Türkiye'nin Muhasebe Rehberi   I  Yayınlanan En Son Mevzuatlar  I  2010 Vergi Takvimi  I   2010 Yılı Muhasebe Uygulamaları  I  Beyanname Rehberi  
Ana sayfa Yasal Uyarı Künye Danışma Hattı Güncel Bilgi Arşivi

      Asgari Geçim İndirimleri

 MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :  15 OCAK 2010

  Vergi Rehberi 

  2010 Çalışmaları 
  2010 Pratik Bilgiler 
  Staj - Stajyer Rehberi
  Maliye Rehberi
  BEŞ DAKİKA ARA !...
  Makale Rehberi

  Kanun-Mevzuat Rehberi  

  Sosyal Güvenlik Rehberi  

 

 
    İşe iade davası için 30 günlük süre var  
    İşverenin sizi işten çıkartacağını bildiren yazıyı aldığınız günden itibaren 30 gün içinde dava açmazsanız, işe iade davasını kaybedersiniz. Unutmayın, 30 günlük süre, işten çıktıktan sonra değil işten çıkacağınızı öğrendikten sonra başlıyor.

Ali Bey, 13 yıldır çalıştığım ilaç şirketi, 20 Aralık 2009 günü beni işten çıkaracağını duyurdu ve iş akdim 18 Şubat 2010 günü sona erecek. İşe dönebilmek için nasıl bir dava açmalıyım? Nelere dikkat etmeliyim? İsmi saklı

Sayın okurum, iş güvencesi uygulaması ülkemizde ilk defa 4773 sayılı yasayla yapılmıştır. 09.08.2002 tarihinde TBMM'de görüşülerek kabul edilen 4773 sayılı, "İş Kanunu, Sendikalar Kanunu ve Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun", 15.08.2002 tarih ve 24847 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak 15.03.2003'ten geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Fakat, 4857 Sayılı İş Kanunu ile 1475 Sayılı İş Kanunu'nun kıdem tazminatına ilişkin 14. maddesi dışındaki tüm maddeleri 10.06.2003 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılmış olduğundan, 4773 sayılı yasayla gelen iş güvencesi kısa süreli olmuştur.
4773 Sayılı İş Güvencesi Kanunu ile gelen hükümler, AK Parti Hükümeti'yle işçi aleyhine geriye götürülerek 4857 Sayılı Kanun'da da yerini almıştır.

İŞVERENE DÜŞEN GÖREV İŞTEN ÇIKARMAMAK OLMALI

İş güvencesi, iş hukukunun genel karakteristiği olan sözleşme hürriyetinin getirdiği sınırların bir sonucudur. Sosyal devlet anlayışı gereğince bireyler ve sosyal taraflar arasındaki ilişkilerde tarafsız kalmayı yeğleyen devlet, iş hukuku alanında bu tutumundan vazgeçerek çalışma hayatında dengeyi sağlamak gayesiyle ekonomik olarak işverene bağımlı olan işçiyi koruma yolunu tercihe başlamıştır. Kısaca, iş hukukunun diğer uygulamaları gibi iş güvencesi, devletin istihdam ve üretimde zayıf taraf olarak gördüğü işçilerin korunması amaçlıdır.
Buna rağmen, iş güvencesinin amacı, iş akdinin her şart altında devam etmesi değildir. Bu ilişki, çeşitli sebeplerden dolayı sona erebilir. İş güvencesiyle vurgulanmak istenen; işçinin geleceğe güvenle bakabilmesi, kendisinin ve ailesinin geçim kaynağını sağlayan gelirden mahrum kalma kaygısından uzak kalması, işçinin işine hiçbir biçimde değil, yalnız keyfi olarak son verilme imkânının kaldırılması veya en azından belli şartlara bağlanmasıdır.
İşte şartlar:
1- Fesih bildirimi (işten çıkarma) mutlaka yazılı olarak yapılmalıdır.
2- Yazılı yapılan bildirimde mutlaka bir neden belirtilmelidir.
3- Belirtilen neden, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşçi, fesih bildirimini öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde,
a- İşten çıkarmanın yazılı olarak yapılmadığını,
b- Yazılı olarak yapılmış ise yazılı belgede bir neden belirtilmediğini,
c- Yazılı bir neden var ise belirtilen nedenin haklı ve geçerli olmadığını, iddia ederek işe iadesini talep eden bir dava açabilir.

UNUTMAYIN, SÜRENİZ 20 OCAK GÜNÜ DOLUYOR

Size işten çıkarılacağınız 20 Aralık 2009 günü duyurulmuş olduğundan, işten çıkma tarihiniz olan 18 Şubat 2010 gününden değil, 20 Aralık 2009 gününden itibaren 1 ay içinde dava açmanız şart. Bu sebeple en geç 20 Ocak 2010 gününe kadar davanızı açınız. "Hem işyerinde çalışacağım hem de dava mı açacağım" diye düşünmeyin. Aksi halde işe iade davası açma hakkınızı kaybedersiniz.

DAVA AÇMA HAKKINIZ

İşverenden yazılı olarak iş akdinin sona erdirildiğini öğrenen işçi, bir ay içinde görevli ve yetkili olan iş mahkemesinde dava açmak zorundadır. Yetkinin hangi iş mahkemesinde olduğu ise 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun aşağıdaki maddesi gereğince belirlenir.
"Madde 5- İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz."

MAHKEMENİN İŞE İADE KARARI VE SONUÇLARI

4857 Sayılı Kanun'un 21. maddesine göre, mahkemenin veya özel hakemin yapılan feshi geçersiz bulması, dolayısıyla işçinin işe iadesine karar vermesi durumunda işveren, işçinin başvurusundan itibaren "bir ay içinde" işçiyi işe başlatmak zorundadır. İşveren, işçiyi öngörülen süre içinde işe başlatmaz ise tazminat ödemekle yükümlüdür. Bu tazminat, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi ve işverenin işçiyi işe başlatmama sebepleri göz önünde tutularak, "en az dört aylık, en çok ise sekiz aylık ücreti tutarında" olmak üzere, mahkeme veya özel hakem tarafından takdir edilecektir.
Davanın sonuçlanmasının öngörülen dört aylık süreyi aşması halinde -işveren işçiyi ister işe başlatmış, isterse başlatmamış olsun- işçi çalıştırılmadığı sürenin "en çok dört aya kadar olan kısmı için ücretini ve diğer haklarını" alabilecektir. Ancak, bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı işçiye peşin ödenmişse, bu tutar yapılacak ödemeden düşülecek; buna karşılık, peşin ödeme yapılmamış ve bildirim süresi verilmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı işçiye ayrıca ödenecektir.
İşçi, çıkarıldığı işinde çalışmayı sürdürmek istiyorsa, mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren "on işgünü içinde" işe başlamak için işverene başvurmak zorunda tutulmuştur. İşçi, belirtilen süre içinde başvuruda bulunmazsa, işverence yapılan fesih geçerli sayılacak ve kendisine buna göre hak ettiği tazminatlar ödenecektir. Maddede, öngörülen tazminatların sözleşmelerle artırılmaması için, bunların değiştirilemeyeceği vurgulanmıştır.

ÇUVALDIZ

Sağlık Bakanlığı, domuz gribi konusunda açıklama yapmalı

Domuz gribi aşısı için milleti gaza getirme çabaları içinde çırpınan yetkililer, önce Ankara Sanatoryumu'ndaki bir görevlinin, ardından 5 vatandaşın daha domuz gribinden öldüğünü açıkladıklarında yalan söylediklerini bu köşeden ifade etmiştim.
Bu kişiler konusunda tespitimin gerekçesi TÜİK kayıtları idi. Her ölüm önce hekim tarafından sebebi tespit edilerek bir nüshası TÜİK'e, diğer nüshası da Nüfus Müdürlüğü'ne gönderilmek üzere raporlaştırılır. Halen ülkemizde resmi istatistik bilgilerine domuz gribinden ölen tek bir kişi dahi yoktur.
Devletin yani Sağlık Bakanlığı'nın, milleti aşılamak için bu kişilerin domuz gribinden öldüğü yalanının anlaşılmasından sonra yine 500 kişiye kadar isim belirtilmeden, "Filanca ilden on kişi, filanca ilçeden 8 kişi domuz gribinden öldü" denilerek halka yanlış bilgi verilmeye devam edildi.
Sonra iş iyice ayyuka çıkınca ve söyledikleri yalanlara kendileri bile inanmakta güçlük çekince, "Artık domuz gribinden ölenleri açıklamayacağız" demeye başladılar.
Öte yandan koca koca profesörler, doktorlar, klinik şefleri de TV'lere çıkıp "Domuz gribi aşısı olun" derken hiç utanmadılar.
Artık işin esası yavaş yavaş çıkıyor. Şimdi Sağlık Bakanlığı'na düşen bir görev var: Domuz gribi sebebiyle kimleri zengin ettiğimiz, domuz gribi aşısı olarak kimleri sakat bıraktığımızı da açıklamak zorundalar.

KISALAR/

Emekli aylığı zammı 60 lira

Babam 42100071886 No'lu tahsis numarası ile yaş haddinden kısmi emekli olarak emekli maaşı almaktadır.
1- Yeni zamla birlikte maaşı ne kadar olacak?
2- Daha yüksek maaş alabilmek için ne yapması gerekiyor?
3- Annem de aynı kanundan yararlanarak, yaş haddinden kısmi emekli olabilir mi? SSK No'su: 3409200015467.
Bu arada her ikisi de Almanya emeklilik haklarını saklı tutarak 65 ve 60 yaşlarını doldurup oradan emekli olmayı ve emekli maaşlarını buradan almayı bekliyorlar. Beyza Ebru Topçu

Babanızın emekli aylığı 60 lira arttı ve bu ay 60 lira daha fazla alacak. Daha yüksek aylık almak için emekli aylığını durdurup bir işe girmesi ve her ay 4700 lira kazanç üzerinden prim ödemesi gerekir ki her 4700 lira kazanç bildirdiği ay, emekli aylığı yaklaşık 10 lira artar. Fakat bu durumda emekli aylığı almadığı gibi her ay yaklaşık 1500 lira prim ödemesi gerektiğini de göz önüne aldığımızda pek mantıklı bir karar olmaz.
Annenize gelince, 17.08.2000 girişli ve 1958 doğumlu annenizin şu an 1672 gün SSK'sı var. Bunu 2000 günlük Almanya'da geçen sürelerinden borçlanarak 3600 günün üzerine çıkarması sonrasında 56 yaşında, yani 2014 yılında emekli olma hakkı olur. Ancak 5400 gün yurtdışı borçlanması yaparsa hemen emekli olur. ALİ TEZEL / HABERTÜRK / 15.01.2010
 
       

    
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght  © 2005-2010 www.muhasebenet.net www.muhasebenet.com. Her hakkı saklıdır.