Şirketlerde kalan kâr payları ve faizler
Sermaye şirketlerinin
kuruluşunda temel amaç, kâr elde etmek ve
nihayetinde bu kârın ortaklarına
dağıtılmasını sağlamaktır. Öte yandan
sermaye şirketlerinden anonim şirketler,
tahvil adı verilen menkul kıymet ihracı
suretiyle amaçlarında kullanmak üzere üçüncü
şahıslardan orta ve uzun vadeli fon da
toplayabilir. Tahvil ihraç ederek fon
toplayan şirketler, tahvil karşılığında
şirkete borç verenlere, faiz adı verilen bir
ödemede bulunurlar.
Şirketlerde bazen ve genellikle küçük
rakamlı olan kâr paylarının veya faizlerin
tahsil edilmediği görülmektedir. Ancak tek
tek alacaklıları açısından küçük olan bu
rakamlar, toplandığında büyük rakamlar
oluşturabilmektedir. Bu şekilde şirketten
hak sahiplerince tahsil edilmeyen kâr
payları ve faizlerin, ne şekilde bir işleme
tabi tutulacağına veya bunları gelir
yazdıklarına, ancak bu konuda
tereddütlerinin olduğuna ilişkin gelen okur
soruları üzerine, daha önce de irdelediğim
bu konuyu tekrar aktarmak istiyorum.
Söz konusu şirketlerin hissedarlarının kâr
payı veya tahvil sahiplerinin tahvil faizi
alacaklarında zamanaşımı süresi Borçlar
Kanunu'nun 126/1 ve 2308 sayılı kanunun 1.
maddesi uyarınca beş yıldır. Bu süre kâr
payları açısından şirket ana sözleşmesi ile
uzatılabilir ancak kısaltılamaz.
Bilindiği gibi zamanaşımına uğrayan borçlar,
"eksik borç" haline dönüşür. Eksik borçlarda
borç devam eder, borçlu isterse yine ödeme
yapabilir, ancak alacaklı artık hukuk
yolları ile ve cebri takip yaparak alacağını
elde etmek olanağına sahip değildir. Yani
böyle bir borcun ödenmesi, sadece borçlunun
insafına bağlıdır.
Anılan zamanaşımı süresi, şirketlerin tahvil
faizi borçlarında, tahvilin faizinin
ödenmesi vadesinden itibaren başlar. Kâr
paylarında ise zamanaşımı, yetkili organ
tarafından kârın dağıtılması için öngörülen
tarihten itibaren başlar. Örneğin bir anonim
şirkette genel kurul tarafından kâr dağıtımı
kararı verildikten sonra herhangi bir tarih
belirtilmemişse genel kurul tarihinden, eğer
kârın dağıtımı için bir tarih belirlenmişse
veya tarih belirleme yetkisi yönetim
kuruluna bırakılıp da yönetim kurulunca bir
tarih belirlenmişse bu tarihten itibaren
zamanaşımı süresi işlemeye başlar.
Zamanaşımı süresi, ödeme yapılmamasının
kanuni bir mazerete dayanması halinde
işlemez. Örneğin kâr payı, hissenin kime ait
olduğu konusundaki bir ihtilaf dolayısıyla
mahkemece verilmiş bir tedbir kararına
istinaden ödenmemişse, tedbir kararı
süresince zamanaşımı işlemez.
Zamanaşımı süresi içerisinde şirketten
tahsil edilmemiş kâr payları ile tahvil
faizlerinin akıbeti, 12.6.1933 tarihli ve
halen de yürürlükte bulunan "Şirketlerin
Müruru Zamana Uğrayan Kupon, Tahvilat ve
Hisse Senedi Bedellerinin Hazineye İntikali
Hakkında Kanun" ile belirlenmiştir.
Bu kanununun 1. maddesine göre, sermaye
şirketlerinin zamanaşımına uğramış kâr
payları ve tahvil borçları, devlete intikal
ettirilmek zorundadır. Görüldüğü gibi anılan
kanun, alacaklısı tarafından tahsil
olunmayarak zamanaşımına uğrayan borçların
borçluya kalması (borçlunun pasifinde azalma
suretiyle malvarlığının artışına yol açması)
şeklindeki genel prensipten ayrılmış ve bu
tutarların devlete intikalini öngörmüştür.
Kanuna göre şirketler, zamanaşımına uğramış
kâr payı ve/veya tahvil faiz borçlarını,
zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren üç
ay içinde mahalli mal sandığına yatırmak
zorundadırlar. Bu yükümlülüğün yerine
getirilmemesi halinde uygulanacak yaptırım
2308 sayılı kanunda "yatırılması gereken
meblağın üç misli tazminat" olarak
belirlenmiştir. Her ne kadar maddede
tazminattan söz edilmişse de burada söz
konusu olan idari para cezasıdır.
Zamanaşımına uğraması dolayısıyla Hazine'ye
intikal ettirilmesi gereken tutarlarla
intikal ettirilmemesi halinde ödenmesi
gereken tazminat, devlet açısından bir kamu
alacağı niteliğindedir. Dolayısıyla
Hazine'nin bu alacağının takip usulü, 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun ile belirlenmiş olan usuldür.
Bu nedenle Hazine'ye yatırılması gereken
tutarın yatırılmaması halinde, Hazine
alacağı üzerinden gecikme zammı hesaplanması
da söz konusu olacaktır. Bumin Doğrusöz
/ referans |