Serbest
meslek faaliyetinde KDV
Serbest
meslek kazancı, serbest meslek
faaliyetlerinden elde olunan kazançtır.
Serbest meslek faaliyeti ise sermayeden
ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki
bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari
mahiyette olmayan işlerin işverene tabi
olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi
nam ve hesabına yapılmasıdır. Bu faaliyet,
vekâlet, eser veya danışmanlık sözleşmesine
yahut elverişli bir sözleşmeye -ki bu
sözleşme karma veya atipik bir sözleşme de
olabilir- dayalı olarak, belli bir edim
şeklinde yapılabileceği gibi, danışmanlık
gibi süreklilik de arz edebilir.
www.vergihaber.com
Serbest meslek hizmetinin verilmesi
karşılığında elde edilen kazanç Gelir
Vergisi Kanunu'na tabi olmaktan başka, bu
hizmet karşılığında alınan bedeller de Katma
Değer Vergisi Kanunu'na tabidir. Gelir
Vergisi Kanunu kazancın vergilendirilmesini
"fiilen elde etme" koşuluna bağlamıştır.
Buna karşılık Katma Değer Vergisi Kanunu'nda
hizmet sunumlarında verginin doğumu,
hizmetin ifa edilmiş olmasına bağlanmıştır.
İki kanunun vergiyi doğuran olayı, aynı
hizmette aynı kişi için farklı esaslara
bağlaması uygulamada zaman zaman
duraksamalara ve ihtilaflara yol açmaktadır.
Şöyle ki; özellikle yıllık sözleşme ile
defter tutmayı ve mali tablolar ile döneme
ait beyannameleri hazırlamayı belli bir
bedelle (aylık taksitler halinde on iki
taksitte) üstlenen serbest meslek erbabının
bazı aylar ücretini tahsil edememesine
rağmen, o aylarda da hizmetin verildiği
gerekçesi ile KDV ödemeleri istenilmekte,
ödemeyenler hakkında da cezalı tarhiyatlar
yapılmaktadır. www.vergihaber.com
İki kanun arasındaki vergiyi doğuran olay
belirlemesinin farklılığından kaynaklanan bu
uyumsuzluğu giderecek hareket noktasının,
yine bu kanunlardan birine göre belirlenmesi
gerekir. Bizce burada hareket noktasının
Gelir Vergisi Kanunu olması gerekir. Zira
Katma Değer Vergisi Kanunu serbest meslek
hizmetinin ifasını konusuna almakla
birlikte, serbest mesleğin, serbest meslek
erbabının ve serbest meslek hizmetinin
tanımını yapmamış, bu konularda Gelir
Vergisi'ne atıf yapmıştır. Dolayısıyla
hareket noktasının Gelir Vergisi olması
gerekir.
www.vergihaber.com
Öte yandan Katma Değer Vergisi Kanunu, öz ve
ekonomik gerçeklik kadar, şekle de önem
veren bir kanundur. Nitekim üstlenilen Katma
Değer Vergisi'nin indirim konusu yapılması,
sağlıklı belgede gösterilmesi (Hatta bu da
yeterli değildir. Belgenin de deftere
kaydedilmiş olması gerekir) koşuluna
bağlanmıştır. Katma Değer Vergisi'nin
hesaplanması da belgenin varlığına bağlıdır.
Zaten belge yoksa, Katma Değer Vergisi'nin
yayılılık özelliği ve indirim mekanizması
çalışmaz. www.vergihaber.com
O halde serbest meslek erbabında KDV
hesaplanabilmesi, müşterisinde de bu
verginin indirim mekanizması içerisinde
değerlendirilebilmesi için, belgenin
düzenlenmiş olması gerekir. Bu durumda
cevabı aranması gereken soru, meslek
erbabının belge düzenleme zorunluluğunun ne
zaman doğduğudur.
Serbest meslek erbabının belgesi, serbest
meslek makbuzudur. Bu belge, tahakkuk
ilkesinin bir eseri olan faturada farklı bir
niteliğe sahiptir ve adı gibi sadece bir
makbuzdur. Makbuz ise bedel tahsil
edildiğinde düzenlenir. Bir başka anlatımla
serbest meslek erbabı, bu makbuzu, Gelir
Vergisi açısından vergiyi doğuran olay
gerçekleştiğinde, tahsil esasında geliri
elde ettiğinde düzenlemek durumundadır.
Dolayısıyla serbest meslek erbabı, hizmetini
ifa etmiş olmasına rağmen, gelirini
(hizmetinin bedelini) elde etmedi ise makbuz
düzenlemek zorunluluğu yoktur.
Netice olarak, serbest meslek makbuzunun
yokluğu ve düzenleme zorunluluğunun
bulunmadığı hallerde, Katma Değer Vergisi de
doğmaz.
Nitekim geçmişte Danıştay 11. Dairesi de
yerleşik içtihadında soruna görüşümüze
paralel yönde yaklaşmış ve serbest meslek
erbabınca hizmetin bedeli tahsil edilmedikçe
Katma Değer Vergisi'nin doğmayacağına karar
vermiştir.
Bu görüş, sağlıklı bir belge düzeninin
kurulması açısından da yerindedir. Zira
bedel tahsil edilmeden KDV'nin doğacağı
kabul edilirse KDV belgesiz beyan edilecek,
ancak müşteri tarafından indirim konusu
yapılamayacaktır. Bu noktada serbest meslek
erbabı belge düzenleyip müşterisinin
defterine de işleyemez. Çünkü böyle bir
durumda alacağı için icrai takip ve tahsil
yeteneğini kaybeder. İleride tahsilat
yapıldığında belgenin KDV'siz düzenleneceği
görüşü de savunulamaz. Çünkü bu durumda da
müşteri söz konusu vergiyi indirim konusu
yapamaz. Ayrıca belge düzenlenmesi ile
birlikte stopaj sorunu da doğar.
Buna karşılık 2006 yılında Danıştay Vergi
Dava Daireleri Kurulu'nda hem de oybirliği
ile verilen bir kararla (E: 2006/19 K:
2006/92 T: 14.4.2006) aksi görüş
benimsenmiştir. Kurul özetle; "KDV
Kanunu'nda hizmetin ifası vergiyi doğuran
olay olarak belirlenmiş olup, serbest
meslekle ilgili özel bir düzenleme yer
almamıştır. Gelir Vergisi Kanunu'nda serbest
meslek gelirinin tahsil esasına bağlanması,
bu hukuki durumu değiştirmez. KDV açısından
vergiyi doğuran olay, hizmetin yapılması ile
oluşur. Bu nedenle mahkemece, serbest
muhasebecilik faaliyetinde hizmetin
yapıldığı tarihin araştırılması ve vergiyi
doğuran olayın hizmetin yapıldığı tarihte
-bedel tahsil edilmese de- meydana geldiği
nazara alınmalıdır" demiştir. Bu karara
katılma olanağı bulamamaktayız.
Daha önce de defalarca dile getirdiğimiz ve
en az 10 yıldır pek çok ihtilafa yol açan,
ancak meslek odalarınca pek sahiplenilmese
de belki binlerce serbest meslek erbabını
ilgilendiren bu konunun, artık kanuna
eklenecek bir cümle ile çözülmesi
zorunludur.
Halen yasama organında Katma Değer Vergisi
Kanunu'nda da değişiklik öngören bir tasarı
vardır. Oraya bir cümlecik eklense de
binlerce serbest meslek erbabını
ilgilendiren bu sorun çözülse, bu konudaki
ihtilaflar ortadan kalksa, kötü mü olur.
Zaten ihtilaflar ve dava dosyalarının sayısı
uzlaşma kanunları ile değil, bu şekilde
sorunlar çözüle çözüle kalkar. Bumin
Doğrusöz / Referans |