergi Usul Yasası'nın 151/4. maddesinde 5271 sayılı Yeni
Ceza Muhakemesi Yasası'ndan önce yürürlükte bulunan Ceza
Muhakemeleri Yasası'nın 88. maddesi yer almaktadır. Daha
sonra ilga olan Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'nın 88.
maddesi yerine, 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren
125. maddesi düzenlenmesi karşı gelmektedir. (Doğrusöz,
Ezhan "Vergi Usul Kanunu Düzenlenmesinde Bilgi Toplama"
Legal Mali Hukuk Dergisi Sayı: 67, Sf: 1549)
Söz konusu maddeye göre,
Bir suç olgusuna ilişkin bilgileri içeren belgeler, devlet
sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz.
Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak
mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebilir. Bu
belgelerde yer alan ve sadece yüklenilen suçu açıklığa
kavuşturabilecek nitelikte olan, hâkim veya mahkeme başkanı
tarafından tutanağa kaydettirilir.
Bu madde hükmü, hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha
fazla olan suçlarla ilgili uygulanır."
Veysi Seviğ / Referans |