Kaybolan işçiye hukuk
darbesi
8 Haziran 2010 tarihinde Kadıköy’de sele
kapıldıktan sonra kendisinden haber alınamayan bir
belediyenin taşeron firmasının işçisi Mevlüt Macit’ten haber
yok.
Aile bir yandan babanın yokluğuna alışmaya çalışırken diğer
yandan bir mezarının olmamasına içerliyor. Öte yandan da
ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor.
Yılların hizmetinin karşılığı bu mu olmalı? “98 gündür bu
aile ne yer, ne içer, nasıl yaşar, en azından ailenin
acısını hafifletmek için ne yapılmalı”nın konuşulması
gerekirken, bir de işçinin işten çıkışının yapılarak ailenin
kaderiyle baş başa bırakılması yanlış olmuş. Belki Macit
ailesini en çok yaralayan da bu olmuştur. Aile acısıyla
uğraşırken sessiz sedasız işten çıkışının yapılmasına nasıl
bir gerekçe bulunduğunu merak ediyorum.
Bir kişinin bu şekilde ölüm tehlikesi içinde kaybolması veya
kendisinden çok uzun zamandan beri haber alınamaması
durumunda ölümü hakkında kuvvetli bir olasılık varsa,
hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine, bu
kişinin gaipliğine mahkeme tarafından karar
verilebilmektedir. Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye’deki son
yerleşim yeri; eğer Türkiye’de hiç yerleşmemişse nüfus
sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa
anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir.
Gaipliğine karar verildikten sonra kişinin cesedi bulunursa,
aile kütüklerine ölümü işlenmektedir. Kişinin hakkında
gaiplik kararı verilmesi ölümün hukuki sonuçlarını
doğurmaktadır.
Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin
üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden
en az beş yıl geçmiş olması gerekir. Mahkeme, gaipliğine
karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri,
belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan
ilânla çağırır. Bu süre, ilk ilânın yapıldığı günden
başlayarak en az altı aydır. Gaipliğine karar verilecek
kişi, ilân süresi dolmadan ortaya çıkar veya kendisinden
haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik
istemi düşer.
İlandan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve
ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi
kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği
veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.
Gaiplik kararı, hâkimin bildirmesi üzerine, ölüm kütüğüne
kaydolunur.
Sigortalının yargı kararıyla gaipliğine karar verilmesi
hâlinde, hak sahiplerine bağlanacak gelir ve aylıklarla
yapılacak toptan ödemeler ve genel sağlık sigortasına ait
alacakların zaman aşımı süresi, gaipliğe ilişkin kararın
kesinleştiği tarihte başlar.
Sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine ölüm aylığı
bağlanmaktadır.
Mevlüt Macit’in iş kazası sonucu kaybolmuş olduğu için hem
işverenden maddi-manevi tazminat ödenmesi mümkündür. Hem de
gaipliğine karar verildikten SGK tarafından sürekli iş
göremezlik geliri ile ölüm aylığı bağlanabilecektir.
Mevlüt Macit’in, hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi
için, en az beş yıldan beri sigortalı olması ve sigortalılık
süresinin her yılı için ortalama olarak en az 180 gün veya
toplam olarak en az 1800 gün prim ödemiş olması şartı
aranır.
Gaiplik kararı verildikten sonra veraset ilamı alınmalıdır.
Veraset ilamı alındıktan sonra dilekçe ile gaiplik kararı ve
veraset ilamı da bildirilerek kıdem tazminatının ödenmesi
için davalı işverenden istekte bulunulması halinde kıdem
tazminatının da ödenmesi gerekecektir.
Sonuçta Macit ailesi belki gaiplik kararı verildikten sonra
yasal bazı haklarına kavuşacak olsa da, bu sürede nasıl
geçinecek?
Aileye yapılan bu ayıp hukuka uygun olsa da, vicdana uygun
mudur? Bunu da sizin takdirinize bırakıyorum.
Resul KURT |