Vade farkı faturalarında
vergi düzeltmesi
Türk Ticaret Yasası'nın 23'üncü maddesinin
birinci fıkrası uyarınca, "Ticari işletmesi icabı bir mal
satmış veya imal etmiş veya bir iş görmüş yahut bir menfaat
temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura
verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada
gösterilmesini isteyebilir."
Vergi Usul Yasası'nın 229'uncu maddesinde yer alan
tanımlamadan da anlaşılacağı üzere "Fatura, satılan emtia
veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı
göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar
tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır."
Her iki yasa maddesinde de faturanın satılan bir mal veya
yapılan bir iş karşılığında düzenlenebileceği hususu hükme
bağlanmış bulunmaktadır. Bu bağlamda da fatura ‘ticari
vesika'dır.
Türk Ticaret Yasası'nda yer alan düzenleme gereği "bir
faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün
içinde münderecatı (içeriği) hususunda bir itirazda
bulunmamışsa münderecatını (içeriğini) kabul etmiş
sayılmaktadır. (Türk Ticaret Yasası Md: 23/2)
Dolayısıyla faturayı alan kimsenin, bu faturayı aldığı
tarihten itibaren sekiz gün içinde içeriği hakkında herhangi
bir itirazda bulunmamış ise faturanın içeriğini kabul etmiş
sayılmaktadır.
Fatura Vergi Usul Yasası'nın 231/5'inci maddesi uyarınca
malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren
azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içinde
düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.
Gerçekte; fatura satılan bir malın alıcıya teslim edildiğini
ispat eden bir belge olarak dikkate alınmamalıdır. Ayrıca
faturanın düzenlenmesi ve hatta faturada muhatap gösterilen
kişiye (alıcıya) gönderilmesi herhangi bir satım akdinin
varlığına karine teşkil etmez.
Türk Ticaret Yasası'nın 23'üncü maddesinin üçüncü fıkrası
uyarınca "Şifahen, telefon veya telgrafla yapılan
mukavelelerin veya beyanların muhtevasını (içeriğini)
teyiden bir yazıyı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz
gün içinde bir itirazda bulunmamışsa teyit mektubunun
yapılan mukaveleye ve beyanlara uygun olduğu kabul edilmiş
sayılır."
Satım akdinde "hilafına adet veya mukavele mevcut değilse
satıcı ile alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle"
yükümlüdür.
Son zamanlarda ekonomide yaşanan sorunlar nedeniyle fatura
tutarlarının alıcılar tarafından ödenmesinde ortaya çıkan
gecikmeler nedeniyle satıcılar tarafından ayrıca ‘vade farkı
faturası' düzenlendiği ve bu uygulamanın giderek
yaygınlaştığı gözlenmektedir.
Diğer yandan Katma Değer Vergisi Yasası'nın 24/c maddesi
uyarınca ‘vade farkı' matraha dahil bulunmaktadır. Bu
bağlamda da vade farkı faturaları üzerinden ayrıca Katma
Değer Vergisi hesaplanması gerekmektedir.
Vade farkı faturalarının, mal teslimi veya hizmet ifası
sonrası doğan bir alacağın varlığını kanıtlamak için
düzenlenen bir ticari vesika olup olmadığı konusu uygulamada
hukuken tartışma konusudur.
Vade farkı faturalarının düzenlenebilmesi için satış akdinde
özel bir hükmün bulunması gerekmektedir. Bu bağlamda da
faturaların altında yer alan ‘gecikme halinde vade farkı
veya faiz' alınacağına ilişkin kayıtlar, fatura
muhteviyatında olmamakla beraber böyle bir kaydı içeren
faturanın karşı tarafa (alıcıya) tebliğ halinde, bu kayda
itiraz edilmezse, taraflar arasında bu hususta anlaşma
oluştuğunun kabulü gerekmektedir.
Ancak "Taraflar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakla
birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda
faturalara "bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade
farkı ödenir" ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve
karşı tarafça Türk Ticaret Yasası'nın 23'üncü maddesinin
2'nci fıkrası uyarınca sekiz gün içinde itiraz edilmemesi
halinde bu durumun sadece fatura münderecatının kesinleşmesi
sonucunu doğurup vade farkının borçlu tarafça kabul edildiği
ve istenebileceği anlamına gelmeyeceği hususu hükme
bağlanmıştır. (Bakınız İct. BK 27.06.2003 gün ve 2001, 1/3,
24..12.2003 gün ve 25326 sayılı Resmi Gazete, S.119, Moroğlu-Kendigelen
‘Notlu İhtiyatlı Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat' Beta
8. Baskı, Sf: 46)
Vade farkı hukuki açıdan faiz niteliğinde değildir. Bu
nedenle bir alacak veya borcun vadesinde ödenmemesi halinde
mal ve hizmet bedeline eklenme yapan bir unsur olarak kabul
edilir.
Bazı hallerde düzenlenen faturaların süresi içinde
ödenmemesi nedeniyle düzenlenen vade farkı faturalarına
muhatap Türk Ticaret Yasası'nın 23'üncü maddesi kapsamında
itiraz etmekte olup, bu gibi konuların yargıya intikal
etmesi halinde yine bazı hallerde vade farkı faturalarının
gereksiz yere düzenlendiğine karar verilebilmektedir. Böyle
bir durumun varlığında vade farkı faturası düzenleyen kurum
veya kuruluş söz konusu faturayı iptal etmek zorunda
kalmaktadır. Dolayısıyla kesilmiş bulunan vade farkı
faturası üzerinden hesaplanan Katma Değer Vergisi'nin beyan
edilip ödenmesi, buna bağlı olarak da kayıtlara hasılat
olarak intikal ettirilen bedelin yaratmış olduğu matrah
üzerinden ödenen Gelir veya Kurumlar Vergisi'nin düzeltme
yoluyla giderilmesi gündeme gelmektedir. Bu gibi hallerde
idare bir yandan vade farkı faturasının muhatabında gerekli
incelemeyi yapacağı gibi fark faturasını düzenleyenin de
kayıtlarında gerekli incelemeleri yaparak düzeltme istemini
red veya kabul edebilmektedir.
Veysi Seviğ / referans |